Sürekli yalnız olmaktan çok yoruldum
Hiç arkadaşım yok ailemle aram berbat sürekli yalnız hissediyor ve sürekli ağlıyorum.Daha iyi olacağıma inanmaya çalışıyorum gün geçtikçe kötüleşiyor.Surekli yalnız hissetmekten çok yorgunum artık böyle dizi bile izlemiyorum oradaki yakın insanları görmek bile kötü etkiliyor beni. Dışarı çıkmayı bıraktım yemek yiyemiyorum görünusumden nefret ediyorum daha kötü oluyorum çok yalnızım ben kimsesiz çöp gibi sokağa fırlatılan çöp gibiyim ben.
Bu soru 7 Nisan 2025 14:18 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Öncelikle duygularını bu kadar açık ve içten paylaştığın için teşekkür etmek isterim. Yazdıkların, içinde bulunduğun durumun ne kadar zorlayıcı olduğunu, ne kadar uzun zamandır bu duygularla baş etmeye çalıştığını gösteriyor. “Yalnızım, kimsesizim, çöp gibiyim” cümlelerin beni çok etkiledi. Bu kadar yoğun bir yalnızlık duygusuyla yaşamak hem zihinsel hem bedensel olarak insanı çok yorabilir. Bu yalnızlık, sadece çevrende birinin olmayışından değil; duygularını paylaşacak, anlaşılacak birini bulamamanın da ağırlığını taşıyor olabilir. Ve evet, bu yük ağır bir yük. Ama sen, bu yükü anlatma cesareti göstererek ilk ve en önemli adımı zaten atmışsın.
Yaşadığın yalnızlık bir insanın hayata bağlanmasını zorlaştırabilir. Bir dizi izlemek bile sana acı veriyor çünkü oradaki insanlar arasındaki sıcaklık, senin eksikliğini hissettiğin duygusal bağları sana yeniden hatırlatıyor. Bu, duygusal bir yaraya tekrar tekrar dokunmak gibi bir şey. Yemek yiyemeyecek kadar bu yalnızlığın etkisinde olmak, görünüşünü artık sevmemek, kendinden uzaklaşmak, hepsi birer alarm aslında. İçindeki yalnızlığın artık taşıyamayacağın kadar büyüdüğünü söylüyor sana. Ve bu noktada yardım istemen, destek araman çok ama çok kıymetli.
Sevgili danışan, şu anda seninle paylaşmak istediğim en önemli şey şu: hissettiğin bu yalnızlık duygusu sonsuza kadar sürecek bir şey değil. Her duygu gibi yalnızlık da dalgalar gibi gelir ve geçer. Ama geçebilmesi için senin de ufak adımlarla onun içinden geçmen gerekir. Bu yalnızlık bir boşluk gibi görünse de bazen insan o boşlukta kendine yeni bir yer inşa edebilir. Öncelikle şunu bilmeni istiyorum: şu anda hissettiklerin ne ayıp, ne garip, ne de sana özgü bir zayıflık. Yüzlerce, binlerce insan senin gibi hissediyor ve bu hissin geçici olduğunu unutabiliyor.
Yalnızlıkla başa çıkmanın ilk adımı, kendine daha şefkatli bir yerden bakmakla başlar. Belki şimdi kendine kızıyor, “neden böyleyim” diyor, kendini eksik ya da kusurlu hissediyor olabilirsin. Ama aslında tüm bu hislerin altında anlaşılma ihtiyacı, sevilme isteği ve bağlılık kurma arzusu yatıyor. Bu da seni eksik değil, sadece insan yapar. Bu yüzden kendine yüklenmeden, bu acıyı biraz da olsa paylaşabildiğin için kendinle gurur duyabilirsin.
Günlük hayatına minik rutinler eklemek, seni yavaş yavaş hayata tekrar bağlayabilir. Örneğin, her sabah uyanınca pencereyi açmak ve dışarıya bir iki dakika bakmak. Bu sadece gözlerinin gördüğü manzarayı değil, zihninin de o kapalı alandan çıkmasını sağlar. Sonra belki gün içinde bir bardak sevdiğin bir içeceği hazırlamak, bir müzik açmak, defterine bir şeyler karalamak gibi küçük ama düzenli adımlar ekleyebilirsin hayatına. Bu adımlar seni sihirli bir şekilde iyileştirmez belki ama beynine şu mesajı verir: “Ben hayattayım ve kendim için bir şeyler yapmaya başlıyorum.”
Kendine “neden böyleyim” diye sorduğun anlarda bu sorunun cevabını dış görünüşünde ya da karakterinde arama. Çünkü mesele senin kim olduğun değil, ne yaşadığın. Görünüşünden nefret etmek, sosyal hayattan çekilmek, duygusal olarak tükenmek, yalnız kalmaya alışsan bile aslında içten içe buna dayanamamak, yaşadığın ruhsal yorgunluğun doğal belirtileridir. Bu nedenle kendine düşman olmadan, o yorgun ruhuna biraz bakım yapmayı deneyebilirsin. Mesela aynaya bakıp “bugün çok zor geçiyor ama ben buradayım” diyebilmek bile ilk adımdır.
Dizileri izleyemediğini, diğer insanların yakınlıklarını görmenin seni daha da kötü etkilediğini söyledin. Bu çok anlaşılır. Beynimiz, ihtiyaç duyduğu şeyleri dış dünyada gördüğünde onları ister, ama alamadığında bu arzular acıya dönüşür. Bu yüzden bir süre duygusal sahneleri izlememek, yerine doğa belgeselleri, hafif içerikler ya da sadece seni iyi hissettiren sesler dinlemek gibi daha nötr uyarıcılar tercih etmek seni rahatlatabilir. Duygusal tetikleyicileri azaltmak, bu dönemde sana bir nefes alanı açabilir.
Destek konusunda eğer ulaşabiliyorsan, belediyelerin, üniversitelerin ya da gençlik merkezlerinin sunduğu ücretsiz psikolojik danışmanlık imkanlarına göz atmanı çok isterim. Ayrıca çeşitli derneklerin sağladığı gönüllü online destek hatları da mevcut. Bunlardan biriyle görüşmek, en azından seni dinleyen bir sesle karşılaşmak, yalnızlık hissini biraz hafifletebilir. Destek almak sadece terapiye gitmek demek değildir; bazen bir mailleşme, bazen bir sıcak cümle bile insanın içindeki boşluğu biraz olsun doldurabilir.
Ve unutma: yalnız hissettiğin anlarda bile aslında yalnız değilsin. Seninle benzer duyguları yaşayan insanlar var. Yalnızlığı paylaşabilmek, onun ağırlığını hafifletir. Bu yüzden istersen bir defter açıp her gün kendine bir mektup yazabilirsin. “Bugün nasılsın?” sorusuyla başlayabilirsin mesela. Ya da “Bugün bana en çok hangi düşünce zarar verdi?” diye sorup, ardından “Kendime ne söylemek isterdim?” cevabını yazabilirsin. Zamanla bu defter senin iç sesini iyileştiren bir arkadaş haline gelebilir.
Son olarak, sen bir “çöp” değilsin. Sen bir insanın ihtiyaç duyabileceği en temel şeyi özlüyorsun: bağ. Bu dünyada en çok ihtiyaç duyduğumuz şey sevilmek, görülmek ve değerli hissetmektir. Senin de bu hakka sahip olduğunu bilmeni istiyorum. Yaşadığın şey geçici, ama senin değerli oluşun kalıcı. Bugün her şey çok karanlık görünebilir ama bu karanlık içinde bile ışığı arayabilecek bir yerin olduğunu unutma. Çünkü bu yazıyı okuyor olman bile aslında hâlâ içinde bir umut olduğunu gösteriyor. Bu umut, seni yaşama taşıyacak olan şeydir.
Umarım senin için faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklınıza takılanları sorabilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel