Hayattaki amacımız nedir?
Evlenip çoluk çocuğa karışmak ve toplumun bize dayattığı tabuları kabullenip yaşamak zorunda mıyız hayattaki amacımız bu kadar basit olmamalı bence daha fazlası olmalı kendi kaderimizi kendimiz belirlediğimizi sanıyoruz ama aslında kaderimiz biz daha doğmadan önce toplum tarafından belirleniyor hatta yapacağımız is bile daha ailemiz tarafından kısmen belirlenmis oluyor çok azı bu zinciri kırıp fark yaratıyor bu konuda bana yardımcı olursanız çok sevinirim
Bu soru 18 Ağustos 2024 20:28 tarihinde Psikolog Elif Mutlu tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar, öncelike sorunuz için teşekkür ediyorum☺️
Aslında her birimiz bireysel olarak bazı farklılıklarla doğarız. İlk doğduğumuzda toplumun etkisi üzerimizde hiç yoktur. Örneğin istediğimiz yer ve zamanda ağlarız. Burada dikkate aldığımız kendi dürtü ve de hazlarımızdır. Bu dürtü ve hazlarımızın kaynağı yapısal modelde "id"e karşılık gelmektedir ve id, haz ilkesiyle çalışmaktadır. Fakat ilerleyen süreçlerde bize bakım veren ve doyuran bir ebeveynimiz olduğunu fark ederiz. Bunu fark ettiğimiz andan itibaren ötekinin karşısındaki rolümüz oluşmaya başlar. Daha sonra buna toplumsal roller de eklenir. Kurallar, yapılması ve yapılmaması gerekenler...
Bunları içselleştirdikten sonraysa bu toplumsal normlar benliğimizin bir kısmını oluşturur. Bu bir yerde olumlu bir şeydir. Örneğin yalnızca id'in haz ilkesine göre hareket ediyor olsaydık "kırmızı ışıkta geçilmez" uyarısının bir karşılığı olmazdı ve trafik kazalarına yol açabilirdi.
Tüm bunların yanında, bizim id ve süperegomuz (ahlaki ve toplumsal yönümüz) arasında köprü görevi gören egomuzla (çokça kullanılan anlamıyla değil, psikoloji literatüründeki anlamıyla) dengeyi ne kadar sağlıklı kurabilirsek o kadar kendi kararlarını veren ancak bunu yaparken toplumsal normları hiçe saymayan biri oluruz.
Her birimizde farklı öz ve cevherler bulunur. İkiz olan kardeşlere baktığımızda bile onların aynı davranışa farklı tepkiler verdiklerini görürüz. Bu cevherin ön planda olmasında ailemizin yaklaşımları önemlidir. Eğer farklılıklarımıza ve duygularımıza önem verilerek büyümüşsek bizde farklılıklarımıza özen gösterir ve kendimize uygun tercihlerde bulunuruz.
Sorunuz zihnimde hayatının ilk yıllarından itibaren ayakları zincire bağlı olan fil hikayesini anımsattı. Bu filler ilk yıllarda o zincirlerden kurtulmayı deneselerde kurtulamadılar. Büyüdüklerinde ve eskiden olduklarından daha iri bir bedene sahip olduklarında ise zincirden kurtulacak güce sahiptiler fakat daha önceki deneyimlerinde kurtulamadıkları için kurtulmayı denemeyen fillere dönüştüler.
Bir yetişkinsek ve kendi isteklerimize yönelik bir hayat sürmek istiyorsak öncelikle kendi farklılıklarımızı tanıyarak başlayabiliriz. Ben neyi severim? Benim için önemli olan nedir? Bunu yapıyorken diğerlerine maddi/manevi zarar vermiyor olmak önemlidir. İsteklerimiz ötekine zarar verecek şeyler değilse yerine getirmek için çaba göstermekte bir zarar yoktur.
Kendimiz oluyorken eleştirebiliriz, anlaşılmayabiliriz... Fakat kendimizi eleştirmemeli ve de anlamaya çalışmalıyız. Aksi takdirde bizden geriye yaşanmamışlıklar kalır. Bize sunulmuş bir hayatı toplum için yaşamak bize keyif veremez.
İçinizde olan cevheri bulmanız dileğiyle...
Sevgiyle kalın...
Çok teşekkür ederim güzel cevabınız için