PsikologcaBlog Yazıları
Herkes için psikoloji ve zihinsel sağlık alanına giren blog yazılarını keşfedin, ya da;

Travma Sonrası Büyüme
Travma, insan yaşamının kaçınılmaz bir parçası olabilir. Beklenmedik bir kayıp, ciddi bir hastalık, doğal afet, kaza ya da şiddet… Bu deneyimler bireyin güven duygusunu sarsar, dünyaya ve kendine bakışını değiştirir. Çoğu zaman travmadan sonra acı, kaygı, yas ve çaresizlik gibi olumsuz duygular baskındır. Ancak psikoloji literatürü gösteriyor ki, bazı bireyler bu zorlayıcı süreçlerden sonra yalnızca “eskisi gibi” olmakla kalmaz, aynı zamanda öncesine göre daha güçlü, daha derin ve daha anlamlı bir yaşam görüşü geliştirebilirler. İşte bu sürece Travma Sonrası Büyüme (Posttraumatic Growth – PTG) denir.

Gen Z’nin Ruh Sağlığı: Yeni Neslin Zorlukları
1997–2012 yılları arasında doğan kuşak, yani “Gen Z” ya da “Z Kuşağı”, psikoloji ve sosyoloji alanında en çok tartışılan gruplardan biri. Onlar, tarihteki hiçbir neslin deneyimlemediği kadar dijitalleşmiş, hızlı, belirsiz ve kırılgan bir dünyaya doğdular. Bu koşullar onların düşünce biçimlerini, ilişkilerini ve ruh sağlıklarını derinden şekillendiriyor.

İletişimde Etkinlik: Çiftler için İpuçları
Sağlıklı bir ilişki, yalnızca sevgi üzerine değil, aynı zamanda güçlü bir iletişim üzerine kuruludur. Çiftler birbirlerini ne kadar çok severse sevsin, kendilerini doğru ifade edemediklerinde ya da karşısındakini anlamakta zorlandıklarında sık sık çatışmalar yaşayabilirler. Bu durum, zamanla yanlış anlamalar, kırgınlıklar ve uzaklaşmalara yol açabilir.

Oyun Terapisi Nedir, Çocukların Psikolojik Gelişimine Katkıları Nelerdir?
Yetişkinler için danışmanlık neyse oyun terapisi de çocuklar için odur. Çocuklar oyun yoluyla duygularını, düşüncelerini ve deneyimlerini ifade ederler. Psikolog Garry Landreth'in sözü "Oyun çocuğun dili, oyuncaklar ise kelimeleri. " sözü oyunun çocukların hayatındaki yerini çok net bir şekilde ifade etmektedir. Bu yazıda oyunun ve oyun terapisinin ne olduğunu, en çok kullanılan oyun terapisi türlerini, hangi durumlarda kullanıldığını ve çocukların psikolojik gelişimine olan katkılarını konuşacağız.

Neden Aynı Tip Partner Seçeriz ?
Hiç düşündün mü, bazı insanlar neden ilişkilerinde hep benzer kişilere yönelir? Farklı yüzler, farklı hikâyeler ama aynı duygular, aynı hayal kırıklıkları… Sanki gizli bir mıknatıs onları hep aynı tipe çekiyor. İlk başta her şey yepyeni, farklı ve umut verici gibi görünür. Ama zamanla, sahne değişse de senaryonun aynı olduğunu fark ederiz. Bir noktadan sonra insan kendine sorar: “Neden hep aynı döngünün içinde buluyorum kendimi?”Bu durum sadece şansın bir oyunu mudur, yoksa psikolojimizin derinlerinde işleyen görünmez dinamiklerin bir sonucu mu? Çocuklukta öğrendiğimiz ilişki kalıpları, bilinçdışımızda taşıdığımız ihtiyaçlar ve çözülmemiş yaralar, çoğu zaman seçimlerimizi farkında olmadan şekillendirir. Biz farklı bir yol izlediğimizi düşünürken aslında tanıdık olanın güvenli hissi bizi tekrar aynı hikâyeye sürükler. Belki de bu yüzden, bazı ilişkiler sadece karşımızdaki kişiyi değil, kendi iç dünyamızı da bize ayna tutar. O görünmez mıknatıs, aslında içimizde tamamlanmayı bekleyen taraflarımızın sessiz bir çağrısıdır.

Anda Kalmak :Çağımızın Sorunu
Her gün onlarca şeyle uğraşıyoruz. Bir yandan iş, okul, sorumluluklar… Bir yandan sosyal hayat, sosyal medya, gelecek kaygıları… Derin bir nefes almaya fırsat bulamadan gün bitiyor. Birçoğumuz gece yatağa uzandığında “Bugün nasıl geçti, ben ne yaptım?” diye düşündüğünde aslında pek çok şeyi hatırlayamaz. Çünkü günümüzü yaşarken orada değildik; zihnimiz başka başka yerlere dağılmıştı. Anda kalmak, yani yaşadığımız anın farkında olmak, modern çağın en zor becerilerinden biri haline geldi. Belki de bu yüzden bugünlerde mindfulness kavramı bu kadar ilgi görüyor.

Gelişim Kuramları Gelişimimiz Hakkında Ne Söylüyor?
İnsanoğlu olarak çok karmaşık bir yapıya sahibiz ve ana rahmine düştüğümüz andan itibaren hayatımız boyunca pek çok değişim geçirmekteyiz. Tarih boyunca bu süreci açıklamak için pek çok psikolog da çeşitli kuramlar öne sürmüştür. Bu yazıda gelişim üzerine açıklamaları olan temel kuramcıları ve kuramlarının ana fikirleri üzerine konuşacağız.

Çocukluk Çağı Travmalarımız Bugünümüzü Nasıl Şekillendiriyor ?
Çocukluk yıllarında yaşadığımız travmalar, yalnızca geçmişte kalmaz; yetişkinlikte ilişkilerimize, kendilik algımıza, kaygılarımıza ve kararlarımıza da yansır. İçimizdeki küçük çocuğun görülmemesi, eleştirilmesi ya da yalnız bırakılması, bugün yaşadığımız duygusal zorlukların temelinde yer alabilir. Bu yazıda, çocukluk travmalarının yetişkin hayatımıza nasıl izler bıraktığını ve içimizdeki çocuğu şefkatle kucaklayarak iyileşme sürecine nasıl adım atabileceğimizi anlatıyorum.

Rüyaların Psikolojik Anlamı ve Bilinçaltı Mesajları
Rüyalar, insanlık tarihi boyunca hem bilimsel hem de felsefi merakın odağı olmuştur. Eski uygarlıklarda rüyalar tanrısal mesajlar olarak değerlendirilirken, modern psikolojide rüyalar bilinçaltının bir yansıması olarak ele alınmaktadır. Freud, Jung, Adler gibi kuramcılar rüyaların ruhsal dinamikleri anlamada kritik bir rol oynadığını vurgulamışlardır. Günümüzde ise rüyalar, bireyin içsel dünyasını, çatışmalarını ve bastırılmış duygularını anlamak için önemli bir kapı aralamaktadır.

Sosyal Medya Psikolojimizi Sessizce Nasıl Etkiliyor
Son on yıl, insanlık tarihinin iletişim biçiminde devrim niteliğinde bir değişime sahne oldu. Artık dünyanın diğer ucundaki birinin günlük yaşamına anında tanıklık edebiliyor, tanımadığımız kişilerin başarılarını, seyahatlerini, hatta kahvaltılarını görebiliyoruz. Sosyal medya, bu anlamda fiziksel mesafeyi neredeyse ortadan kaldıran bir köprü işlevi görüyor.