Gün içinde çok yorgun ve hassas hissediyorum
Evin tüm yükünü sırtımda hissediyorum ve aileme sanki ben annelik yapıyormuşum gibi. Karşılarina geçip konuşmayı çok denedim ama maalesef beni anlamıyorlar ve daha yorucu oluyor. Hem fiziksel hem ruhsal olarak kötü hissediyorum ama kimseye belli edemiyorum. Hastalık olduğunu bildiğim bir şekilde çok fazla hayal kuruyorum ve bu bana iyi geliyor ama hayatımdan bir şeyler çalıyor.
Bu hissi nasıl yenebilirim maalesef bilmiyorum. Mesela kitap yaziyorum yazarlık hayalim var fakat evde desteklenen benim hayalim değil onların okumamı istedikleri bölüm. Hassasım çabuk kırılıyorum. Öz annemle ve üvey babamla yaşıyorum fakat annemle aramin bozulduğunu hissediyorum. Huzursuzluk çıkmasın diye sustugum şeyler hayata tutunabilmem için beni hayal âlemine sürüklüyor. Bu âlemde mutluyum ve olmak istediğim kişiyim fakat biliyorum ki bu bir hastalık. Nasıl kurtulabilir? Yardım edin lütfen 🌹
Bu soru 24 Ağustos 2024 14:23 tarihinde Psikolog Elif Mutlu tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar, öncelike sorunuz için teşekkür ediyor, kendi yolunuzu bulma çabanızı tebrik ediyorum☺️,
Sorunuzdaki "hastalık olduğunu bildiğim halde" ifadesiyle başlamak isterim. Bizler günlük yaşantımız devam ederken bir takım hayaller kurabiliriz -ki biz bunlara gündüz düşü demekteyiz- Gündüz düşünü kurgular ve sonra gerçek yaşantımıza döneriz. Bu gündüz düşlerinde ne kadar durduğunuz, günlük yaşantınızı etkileyip etkilemediği önemlidir. Gündüz düşlerindeki kurgularımız bizim istek ve arzularımızla ilişkilidir. Tıpkı rüyalarımız gibi. Kurtulmaktan önce bu kurguladığınız düşlerin size hangi konularda haz verdiğine bakabiliriz. Kendinizi hangi durumlarda hayal etmektesiniz? Yanınızda kimler var? ne yapmaktasınız? Duygularınız neler? Bu gibi sorular sizin hazzınızın neye veya hangi duygulara yönelik olduğunu gösterebilir. (örneğin çok ünlü bir yazar olduğunuzu düşlediğinizi varsayalım, bunu başardığınızda kendinizi nasıl hissedeceksiniz? (hangi duygu), diğer kişilerin gözünde nasıl biri olacaksınız? (size daha fazla mı saygı duyacaklar vb), ya da maddi açıdan ailenizden mi ayrışmış olacaksınız?
Freud, Eros ve Thanatos olarak isimlendirilen iki içgüdüden bahseder. Eros, yaşam içgüdüsüdür, bireyin hayatta kalması, cinsellikle (üremesiyle) ilişkilendirilir. Thanatos ise ölüm iç güdüsüdür. Saldırganlıkla ilişkilendirilir. Her ne kadar kavramsal bilgi vermişte olsam daha anlaşılır bir şekilde açıklayacağım: Bu iki içgüdünün denge halinde olması önemlidir. Erosu bizi yaşamda tutan, haz veren olarak; thanatosu ise yaşam enerjimizin kalmadığı durumlar olarak düşünelim. Bu iki içgüdüden biri daha fazla kendini gösterdiğinde -örneğin thanatos- diğer içgüdü -eros- dengeyi sağlayıp bize haz vermeye çalışır. Sizin sorunuzda ifade ettiğiniz gibi sustuğunuz ve konuşmadığınız durumlarda dengeyi sağlamak adına -yaşam dürtüsünün devamını sağlamak adına- gerçeklikten kopuyor olabilirsiniz. Gündüz düşleriniz size haz veriyorsa ve gündelik yaşamdan o hazzı alamıyorsanız günün büyük bir bölümünde hayal kuruyor olmanız pekte beklenmedik bir durum olmaz. Bunun için gündelik yaşamınızda kendinizi ifade edeceğiniz alanlar oluşturmanız önemli olabilir.
Konuştuğunuzda anlaşılmadığınızı hissediyorsanız belki sizi anlamak için orada bulunacak bir uzmandan destek almanız yardım sağlayabilir. Unutmayınız ki eleştirilmeden, yargılanmadan sadece anlaşılıyor olmak bir insanın sahip olacağı en kıymetli duygulardan biri olabiliyor.
Sevgiyle Kalın...