Eşimle cinsel hayatımızın bittiğini hissediyorum
Merhaba 26 yaşındayım 2 yıllık evliyiz evlendikten 4 ay sonra hamile kaldım. 10 aylık bir bebeğimiz var. Evlenmeden önce ve Evliliğimizin ilk ayları ikimizde bebek istediğimiz için cinsel hayatımız aktifti taki hamile kalana kadar hamile kaldıktan sorna azaldı.5. Aydan doğum yapana kadar eşim beniml hiç birlikte olmadı gebeliğimde sadece 8 kg aldım değişen bir hamilelik sürecim de olmadı. Ben doğumdan önceki kilomda ve fiziğimdeyim hatta bir güzellik yarışmasısında 2. seçildim etrafca çok beğenilen bir kadınım ama ayda 2 kez ancak eşim birlikte olmak istiyor oda ben bazen sitem ettiğim için olduğunu düşünüyorum. Onun dışında eşimle gayet güzel anlaşıyoruz ama artık ev arkadaşı gibi olduğumuzu düşünüyorum bu beni inanılmaz yıpratıyor ve üzüyor ne yapabilirim
Bu soru 7 Temmuz 2025 22:41 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Öncelikle Merhabalar,
Paylaştığınız her cümle, iç dünyanızda olan karmaşık ama çok anlaşılır duyguları taşıyor. Evliliğinizin ilk döneminde eşinizle kurduğunuz o yakın bağ, sonrasında zamanla değişmiş ve şimdi yerini daha mesafeli, daha gündelik bir düzene bırakmış gibi görünüyor. Bu geçişin sizde yarattığı boşluk duygusunu ve kırgınlığı çok net anlayabiliyorum. Dışarıdan bakıldığında her şey yolundaymış gibi görünse de, içten içe yaşanan bu mesafeler insanın en derin yerinde hissediliyor. Özellikle de fiziksel görünümünüze özen gösterdiğinizi, hamilelik sürecinde de büyük bir değişim yaşamadığınızı ve hâlâ kendinize güvendiğinizi belirttiğiniz için, bu ilgisizlik daha da karmaşık bir soru işareti yaratıyor olabilir: “Beni beğeniyor mu, hâlâ istiyor mu?”
Böyle durumlarda insan ister istemez kendini sorguluyor. Oysa çoğu zaman bu durum yalnızca sizinle değil, eşinizin yaşadığı içsel süreçlerle ilgili olabiliyor. Erkekler, gebelik ve doğum gibi dönemlerde bazen nasıl davranacaklarını bilemedikleri, kaygılandıkları ya da baba olmanın getirdiği yeni sorumlulukları omuzlarında yoğun biçimde hissettikleri için eşlerine karşı fiziksel olarak geri çekilebiliyorlar. Bu elbette sizin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarınızı gölgede bırakmamalı ama yaşananın kişisel bir reddedilme olmadığını bilmek, yükünüzü bir nebze hafifletebilir.
Açıkçası sizin yaşadığınız yalnızlık hissi, evliliklerde sessizce büyüyen ama çok derin yaralar açabilen bir durumdur. Gündelik paylaşımlar, bebek bakımı, sorumluluklar derken bazen çiftler yalnızca birer ebeveyne, ev arkadaşına dönüşebiliyorlar. Fakat sizin bu durumdan rahatsızlık duymanız ve çözüm arıyor olmanız, ilişkinizi önemseyip canlı tutmak istediğinizin çok net bir göstergesi. Bu durum çok kıymetli.
Belki bu noktada, eşinizle daha derin bir duygusal temas kurabileceğiniz bir alan açabilirsiniz. Sitem etmeden, suçlamadan ama kendinizi ortaya koyarak. “Son zamanlarda kendimi biraz yalnız hissediyorum” ya da “Sana yakın olmak istiyorum, seninle sadece eş değil, yeniden iki âşık gibi olmayı da özlüyorum” gibi ifadeler, onun savunmaya geçmesini engelleyebilir. Çünkü bazen “Beni istemiyor musun?” gibi cümleler karşı tarafta suçluluk ya da baskı yaratırken, duygularımızı çıplak ve samimi bir şekilde sunmak bağ kurmayı kolaylaştırabilir.
Cinsellik, ilişkideki tek yakınlık biçimi değil elbette. El ele tutuşmak, bir anda sarılmak, birlikte kahve içmek, dışarıda yürüyüş yapmak gibi küçük ama temas içeren davranışlar da ilişkinizi besleyebilir. Bazen fiziksel temas, duygusal yakınlığın kapısını açan sessiz ama güçlü bir dildir. Bu küçük temasların ardından duygusal yakınlaşma da doğal biçimde gelişebilir.
Sizi özellikle yoran nokta, eşinizin bu mesafeyi fark etmiyor oluşu ya da sizin sitem etmediğiniz sürece adım atmaması olabilir. Bu tür bir dengesizlik zamanla duygusal tükenmişliğe yol açabilir. Bu yüzden duygularınızı bastırmadan, ihtiyacınızı net ama şefkatli bir şekilde dile getirmek önemli olacaktır. Bazen böyle dönemlerde bir uzmandan çift terapisi desteği almak, iki tarafın da birbirini yargılamadan duyabilmesi için güçlü bir alan yaratır. Çünkü bir üçüncü göz, ilişkide göremediğimiz tıkanıklıkları fark etmemize yardımcı olabilir.
Son olarak; bu süreçte yalnız olmadığınızı ve hissettiklerinizin tamamen geçerli olduğunu hatırlatmak isterim. İlişkinizde daha çok görülmek, daha çok hissedilmek ve yeniden “biz” olabilmek elbette ki hakkınız. Bu duyguları açıkça ifade etmeye hakkınız olduğu gibi, karşılık beklemek de en doğal ihtiyacınız. Zamanla bu mesafeyi birlikte aşabilmeniz mümkün. İçinize dönüp kendinizi sorgulamak yerine, artık duygularınıza alan açtığınız bu yerde, benliğinizi yavaş yavaş yeniden duymanıza ve kendi değerinizin altını çizmenize izin verin.
İstediğiniz zaman tekrardan yazabilirsiniz; yanınızda olduğumu unutmayın. 🌿
Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu