İş Yerinde Sosyal Anksiyete İle Nasıl Baş Edilir:7 ipucu

Sosyal anksiyete(kaygı) işyerinde çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin, işiniz ve iş ilişkileriniz konusunda bunalmış veya aşırı bilinçli hissedebilirsiniz. Sosyal kaygının belirtilerini ve işyerinde bununla nasıl başa çıkılacağını bilmek, iş-yaşam dengeniz için hayati önem taşır. İşyerinde sosyal kaygının en yaygın belirtilerinden bazıları şunlardır:

Kaçınma: Sosyal kaygıyla yaşayan kişiler, kendilerini rahatsız eden veya kaygılandıran durumlardan kaçınırlar. Kaçınma, işyerindeki belirli insanlardan, aktivitelerden veya hatta tüm departmanlardan kaçınmanız anlamına gelebilir.

Terleme: Kaygı kaynaklı terleme, sosyal kaygısı olan kişilerde yaygındır. Bu belirti, başkalarıyla etkileşim kurmanız gereken toplantılar veya sunumlar sırasında aşırı terlemeye neden olabilir.

Gerginlik: İşyerinde sosyal kaygıyla yaşamak, titreyen eller ve ayaklar, hızlı kalp atışı, nefes darlığı, mide bulantısı, baş dönmesi ve stresli durumlarla karşı karşıya kalındığında ağız kuruluğu gibi fiziksel belirtilere neden olabilir.

Özgüven eksikliği: Aşırı özgüven eksikliği, işyerinde sosyal kaygı bozukluğuyla mücadele edenlerin düzenli olarak deneyimlediği bir diğer belirtidir. Aşırı derecede öz-bilinçli hissetmek, görünüşünüz veya davranışlarınız hakkında utanç duymanıza yol açabilir ve bu da nihayetinde sizi güçten düşürebilir.

Konsantrasyon zorluğu: Sosyal kaygı, iş arkadaşlarınız veya amirleriniz tarafından yargılanma endişesi nedeniyle konsantrasyon seviyelerinizi etkileyebilir. Odaklanamamak, performans değerlendirmelerinizi olumsuz etkileyebilir ve iş güvenliği endişeleri yaratabilir.

Korku: Hata yapma korkusu, bu durumun bir başka belirtisidir. Sosyal kaygısı olan kişilerde korku, ofis ortamındaki üretkenlik seviyelerini engelleyebilir. Güvensizliğe ve kişinin yeteneklerine olan güven eksikliğine yol açabilir.

Patronunuza işyerindeki kaygınızdan bahsedip bahsetmemeye karar vermek zor bir karar olabilir. Unutmayalım ki; ne kadar bilgi paylaşacağınız sizin kontrolünüzdedir ve bu kişisel ayrıntıyı ifşa etmek isteyip istemediğiniz nihayetinde size bağlıdır.

Artıları ve eksileri göz önünde bulundurun; herhangi bir karar vermeden önce, patronunuzla işyerindeki sosyal kaygınız hakkında konuşmanın artılarını ve eksilerini göz önünde bulundurmanız yardımcı olabilir. Bir yandan, belirli görevlerin neden daha uzun sürebileceğini veya bazı etkileşimlerin sizi neden rahatsız ettiğini açıklamaya yardımcı olabilir. Bu, sosyal kaygı bozukluğu (SAD) ile yaşarken karşılaştığınız zorlukların farkına vardıkça işvereninizin sizi daha iyi anlamasını sağlayabilir. Öte yandan, bu tür özel bilgileri ifşa etmek korkutucu olabilir. Kendinizi iş arkadaşlarınızdan ve üstlerinizden potansiyel ayrımcılığa veya haksız muameleye açtığınızdan korkabilirsiniz.

Çalışma ortamınızı düşünün; içinde bulunduğunuz çalışma ortamının ne tür olduğunu da göz önünde bulundurmalısınız. Psikolojik etkilenmeler ve problemler yargılanmadan tartışılıyor ve kabul görüyorsa , patronunuzla konuşurken kendinizi daha rahat hissedebilirsiniz. Ancak, iş yerinizde ruh sağlığı bir öncelik değilse, hissettiklerinizi paylaşma konusunda çatışma yaşamanız oldukça normaldir.

1.Olumlamalar hazırlayın

Olumlamalar, düşüncelerimiz ve hislerimiz üzerinde kontrolümüz olduğunu hatırlatan olumlu ifadelerdir. Toplantılarda konuşmak veya sunum yapmak gibi zorlu durumlarla karşı karşıya kaldığınızda bile işe yarayabilirler. Örneğin, bir sunumdan önce "Ben yapabilirim" diye tekrarlamak size güven verebilir.

2. Duygularınızı bırakın ve performansa odaklanın

Ne kadar kaygılı hissettiğinize odaklanmak yerine, bir görevi tamamlamak için atmanız gereken her adımı tek tek düşünmeye çalışın.

3. Kendinizden beklentilerinizde gerçekçi olun

Kendinizden mükemmellik beklemeyin - hatalar olur! Bu gerçeği önceden kabul edin, böylece bir şeyler ters gittiğinde, sonrasında duygusal olarak başa çıkmanız sizin için o kadar zor olmaz. Sosyal kaygılı olsun veya olmasın, aksiliklerin herkesin başına gelebileceğini unutmayın.

4. Gerekirse profesyonel destek alın

Bir terapistle birebir çalışmak, özel ihtiyaçlarınızı yönetmek için uyarlanmış kişiselleştirilmiş stratejiler elde etmek anlamına gelebilir. Sosyal kaygı için bilişsel davranışçı terapi gibi farklı terapi türleri aracılığıyla, işte kaygıyla nasıl başa çıkacağınızı öğrenebilir, böylece başkalarıyla profesyonel olarak etkileşim kurmanız gerektiğinde duygularınız üzerinde daha fazla kontrole sahip olabilirsiniz.

5. Unutmayın: yalnız değilsiniz

Birçok insanın ruh sağlığı sorunlarından muzdarip olduğunu hatırlamak önemlidir. Depresyon, kaygı bozuklukları veya diğer sorunlar olabilir. Başkalarının sizden daha kendine güvenen göründüğü alanlarda zorluk çektiğiniz için utanmayın.

6. Farkındalığı kullanın(Mindfulness)

Yoga veya farkındalık meditasyonu gibi farkındalıklı aktiviteler için gün boyunca (veya hafta boyunca) zaman ayırmak, kaygılı düşünceleri hafifletebilir. Farkındalık, duygularınızı kabul etmenize ve gerçekçi hedefler belirlemenize yardımcı olur; stres seviyelerini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olabilecek önemli araçlardır.

7. Küçük pratikler yapın

İş yerinde kaygıları yönetme konusunda pratik yapmak ilerleme sağlar. Küçük günlük adımlar atın. Örneğin, herkes konuşana kadar beklemek yerine (ki bu bunaltıcı olabilir) bir grupta önce kendinizi tanıtabilirsiniz. Bu şekilde, baskıyla etkili bir şekilde başa çıkmanın yeni yollarını öğrenirken özgüven seviyenizi de geliştireceksiniz.