• Anasayfa
  • Sorular
  • Aşırı takıntı ve bağlanma sorunundan nasıl kurtulurum?
Psikoloji

Aşırı takıntı ve bağlanma sorunundan nasıl kurtulurum?

Gizli Kullanıcı30 Nisan 2025 01:39

Merhaba, ben gerçekten biri veya bir eşya vb. Çok çabuk bağlanıyorum ve ondan asla vazgeçemiyorum. İstemediğim halde bir çok şey yapıyorum ama bunları yapmak istemiyorum. Taciz edildiğimi bile bile vazgeçemedim ve bir hafta görüşmeye devam ettim ama hala aklımın bir kenarından atamıyorum. Bir insanı çok fazla takıntı yapıyorum. O kişi bana zarar veriyor olsa bile vazgeçemiyorum. Benimle görüşmek istemedikleri halde onlarla iletisim kurmaya çalışıyorum.Ve bir eşya veya bana ait olan herhangi bir biseye çok bağlıyım. O eşyadan veya herhangi bir şeyden vazgeçemem. Eskirse, kullanılamaz hale bile gelse onu asla bırakmam. Ve çift sayılara takıntılıyım. Yani tek sayıların uğursuzluk getirdiğine inanıyorum ve nefret ediyorum. Yaptığım işler, aldığım şeyler, bir iş yapma saatin hep çift olmasına özen gösteriyorum. Tek sayıları asla kullanmamaya çalışıyorum. Düşüncelerim de aynı şekilde. Bir düşüncem sabit kalıyor asla değiştiremiyorum. Kendi kafamda inandığım bir şeyi kendim bile değiştiremiyorum.

Bu soru 7 Mayıs 2025 10:24 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba sevgili danışan,


Öncelikle bu kadar içten, cesur ve açık bir şekilde kendini ifade ettiğin için sana teşekkür ederim. Yazdıkların, içsel dünyanda yoğun bir şekilde dönen duygu ve düşünce fırtınalarını, zihnindeki kontrol kaygısını, geçmişte yaşadığın travmaların izlerini ve bağlanma biçiminin ne kadar zorlayıcı hâle geldiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu tür yaşantılar insanın hem kendisiyle hem de çevresiyle kurduğu ilişkiyi derinden etkileyebilir. Ama bu karmaşık duygularla yalnız olmadığını ve bu durumun anlaşılabilir, değiştirilebilir olduğunu bilmeni isterim. Şimdi seninle birlikte bu duyguların ne anlama geldiğini anlamaya ve bunlarla baş edebilmenin yollarını birlikte düşünmeye çalışalım.


Senin yaşadığın bağlanma biçimi, klasik anlamda bir ‘bağlılık’ değil; daha çok bir tür “duygusal bağımlılık ve takıntı” hâline gelmiş gibi görünüyor. Yani birine, bir nesneye ya da düşünceye tutunduğunda, onu bırakmak sana yalnızlık, kontrol kaybı, tehdit veya eksiklik gibi hisler yaşatıyor olabilir. Bunun temelinde genellikle çocuklukta yaşanan duygusal ihmaller, güvensiz bağlanma, travmalar ya da sevgiye ulaşmanın hep mücadeleyle elde edildiği bir ortamda büyümek yatar. Senin geçmişinde “taciz edilmek” gibi çok sarsıcı ve güveni zedeleyen bir yaşantının da olduğunu söylüyorsun. Bu tür bir olay, özellikle bir insana güvenme, sınır koyma, "hayır" diyebilme, zarar gördüğün yerde durabilme becerilerini ciddi şekilde etkileyebilir. Böyle bir deneyim, sana “zarar gelse bile tutunmalıyım”, “değer görmek için katlanmalıyım” gibi farkında olmadan yerleşmiş düşünceler bırakmış olabilir.


Bir insandan ya da eşyadan vazgeçememe halin de bunun bir yansıması. Bağlanma sistemi, biz daha bebekken gelişir ve eğer çevremiz yeterince güvenli değilse, büyüdüğümüzde ayrılığı, kaybı ya da terk edilmeyi bir tehdit gibi algılayabiliriz. Bu yüzden bir şeyi kaybetmek, senin için sadece o kişiyi ya da eşyayı değil; güveni, bütünlüğü, kendiliğini kaybetmek gibi hissediliyor olabilir. Bu nedenle "eskise bile bir şeyi bırakamıyorum", "beni istemeyen biriyle hâlâ iletişim kurmaya çalışıyorum" diyorsun. Aslında bırakmak değil, bırakıldığında ne hissedeceğini bilmek seni korkutuyor. O yüzden o duyguyla yüzleşmemek için ısrarla bağlı kalıyorsun.


Çift sayılarla ilgili takıntıların, düşüncelerinin değişmemesi, sabit fikirlerinle ilgili yaşadığın sıkışma hissi ise, OKB (Obsesif Kompulsif Belirtiler) gibi tanısal bir çerçevede değerlendirilebilir. Elbette bir tanı koymak ya da kesin bir etiketleme yapmak buradan mümkün değil, ama anlattığın belirtiler, zihninin yoğun bir şekilde “kontrol etme” ve “güvende hissetme” ihtiyacıyla baş etmeye çalıştığını gösteriyor. Zihnin, senin için çift sayıları bir güven alanı hâline getirerek, seni rahatlatmaya çalışıyor olabilir. Çünkü hayatının başka alanlarında, özellikle ilişkilerde ya da geçmişte yaşadığın travmalarda kontrol sende değilmiş. Bu da zihnini belirli kalıplara, düzenlere, tekrar eden düşüncelere saplamış olabilir.


Peki bu durumla nasıl başa çıkabilirsin? Öncelikle bu durumun seni rahatsız etmesi, değişim isteğinin zaten sende mevcut olduğunu gösteriyor. Bu, büyük ve çok kıymetli bir ilk adım.


Kendi sınırlarını ve değerini tanıma çalışmaları yapmalısın. Zarar veren birinden uzaklaşamama, kendi iç sesine güvenememe, kendini değersizleştirmenin bir sonucudur. Her sabah aynaya bakıp “Ben değerliyim. Bana zarar veren hiçbir şeye katlanmak zorunda değilim” cümlesini tekrar et. Bu cümle bir sihirli formül değil ama beynini yeniden yapılandıracak bir farkındalık başlangıcıdır.


Bağlanma duygunu tanımayı dene. Birine ya da bir eşyaya neden bu kadar bağlandığını fark etmek için şunu yazabilirsin: “Bu kişiye/nesneye neden tutunuyorum? Onu kaybedersem ne olur?” Bu soruların cevaplarını yazmak, seni yüzeye çıkaramadığın ihtiyaçlarına götürebilir. Genellikle “Güvende hissetmeyi kaybederim”, “Kendimi boşlukta hissederim” gibi cevaplar çıkar. İşte bu boşlukla başa çıkma yolları üzerine düşünmelisin.


Düşüncelerini sorgulamayı öğrenmelisin. Çift sayılarla ilgili inancın gibi sabit inançları değiştirmek çok zor olabilir ama imkânsız değildir. “Çift sayılar uğurludur” gibi düşünceler geldiğinde, zihninde bunu durdurmak yerine alternatif düşünceler üretmeye çalış. Örneğin: “Bugün saat 11:11’de su içtim ve kötü bir şey olmadı.” Küçük örnekler, zihnindeki katı kalıpları gevşetir.


Zihinsel farkındalık egzersizleri uygulamalısın. Meditasyon, nefes egzersizleri, yazı yazma (özellikle sabah akışı), seni anda tutar ve zihninin geçmişe saplanmasını engeller. Her sabah 10 dakika boyunca içinden gelenleri olduğu gibi yaz. Değerlendirme yapmadan, sadece aktarmak için yaz.


Zarar veren ilişkilerle ilgili içsel yeniden çerçeveleme yapabilirsin. “Bana zarar verdi ama ben bir hafta daha görüştüm” dediğin kişiyle ilgili kendine şunu sor: “O kişiyle tekrar görüşmek bana ne hissettirdi?” Bu hissi yaz ve kendine sor: “Bu hissi başka, daha sağlıklı nasıl yaşayabilirim?” Örneğin belki o kişide seni çeken bir ilgi vardı ama ilgiyle birlikte gelen zarar senin sınırlarını ihlal etti. Bu ayrımı netleştirmek, seni yeni ilişkilerde daha güçlü yapar.


Şu anda belki psikolojik desteğe gitmek zor geliyor olabilir ama yaşadığın durum sadece konuşarak bile hafifleyebilecek kadar dönüşebilir. Özellikle travma temelli bağlanma problemleri ve obsesif düşünceler, bilişsel davranışçı terapi (BDT) veya EMDR gibi yaklaşımlarla oldukça başarılı şekilde iyileştirilebiliyor. Bunu ertelememen gerektiğini bilmeni isterim.


Sevgili danışan, sen bir sorun değilsin. Sen, çözülemeyecek kadar karışık biri de değilsin. Yaşadığın her şey, bir zamanlar baş etmek zorunda kaldığın duyguların bugünkü şekli. Ve bu şekli zamanla, sevgiyle, anlayışla, doğru destekle değiştirebilirsin. Kendine şefkat göstermeyi unutma. Çünkü iyileşmenin ilk adımı, kendini olduğu gibi kabul etmekle başlar.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

alinti

Bu guzel cevabınız için gerçekten çok teşekkür ederim. Dediklerinizi denemeye ve uygulamaya çalışıcam. Tekrardan teşekkürler 💖

Yorumlar

Psk. Betül Canbel

Merhaba Sevgili Danışan, Güzel geri dönüşleriniz için ben de teşekkür ederim. Tekrar bir sorunuz olduğunda buradayız. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel

9 Mayıs 2025 13:30