Geçmişi unutamıyorum, eşime kırgınım
Merhaba, 38 yıllık evliliğimde 3 çocuk büyüttüm ve eşim beni hep yalnız bıraktı. Hep arkadaş hep iş vs. Artık 58 yaşımdayım ve anılarım hep üzücü ona kırgınım, küsüm. Sanki bir ergen ile evliyim.
Aile terapisi çözer mi sizce,?
Bu soru 12 Mayıs 2024 20:47 tarihinde Uzman Psikolog İlknur Aksu tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Selam değerli anne, ilk olarak anneler gününüzü kutluyorum. Çocuk büyütürken birçok anne evlatlarından karşılık beklemez. Ancak haklı olarak çevresinden, özellikle çocuklarının babasından destek bekler. Çocukların gelişim dönemleri gayet olumlu ilerlese dahi, onları büyütmek başlı başına bir belirsiz yolculuktur.
Siz yalnız bırakılmaktan daha çok, belirsizlikler ve mücadele gerektiren durumlar karşısında ihtiyaç duyduğunuz merhameti bulamadığınız için kırgın olabilir misiniz?
Aile terapilerinde ilk olarak tarafların hangi konularda birbirine kırgın olduğunu anlamak önemlidir. Sonrasında telafi edilebilme ihtimaline göz atılır. Eğer çift çözüm odaklı yaklaşır ve hesap sormaktan öteye geçip onarmaya odaklanırsa o zaman çoğunlukla aile terapilerinde olumlu sonuçlar alınır. Çocuklarınızı büyütürken olduğu gibi, aile danışmanlığı sürecinde de tek taraflı çaba içerisinde olacağınızı düşünüyorsanız size önerim ilk başta bireysel terapiye başlamanız olur.
Geçmişten bu yana içinizde biriken olumsuz duyguların sıfırlanması için telkinler yeterli olamayabilir. Her yalnız, kırgın, belki öfkeli ve haksızlığa uğramış anınız ile yerleşen olumsuz kodlarınız var diyelim. Bunları içselleştirmenize neden olan durum, her bir durumda acıyı kalbinizde hissederek o anıyı kaydetmenizden kaynaklanır. Duyguların yoğunluğu, olumsuz anıların etkisini pekiştirir.
Eşinizin geçmişe giderek o anlarda size hissettirdiği bu yıpratıcı duygu ve düşünceleri geri alması mümkün görünmüyor. Ancak terapilerde uygulanan bir takım yöntemlerle şimdiki anda, geçmişte yaşanan kötü düşünce ve kodlarla bağlantı kurulabiliyor. Yapılandırılmış terapide çiftin ilişkilerine dair duygu hafızaları güncellenebiliyor, diyebilirim bir bakıma.
Bunların mümkün olması için temel ihtiyaç, gönüllü ve zihnen hazır bulunmaktır. Eşiniz sizce aile terapisi almak konusunda ne düşünüyor?
İş yerinde sosyal kaytarma dediğimiz bir kavram vardır mesela; sorumluluk sahibi biri içi rahat etmediği için diğerleri katılmasa bile tüm işi bitirene kadar çalışır. Diğerleri ise nasılsa yapan var ve biz dursak bile işler yürüyor diyerek işin ucundan tutmazlar.
Bazı evliliklerde rol tanımı yeterince net olarak belirlenmezse, anne ya da baba olunca duygusal ve bedensel emek ağırlıklı olarak bir tarafın omuzlarına binecektir. Yıpratıcı olsa bile, tek kişinin tam mesaisiyle o görevler büyük oranda tamamlanır.
Fakat terapilerde çiftin ortak ilişkisinin iyileşmesi adına, tek yönlü emek yeterli görülmez. Kısa süreli memnuniyetler ve hoş paylaşımlar olsa da sürekliliği olmayacaktır.
Şimdi iletişim açısından değerlendirirsek, eşinize edilgen mi etken mi olmak istediğini sorarak başlayabilirsiniz. Geçmişten bağımsız ona şu soruyu sormaya ne dersiniz: “Beni anlamaya, gönlümü almaya ve daha iyisini yapmaya niyetin var mı?”
Eğer cevabı olumlu olursa, ‘BİZ’ tarafını güçlendirmek için;
Etkisiz ve hazır olmadığını belirten bir yanıt alırsanız da, mutlaka ‘BEN’ tarafını onarmak ve güçlendirmek için yapılandırılmış terapi sürecine girmenizi tavsiye ederim.
Çünkü uzun süreli ilişkilerde karşı tarafa duyulan küskünlük, sadece onunla değil kendimizle olan ilişkimizi de zedeleyebilir ve sorgulatabilir.
Kendinizle ve ilişkinizle barış içinde olduğunuz bir yaşam diliyorum,
Sağlık dileği ve sevgilerimle…