Kendimi sorunlu hissediyorum
Merhaba iyi günler
Benim etrafımda bulunan herkes bana sorunlu bi insanmışım gibi davranıyor
Örnek vercek olursam
Her tartışmamızda erkek arkadaşım benle tartışmak uzlaşmak yerine
Her seferinde tamam tamam diyip geçiyor
Veya bişey dediğimde çok büyütüorsun kafanda kuruyorsun
Ona bişey hakında mesaj yazıyorum tartışma vabında veya kendi içimi dökmek için bana cevap bile vermiyor
Konuyu değiştiriyor
Sen sorunlumusun gibi cümleler kuruyor
Bende ciidi anlamda kendimi sorunlu hissediyorum.
Ve piskolojik destek almak istiyorum sizce nasıl bir yol izlemeliyim
Bazen kendimi intihar bile etmekistiyorumm
Bu soru 20 Mayıs 2025 09:51 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba sevgili danışan,
Sorunu okurken, kelimelerin ardında ne kadar yoğun bir yalnızlık, anlaşılmama ve değersizlik hissi olduğunu görüyorum. Senin için çok zorlayıcı bir iç dünyadan geçtiğini fark etmek güç gerektiriyor ve sen bunu yapmışsın. Bu yazdıklarınla aslında sadece yaşadığın olayları değil, içindeki görünmeyen yaraları da paylaşmışsın. “Sorunlu muyum?” diye kendine sorman aslında senin ne kadar incinmiş ve bu incinmelerin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalmış bir yanının olduğunu gösteriyor. Sana şunu en başta söylemek isterim: İnsan duygularını yoğun yaşıyor diye sorunlu olmaz; tam tersine, hissetmek insan olmanın en temel işaretidir.
İlişkinin içerisinde sürekli olarak "çok abartıyorsun", "kafanda kuruyorsun", "tamam, tamam" gibi cümlelerle karşı karşıya kalmak zamanla insanın kendi duygularını sorgulamasına, hatta varoluşunu bile değersiz hissetmesine neden olur. Çünkü karşındaki insan sana değil de sürekli kendi bakışına odaklandığında, senin dünyan küçülür, sesin kısılır, duyguların bastırılır. Bu baskı zamanla içsel bir yalnızlığa dönüşür. Ve senin yaşadığın da tam olarak bu. Anlaşılmak isteyen bir tarafın var ama sürekli reddedilen, geçiştirilen, ciddiye alınmayan bir noktada kalıyorsun. Bu da seni kendi iç sesinle baş başa bırakıyor. Bu iç ses bazen destekleyici değil, tam tersine yargılayıcı olabiliyor. Çünkü senin için sevgi, ilişkide kabul görmekle eşleşmiş durumda. Ama bu kabul sana sunulmadığında, ister istemez "Acaba bende mi bir sorun var?" diye düşünüyorsun.
Sevgili danışan, hiç kimse tek başına sorun değildir. Davranışlarımız, duygularımız ve düşüncelerimiz her zaman bir bağlam içinde anlam kazanır. Senin gibi genç yaşta bu kadar duygusal yük taşımak zorunda kalmış biri için hissettiğin bu karışıklık çok doğal. Çünkü bir yandan sevildiğini hissetmek istiyorsun, bir yandan da bu sevgiyi kanıtlamak için sürekli açıklama yapmak, kendini savunmak zorunda kalıyorsun. Bu, zamanla hem zihinsel hem de duygusal bir tükenmişliğe neden olur. İlişkide bir şeyleri düzeltmeye çalışan hep sen oluyorsun ama karşılık göremeyince kendini değersiz hissediyorsun. Bu da zamanla kendinle olan bağını zedeliyor. Oysa ilişki, iki kişinin ortak çabasıyla şekillenen bir bağdır. Tek taraflı sürdürülen bir mücadele, sevgi değil yorgunluk üretir.
Senin yazdıklarından, duygularını ifade etmeye çalıştığında görmezden gelinmenin, küçümsenmenin seni nasıl derinden yaraladığını görebiliyorum. Özellikle "Sen sorunlu musun?" gibi aşağılayıcı bir ifade, insanın özdeğerine doğrudan bir saldırıdır. Bu sözle birlikte bir anda bütün iç dünyan altüst olabilir. Çünkü sen sadece kendini anlatmaya çalışıyordun. Karşındaki kişinin empati kurması, anlamaya çalışması gerekirken; seni yargılaması, duygularını küçümsemesi sana yalnızca anlaşılmamanın acısını değil, aynı zamanda bir “yanlış olma” duygusunu da yüklemiş olabilir.
Kendini “intihar etmek istiyorum” derken bulduğun anlar, içsel bir çığlık gibidir. Aslında “Yaşamak istiyorum ama bu yüklerle baş edemiyorum!” demenin farklı bir yoludur. Bu ifadeyi duyduğumda seni yargılamak yerine, ne kadar çaresiz ve yalnız hissettiğini anlayabiliyorum. Çünkü insanlar yaşamak istemediklerinde bile aslında “bir şeyler değişsin” isterler. Sen de o değişimi istiyorsun ama nasıl yapacağını bilemiyorsun. İşte bu noktada psikolojik destek çok kıymetli olabilir. Bireysel danışmanlık, duygularını güvenli bir alanda ifade etmen, yaşadığın ilişkileri ve kendini yeniden anlamlandırman için çok yardımcı olabilir. Çünkü senin ihtiyacın olan şey biriyle gerçekten “duyulmak” ve “anlaşılmak”. Bunun yanında çok önemli bir nokta: Kendini bazen intihar etmeyi düşünecek kadar çaresiz hissettiğini söylemişsin. Bu, asla küçümsenmemesi gereken bir durum. Bu duyguların altında çok derin bir yorgunluk, yalnızlık ve tükenmişlik olabilir. Lütfen bu durumda bir psikiyatristten destek almayı ihmal etme. İntihar düşüncesi ciddi bir durumdur ve mutlaka bir uzmanla değerlendirilmelidir. Senin yaşamak, daha sağlıklı ilişkiler kurmak ve kendini yeniden değerli hissetmek için bir şansa ihtiyacın var. Unutma, hiçbir duygu kalıcı değil. Bugün bu kadar ağır hissettiğin bir şey, doğru destekle zaman içinde hafifleyebilir. Sen sadece yardım istemekten çekinme.
Psikolojik destek sürecinde öncelikle duygularını bastırmadan, kendi içinde “neden böyle hissediyorum” diye sorgulamadan, sadece hissetmene izin veren bir yerdesin. Bu çok değerli. Terapide özellikle öz-şefkat üzerine çalışmak, seni seninle yeniden buluşturabilir. Çünkü şu anda dış seslerin etkisiyle kendi iç sesin bile sana düşman gibi davranıyor olabilir. Bu iç sesi daha destekleyici bir hale dönüştürmek için, önce duygularına izin vermen gerekiyor. Bir başka deyişle; "Ben böyle hissediyorsam, bu hissin bir sebebi var ve bu hissim değerli" diyebilmek, iyileşmenin ilk adımıdır.
Senin gibi hislerini yoğun yaşayan, kendini ifade etmek isteyen ama karşılık göremeyen bireylerde zamanla duygusal tükenmişlik oluşabilir. Bu tükenmişlik de zihinsel olarak donmaya, hayattan kopmaya, anlamsızlık hissine neden olabilir. Tam da bu noktada, danışmanlıkta bu duyguların nereden geldiğini keşfetmek, geçmiş yaşantılarla bugünü ilişkilendirmek çok işe yarar. Belki çocukluğunda da anlaşılmadığın, duygularının önemsenmediği, sen konuşmak istediğinde sesinin duyulmadığı bir ortamda büyümüş olabilirsin. Bu geçmiş deneyimler, bugünkü ilişkilerde de tekrar edebilir. Yani bugünkü ilişkinde yaşadığın “görülmeme” hissi, geçmişteki bir yaranın tekrarı olabilir.
Bu farkındalığı kazanmak sana bir suçlu ya da “sorunlu” olduğunu değil; sadece kendini korumaya çalışan bir sistemin içinde yaşadığını gösterir. İnsan bazen çok hassas hale geldiğinde, kendini duygularla baş edemez halde bulabilir. Ama bu durum, geçici bir dengesizliktir. Doğru destekle, kendini yeniden dengeye getirebilir, öz-değerini onarabilir ve ilişkilerini daha sağlıklı bir hale dönüştürebilirsin. Çünkü senin ihtiyacın olan şey suçlanmak ya da susturulmak değil; anlaşılmak, duyulmak ve desteklenmek.
Ayrıca, gündelik hayatta kendini desteklemek için küçük egzersizler deneyebilirsin. Örneğin, her gün kendinle ilgili olumlu bir cümle yaz. Bu “Ben değerliyim çünkü…” diye başlayan cümleler olabilir. Başta zorlanabilirsin ama zamanla içindeki sesi daha nazik hale getirecek. Çünkü sen en çok kendinden anlayış bekliyorsun.
Unutma, burada yazdığın her cümle kıymetli. Çünkü sen duygularını bastırmak yerine anlatmayı seçtin. Bu, her şeyin değişebileceğinin kanıtı. Kendini kötü hissettiğin anlarda bile sana seni hatırlatacak cümlelere ihtiyacın var.
Dilersen, ilişkinin geçmişi ya da ailendeki destek yapısı hakkında da bir soru oluşturabilirsin. Bu alanlara birlikte bakmak seni duygusal olarak daha güçlü kılacaktır.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel