Aslı Soylu

Uzm. Kl. Psk. Aslı Soylu

TÜRKİYE, İSTANBUL

Oyun Terapisi İlişki ve Evlilik Danışmanlığı Aile Danışmanlığı Çocuk ve Ergen Terapisi Resim Analizi Çocuk Objektif Testleri

5.0
(36 Yorum)

Uzman Hakkında

* Lisans eğitimimi Üsküdar Üniversitesi’nde başarı ile tamamladım. 

* Lisans eğitimimi tamamlarken eş zamanlı olarak Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi'nde çalışma hayatıma ilk adımı atma fırsatı buldum.

* Lisans süreci boyunca, NP Beyin Hastanesi'nde Prof.Dr. Nevzat Tarhan ve Prof. Dr. Gökben Hızlısayar eşliğinde Klinik Psikoloji ders kapsamında vizitlerimi tamamladım. 

*Sancaktepe Şehit Prof.Dr İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde gönüllü olarak stajımı yapmaya devam ederken uzman eşliğinde danışan gözlemi yapma ve çeşitli psikolojik değerlendirme testleri uygulama fırsatı buldum. Bununla birlikte farklı anaokullarında gönüllü olarak stajımı yapmaya devam ettim.

* Erenköy Ruh Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, Amatem Polikliniği Bahar Merkezi'nde gönüllü stajımı tamamladım. 

* Aynı zamanda Nar Masalları Derneği'nde gönüllü olarak çalışmalarıma devam ettim.

* Bununla birlikte Oyun Terapisi Uygulayıcı Eğitimi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi Eğitimi, Çocuk ve Ergenlerde Klinik Görüşme Teknikleri Eğitimi, İlişki ve Evlilik Danışmanlığı Eğitimi, Resim Analizi, Çocuk Değerlendirme Testleri (Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE), Bender Gestalt Görsel Motor Algı Testi, Metropolitan Okul Olgunluğu Testi, Gesell Gelişim Figürleri Testi, Porteus Labirentleri Testi, Kent EGY Testi, Frankfurter Dikkat/Konsantrasyon Testi, Peabody Resim Kelime Testi, Goodenough-Harris Bir İnsan Çiz Testi, MOXO Dikkat Performans Testi ve Anaokulu Danışmanlığı eğitimlerimi başarılı bir şekilde uygulayıcı sertifikalarımı alarak tamamladım.

* 4 ay boyunca Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi’nde Kurumsal Danışmanlık ve Akademi Koordinatörü pozisyonunda çalıştım. 

* Üsküdar Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Şuan Yeşilköşk Anaokulu Psikoloğu olarak çalışmaktayım.

Sizlerle birlikte bu yolda ilerlemek benim için harika bir başlangıç olacak. 🌸

Eğitim

  • ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ - Yüksek Lisans
  • ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ - Lisans

Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)

  • Aile Danışmanlığı Eğitimi Başkent Üniversitesi Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri Merkezi, Uzm. Psk. İlker Küçük
  • Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi Eğitimi Uygulayıcı Sertifikası, Ev Okulu Derneği, Uzm. Psk. Dan. Ersel Kocaboz (
  • Oyun Terapisi Uygulayıcı Sertifikası, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi,Bilginet Akademi, Uzm. Klinik Psikolog Fundem Ece
  • İlişki ve Evlilik Danışmanlığı Uygulayıcı Sertifikası Başkent Üniversitesi Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri Merkezi, Uzm. Psk. İlker Küçük
  • Moxo Dikkat Testi
  • Resim Analizi Uygulayıcı Sertifikası
  • Çocuk Objektif Testleri Eğitimi

Uzmanlık Alanları

Öfke Yönetimi
Çocuk Psikolojisi
Motivasyon Sorunları
Aile Danışmanlığı
Mindfulness/ Farkındalık
Çocuk ve Ergen Psikolojisi
Kardeş Kıskançlığı
Kariyer Rehberliği
Akran Zorbalığı
Dikkat Eksikliği
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite

Çalışma Ekolleri

  • BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ
  • BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ

Cevaplar (105)

Öncelikle Merhabalar, Anlattıklarınızı okurken, çocukluğunuzun ne kadar ağır yüklerin altında geçtiğini, o küçük yaşınızla taşıdığınız sorumlulukların, korkuların ve yalnızlığın sizde nasıl derin izler bıraktığını tüm kalbimle hissediyorum. Bir çocuğun dışlanması, hor görülmesi, yetişkinlerin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalması, güvende hissetmemesi. Bunlar kimsenin yaşaması gereken şeyler değil. Hele ki bir çocuğun bu şekilde hissetmesi. .. Ve siz bütün bunların ortasında hayatta kalmaya çalışmışsınız. Babanızın madde bağımlılığı, ailevi sorunlar, maddi sıkıntılar… Bunların her biri tek başına bile ağırken, sizin hepsini aynı dönemde yaşamış olmanız çok büyük bir yük. Üstelik bunu yaşarken bir çocuğun en çok ihtiyacı olan şey olan güvende hissetme duygusunu da bulamamışsınız. Babasının yanında kendini güvende hissedemeyen bir çocuk, dünyaya karşı da güvensiz olur. Annenizin susması da sizi daha yalnız hissettirmiş olabilir; çünkü çocukluğunuzda sizi koruyan bir ses çıkmamış, kimsenin sizin için “dur” demediği bir ortamda büyümüşsünüz. Bugün geçmişi hatırlayıp üzülmeniz çok doğal. O zamanlar gücünüz yetmediği, ifade edemediğiniz, anlamlandıramadığınız duygularınız şimdi kendine yer arıyor olabilir. İçinizdeki o küçük çocuk hâlâ Ben bunları hak etmemiştim diye fısıldıyor gibi. Ve bu çok insani bir tepki… Siz geçmişi unutmuyorsunuz çünkü o zamanki yalnızlığınız bugün hâlâ size dokunuyor. Babanızı affediyorum demeniz, onu sevdiğinizi söylemeniz ise, hem büyük bir kalbiniz olduğunu gösteriyor hem de içinizde hâlâ bir baba sevgisine duyulan özlemin izlerini taşıdığınızı. Bir insan hem kırılıp hem sevebilir; hem üzülüp hem affedebilir. Bu bir çelişki değil, duygularınızın derinliğinin göstergesidir. Ailenizi suçlamıyorum demeniz de çok olgun bir yaklaşım. Ama bu, onların sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Siz onları suçlamıyor olabilirsiniz ama bu yaşadıklarınızın üzerinizde etkisi olmadığı anlamına gelmez. Çocuklukta maruz kalınan dışlanma, zorbalık, güvensizlik, maddi stres… tüm bunlar yıllar sonra bile içte kaygı, kırılganlık ve hassasiyet olarak kendini gösterebilir. Bu sizin zayıflığınız değil; yaşadıklarınızın doğal bir yansıması. Şunu bilmenizi isterim: O çocuk hâlâ içinizde ve bugün hissettiğiniz üzüntü onun acısına verdiğiniz bir karşılık aslında. Bu duygularla yüzleşmeniz, onları inkâr etmemeniz çok değerli. İyileşme de zaten tam olarak böyle başlar: “Evet, bunları yaşadım ve bunlar beni etkiledi. ”Hazır olduğunuzda, bu acının sizde hangi duyguları bıraktığını, bugün hayatınıza nasıl dokunduğunu ve onu nasıl daha şefkatle sarabileceğinizi birlikte konuşabiliriz. Bu yolculukta yalnız değilsiniz. 🌿Sevgiyle Kalın,Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu

Devamını Oku...

Öncelikle Merhabalar,Anlattıklarınızı okurken, uzun süredir kendi içinizde sessiz bir sorgulama hâli yaşadığınızı, kim olduğunuzu ve aslında ne hissettiğinizi anlamaya çalışırken yorulduğunuzu çok net hissediyorum. Cinsel kimlik üzerine bu kadar düşünmeniz, farklı ihtimalleri araştırmanız, zaman zaman “ya ben aslında neyim?” diye kaybolmuş gibi hissetmeniz hiç tuhaf ya da yanlış değil. Bu, çoğu insanın yaşamaya çekindiği ama içten içe hissettiği bir iç yolculuk. Siz bu duyguları bastırmak yerine anlamaya çalışıyorsunuz ve bu gerçekten çok cesur bir adım. Erkeklere yönelik duygusal veya fiziksel bir çekiminiz olduğunu söylemeniz, yöneliminizin bu tarafa doğru olduğunu gösteriyor olabilir; ama aynı anda cinsel istek anlamında bir belirsizlik hissetmeniz de çok anlaşılır. İnsan bazen duygusal olarak birine çekilir ama cinsellik konusunda karmaşa yaşayabilir. Bazen de tam tersi olur. Bu ikisinin birbiriyle çelişmesi, kimliğinizi “doğru tanımlayamıyorsunuz” anlamına gelmez; yalnızca duygularınızın kendi ritmine göre şekillendiğini gösterir. Sevdiğiniz birinin olması ve ona karşı hissettiğiniz belirsizlikler de içsel karmaşanızı artırıyor olabilir. Çünkü cinsel yönelim sadece “kime çekildiğiniz” ile ilgili değil; aynı zamanda “nasıl bir bağ kurduğunuz, neye ihtiyaç duyduğunuz ve sevilip sevilmediğinizi nasıl algıladığınız” ile de ilgilidir. Onun duygularından emin olamamak, içinizdeki yalnızlık hissini büyütüyor olabilir. Bu yalnızlık çoğu zaman insanı kendi içine daha fazla döndürür ve kimlik arayışını daha yoğun hale getirir. Cinsel yönelimlere dair daha fazla bilgi edinmek istemeniz çok normal. Çünkü insan bilmediği şeyden daha çok tedirgin olabilir. Yönelim ve kimlik terimleri aslında bir etiket amacı taşımaz; daha çok insanların kendilerini anlatabilmesi için ortak bir dil gibidir. *Eşcinsellik, aynı cinse duygusal ve/veya cinsel çekimi ifade eder. *Aseksüellik, cinsel isteğin çok düşük olması veya hiç olmaması hâlidir; ama kişi romantik bağ kurabilir. *Demiseksüellik, cinsel çekimin ancak güçlü bir duygusal bağla oluştuğu bir deneyimdir. *Panseksüellik, cinsiyetten bağımsız bir çekimi ifade eder. *Gri-aseksüellik, nadiren cinsel çekim hisseden insanlar için kullanılan geniş bir tanımdır. Bu terimlerin hiçbiri sizi sınırlamak ya da kalıba sokmak için değil; kendinizle ilgili sezgilerinizi daha net duyabilmeniz için birer araç. Kim olduğunuzu aslında en iyi yine siz biliyorsunuz; bu süreç sadece bunu adım adım ortaya çıkarmaya yarıyor. Bu yolculuk bazen karmaşık, bazen yoğun, bazen de yalnız hissettirebilir. Ama her adımda kendinize biraz daha yaklaşmış oluyorsunuz. Dilediğiniz zaman öğrenmek istediğiniz bir şey olduğunda bize tekrar yazabilirsiniz. Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu

Devamını Oku...

Öncelikle Merhabalar, Anlattıklarınızı okurken içinizde uzun zamandır taşıdığınız bir yorgunluk, kırılganlık ve duygusal yoğunluk olduğunu gerçekten hissediyorum. İnsanları bu kadar önemseyip kendinizi sürekli geri plana atmanız, kimse üzülmesin diye kendi duygularınızı bastırmanız, birinin en ufak tepkisini bile 'kesin bana kırıldı' diye yorumlamanız, zamanla ruhunuzu ince ince yıpratmış gibi. Bu kadar hassas olmak, duyguları uçlarda yaşamak, her şeyi kafaya takmak ve sürekli kaygılı hissetmek zayıflık değil; sadece uzun süredir hem kendi duygularınızı hem başkalarının duygularını aynı anda taşımaya çalışmanızın sonucu. İçinizdeki bu duygu yoğunluğu, zamanla öyle büyümüş ki artık en küçük bir olay bile sizi sarsabiliyor, bedeniniz hemen stres, heyecan veya sıkıntıyla tepki veriyor. İnsanlar için bu kadar çabalarken kendinize neredeyse hiç alan bırakmamışsınız ve bu yüzden iç sesiniz şimdi “Artık kimseyi bu kadar takmak istemiyorum, sadece kendime iyi geleni yapmak istiyorum” diye ses çıkarmaya başlamış. Bu çok değerli bir farkındalık. Çünkü bu demek oluyor ki, içinizde uzun zamandır unutulan bir taraf nihayet kendini hatırlatıyor. Kafaya takmamak bir anda olan bir şey değil; ama önce şunu fark ederek başlar: herkesin duygusu sizin sorumluluğunuz değil. Birinin üzülmesi, alınması ya da kötü bir gün geçirmesi sizin hatanız değildir. Kendinizi suçlamak yerine, bir adım geri çekilip “Bu benim yüküm mü, yoksa üstüme aldığım bir şey mi?” diye sormayı öğrenebilirsiniz. İçinizdeki bu hassasiyet aslında çok kıymetli bir özellik; sadece yönünü sürekli dışa, başkalarına dönmüş. Şimdi yavaş yavaş kendi içinize dönmeye, kendinize alan açmaya ihtiyacınız var. Hazır olduğunuz her an, bu duyguların altında yatan kaygıyı ve onları nasıl daha hafif taşıyabileceğinizi birlikte konuşabiliriz; bu süreçte yalnız değilsiniz. Tekrardan dilediğiniz zaman yazabilirsiniz. Sevgilerimle,Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu

Devamını Oku...

Öncelikle Merhabalar, Yazdıklarınızdan ne kadar incindiğinizi, kafanızın nasıl karıştığını ve bu durumun özgüveninizi nasıl etkilediğini gerçekten hissediyorum. Evliliğin ilk ayında, özellikle daha yakın ve bütünleşmiş bir ilişki beklerken partnerinizin cinsellikten uzak durması, sizi hem şaşırtmış hem de “Acaba bende bir problem mi var?” duygusuna sürüklemiş olabilir. Bu düşünceler o kadar doğal ki aslında. Böyle bir durumda kendinizi kötü hissetmeniz, sorgulamanız, hatta zaman zaman reddedilmiş gibi hissetmeniz çok anlaşılır. Eşinizin “canım istemiyor, yapmak zorunda mıyız, çok yorgunum” şeklindeki yanıtları da zihninizde daha fazla soru işareti yaratmış. Bir ilişkide cinsel uyum sadece bedenle ilgili değildir; duygusal yakınlık, stres, kaygı, geçmiş deneyimler, evlilik sürecinin getirdiği değişimler bile bu isteği etkileyebilir. Bu yüzden eşinizin bu tavrı tamamen sizin dış görünüşünüzle, kilonuzla ya da değerinizle ilgili olmak zorunda değil. Siz kilonuz nedeniyle kendinizi suçluyor gibi hissetseniz de, çoğu zaman bu durum partnerin içsel bir sıkışmışlığı, baskısı, performans kaygısı, stres veya duygusal zorlanmalarıyla ilgili olabilir. Ayrıca sevgiliyken ilişki sürse bile evlendikten sonra gerçeklik devreye girer. Sorumluluklar, aile baskıları, yeni düzen, taşınma stresleri… bunların hepsi cinsel isteği normalden çok daha fazla etkileyebilir. Birçok kişi evliliğin ilk döneminde bu tür dalgalanmalar yaşar, ama bunu konuşmak çoğu zaman zor geldiği için sessiz kalmayı tercih eder. Eşinizin bu kaçınmacı cevapları da belki tam olarak ne hissettiğini kendisinin bile çözememesinden kaynaklanabilir. Sizin hissettiğiniz hayal kırıklığı ve değersizlik duygusu ise çok gerçek. Çünkü reddedilmek, özellikle sevdiğiniz kişi tarafından olduğu zaman insanın öz saygısına dokunur. Fakat şunu bilmenizi isterim: Bu durum sizin çekiciliğinizle, kadınlığınızla, sevilebilirliğinizle ilgili bir kanıt değil. Bu şu anda sizin omuzlarınıza binen bir yük değil, ikinizin ortak alanında konuşulması gereken bir konu. Bu süreçte eşinizle suçlayıcı olmayan bir tonda, ''Ben kendimi bu şekilde hissediyorum” diyerek duygunuzu paylaşmanız, onun da iç dünyasını anlamanız için kapı aralayabilir. Birlikte bir çözüm bulmak mümkün ve cinsel uyum zamanla kurulabilen bir şey. Yalnız olmadığınızı bilmeniz önemli; bu duygular çok normal ve konuşulmaya değer. Hazır olduğunuzda, anlatmak istediğinizde bu konuyu daha detaylı konuşabiliriz. Sevgilerimle,Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu

Devamını Oku...

Değerlendirmeler (36)

UserGizli Kullanıcı2 Aralık 2025 06:49

Bu yaşadıklarım beni güçlü başarılı biri yaptı aslında. Ailede hatta tüm akrabalar arasında en yüksek puanla tam burslu çok iyi bir bölüm kazandım ve üniversitede de ortalamam en yüksek. Kendime kapandım ve başarmak benim hayat felsefem. Bana iyi gelen şey oldu. Neyle meşgul olmaya başladıysam hep en iyisi oldum. Satranç derecem var, yüzme bilirim, dil bilirim, çok güzel resim yaparım, kitap okurum mesela. Belki de boşlukları böyle doldurmaya çalışmışımdır, belki de sağlık sorunlarım yüzündendir. Ben günümün çoğunu ağrı ile geçiririm ve rahat yürüyemem. Bu da 14 yaşımdan sonra oldu ve bende büyük etkiler yarattı ama artık alıştım böyle devam ediyorum. Kendimi böyle mutlu etmeye çalışıyorum. Evet farklıyım. İnsanların yürüyerek vardığı yerlere ben koşmak zorundayım. Ama belki de hayatın anlamı budur. Çok teşekkür ederim beni dinlediğiniz için.

Cevabı görüntüle →
UserGizli Kullanıcı30 Kasım 2025 13:58

Yaaa gerçekten o kadar iyi geldi ki bu dediğiniz çok teşekkür ederim peki ben nasıl başaracağım birazda olsun umursamaz olmayı

Cevabı görüntüle →
UserGizli Kullanıcı27 Kasım 2025 12:00

Söylemek istediklerimi o kadar iyi anladınız ki anlaşılmış olmak beni rahatlattı

Cevabı görüntüle →
UserGizli Kullanıcı21 Kasım 2025 21:52

Cevap benim açımdan gerçekten içimi ferahlattı kendimi bir nebze daha ayakta durmuş hissettim. Çok teşekkürler

Cevabı görüntüle →