Eşimin sürekli baskalarina baktığını düşünmeyi naıl bıracağım
Merhaba. Eşimle 17 yıldır beraberiz. 36 yaşındayım. İlk tanışmamız birbirimize bakışarak olmuştu. 2 ay birbirimize açılmadan o şekilde devam ettik. Bu zamana kadar bir sorun yoktu. Eşim beni seviyor bunu biliyorum. Ama sebebini bilmediğim şekilde başkalarına baktığını düşünüyorum. Bu düşüncem biri dikkat çekti bakti olarak değil. Bir kişiyle sürekli bakıştigini düşünmem şeklinde. Ve bu bazen komşumuz olarak. Bazen is yerinden biri olarak aklima geliyor. Bir kaç kez yakaladığım oldu ayni kişiye baktığını. Ben ev hanimiyim esim çalışmami istemiyor. Belkide evde kaldığım için yaşıyorum bu durumu bilmiyorum ama durup dururken bu hisler neden geldiğini sorguluyorum. Eşim ileri gidip aldatacak biri değil ama bu şekilde bakmasindanda cok rahatsızım. Baktığını gördüğümde kendimi değersiz hissediyorum. Bir cok kez soyledim beni ezik durumuna düşürme diye. Dışarıya çıktığında aklima gelen ilk şey birilerine bakacak oluyor. Sınırlarını çizemeyen biri bu arada, çok yumuşak başlı. Rahatlıkla konusabilirsiniz sert bir yapısı yok herkesle içli dışlı olabiliyor. Benim yapımda bu şekilde ama o beni erkeklere karşı sürekli kisitlayan biri. Ve ben kendimi hep baskiliyorum eşim kizar selam vermeyim konuşmayım konumundayim.Kendisi bu şekilde rahat olduğu için artik çok zorlanmaya başladım kendimi iyi hissetmiyorum. Ornegin; komşumuz konuştuğunda onunla konuşur selamlasir bunda ne var yapar. Ayni durumu ben karşı cinsten yapınca surati düşer dikkat et diye sürekli uyarır. Aklim almıyor bakarsa baksın konusursa konuşsun umursamak istemiyorum bunun için ne yapmam gerekiyor.Önerilerinizi çok merak ediyorum. Nasil kurtulabilirim bu düşüncelerden?
Bu soru 29 Nisan 2025 15:24 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Öncelikle Merhabalar.Siz satır satır yazarken, yaşadığınız içsel çatışmaların, belirsizliklerin ve duygu karmaşasının nasıl sizi yorduğunu ve zamanla bu durumun nasıl bir iç sıkışmaya dönüştüğünü hissedebiliyorum diyebilirim. Eşinize olan sevginiz, onun sizi sevdiğini bilmeniz bir yandan içinizde güven duygusu yaratırken; diğer yandan bu güvenin içinde kırılganlıklar da var gibi görünüyor. Özellikle “neden bakıyor?”, “neden ben hep dikkat etmek zorundayım?” gibi düşüncelerle zihninizin meşgul olması, bir taraftan değer görme ve eşit olma ihtiyacınızın karşılanmadığına işaret ediyor olabilir.
17 yıllık bir birlikteliğin ardından böyle bir iç sorgulama yaşamak asla yersiz ya da abartılı değil. Bilakis bu, ilişkinizde bir şeylerin görünenden daha derinlerde sizi rahatsız ettiğini ve artık bastırılmadan, yüzeye çıkarak konuşulmak istediğini gösteriyor. Eşinizin size karşı duygularından şüpheniz olmasa da, onun başkalarına olan bakışları ya da ilgisi sizin için sadece "bakmak" eylemiyle sınırlı kalmıyor. Bu durum, sizin kendi değerinizi sorgulamanıza ve zamanla kendinizi "ikinci planda kalmış" gibi hissetmenize neden oluyor olabilir.
Ayrıca eşinizin kendi sosyal çevresiyle rahat iletişim kurabilmesine rağmen sizin benzer davranışlarınızda rahatsızlık duyması, ilişkinizdeki dengeyi bozmuş gibi görünüyor. Bu asimetrik durum, sizi sadece kıskançlıkla değil, adalet duygunuzla da baş başa bırakıyor olabilir. “O yapabiliyor ama ben yapamıyorum, neden?” sorusu da belki bu noktada sık sık zihninize düşüyordur.
Bu hislerle baş etmek kolay değil, hele ki ev ortamı sizin için tek sosyal alan haline geldiyse... Gün içinde yaşanan tekrar eden düşünceler, dış dünyadan uzak kalmak, eşinizin davranışlarına odaklanmayı artırabiliyor. Bu noktada kendinize şu soruyu sormayı deneyebilirsiniz: “Ben, bu ilişkide hangi ihtiyacımı dile getiremiyorum ya da göremiyorum?”
Çünkü kimi zaman bakışlardan ya da davranışlardan duyduğumuz rahatsızlık, yalnızca o anlık bir durumla değil, daha önce konuşulmamış ya da bastırılmış duygularla da ilgili olabilir. Sizin durumunuzda da, eşinizin davranışlarını sorgularken, aslında ilişkinizdeki eşitlik, özgürlük ve saygı gibi temel ihtiyaçların ne kadar karşılandığını fark etmek kıymetli olacaktır.
Kendinizi sürekli bastırmak zorunda hissettiğiniz bir ilişkide, zamanla "ben kimim?" sorusuna bile yabancılaşmak mümkün hale gelir. Bu yüzden, küçük de olsa kendi alanınızı yeniden şekillendirmek önemli bir adım olabilir. Bir hobi, ev dışında bir sosyal etkileşim, bir kurs, belki online bir topluluk içinde yer almak… Bu tarz alanlar, sizin zihinsel ve duygusal odağınızı biraz daha kendinize çevirebilir. Bu da düşüncelerinizin sürekli eşinizde dönüp durmasının yükünü hafifletir.
Günlük yaşamda ise, hissettiğiniz yoğunluk arttığında kısa nefes egzersizleri veya yazı yazmak gibi rahatlatıcı yöntemlerle zihninize biraz alan açmayı deneyebilirsiniz. Belki şöyle bir pratik iyi gelebilir: Her sabah birkaç dakikanızı ayırarak “bugün kendime nasıl bir iyilik yapabilirim?” sorusunu sormak. Küçük bir farkındalık bile günün tonunu değiştirebilir.
Elbette tüm bunların yanında, eşinizle bu konuda yeniden, belki daha farklı bir üslupla iletişime geçmek uzun vadede ilişkiniz adına daha sağlıklı olacaktır. Kendinizi değersiz hissettiğiniz anları, sınırlarınızın ihlal edildiğini düşündüğünüz durumları onunla paylaşmak, ilişkinizdeki dengeyi yeniden kurmak adına önemli bir adım olabilir. Ancak bu konuşmalarda suçlayıcı değil, duygularınızı anlatan bir dille konuşmanız, karşı tarafın da savunmaya geçmeden sizi duyabilmesini kolaylaştırır.
Unutmayın ki bu süreçte hissettikleriniz ne eksiklik ne de abartı; aksine bir içsel uyanışın, artık susturulmaması gereken ihtiyaçların yansıması. Kendi değerinizle, sınırlarınızla, hislerinizle yeniden temas etmek; sadece bu düşüncelerden kurtulmak değil, aynı zamanda içsel gücünüzü yeniden keşfetmek anlamına gelir.
Bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin.
Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.
Değerlendirilmesini istediklerinizi yeni bir soru ile sorabilirsiniz.
Psikolog Aysel Kacak