Gelecekle ilgili kaygılarımı nasıl yönetirim?
Hayatımla ilgili her konuda kaygılarım var. Edebiyat öğretmeniyim. Mezun olduğum sene beni derinden etkileyen bir kayıp yaşadım ve bu durumu atlatmam çok uzun sürdü. Bu kayıptan sonra bende sağlıkla ilgili kaygı oluştu. Çok sık olmasa da arada bir ya ailemden birine bişey olursa iyiler mi sürekli bir kontrol etme isteği oluyor. Aynı şekilde kendim içinde bu durum böyle. Acaba sağlıklı mıyım?diye kafamda sorular dönüyor. Yakın zamanda yine çok sevdiğim birini kaybettim ve yine o mutsuzluk umutsuzluk çukuruna düştüm. Şuan bir işim yok atanamadım. Hayatımda birisi de yok. Bu durum da beni oldukça zorluyor ve yoruyor. Girmediğim sınav başvurmadığım yer kalmadı. Artık yoruldum ve umudum da kalmadı. Düşündükçe daha da batıyorum. Yani bir döngünün içindeyim sanki çıkamıyorum. Hep başa sarıyorum. Kardeşim evli ve bir yeğenim var. Eşinin işi dolayısıyla bizde kalıyorlar uzun bir süre. Ve ben sürekli çocuk bakıyorum kendimi annesi gibi hissetmeye başladım ve o da beni annesi görmeye başladı. Hem çocuk düşüncesinden hem evlilik düşüncesinden fe soğudum. Kendime ait bir hayatım olsun istiyorum. Ailem de beni anlamıyor zor bir durumdayım ama beni anlayan kimse yok. Arkadaşım zaten işi var ve ben anlatınca kaile almaz şekilde dinliyor ne yapacağımı biliyorum
Bu soru 16 Nisan 2025 13:46 tarihinde Psikolog İrem Bor tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar Sevgili Danışan,
Yazdıklarınızı okurken ne kadar uzun süredir kendinizi taşıdığınızı ve bu yükün artık sizi ne denli yorduğunu hissettim. Bazen hayat, üst üste gelen kayıplar, belirsizlikler ve yalnız hissettiğimiz anlarda bizi zorlayabilir. Sadece yorgun değil, bir o kadar da görülmeye ve anlaşılmaya ihtiyaç duyan bir yerdesiniz.
Sevdiğiniz kişilerin kaybıyla gelen sağlıkla ilgili kaygılar, aslında zihninizin sizi koruma şekli. “Acaba bir şey olur mu?” gibi düşünceler çok yorucu olsa da, altında yatan niyeti görmek önemli: Bir daha kaybetmek istemiyorsunuz. Ancak bu alarm hali her zaman gerekli değil. Bazen kendinize şunu söylemek bile işe yarayabilir:
“Şu an bir tehlike yok. Bu, sadece geçmişten gelen bir korkunun sesi.”
İşsizlik, yalnızlık ve sorumlulukların ağırlığı birleşince kendinizi bir döngünün içinde sıkışmış gibi hissetmeniz oldukça doğaldır. Özellikle çabaların karşılığını görememek, umut kırıcı olabilir çoğu zaman. Ama tüm bu yorgunluğun içinde hâlâ bir şeylerin değişmesini istiyor olmanız, aslında içsel gücünüzün hâlâ orada olduğunu gösteriyor. Ve inanın bana bu çok kıymetli. ✨
Ev içinde üstlendiğiniz rol de sizi fazlasıyla tüketmiş görünüyor. Kendinize ait bir yaşam isteğiniz tamamen haklı ve yerinde. Bu noktada küçük de olsa sınırlar koymak, "benim de dinlenmeye ihtiyacım var" diyebilmek çok önemli. Bunu söylemek, bencillik değil; kendinizi korumanın bir yolu.
Bazen insanlar bizi anlamaz, bazen dinlese bile duyamaz. Bu yüzden kendi duygularınıza kulak verebilmek, hatta zaman zaman bir kâğıda yazmak bile bir tür içsel boşalma ve rahatlama yaratabilir. Küçük şeylerle başlamak iyidir. Bir yürüyüş, sevdiğiniz bir müziği dinlemek, sadece kendinize ayırdığınız bir saat gibi... listeyi çoğaltabilirsiniz. Bunlar çözüm gibi görünmese de zihninizin nefes almasını sağlayabilir.
Çalışılması gereken daha derin duygular da olabilir, ve bu noktada biriyle konuşmak eğer mümkünse destek almak büyük fark yaratabilir. Ama bu süreci başlatmadan önce bile kendi ihtiyaçlarınıza dönmek, "ben ne istiyorum" diye sormak bile ilk adımı atmaktır.
Unutmayın, yalnız değilsiniz. Ve anlaşılmak mümkün. Yaşadığınız şeyler ne kadar karmaşık olursa olsun, içinden bir yol açılabilir.
Ben sizin bu yolda yeniden kendinize kavuşabileceğinize inanıyorum. Çünkü bu kadar zorlanırken bile iç sesiniz hâlâ var.
Tekrar olursa sorularınız ya da akınıza takılan noktalar için yeniden sorularınızı sorabilirsiniz. Yeniden görüşünceye dek, Hoşça kalın...
Sevgilerimle,
Psikolog İrem Bor
🌿