Şevval Aydın

Uzm. Kl. Psk. Şevval Aydın

İstanbul

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Aile ve Çift Terapisi, Cinsel Terapi,

5.0
(78 Yorum)

Uzman Hakkında

Psikolog Şevval Aydın, İstanbul Kültür Üniversitesi psikoloji bölümünden 2021 yılında mezun oldu. Öğrenim süreci içerisinde alana hakim olabilmek adına gözlem ve analiz yapabildiği stajlarını tamamladıktan sonra mezuniyetinin ardından rehabilitasyon merkezî ve eğitim merkezlerinde psikolog olarak görev aldı. Aktif iş sürecinin yanında Bakırköy - Nokta Psikoloji’de yetişkin danışanlarını kabul etti. Kendini bu alanda geliştirmek adına BDT ekolünde en etkin uzmanlardan biri olan Hakan Türkçapar’dan Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi’ni aldı. Klinik alanda ilerlemek istediği için mezun olduğu okulda Klinik Psikolojiden yüksek lisans yaparak uzmanlığını almıştır. Şu anda İyice Hisset Danışmanlık Merkezi bünyesinde danışan görmekte ve aynı zamanda online seanslarına devam etmektedir.

Eğitim

  • İstanbul Kültür Üniversitesi - Lisans
  • İstanbul Kültür Üniversitesi - Yüksek Lisans

Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)

  • BDT / Hakan Türkçapar
  • Çocuk Psikoterapisi (uyum-davranış bozuklukları, çocuk analizleri, gelişimsel ve zeka testleri)
  • BDT yönelimli oyun terapisi
  • MMPI
  • Aile Danışmanlığı

Uzmanlık Alanları

Depresyon
Öfke Yönetimi
Sosyal Kaygı
Aile Danışmanlığı
Mindfulness/ Farkındalık
Çocuk ve Ergen Psikolojisi
Sınav Kaygısı
Otizm
Dikkat Eksikliği
Çift Terapisi

Çalışma Ekolleri

  • Bilişsel Davranışçı Terapi
  • Şema Terapi
  • BDT Temelli Oyun Terapisi

Cevaplar (299)

Merhabalar. Hissettiğin korku, yalnızlık ve güven problemleri gibi duygular, birçok kişinin yaşamında zaman zaman karşılaştığı zorluklar. Seninle aynı duyguları paylaşan başka insanların da olduğunu bilmek, umarım biraz rahatlamana yardımcı olabilir. Öncelikle, iyi hissetmediğinin farkındayım. Yaşamda bizi nelerin mutlu ettiğini bilmemiz önemlidir. Mutluluk senin için ne anlama geliyor? Bazen mutluluğa yüklediğimiz yanlış anlamlar, ne olursa olsun mutluluğu yakalayamayacakmışız gibi hissetmemize neden olabilir. Bizim dışımızdaki insanların mutlu olduğuna inanır, mutluluğun bir bizim kapımızı çalmadığını düşünebiliriz. Ancak gerçek bu değildir, mutluluğun herkes için farklı bir anlamı vardır ve senin için neyle ilişkili olduğunu fark etmelisin. Dilerim yaşamının ne kadar değerli olduğunu görebilirsin ve bu sürecin içerisinden çıkabileceğine dair kendine güvenebilirsin. Öncelikle, kendini değerli hissetmek ve içsel güvenini arttırmak için kendine zaman ayırmayı deneyebilirsin. Kendinle kaliteli zaman geçirmek, daha iyi hissetmene yardımcı olabilir. Yaşamda diğerlerine ihtiyacımız vardır, kurduğumuz sosyal ilişkiler oldukça önemlidir, ancak şunu unutmamalısın: kurduğun en uzun ilişki kendinle olandır, kendini ve yaşamını değerli bulmadığın sürece kim olursa olsun sana iyi gelemeyecektir. Kendini yalnız hissettiğini söylediğinde, bu duygunun ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını gözlemlemeyi deneyebilirsin. Belki de yalnız hissettiğin anlarda kendine küçük hedefler koyabilirsin. Örneğin, birine gününün nasıl geçtiğini sormak gibi. Bu küçük adımlar, sosyal fobini yavaşça aşmana yardımcı olabilir. Unutma, her adım önemlidir ve her biri seni daha iyi hissettirebilir. Ayrıca, duygularını yazmak, zihnini boşaltmak ve duygularını daha iyi anlamak için iyi bir yöntem olabilir. Bir günlük tutarak, hissettiklerini ve yaşadıklarını yazabilirsin. Buraya bu soruyu sorup paylaşıyor olman dahi eminim seni daha iyi hissettirmiştir. Bu süreçte yaşamındaki “iyilikleri” göremiyor olabilirsin. Fark etmeni dilerim. Seni daha iyi yapan özelliklerin neler? neleri iyi yaparsın? Kendinle ilgili düşüncelerini fark etmelisin. Yaşadığın sorunlar nedeniyle bunları göremiyor olabilirsin, sorunun yaşamındaki olumlu şeyleri görmeni engeller. Senin için ödül nedir, bunu bilmeli ve yaşamının belli alanlarına bu ödülü koymalısın. Ayrıca, ilgi alanlarına yönelmek, yeni hobiler keşfetmek ve bunlarla meşgul olmak, ilginç şeyler öğrenmek, kendini daha dolu hissetmene yardımcı olabilir. Bu aktiviteler hem zihnini meşgul edebilir hem de seni mutlu edebilir. Sosyal ortamlarda kendini rahatsız hissettiğinde, nefes almak için biraz geri çekilmek ve sadece kendi nefesine odaklanmak da faydalı olabilir. 4 saniye nefes al, 4 saniye nefesini tut, 8 saniyede ver egzersizi kaygı seviyeni azaltabilir. Bu basit ama etkili teknik, daha sakin hissetmene yardımcı olacaktır. Son olarak, kendine daha şefkatli davranmayı ve her şeyi bir anda çözmek zorunda olmadığını hatırlatmak önemlidir. Psikonet yayınlarının “İyi Hissetmek” adlı kitabını okumanı öneririm. Yaşamda tek başımıza mücadele edemediğimiz zamanlar vardır, burada bir uzman desteği önemlidir. Olası farklı sorunları engellemek ve iyileşmenin kapısını aralamak için terapi sürecine şans vermelisiniz. Sevgiler.

Devamını Oku...

Merhabalar. Paylaştığınız durumun oldukça zorlayıcı olabileceğini tahmin edebiliyorum. Bazen, insanlarla iletişim kurarken fazla düşünmek, kendimizi bir tür iç konuşma ya da sürekli bir değerlendirme döngüsüne sokabilir. Bu durum, kimi zaman sosyal kaygılarla da ilişkili olabilir. Temelde kişinin “kendinin çok fazla farkında olması” durumudur. Bir şeyin ne kadar farkında olursanız, oradaki kusurları o kadar net görürsünüz. Bu durum sosyal ilişkileriniz için kısıtlayıcı bir yerde olabilir. Bu kaygılara sahip olduğunuz için insanlarla iletişim kurmaktan kaçınabilir veya eleştirilme korkusuyla söylemek istediklerinizi söylemekten çekinebilirsiniz. Bu davranışların var olan sorununuzu sürdürdüğünü fark edin. Elbette bununla başa çıkabilirsiniz. Size bu konuda öneri sunmak isterim. Aşağı ok tekniği ile en derindeki korkunuzu keşfetmekte fayda var:İnsanların yanında ne söyleyeceğimi çok fazla düşünüyorum, yoksa beni yanlış anlayabilirler!🔽İnsanlar beni yanlış anlarsa ne olur?örneğin: benim hakkımda kötü şeyler düşünebilirler. 🔽Benim hakkımda kötü şeyler düşünürlerse ne olur?örneğin: benimle arkadaşlık etmezler. 🔽Benimle arkadaşlık etmezlerse en kötü ne olur?örneğin:yalnız kalırım, sevilmem ve değer görmem. Aslında en temeldeki korku sevilmeme ve değer görmeme korkusudur. İnsanlarla kurduğunuz iletişimde doğal olmak, bazen küçük yanlış anlamalar veya hataların olabileceğini kabul etmeyi gerektirir. Unutmayın ki, mükemmel olmaya çalışmak hem çok yorucu olabilir hem de gerçekçi bir beklenti değildir. Kendinize karşı daha affedici olmayı öğrenmek, hem zihninizdeki o eleştirel sesi biraz susturabilir hem de kendinizi daha sakin hissetmene yardımcı olabilir. Bir diğer önerim ise, anda kalmayı denemek. Konuşmalar sırasında tamamen o anın içinde olmaya çalışarak, söylediklerinizi sürekli analiz etmekten kaçınabilirsiniz. Sürekli ne konuşacağınızı düşünmeniz anı yaşamanıza engel olur. Temelde diğerlerinde iyi bir izlenim bırakmak istiyor olabilirsiniz ancak bunun size ödettiği bedelleri fark etmelisiniz. Ayrıca, özeleştiriyi daha yapıcı bir şekilde yönetmek de önemlidir. Bir konuşmadan sonra kendinizi eleştirirken, bu eleştirileri daha yapıcı bir hale getirmeyi deneyebilirsiniz. Örneğin, "Şu cümlemde daha açık olabilirdim ama bir dahakine daha net olabilirim. " gibi bir bakış açısı geliştirebilirsiniz. Bu şekilde, kendinizi sürekli yargılamak yerine, öğrenme fırsatları olarak değerlendirebilirsiniz. Son olarak, samimiyetin ve niyetin her zaman en önemli şeylerden biri olduğunu unutmayın. Karşınızdakiler, eğer sizin iyi niyetinizi ve samimiyetinizi hissederlerse, küçük yanlış anlamalar bile daha kolay aşılabilir. İnsanlar, çoğu zaman söylediklerimizin tam içeriğinden çok, nasıl hissettirdiğimize odaklanırlar. Kendine karşı şefkatli olman dileğiyle. Sevgiler.

Devamını Oku...

Merhabalar, yaşadığınız durumu anlıyorum ve içinde bulunduğunuz karmaşık duyguların sizin için ne kadar zorlayıcı olabileceğini tahmin edebiliyorum. Bir yanda eşinizle olan ilişkiniz, diğer yanda ise sizi büyüten ve destekleyen aileniz. Bu iki taraf arasında denge kurmak zaman zaman oldukça zor olabilir. Öncelikle eşinizle bu konuyu açıkça ele alıp, atılacak adımlarla ilgili konuşmakta fayda var. Bunu yaparken karşılıklı anlayış ve empati kurmanın önemini vurgulamak isterim. Her evlilikte anlaşmazlıklar olabilir, önemli olan anlaşmazlıklar karşısında verilen tepkilerdir. Karşı taraftan gelen “boşanma” ve “yokluk ile tehdit etme” elbette sağlıklı bir başa çıkma yöntemi değildir. Bu gibi söylemler ve davranışlar yalnızca ilişkiyi zedeler ve bazen de dönüşü olmayan yollara sokabilir. Yapacağınız konuşmada bu davranışlar yerine neler yapabileceğinizi konuşmalısınız. Her ikiniz içinde aileye destek olmak ne anlama geliyor? sizi büyüten ve zorluklar içerisinde bugün olduğunuz kişi olmanızı sağlayan ailenize karşı destekte bulunmanız oldukça anlaşılır ve insani gözüküyor. Eşiniz bu davranışı nasıl değerlendiriyor ? Eşiniz evliliğe yeterince yatırım yaptığınızı düşünüyor mu ? Duygusal veya maddi olarak. İnsanlar kendinden esirgenenin bir başkasına veriliyor olmasından hoşlanmazlar. Sizin yaptığınız bu insanı ve hoşgörülü yardım eşiniz tarafından “bencilce” ve “sorumsuzca” algılanabilir. Bu noktada neler yapılabilir, bunu konuşabilmelisiniz, birbirinize şu soruları sorun;ne olsaydı aileye yapılan bu yardım sorun olmazdı?ne olsaydı bu ilişki içinde daha çok desteklenmiş hissederdin?Ailenize destek olduğunuzda ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz ? Yapılan maddi yardımlar nedeniyle eşinizin veya sizin zorluk çektiğiniz oluyor mu ? Bu evliliğinizi kısıtlıyor mu ? mutlaka üzerinde durulması gereken sorulardır. Eşinizle iletişim kurarken, ona ailenizin sizin için ne kadar önemli olduğunu ve onlara yardım etmek istemenizin, sadece büyütülmekle kalmayıp, onların zor zamanlarında yanlarında olmak arzunuzdan kaynaklandığını anlatabilirsiniz. Geçmişte ailenizin size olan desteklerini hatırlamak, sizin için duygusal bir öneme sahip olabilir. Bu duyguları eşinizle paylaşarak, ona sadece mantıksal değil, duygusal bir açıklama da sunabilirsiniz. Bu sürecin içinde, eşinizle finansal planlar yaparak, ailenize yapacağınız yardımları belirli bir bütçe çerçevesinde ele alabilirsiniz. Bu, hem eşinizin hem de sizin endişelerinizi azaltabilir. Yaşadığınız bu durum, belki de ilişkinizdeki bazı dinamikleri yeniden gözden geçirmeniz için bir fırsat sunabilir. Birlikte güçlü bir iletişim kurarak, ilişkinizdeki bu tür gerilimleri azaltabilirsiniz. Daha çok temas kurun. Birbirinize olan sevginizi paylaşın, sözel veya eylemlerle. Birbirinizin iyi yanlarını vurgulayın. Birbirinizi destekleyin. Bir takım olun. Rakip değilsiniz. Ortak amaçlar ve sorumluluklar belirleyin. Unutmayın ki, her çiftin zaman zaman çatışmalar yaşaması normaldir. Önemli olan, bu çatışmaları çözebilmek ve birlikte daha güçlü bir ilişki inşa edebilmektir. Bu süreçte bir uzman desteğiyle ilerlemekte işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Çift terapisi ile sorunlar büyümeden müdahale edebilir, olası sorunları öngörebilir ve daha sağlıklı bir ilişki yaşayabilirsiniz. Sevgiler.

Devamını Oku...

Merhabalar. Hikayenizi paylaşmanız içinde bulunduğunuz duygusal karmaşıklıkları ve zorlukları anlamama yardımcı oldu. Öncelikle şunu bilmenizi istiyorum: Hissettikleriniz son derece geçerli ve önemli. Bu kadar uzun süredir devam eden ve derin bir ilişki içinde olmanın getirdiği duygusal yükler bazen düşündüğümüzden daha ağır olabilir. Sizin ilişkinizde iki tarafın da bu ilişkiye saplanıp kaldığını görebilmekteyim. Bunun için kendinize kızmayın, öyle hissetmemeyi dilediğimiz birçok duygu vardır, öyle olmasını istemediğimiz birçok durumun içerisinde bulabiliriz kendimizi. Burada neden böyle bir örüntünün içinde kaldığımızı anlamakta fayda var, ancak anlamak ve fark etmek yeterli değil. Bize zarar vereni fark etmek ve benliğimizi korumak için adım atmalıyız. İlişkinizde yaşadığınız güven problemlerine karşılık vermiş olduğunuz duygusal tepkileriniz için kimse sizi yargılayamaz. Kim olsa bununla baş etmekte zorlanırdı. Güven bir ilişki için temel taşlardan biri. Onun tekrar tekrar kırılması, elbette ki içsel huzursuzluklara ve kaygılara neden olabilir. Yaşadığın durumu açıkça ortaya koymaya çalışırsak;güven problemleriyle birlikte ilişkiniz oldukça zedelenmiş, burada ayrılma kararı vermiş olmanız aslında gerektiğinde sınır koyabilen biri olduğunuzu gösteriyor. daha sonrasında karşı tarafın yaşadığı kayıpla birlikte bu sınır ortadan kalkarak, yerini öfke ve bağımlılığın eşlik ettiği yeni bir ilişki biçimine bırakmış. şu anda birçok duyguyu aynı anda yaşıyor olmanız çok normal, çünkü ilişkinizde adeta bir roller coasterda gibisiniz. Partnerinizin yaşadığı duygusal dalgalanmalar, yaşamındaki zorluklarla mücadele edemeyerek zarar verdiği yere geri dönmek istemesi ve sonrasında buradan da ayrılmak istemesi, karşı tarafın “bağlanma” isteğine karşılık verdiği tepkiler olarak gözüküyor: Bu bir karşıt tepki oluşturmadır. İhtiyacı olduğunu düşündüğü şeyin tam tersini yapıyor gibi gözüküyor, bağlı hissetmemek için bağları koparmaya çalışıyor. Sizin bu durum karşısında kendinizi sorgulamanız ve kaygı hissetmeniz son derece insanî. Kaygı bozukluğunun bu durumdan beslendiğini ve onu daha da tetiklediğini görmek önemli bir farkındalık. Duygusal bağlılık ve bağımlılık, bazen iç içe geçebilir. Birine karşı sevgi beslemek ve onunla hayatını paylaşmak istemek normaldir. Ancak, bu kişinin senin duygusal ihtiyaçlarını karşılayamaması ya da sana saygı göstermemesi durumunda bu ilişkiyi sürdürmeye yönelik bilinçli bir çaba sarf etmek bir sorundur. Bunu yaşıyor olmanızın birçok nedeni olabilir, biz sizinle şu an ve burada neler yapabileceğinizi konuşacağız. Bir zamanlar partnerinize adeta bağımlı olduğunuzu belirtmişsiniz, şunu düşünmenizi istiyorum sizi diğer insanlardan soyutlayan siz miydiniz, yoksa partnerinizin davranışları mı? Bu ilişki öncesinde nasıl biriydiniz ? sosyal ve insanlarla iyi ilişkiler kurabilen bir insan olduğunuzu belirtmeniz, sizin bir yerlerde bir zamanlar bu kişi olduğunuzu gösteriyor. Mutlu biri. Geçmişte bu özelliklere sahip olmanız çok önemli, mutluluğu öğrenmek zorunda değilsiniz, içinizdeki mutluluğu yeniden ortaya çıkarmalısınız. Kendinizi korumak için bazı adımlar atmanız gerekebilir. Aşağı ok yöntemiyle en derindeki korkunuza erişmeye çalışın. En korkutucu düşüncenizi ele alın. Bu düşüncemi doğru kabul edersem, bu durumun olması benim için niçin kötüdür? diye kendinize sorun. Örneğin; bu kişiden ayrılamayacağınızı düşünüyorsunuz diyelim-bu kişiden ayrılmadığınızı düşünelim, en kötü ne olur?-bunun en kötü yanı nedir?-bu durum size ne yapar?bu sayede en temeldeki endişelerinize erişebilirsiniz. Bu, elbette ki kolay bir süreç değil, ilaç tedavisine başlamış olmanız, kendinize yardım etme isteğinizin bir göstergesi. Fakat duygusal yaraların iyileşmesi zaman alabilir ve terapi desteği almadan ilerlemek zor olabilir. Yaşamda her zorlukla tek başımıza mücadele edemeyiz, kendimize iyi hissetmek için izin vermeliyiz. Kendinize biraz zaman ve alan tanımak önemlidir. Dış dünyaya tekrar adım atmak, ufak sosyalleşmelerle kendinize olan güveni yeniden inşa etmek faydalı olabilir. Kafanızın içindeki düşüncelerin sizi boğduğunu hissettiğinizde, nefes egzersizleri yapmak, düşüncelerinize bir ara vermek, küçük adımlar atmak ve kendinize zaman tanımak büyük değişimler yaratabilir. Unutmayın tek bir yaşamınız var ve yaşamınız herkesinki kadar değerli. Tek başınıza da önemlisiniz ve yaşam beraberinde birçok güzellik ve fırsatlarla doludur. İzin vermelisiniz. Geçmişi değiştiremezsiniz, yarını bilemezsiniz, elinizde olan tek an şu andır. Şu an sizin ve onun için elinizden geleni yapmaya çalışın. Sevgiler.

Devamını Oku...