Kaygılı düşünce ve güven
Merhaba, umarım iyisinizdir. Ben her şeyin herkesle paylaşılmaması, bazı şeyleri sadece kendi içimizde tutmamız gerektiğine inanıyorum. Etrafımda çok değerli dostum ve arkadaşlarım var.Beni anlamadan yargılayacak kimseye hiçbir şey söylememek tercihim. Ama bazen duygularımın çok dorukta olduğu anlarda o anın getirisiyle bazen sadece benim anlayacağım bir bakış görülürken bazen de sözcükler çıkıveriyor ağzımdan.
Etrafımda dinlemeye hevesli biri olunca da konu ilerleyebiliyor. Bu bazen iyi hissettirirken bazen kötü hissettiriyor . Alma verme dengesizliği veya aniden dolan bardağı hızlıca boşaltmak gibi bir şey bu hisleri artık tanıyorum. Çünkü düşünmeyi gerçekten çoğu zaman seviyorum. İnsanları hatta en başta kendimi anlayıp etrafa daha anlayışlı bir pencereden bakabilmeyi seviyorum. Benim sizlere danışmak istediğim bazen gözlem yapmayı, dinlemeyi tercih ettiğim konuları da takip ettiğim ortamlarda aniden kafamda beliren ve bende özeli olan bir meseleyi pat diye söylesem veya hiç olmayan acayip bir şeyi söylesem şuan ne olur gibi düşünceler beliriyor. Şuana kadar hiç böyle bir şeyi kendime yasatmadigim için o düşüncede boguldugum anlarda düşüncelerimde ibaret değilim gibi cümlelerle kendimi sakinleştirebiliyorum ama bu soruyu yazmaya tam da o kaygılı hisle başladım.
Bir minik şey daha duygusal yükümü başkasıyla değilde herkes kadar paylaşmaktan ziyade güvendiğim biriyle fikir alışverişi yapmayı tercih ederim ama bunu tutamadigim ve başka pencerelerden o kişinin güvenilirliğinin sorgulandığı zamanlarda içimdeki kötü hisse engel olamıyorum. Normalde derim ki hani ben güvendim ama o an tek gayem içimi bosaltmak olabiliyor ki ben susma işinin hakkını veren kısme n içe dönük bir karakterim
Bu soru 20 Şubat 2025 22:41 tarihinde Klinik Psikolog Şevval Aydın tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba, detaylı ve gayet açıklayıcı bir soru olmuş. Buradan kafandakileri somuta dökebilen biri olduğunu anlayabiliyorum ve bu insan ilişkileri için oldukça önemli bir özellik. Bunun yanında duygularını ve düşüncelerini paylaşmanın karmaşık doğası, birçok insanın hayatında zaman zaman karşılaştığı bir durumdur. Bazen karşımızdaki insan tarafından yanlış anlaşılma ya da kendimizi tam olarak ifade edememe kaygısıyla zihnimizden geçenlerle dilimize dökülenler aynı olamıyor.
Öncelikle, insanlar hassasiyetlerini açığa çıkarmaktan kaçınmak isterler. Bu, bir çeşit kendini koruma mekanizmasıdır. Kendi iç dünyanı paylaşacak güvenilir bir ortam bulduğunda ise, bu yükü hafifletmek rahatlatıcı olabilir. Çevrende güvenebileceğin insanlar varsa ağzından ne çıkarsa çıksın kötü bir niyetle çıkmadığını bilirler, yaşamınla ilgili ne paylaşırsan paylaş senin sırdaşın olurlar, güvenilir kişi her zaman seni doğrulamaz, her davranışını onaylamaz ancak güvendiğin bir insana bir şeyler anlatırken seni dinlediğini bilirsin, seni gerçekten anlamak için dinler ve bundan rahatsız olmaz.
Neler düşündüğümüzü ve neler hissettiğimizi paylaşmak her zaman kolay olmuyor, bunun en büyük sebebi bunu yaptığımızda karşı tarafın bizi yargılayabilecek olması veya önemsemeyeceğini düşünmemizdir. Herkesin yalnızca kendisinin bildiği sırları vardır, bu bir düşünce olabilir, bir duygu olabilir, bir davranış olabilir. Dışarıya ne kadarını göstereceğimiz bize kalmıştır, hiç paylaşmayanlar kendilerini güvene aldıklarını söylerler ancak paylaşmanın getirdiği rahatlama duygusundan mahrum kalırlar ve genelde de diğerleri tarafından anlaşılmaz, her şeyi paylaşanlar sınırlarını bilmezler ve genellikle diğerleri tarafından aykırı olarak değerlendirilirler ve genellikle dinlenmezler. Burada dengeyi kurabilmek önemlidir.
Sözlerin ağzından aniden döküldüğü o anlar, aslında içsel birikimin sonucu olabilir. Bazen, duygular öylesine yoğunlaşır ki, onları içimizde tutmak daha fazla mümkün olmaz. Bu tür anlarda, duygularının dışa vurumu, bir nevi duygusal bir boşalma olabilir. Ancak duyguların dışa vurumu her zaman bilinçli bir şekilde olmayabilir, burada dürtü kontrolü sağlamak adına “10 dakika bekle” kuralını uygulayabilirsin, ani bir dürtüyle bir şeyler söylemek veya yapmak istediğinde 10 dakika bekle ve sonrasında hareket et, bu erteleyebilmeni ve kontrol edebilmeni sağlayacaktır.
Öte yandan, düşüncelerinde beliren ve "acayip" olarak nitelendirdiğin fikirler, aslında zihninin doğal merakı ve keşfetme isteğinden kaynaklanıyor olabilir. Bu süreçte, düşüncelerine ve hislerine alan tanımak, onların geçici olduğunu kabul etmek ve yargılamadan gözlemlemek yararlı olabilir.
Unutma ki bizler insan olarak paylaşmalıyız, paylaşmazsak baş edemeyiz. Yapılan araştırmalar sosyal ilişkilere sahip kişilerin depresyonla çok daha kolay mücadele edebildiğini gösteriyor, sosyal ilişkiler ise paylaşmayı getiriyor. Yaşamınıza birilerinin tanık olmasına izin verin, bunu yaparken sınırlarınızı korumalısınız. Sınırlarınız zihninizde olmamalı bunu gerçek hayatta da ortaya koyabilmelisiniz.
Duygusal paylaşımlar zamanla daha kolay yönetilebilir hale gelebilir. Kendi iç dünyanı keşfetme sürecinde, hislerine ve düşüncelerine daha fazla alan tanıyarak, bu süreçleri daha sağlıklı bir şekilde yönetebilirsin.
Sevgiler.
Teşekkür ederim Şevval Hanım. Samimiyetiniz buradan bana geçti. Darısı nice danışanınıza. 10 dakika tekniğini mutlaka deneyeceğim 🫀