Psikoloji

Neden yüz yüze konuşurken utanıyorum?

Gizli Kullanıcı18 Ağustos 2024 00:21

Birileriyle konuşurken yüz yüze isem utanıyorum ve herkes bana bakıyormuş gibi hissediyorum. Rahat şekilde konuşamıyorum . Ona güvenerek zarar göreceğimi düşünüyorum .Beni birakicak ve hiç bir şey yokmuş gibi gidecek gibi.Gecmiste yaşadığım bir olay var ve hala unutmadim. Bu olay biri ile konuşuyordum ve uzun süredir tanışıyordum. Ama herhangi bir duygumu açık etmiyordum dile çok getirmiyordum. Dertlerimi sorunlarımdan bahsetmiyordum. Bu ona güvenle ilgili değildi. Bu onu biktirmak ve kendimden sogutmakla ilgiliydi. Böyle sorunlar yaşadığım oluyor.

Bu soru 18 Ağustos 2024 19:53 tarihinde Psikolog Eda Şenol tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba,

Sorunuzda sosyal ilişkiler kurarken yaşadığınız bazı olumsuz duygularınızdan bahsetmişsiniz. Size sosyal ilişkiler kurma ve güvende hissetmenin nasıl oluştuğuyla ilgili en temelini anlatacağım. Umarım anlatığım kısımda hayatınızdaki bir parçaya dokunabilmişimdir. 


Üç tür bağlanma stili vardır. Güvenli Bağlanma, Kaygılı Bağlanma ve Korkulu-Kaçıngan Bağlanma. 


Erken yaş çocukluk dönemimizde (0-6 yaş) ebeveynlerimizle kurduğumuz ilişki de güvenli bağlanma ihtiyacımız vardır. Güvenli bağlanma ihtiyacımız anne rahmine düştüğümüz anda başlar. Anne rahminde bu bağı göbek kordonumuz sağlar.  Kordon anneyle aramızda  olan bir aracıdır, bizi besler ve hayatta kalmamıza olanak sağlar. Doğumdan sonra bağlanma ihtiyacımız annenin teni ve emzirme aracılığıyla temas ederek kendini devam ettirir. Anne ile bağlanma isteği süreci 0-2 yaş arasında yoğun olarak kendini gösterir. Bebek anneyle kendi ihtiyaçlarının karşılanma tarzına bağlı olarak anne ile bağlanma sürecini bu aralıkta tamamlar. Bebek acıktığında, ağladığında, tuvalet gibi temel ihtiyaçlarında ve duygusal ihtiyaçlarında anneden gördüğü davranışlara göre bir benlik oluşturmaktadır. Daha sonrasında çekirdek aile içi (anne, baba veya bakım veren kişiler) bebeğe karşı davranış biçimleri; şefkat, onaylanma, güven verme gibi sevgisel duygu ihtiyaçlarının karşılanması da çocuğun benlik algısının gelişmesini ve şekillenmesini sağlar. Bu süreç çocukluk dönemimize gelene kadar kendini farklı şekillerde devam ettirir. Anlattığım bağlanma stili çocuk için güvenli ve doğru bir bağlanmadır. 


Ebeveynlerimizle olan bağlanma stilimiz yetişkin hayatımızda diğer insanlarla kurduğumuz bağı etkiler. Kaygılı ve kaçıngan-korkulu bağlanma stili, çocuklukta ebeveynleriyle bağlanmayı yeterli şekilde ilişki kuramamış bireylerdir. 


Çocukluk döneminde ebeveynleriyle güvenli bağı oluşturamamış bireyler sosyal hayatta kendini daha kaygılı hissedebilir. Sosyal ilişkiler kurmakta zorluk yaşayabilir ve duygusal süreçlerini tam olarak anlamlandırmakta zorluk çekebilir. Geçmişte yaşamış olduğunuz olumsuz sizi etkileyen olaylar , insanlara karşı yeterli güveni hissedememe olarak karşınıza çıkabilir. 


Güven kazanılması zor, kaybetmesi çok kolay bir duygudur. Güven duygusunu diğer bireylere karşı hissedebilmek için önce kendi özgüveninizi iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapmakla başlayabilirsiniz. Süreç uzun ve zor olabilir bu süreçte kendinize nazik olmalısınız. 


Sevgiyle kalın.. 

Psikolog Eda Şenol

alinti

Teşekkür ederim

Cevaplanmış benzer sorular

Psikoloji

Hayatın eşitsizliği konusuna ne düşünmeliyim?

Bildiğimiz üzere hayat herkese aynı şansı sunmuyor. Herkes aynı maddiyata sahip, aynı fırsatlara, aynı imkanlara sahip değil ki öyle olsaydı emeklerimizin sonucunu aldığımızı hiçbir zaman düşünmezdik. Nasıl üzülmeden mutluluğun değerini anlamıyorsak bu da ona benziyor bence. Özel okula gidiyorum bazı nedenlerden. Memur çocuğuyum. Özel okula başladığım günden beri ailemden para almadım. Üstüne para almamak onları zora sokmamak için didindim durdum. Hala da öyleyim. Herkesin cebinde gezdirdiği paraları görüyorum, bindiği lüks arabaları görüyorum. Görmekle kalmıyor arkadaş grubum ve sevgilimden dolayı da bizzat yaşıyorum. Ama sorunum şu ki bunca farkındalığıma rağmen hayatın bu dengesizliğine cidden üzülüyorum. Ben bu yaşımda didinip elde ettiğim şeyler başkalarına altın tepside sunuluyor. Üstelik hak ettiklerini düşünmüyorum, karakterleri yüzünden. Gözlemlerime göre de değerini bilmiyorlar zaten. Arkadaşlarım ve özellikle sevgilim için seviniyorum, ne güzel benim yaşadıklarımı yaşamıyorlar diye. Bu konuyu onlarla konuştuğumda bana çok kızıyorlar, her bakımdan eşitiz diye. Ama ben yinede hissettiğim o eksiklik, geri kalmışlık hissini atamıyorum. Ki her gün gördüğüm için beni ekstra yorup strese sokuyor. Buna ek ve son olarak derslerden kalmamak ve para ödememek için de sürekli elimden gelenden kat kat fazlasını yapıyorum ama baktığımda bu onların umrunda bile değil. Ailem hep arkamda durup bana destek olur. Ancak okulda o insanları gördüğümde ailemin bana bir yere kadar destek olabildiğini görüyorum ve onların hayat kalitesinin neden hak ettikleri yerde olmadığını düşünüp ekstra üzülüyorum. Önerebileceğiniz bir şey var mı?