Takıntılı ve libidomun yüksek olma durumu
Merhaba, ben 29 yaşında genç sağlıklı ve güzel bir kadınım. uzun ilişkiler de yaşadım kariyerimde de ilerledim üniversite mezunuyum vs. bunları hızlıca toplumsal sorumluluklarımla ilgili yaptıklarımı bilmeniz için söylüyorum. ancak kendimi bildim bileli ciddi bir güzellik aldatılma ile ilgili takıntım var. bu takıntım beni gerçekleri görmekten uzaklaştırıyor hayatımı kısıtlıyor ve bazen de başka hiçbir şey düşünemez hale getiriyor. her gün kendime yeni bir ihtimal yeni bir durum yaratıyorum. kardeşimden ailemden kıskanıyorum. herkesle kendimi kıyaslıyorum ve kafamın içindeki sesin felaket senaryoları hep bu konuda oluyor. kandırılmak, aldatılmak, beğenilmemek. tam rahata erip derin bir nefes alacakken aklıma yeni bir soru geliyor. soru soruyorum ve insani gelen karşılıktan sonra hemen kurma başlıyor. kurduğum senaryolar çürütüldükten sonra başka senaryolar ortaya çıkıyor. yani karşımda ki partner bir kuleye kendini kapatmış hayatında hiç kadın görmemiş ve ben dünyanın en muhteşem kadını olsam bile bu sefer "kimseyi görmediği için gözü kapalı" diyip ona sorular sorduruyor. her sabah yeni bir şeyle güne başlıyorum ve bütün bir günü onu kafamdan atmakla uğraşıyorum. annem küçükken babam tarafından aldatıldı ve ben annemle beraber babamın başka kadınla yaşadığı evi bulmaya gitmiştim. aynı zamanda babamı sex hikayeleri okurken evde yakaladım. annem devamlı babamla cinsel ilişkisi olmadığını anlatırdı ve ben 10 yaşındaydım. zamanla kendimi arzulanan ve aşık olunan kadın pozisyonuna sokmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Her ilişkimde unutulmaz ve karşı konulamaz olmaya çalıştım. Artık dayanamıyorum, bu gerçekçi değil. Sevgilime her dakika soru soruyorum, obsesif gibiyim ve 2 adım ilerleyemiyorum. Bunun "kendini sev" den çok daha fazlası olduğunu düşünüyorum çünkü savaşıyor gibiyim. Nasıl ki bir temizlik hastası orayı temizlemeden duramaz ama temizlemek istemediği düşünmek de obsesyonu tetikler, ben de öyle oluyorum. ancak ayrıldığımda rahat bir huzura erebiliyorum. Libidom yüksek ve ayrıl ayrılmaz yeni bir cinsel ilişki kurmak istiyorum, bunu da değer görmediğimi hissetmeden yapamayacağım için kendimi yine istemediğim bir ilişkiye emek harcarken buluyorum. kafamın arkasında o sesler varken yaşamam çok zorlaşıyor. sus artık sus sus demek zorunda kalıyorum. 12 yaşımdan beri ara ara depresyona girip uzun günler haftalar yataktan çıkmadığım olurdu. şimdi bu periyodları daha sakin atlatmaya çalışıyorum. küçükken bedenim ile ilgili ailemden sürekli bir şeyler duyardım, çirkinim işe yaramazım tembelim şişmanım. ve kendimi kabul etmiş bir ucube idim. bunu kabul etmekten başka şansım yoktu. kendimi güzel bulmadığım günler cehennem gibi geçiyor. sevgilime yüzümü göstermek bile istemiyorum. ondan yüzümü gizliyorum(ve gerçekten çirkin değilim). o buna hiç anlam veremiyor. sürekli vücudumu ve yüzümü izlemek istiyor, benden en büyük şikayeti bu. ben işim gereği de kendimi göstermem gereken bir iş yapıyorum. ama kendimi gizlemekten ve inandığım yaradılıştan aksine ulaşamadıkça ilerde her şeyi bırakır pes ederim ve mahvolurum diye korkuyorum. bir umudum olmasaydı bu kadar sancıdan sonra intihar ederdim. ama düzelmeye dair kendime ve algıma ve kaderime dair bir inancım var. yine de saçlarım beyazladı. belki de hep zaten içimde varolan bu şeyler artık yaşımın ilerlemesi ile tahammül edilemez bir hale geldi. bir fotoğrafta çirkin çıktığımda, bir anlığına garip gözüktüğümde, sevgilim benden iyi gözüktüğünde, yanımda güzel biri varsa vs vs...
Bu soru 30 Haziran 2025 12:43 tarihinde Psikolog İrem Gülsün Zengin tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışanım,
Bu kadar derin ve açık bir şekilde duygularınızı ifade ettiğiniz için öncelikle size teşekkür ederim. Yazdıklarınız, sadece bir semptomun değil, yıllardır biriken, kökleşmiş bir içsel çatışmanın izlerini taşıyor. Size bu süreçte bir psikolog olarak eşlik etmeye çalışacağım; hem daha geniş bir çerçeveden değerlendirme yaparak hem de bazı temel kavramlar ve yönelimlerle yol göstermeye çalışarak.
Sürekli sorgulama, karşı taraftan onay alma ihtiyacı, en küçük şüphede zihinsel senaryolar üretme hali; yoğun anksiyete ve obsesif-kompulsif düşünce örüntülerine işaret ediyor. Bu yalnızca "özgüvensizlik" ya da "kendini sevememek" gibi basit açıklamalarla geçiştirilemeyecek bir durum. Obsesif düşünceler, zihin tarafından sürekli yeni "ihtimaller" üretme ve bu ihtimallerin doğurduğu kaygıyı geçici olarak rahatlatmak için tekrar tekrar soru sorma, onay alma, kontrol etme davranışlarıyla sürer. Bu bir döngüdür ve sizi sürekli tetikte, güvende olmadığınız bir zihin hâlinde tutar.
Annenizle birlikte babanızın başka bir hayat sürdüğüne tanıklık etmiş olmanız, babanızın cinsel davranışlarını istemeden gözlemlemiş olmanız ve annenizin cinsel ilişkisizlikten bahsetmesi… Bunlar çocuk zihni için travmatik deneyimlerdir. Bu yaşta yaşananlar genellikle "beden", "kadınlık", "cinsellik" ve "değer" kavramlarının çarpık bir şekilde şekillenmesine neden olur. Ergenlik ve yetişkinlik döneminde bu alanlarda aşırı hassasiyet, kontrol ihtiyacı ya da tersine tamamen teslimiyet gibi davranışlarla kendini gösterebilir. Sizin durumunuzda bu geçmiş deneyimlerin, hem “unutulmaz kadın” olma baskısıyla hem de sürekli aldatılma korkusuyla birleştiğini görüyoruz.
İlişkilerde "soruları sorarak güven aramak", "ayrıldıktan sonra rahatlama ama kısa sürede yeniden bağlanma", "bir yandan değersizlik hissiyle yoğun cinsel ihtiyaç", "sevgi ile değeri birbirine karıştırmak" gibi örüntüler; yalnızca duygusal bağ kurma biçiminizin değil, aynı zamanda bir tür içsel 'yeniden yazım' çabasının da parçası olabilir. Belki de kendinizi tekrar tekrar sevilmez, bırakılır ve yetersiz hissettiren senaryolarda bulmanızın nedeni, geçmişte yaşadığınız ihanetin ve travmanın zihninizde çözülmemiş olmasıdır.
Kendinize “ucube” demeniz, sadece dış görünüşünüzle değil, öz benliğinizle ilgili derin bir kabul sorunu yaşadığınızı gösteriyor. Bu, çoğu zaman sadece fiziksel güzellik üzerinden değil, “var olma hakkı”, “sevilmeye layık olma” gibi temel inançlara dayanır. Bir fotoğraftaki "çirkin" çıkmış bir kare bile tüm gününüzü mahvedebiliyorsa burada beden dismorfik belirtilerinden, yani kişinin bedenine dair algısının gerçek dışı ve aşırı olumsuzlaşmasından söz etmek mümkündür. Bu da profesyonel destekle çalışılması gereken bir alandır.
Tüm bu acıların ortasında hâlâ “iyileşmeye dair bir umudum var” diyebilmeniz, terapötik süreç açısından çok kıymetli. Bu, değişim için gereken en temel şeydir: iç görü. Sizde bu var. Ancak bu tür geçmişe bağlı, kronikleşmiş duygusal yapılar kendi kendine çözülmez. Bu nedenle duygularınızı anlamlandırmanıza ve içsel dengenizi yeniden kurmanıza yardımcı olacak bir profesyonel destek süreci sizin için faydalı olabilir. Size uygun bir uzmanla bu sürece başlamak, yaşadığınız zorlayıcı döngülerin çözümüne önemli katkı sağlayabilir.
Ekonomik koşullar sebebiyle terapiye ulaşmanın zor olduğunu biliyorum. Ancak hatırlatmakta fayda var: Birçok psikolog sembolik ücretle ya da ücretsiz danışmanlık verdiği kontenjanlar ayırıyor. Üniversitelerin psikolojik danışma merkezleri, yerel belediyelerin kadın danışma merkezleri, STK’lar, terapi süreci eğitimi alan yüksek lisans öğrencileri gibi çok sayıda kaynak ulaşılabilir durumda. Bu süreçte yalnız kalmak zorunda değilsiniz.
Bu yazdıklarınızı bastırmadan, suçlamadan, yargılamadan paylaşabilmiş olmanız sizin gücünüzü gösteriyor. Şu an yaşadığınız şey, yalnızca bir kişilik özelliği ya da “hassaslık” değil; uzun süredir süregelen travmaların, başa çıkılamamış acıların ve benlik değeriyle ilgili köklü çatışmaların bir sonucu. Bu karanlık döngüden çıkmak ise mümkün. Yeter ki bu sefer kendinizi "unutulmaz" yapmak için değil, kendinize yeniden temas edebilmek için yardım almayı seçin.
Yanınızda olduğumu bilmenizi isterim. Yeni sorularınız, ihtiyaçlarınız olursa her zaman yazabilirsiniz.
Sevgilerimle🌈
Psikolog İrem Gülsün Zengin