İnsanın sosyal bir varlık olup yalnız kalmayı tercih etmesi hakkında
İnsan sosyal bir varlıktır bunu hepimiz biliriz. Aklıma takılan kısım benim yaşamakta olduğum yalnızlığın bu bilinene ters düşüp düşmediği. Daha iyi ifade edecek olursam yaşadığım yalnızlığın sağlıklı olup olmadığı.
Uzun bir süre çevremdeki insanlar ve ebeveynlerim nedeniyle yalnız kalmak zorunda bırakıldım. Artık bu tarz bi sorun hayatımda bulunmuyor ve birkaç senedir terapi alıyorum. Kendi isteğim ile yalnız kalmayı tercih ettiğimi hep savunuyorum. Fakat bunun bir savunma mekanizması olup olmadığını da ayriyetten düşünüyorum.
Yaşadığım, tercih ettiğim yalnızlığı tanımlamak isterim: insanlarla konuşmayı seven, gülüp eğlenmesini bilen bir kişi olduğumu düşünüyorum. Fakat insanlar zihnimden tasarladığım bir samimiyet çizgisini aştığında gerçekten rahatsız oluyor ve hayatımdan uzaklaştırma eğiliminde oluyorum. Bu çizgi benim isteğim dışında -ki buraya dikkat çekerim- hayatımı merak eden, irdeleyen ve sorular soran insanlara karşı olan bir çizgi. Kimi zaman bunun normal olduğunu düşünsem de bazen aşırı ufak, "dert edilmeyecek" şeylere, sınırlarım aşıldığı için sinir oluyor ve insanları hayatımdan çıkartma eğiliminde oluyorum. Kimi zaman niçin sinir olduğumu, bunların niçin beni rahatsız ettiğini düşünüyorum fakat bir cevap bulamıyorum veya bulduğum cevap "bu normal birşey değil mi" oluyor. Şuan yazdığım bu satırlara baktığımda bir "kontrol manyağı" olup olmadığımı sorguluyorum. Kafamın bu kadar karışmasına sebep olan kişi ise psikoloğum.. Gerçekten bir sorun varmıydı...
Ek olarak: Özgüvenim bir hayli düşüktür, ebeveynlerim bu konuda beni geliştirmek için çok yetersiz kalmışlardı. Hale hazırda geliştirmeye çalışıyorum. Karar vermekten, seçim yapmaktan epey korkak olmam sanırsam bu sebeple. İnsanlara da bu sebeple hep tutunmuş olmam ve yalnız kalmaktan epey korkmam da bu sebepten olsa gerek. Belki bir terkedilme korkusu vardı içimde ve kendime bir insanı ne kadar az yaklaştırırsam o kadar az zarar göreceğimi umuyorumdur. Belki bu benim için normal birşeydi ve karar vermekte zorlanıyor olmam beni bir yanılgıya düşürmüştü..
Sizce bir sorun varsa bunun sebebi düşünemediğim başka ne olabilir?..
Veya bir sorun olup olmadığına nasıl emin olabilirim?..
Bu soru 10 Ağustos 2024 19:19 tarihinde Psikolog Sinem Temel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba, evet insan sosyal bir varlıktır. Bu nedenle diğer insanlarla sosyal ilişkilere ihtiyaç duyarız.
Kendinize sınırlar koymanız kişisel olarak en güvendiğiniz alandır.
Sınırlarınız ihlal ediliyorsa incinmeniz ya da kızmanız kadar doğal bir şey yok.
Fakat burada önemli olan karşı taraftaki kişiye kendi kendinize not vermek yerine onun size karşı sergilediği ve rahatsızlık duyduğunuz davranışlarını net ve açık bir şekilde, kırmadan dökmeden ifade etmenizdir.
Zaten böylece sosyal ilişkiler kurabilir ve karşınızdaki kişinin sizi tanımasına ve sınırlarınızı bilip, ona göre davranmasına sebep olabilirsiniz.
Hayatınızı merak eden insanları da ölçüp değerlendirmek sizin elinizde. Karşınızdaki kişi size karşı istemsizce, saf bir merak içinde mi? Yoksa sadece amacı sizi eleştirip, yerin dibine sokmak mı? Buradaki durumu kendiniz ayırabilirsiniz.
Eğer ayırmakta güçlük yaşıyorsanız, sınırlarınızı ve o sınırları neden koyduğunuzu hatırlayın.
Her insan ikili ilişkilerde zaman zaman hata yapabilir. Çünkü ilişki varsa hata da kaçınılmazdır. Fakat buradaki en önemli durum, hataların gözden geçirilerek bir daha yapılmamak üzere af dilenmesi ve tekrarlanmaması. Kendinize “kontrol manyağı” demeden önce çizdiğiniz sınırları karşı tarafa güzel ve net bir biçimde aktarıp aktaramadığınızı irdeleyin. “Benim sınırlarım bu. Ben bu davranış yapılınca rahatsız oluyorum, hoşuma gitmiyor” demeniz dahilinde yine de karşı taraf ısrarla ve kasıtlı sizi kendinize değersiz ve suçlu hissettirmek için sınırlarınıza geçiyorsa, dur demek size kalmıştır.
Duygu ve düşüncelerinizi ayırmakta güçlük çekiyor ya da zihninizde oluşan sorulara cevap veremiyorsanız yazı yazarak yaşadıklarınızı tanımlamak etkili olacaktır.
Günlük tutmak bu süreçte keyifli olabilir. Her günlük tuttuğunuz günün sonunda kendinizi berraklaşmış bir su gibi hissetmeniz olasıdır.
Tuttuğunuz günlükleri birkaç zaman sonra dönüp yeniden okumanız, o gün hangi duygu ve düşüncelerin size eşlik ettiğini ve nasıl hissettiğinizi daha net ortaya koyar.
Kafanızın karışmasına sebep olan kişi olarak psikoloğunuzu göstermişsiniz. Eğer halen terapi desteği alıyorsanız, yalın ve açık bir dille zihninizde çalkalanan düşünceleri ve içinizde yaşadığınız duyguları net bir şekilde psikoloğunuza sorabilirsiniz.
Sevgiler.
Psk. Sinem Temel
Teşekkürler ilham dolu bir cevap oldu benim için :)
Yorumlar
Psk. Sinem Temel
Rica ederim. Sevgiler.
10 Ağustos 2024 21:12