Aşırı fazla empati kuruyorum
Biri haksızlığa uğradığında, kendisini ifade edemediğinde veya sadece üzüldüğünde dahi o kişiden bile çok üzülüyorum. Bu durum beni diğer insanlara karşı hep aşırı kibar olmaya (üzmek istemediğim için) itiyor, dolayısıyla da -genelde farketmeden- sınırlarımı kaldırmama sebep oluyor.
Terapistimle bu konuya yeni yeni girmeye başladık. İnce ve hassas biri olduğumu biliyor. 18 yaşına yeni girdim. Aşırı empati kuruşum, gelecek hakkında olumsuz düşüncelere kapılmama sebep oluyor. Dünyanın kötü bir yer olmasından endişelenip, karşıma çıkacak insanlarla mücadele etmek zorunda kalma ihtimalinin beni yormasından çekiniyorum. Anne-baba arasında kavganın eksik olmadığı bir evde büyüdüm ve mücadeleci bir kişiyim. Mücadeleciyim ama yorgunum. Daha fazla gücüm yok gibi hissetsem de beni tanıyan herkes beni hayat dolu biri olarak biliyor. Ben pek öyle hissetmiyorum.
İnce düşünceli biri olmayı seviyorum, kötü biri olmak istemiyorum. Kendimi kabul ediyorum artık. Sadece bunu kontrol altına alabilmeyi öğrenmek istiyorum. Bunun üzerine gitmek için atabileceğim adımlar hakkında ne önerirsiniz? Ve terapistimle özellikle paylaşmam gerektiğimi düşündüğünüz bir nokta var mı?
Bu arada çok saygı duyulası bir mesleğiniz var, iyi ki varsınız. Kim bilir, belki ileride meslektaş oluruz :)
Bu soru 22 Haziran 2024 20:27 tarihinde Uzman Psikolog Merve Ulusoy tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba,
Kendinizi tanıma yolculuğunuzda olduğunuz için sizleri tebrik ederim. Şimdiden derin düşünceleriniz var, bu noktada sizlerle meslektaş olmak benim için gurur olacaktır. Haksızlığa karşı duruşunuz ve üzücü olaylardaki davranışınız burada empati değil de sempati yaptığınıza dair bir fikir oluşturdu. Sempati birebir yaşamış gibi tepkiler veriyor olmak, empati ise eşlik ediyor olmakla ilişkilidir. Biz bir durumu birebir yaşayamayız ama karşımızdaki kişiyi empatik şekilde yaklaşıp ona eşlik etmeye çalışabilir. Eşlik ediyor olmak içinde bazı beceriler gerekir; üzüntü ile baş başa kalıyor olmak, kızgınlıkla baş başa kalabiliyor olmak gibi. Çünkü genelde duygular ile baş etmekte zorlanabiliriz. Bu durumu sizlerde yaşıyor olabilirsiniz. Bu durumda elbette, sınırlar ile ilgili sorun yaşatıyor. Sınırlar ile ilgili sorunda bahsettiğiniz gibi aile içindeki o çatışmalı durumun size yansıması olarakta yorumlayabiliriz. Bu konuyu özellikle "sınırın sizin için ne olduğu ve nasıl çalışmak istediğinizi" terapistiniz ile paylaşıyor olmanız önemli olacaktır.
Mücadeleci olmanın hem avantajı hem de dezavantajı var. Hayatta avantajlarınızı yaşasanız da bireyselde ve kişisel duygu alanınızda bu sizi zorlayıcı ve tüketici bir yerde olabilir. İnsanlar hayat dolu tanımlıyorken sizin tanımlamıyor olduğunuz gibi. Çünkü dışarıya verdiğiniz mücadele ile içinizdeki mücadele arasında bir dengesizlik ve uyumsuzluk olduğunda insan en çok kendini tüketiyor. İç ve dış dengenin kısacası içsel huzurun olması da bu noktada çok önemli. Sizin için huzur ne demek, huzur size ne ifade ediyor, huzurlu olmak için neler yapabilirsiniz gibi durumlara bakabilirsiniz.
Son noktada kontrol altına alabiliyor olmak biraz da kontrolcülük ve mükemmelliyetçilik ifade ediyor olabilir. Duyguları kontrol edemeyiz, duygularımıza eşlik edebiliriz. Eşlikçi olabiliyor olmak kıymetli ve önemli olan. Mümkünse bir duygu günlüğü oluşturun ve duygularınızı gün içinde yazabilir veya çizebilirsiniz. Bu size yol gösterici bir harita olacaktır. Seanslarda da kullanabilirsiniz. Bununla birlikte gün içinde illa ki bir spor faaliyeti yapıyor olmak. Yürümek bile olabilir. On beş dakika dahi olsa bunu yapıyor olmanız sürecinize katkı sağlayacaktır. Bu noktanın dışında terapistinize güvenin ve onunla bu yolculukta paylaşmak istediğiniz her şeyi paylaşın. Terapistiniz size eşlik edecek, belki bakamadığınız, bakmakta zorlandığınız, baktığınız ama göremediğiniz yerlere siz istediğinizde ışık tutacaktır. Umarım bu yolunuz ve yolculuğunuz kıymetli ve özel olur.
Sağlıklı günler dilerim.
Psikolog Merve Ulusoy