Psikoloji

Regresyon terapisinin psikolojideki yeri?

Gizli Kullanıcı1 Mart 2025 11:52

Bilimin regresyon terapisine bakış açısı nedir? Regresyona giren bireyin gördükleri önceki hayatı kavramıyla ilişkilendirilebilir mi? Bu açıdan bakılırsa önceki hayatımız diye bir durum var mıdır yoksa bu insanların gördükleri nedir? Regresyonu yöneten kişinin de regresyona giren kişiyle aynı şeyleri gördüğü iddiası hakkında ne söylenebilir? Bilimle açıklayamadığımız bu tarz meselelere psikoloji bilimi nasıl yaklaşır. Psikoloji Spiritüel yaklaşımları nasıl ele alır ve ne tür açıklamalar sunar?

Bu soru 5 Mart 2025 10:40 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Regresyon terapisi, bireylerin geçmiş deneyimlerini tekrar ziyaret ederek duygusal sorunlarını çözmeyi hedefleyen bir yaklaşımdır. Genellikle hipnoz veya derin gevşeme teknikleri ile uygulanan bu terapi, kişilerin çocukluk travmalarına veya bazen önceki hayatlarına dair anılar hatırladığı iddialarını içerir. Ancak, bilimsel psikolojinin regresyon terapisine yaklaşımı daha temkinlidir ve bu tür iddiaların geçerliliği konusunda net kanıtlar bulunmamaktadır. Bilimsel psikoloji, gözlemlenebilir ve ölçülebilir kanıtlara dayanır ve bu nedenle, regresyon sırasında yaşandığı iddia edilen önceki hayat anılarının gerçekliği konusunda şüphecidir.


Bilimsel araştırmalar, hipnoz altındaki kişilerin yaşadığı deneyimlerin çoğunlukla gerçekte yaşanmamış sahneler olabileceğini göstermiştir. Bu durum, beynin yaratıcı doğası ve hipnoz sırasında telkinlere daha açık hale gelmesiyle açıklanabilir. Hipnoz, kişinin bilinçaltına erişim sağlamasına yardımcı olabilirken, aynı zamanda sahte anılar oluşturma riskini de beraberinde getirir. Bu sahte anılar, bilinçaltında biriken korkular, istekler ve sosyal beklentilerle harmanlanarak gerçekmiş gibi algılanabilir. Özellikle önceki hayat anıları gibi konular, çoğu zaman bireyin bilinçaltındaki semboller ve metaforlarla açıklanabilir. Dolayısıyla, regresyon terapisinin bilimsel geçerliliği, sahte anılar ve telkin etkisi gibi faktörler nedeniyle oldukça tartışmalıdır.


Regresyon terapisinde ortaya çıkan anıların gerçekliği konusunda yapılan çalışmalarda, kişilerin geçmişe dair hatırladıkları olayların çoğu zaman çarpıtılmış veya tamamen uydurulmuş olduğu görülmüştür. Bu durum, hipnoz sırasında kişinin yüksek derecede telkin almaya açık olmasıyla ilişkilidir. Örneğin, bir terapistin önceki hayatlarla ilgili sorular sorması, bireyin bilinçaltında bu tür sahneler yaratmasına neden olabilir. Hipnoz altındaki bireylerin detaylı ve canlı sahneler anlatması, çoğunlukla bilinçaltının yarattığı sembollerle ilgilidir ve bu semboller, metaforik olarak mevcut yaşam travmalarını ifade ediyor olabilir. Dolayısıyla, regresyon sırasında görülen sahnelerin önceki hayatlarla ilişkilendirilmesi, bilimsel olarak desteklenmemiş bir yaklaşımdır.


Bir diğer tartışmalı konu ise, regresyonu yöneten kişinin de aynı sahneleri gördüğü iddiasıdır. Bilimsel açıdan bakıldığında, bu tür iddialar telepati veya zihinsel aktarım gibi ispatlanmamış fenomenlere dayanmaktadır. Regresyonu yöneten kişinin de aynı görüntüleri görmesi, genellikle güçlü bir telkin etkisi veya kişilerin birbirlerinin ifadelerinden etkilenmesiyle açıklanabilir. Sosyal psikolojide yer alan ayna nöronlar teorisi, empati kurarken karşı tarafın duygularını anlama kapasitemizi açıklar. Ancak, aynı sahneleri görme gibi bir fenomen, bilimsel olarak desteklenmemektedir ve daha çok spiritüel yaklaşımların bir parçasıdır.


Bilimin Spiritüel Yaklaşımlara Bakışı Psikoloji bilimi, spiritüel yaklaşımlara çoğunlukla nötr veya eleştirel bir tutum sergiler. Spiritüel deneyimlerin psikolojik ve nörolojik temellerini araştıran birçok çalışma, bu tür deneyimlerin beynin farklı bölgelerindeki aktivitelerle ilişkili olduğunu göstermiştir. Örneğin, mistik deneyimlerin, beynin temporal lobundaki aktivitelerle bağlantılı olabileceği yönünde bulgular vardır. Bu tür açıklamalar, spiritüel deneyimlerin gerçekliği hakkında bir yargıda bulunmaktan ziyade, bu deneyimlerin nörolojik temellerini anlamayı amaçlar.


Psikolojide özellikle nöropsikoloji ve bilişsel psikoloji alanları, spiritüel deneyimlerin algı, hafıza ve telkin gibi faktörlerle açıklanabileceğini öne sürer. Örneğin, regresyon terapisi sırasında yaşanan sahnelerin beynin yaratıcı işlevleri ve telkin etkisiyle nasıl şekillendiği üzerine yapılan araştırmalar, bu tür deneyimlerin doğrudan gerçekliği yansıtmadığını düşündürmektedir. Beynin boşlukları doldurma eğilimi, bilinçaltındaki bilgilerle yeni senaryolar oluşturabilir ve bu senaryolar gerçekmiş gibi algılanabilir. Bu nedenle, önceki hayat gibi spiritüel kavramlar yerine, bilinçdışının sembolik diliyle açıklamalar getirilmesi bilimsel açıdan daha kabul görür.


Öte yandan, spiritüel yaklaşımların bireylerin ruhsal anlamda kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olabildiği gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Spiritüel terapiler veya regresyon gibi yöntemler, bazı bireyler için rahatlatıcı ve dönüştürücü olabilir. Ancak, bu tür yaklaşımların bilimsel psikolojiyle entegrasyonu, kanıta dayalı uygulamalar ve etik sınırlar dahilinde olmalıdır. Kanıta dayalı terapiler, psikodinamik terapi, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve EMDR gibi yöntemler, travmaların ve bilinçaltının ele alınmasında daha güvenilir ve etkili yollar sunmaktadır. Regresyon terapisi gibi bilimsel temeli zayıf olan yöntemlerin, psikolojik sorunların çözümünde ne derece etkili olduğu konusunda ise daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.


Sonuç olarak, regresyon terapisi ve spiritüel yaklaşımlar, bazı bireyler için anlamlı ve rahatlatıcı olabilir; ancak bilimsel psikoloji, bu tür yöntemlere kanıta dayalı olmadığı sürece mesafeli yaklaşmaktadır. Regresyon sırasında görülen sahnelerin önceki hayatlarla ilişkili olup olmadığı konusunda kesin bir kanıt bulunmamaktadır ve bu tür deneyimlerin daha çok bilinçdışının sembolik diliyle ilgili olduğu düşünülmektedir. Regresyonu yöneten kişinin aynı sahneleri görmesi gibi iddialar ise, telkin etkisi ve sosyal etkileşimlerle açıklanabilir. Psikoloji bilimi, spiritüel deneyimlere saygı duymakla birlikte, kanıta dayalı yaklaşımları benimsemekte ve bilimsel sınırlar içerisinde kalmayı tercih etmektedir.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları sorabilirsiniz.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

alinti

Cevabınızı büyük bir dikkatle okudum ve bütün sorularıma cevap aldım. Çok teşekkür ederim.

Yorumlar

Psk. Betül Canbel

Selamlar Sevgili Danışan, Rica ederim. Güzel geri dönüşleriniz için teşekkür ederim. Tekrar bir sorunuz olursa buradayız. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel

9 Mart 2025 15:31

Cevaplanmış benzer sorular