• Anasayfa
  • Blog
  • Uzun Süreli İlişkilerin Olmazsa Olmaz 6 Kuralı
Romantik İlişkiler

Uzun Süreli İlişkilerin Olmazsa Olmaz 6 Kuralı

Psikologca 26 Eylül 2024

İlişkilerde, normal sandığımız ve kanımıza girip bizi ele geçiren bazı alışkanlıklarımız olabilir. Çoğu zaman da bunun farkına çok çok sonrasında varırız. Genellikle farkına varışlarımız; okuduğumuz yazılarla, çevreden gelen uyarılarla olur. Çünkü bu alışkanlıklar yüzünden bir şeylerin ters gitmeye başlamasıyla bizim çözüm yolu aramaya başlamamız ve çevremizin de bundan rahatsızlık duyması kaçınılmaz olur.

Biliyoruz ki ilişkisini veya evliliğini tanıyamaz hale gelen ya da bunun farkında olmayan bir sürü insan var. Ve çoğunun da bu yabancılığın farkına varabilmesi gördükleri bir cümle, film sahnesi, kitap alıntısı veya arkadaş iması ile oluyor.


İnsanların içerisinde oldukları ilişkiye dair farkındalığını yaratmada en büyük rol aynı zamanda internetteki ilişki problemleri ile ilgili yazılara düşüyor. Yani bize. Ve düşünemeyeceğimiz kadar birçok insana ulaşabiliyoruz. Sorununu belli anahtar kelimelerle aratıp sitemizi keşfedenler problemlerine bulduğu çözümlerle bize güzel geri dönüşler yapıyorlar. Fakat bazen kötü de olabiliyor.


Yazlılarımız sayesinde her ne kadar ilişkisini iyileştirenler varsa da içinde bulunduğu girdabı fark edip 7’sinde ne ise 70’inde o olacak insanları hayatlarından çıkaranlar da var. Başta kötü gibi geliyor ancak sağlıklı bir hayat için gayet güzel bir temizlik oluyor.


Kabul edelim ki çoğumuz gençlik zamanında ilişkilerimizi sürdürmeye çalışabilmek yerine batırıp çıkarıp durduk. Çok sabırlı değildik, tabii. Elimi sallasam ellisi kafasındaydık. Fakat yıllar geçtikçe olgunlaşıyoruz ve artılar-eksiler tablosundaki artılar kısmında çentikler fazlalaşıyor. Olgunlaşma sürecimizi tamamlamış okurlarımıza iletişimi geliştirin, sarılın, günbatımı izlerken köpeklerinizle oynayın tarzı yazı yazmak artık çok da mantıklı gelmiyor, açıkçası. Dürüst söylemek gerekirse el ele tutuşun veya gün batımı izleyin öğütleri tam oturmuş bir ilişkiye verilecek öğütler değil. O tarz yazılarımız yeni ilişkiye başlamış veya ilişkilere dair fazlasıyla tecrübesiz okurlarımıza daha uygun. Çünkü uzun süreden beri ilişki yaşadığınız sevgilinizle el ele tutuşmak veya gün batımı izlemek; söylenmesi gereken bir şey değil, zaten otomatikmen olur.


Bu yazımız biraz daha farklı. Tartışmanın ilişkideki rolü, tarafların birbirini kırması, doyumsuzlukla başa çıkmak ya da başka kişileri anlık beğenmek gibi yüzleşmesi zor konular hakkında yazmak istedik. Bunlar gayet normal ve çok konuşulmayan ilişki problemleri olur. Çünkü köpek yavruları ve filmler hakkında konuşmak daha kolay gelir.


Uzun lafın kısası, bu yazımızda aşka dair bildiklerimiz yanlışları ve uzun süreli bir ilişki için olmazsa olmaz özellikleri sıralamaya çalıştık.

BIRAKIN, BAZI TARTIŞMALAR ÇÖZÜLMEDEN KALSIN

İlişki araştırmalarının Michael Jordan’ı olan John Gottman’ın birkaç araştırmasını inceledik. Kendisi, 40 yıldır her türlü ilişkiyi araştırmanın yanı sıra bu alanda birçok temeli atmış kişidir.


Gottman, ilişkilerden ara kesit alma yöntemini geliştirmiştir. Ara kesit almaktan kastımız ne? Çiftleri, ne işe yaradığını bilmediğimiz –Gottman biliyor, tabii ki- kablolara bağlayıp kısa kısa muhabbetlerini kaydetme yönteminden bahsediyoruz. Gottman, bu aşamanın ardından biyolojik verilere, vücut diline, ses tonuna ve seçilen kelimelere dikkat ederek kaydedilen sohbeti saniyesi saniyesine inceliyordu. İncelemeleriyle elde ettiği sonuca göre de evliliğinizin ya da ilişkinizin bitiklik seviyesini doğruya yakın bir şekilde tahmin edebiliyordu.


Ara kesit alma yöntemi sayesinde herhangi bir psikolojik araştırma için inanılmaz seviyede olan %91 başarı oranıyla yeni evlenmiş çiftlerin 10 yıl içinde boşanıp boşanmayacakları tahmin edilebildi. Ayrıca, Gottman’ın seminerlerinin çıkmazda olan evlilikleri kurtarmada herhangi bir ilişki terapi seansından %50 daha başarılı olduğu söylendi. Hatta bazı yabancı kaynaklardan Gottman’ın makaleleri sayesinde aldığı ödülleri ile koca Delaware eyaletini doldurabileceğini de duyduk. Makaleleri yanı sıra ilişkilere, evlilik terapilerine ve güvene dair tam olarak 9 tane kitabı da var.


Yani, konumuz uzun süreli ilişkileri sürdürebilmeye gelince John Gottman’ın eline kimse su dökemez.

Ve Gottman’ın her kitabında üstüne basa basa söylediği şey: ‘’ Çiftlerin her sorunu tartışıp çözebilecekleri fikri tamamen palavra.’’


Gottman, mutlu ve hatta 4 yıldan fazla evli olan binlerce çiftle yaptığı çalışmasında başarılı evliliklerin ısrarla çözüme ulaşmamış ve ara ara gün yüzüne çıkan problemlerle de sürebileceğini fark etti. Bu sırada, berbat hale gelmiş evliliklerde ise inatla her şeyi çözüp her şeyde anlaşma düşüncesinin hakim olduğunu gördü. Görünen köy kılavuz istemiyor ki bu düşünceyle hareket ede ede ortada ilişki kalmıyor.

İlişkisinde başarıya ulaşmış çiftler; anlaşmazlıkların kaçınılmazlığının ve sonuca varmama gerçeğinin farkında oluyor, eşlerinde beğenmeyecekleri noktalar olabileceğini biliyorlar. Birisini sevmek için illa ki onu değiştirmeniz ve istediğiniz kalıba sokmanız gerekmez.


Sağlıklı ve mutlu bir ilişki yaşamak istiyorsanız bazı tartışmaların sonuçlanmadan havaya karışıp gitmesine izin vermelisiniz. Çünkü bazı sorunlar çözülünce çözülmediği halinden daha fazla gerginliğe neden olabilir. Şunu kabul edelim ki bazı sorunlar cidden tartışmaya değer değil. Yaşanılabilir bir ilişki için en önemli hamlelerden birisi bazı zamanlarda umursamamayı bilmektir.

KARŞI TARAFI KIRMAYA HEVESLİ OLMAYIN AMA DOĞRUYU DA SÖYLEYİN

Örneğin; bazı kişiler görünüşüne fazlasıyla önem verdiği için her dakika ayna karşısında olup kendine bakmak ister. Bu kişilerden birisi, eşiniz/sevgiliniz ise tahmin ediyoruz ki gece yatmadan önce uzun bir saç baş düzeltme seansı yaşanır ve yatağa geldiğinde ilk konu nasıl göründüğü olur. Genellikle de güzel gözüküyordur. Fakat bir süreden sonra değişik saç tipleri veya nereden çıktığı belli olmayan tüylü topuklu terlikleriyle gelince işin cılkı çıkabilir. Sizde de çok bir etkisi olmaz.


Belli ki uzun süreli bir ilişki içerisindesiniz ve bahsettiğimiz bu durumda aklınıza ilk gelen düşündüklerini istemeseniz bile söylemek olur. Çünkü eşinizin/sevgilinizin iyiliği sizin için önemlidir. Diyelim ki söylediniz ve aşırı bir tepki verdi. Belki hoşunuza gitmeyen şeyleri inadına yaptı veya birkaç küfür savurdu havaya. Önemli değil.


Neden mi?

Erkekler, bu tarz durumlarda eşlerini/sevgililerini mutlu etmek için yalan söylerler. Fakat bu doğru değildir. Çünkü ilişkide dürüstlüğünüzü korumak, sürekli tarafların mutlu hissedip iyi olmasından daha önemlidir. Konuşurken düşündüklerinize sansür koyduğunuz en son kişi sevdiğiniz insan olmalıdır.


Doğal olarak, daima dürüst olunması gerektiğine dair sizle hemfikir bir sevgiliniz/eşiniz varsa işler sizin için daha kolay olur. Her ne kadar azar ya da şakayla karışık küfürler işitseniz de karşılıklı dürüst kalmayı sürdürebilirseniz sizin iyiliğinize olur. O an ufak çaplı bir tartışma çıksa bile birkaç saat sonra hangi taraf kabullenmemezlik yaptıysa hatasını kabul edip dürüst kalındığına minnettar olacaktır.


Önceliğimiz kendimizin ve eşimizin/sevgilimizin mutluluğu olmalıdır fakat bazen bunun mümkün olamayacağı gerçeğini de bilmeliyiz. Tozpembe bir hayat yaşamak, ilişkimizde üzmezse bile dışarıdaki bir insanın eleştirisiyle üzecektir. Bu gerçeğin farkında olmazsak ne ara sevgilimize/eşimize yakın hissetmemeye başladığımızı anlayamayız.


Ne yazık ki sürekli birbirinizi pohpohlayıp iyi hissettirmektense bazı gerçeklerin farkında olmalısınız. Sahici iyilik, kaliteli vakitler, güzel günbatımları ya da eğlenceli köpek gezdirmeler yalnızca değerlere, ihtiyaçlara ve dürüstlüğe verilen önemle sağlanabilir.


Neden olursa olsun iyi hissetmiyor veya boğulmuş gibi hissediyor olabilirsiniz. Bu yüzden de yalnız kalmak isteyebilirsiniz. İşte, bu gibi durumlarda kötü tartışmaların çıkmaması için yaşadığınızı sevgilinizi/eşinizi suçlamadan anlatabilmeyi ve sevgiliniz/eşiniz, sizi suçlamaya kalkışmadan yaşadığınıza anlayış göstermeyi bilmeli. Ya da sevgiliniz/eşiniz soğuk davrandığınızı, suskun kaldığınızı düşünüyorsa bunu direkt sizi hedef almadan söyleyebilmeli ve siz de kötü ruh halinizi ona bağlamadan açıklayabilmelisiniz.


Her iki tarafın da ihtiyaçlarını agresifleşmeden söylediği bu tarz konuşmalar, sağlıklı bir ilişki sürdürmek açısından fazlasıyla önemli. Yoksa her iki taraf da yanlış anlaşılmalarla dolup taşar ve ilişki yönünü kaybeder.

BİR GÜN BİTEBİLECEĞİ GERÇEĞİNİ BİLİN

İlişki için büyük fedakârlıklarda bulunmak, kendimizi yerin dibine sokmak popüler kültürün bize aşıladığı şeylerden birisi. Hangi romantik filmin tam ortasına bakarsanız bakın, aşkı için çaresiz hallere girmiş ve kendine onun bunun çocuğuymuş gibi davranan karakteri görürsünüz.


Gerçek şu ki ‘başarılı bir ilişki’ için tutturmalarımız her zaman güzel sonuçlanmayacak. Fakat biz ne yapıyoruz? İlişkimiz bitmiş ve herhangi birisi ölü değilse, tarafların içinde bulunduğu duygusal ya da fiziksel durumları ne olursa olsun, bunu büyük bir başarısızlık olarak görüyoruz. Yani daha ne kadar kafadan kontak olabiliriz acaba?


Romeo and Juliet; aslında gençlerin aşkı ne kadar saçma algıladığına, saçma sapan düşüncelerin sırf aileniz sevdiğiniz kızı istemiyor diye nasıl zehir içmeye itebileceğine ve bunun gibi aptalca düşüncelere karşı bir taşlamadır. Fakat yıllar içinde, ne kadar tesadüf ki (!) biz bunu romantikliğe, aşka meşke bağladık. Aşka dair bu tarz saçma düşünceler; biz farkında olmasak da insan gibi davrandığına bin şahit istenen, sadece kendini düşünen, karşı tarafın ihityaçlarını ve isteklerini umursamayan kişilerle ‘ölene kadar beraberizi’ düşünce biçimiyle ilişki sürdürmeye itiyor.


Bazen bir ilişkiyi başarılı yapan şey, iki taraf da çok zarar görmeden gerektiğinde bitirilmesidir. Bu seviyeyi kabullenebilir olmamız, gerekli sınırları çizmemizde ve ilişkimizi daha çok geliştirmede yardımcı olacaktır.


“Seni sevebilmek için kendimi yok saydım; Eğer kendimi seviyor olsaydım seni yok saymıştım.”

– Marilyn Manson


‘’Ölene kadar J J J” mantığı gayet romantik ve düşünceli olabilir. Fakat bu sırada; ilişkimiz kendimizden, değerlerimizden, ihtiyaçlarımızdan ve hayatımızdaki diğer her şeyden daha önem teşkil eder hale gelirse bunun hesabını ne siz ne de sevgiliniz/eşiniz verebilir. Sırf ilişkimiz sürsün ve sevgilimiz/eşimiz yamacımızda dursun diye varımızla yoğumuzla çaba sarf etmeye ve kendimizi yıpratmaya hiç gerek yok.


Aynı şekilde, karşımızdaki kişi de sırf bizim rahatımız ve egomuzun tatmin olması için bunlara katlanmamalı. Bu şekilde bir davranış, diğer tarafı tembelliğe iter ve bu tembellik beraberinde cidden ilişkiyle uzaktan veya yakından alakası olmayan çirkin bir tablo getirir.

BAŞKA BİRİSİNİ ÇEKİCİ BULMANIZ GAYET DOĞAL

Dürüstlükten bahsedilmeyen ilişkilerde yüzleştiğimiz psikolojik zorbalıklardan birisi de başka birisine duygusal veya fiziksel çekim hissetmenin çok büyük şeylere mal olması. Her ne kadar gözümüzün sevgilimiz/eşimizden başka kimseyi görmediğini söylesek de biyoloji farklı diyor. Koca göz bebekli bakışlı ve bol oksitosinli cicim aylarını geçtiğimizde, sevgilimizin/eşimizin cazipliği bir miktar azalabilir. Ve ne yazık ki insan cinselliğinde cazibe ön plandadır.


Evliyken veya ilişki yaşarken başka birisini daha çekici bulduğu için kendini adinin teki hisseden birçok insan var. Fakat gerçek şu ki aynı anda birden fazla kişiden hoşlanma kapasitemiz biyolojik açıdan kaçınılmaz. Kaçınılmaz olmayan ve bize kalan kısım ise bu duruma karşı verdiğimiz tepkiler. Çoğumuz, çoğu zaman bu tür hisleri umursamıyor. Ve bu hisler aynı dalgalar gibi bizi biri yoklayıp ardından kayboluyor. Günün sonunda yine sevgilimiz/eşimizle oluyoruz.


Bu, hissedilen suçluluk duygusuyla birçok insanı kızdırır ve mantıksız kıskançlıklara iter. Toplumun bize dayattığına göre bir kere aşık olduk mu olay orada biter, onlar çıkar kerevetine. Bununla birlikte herhangi birisiyle flörtleşmemiz olur, bundan zevk alır ya da başkalarına karşı anlık cinsel fantezilerimiz olursa ilişkimizde ve bizde bir sorun var demektir. Fakat inanın ki olay bu değil. Hatta bunların hissedilmesine fırsat verirsiniz. Yapmanız gerekeni –bunları hissedip hayatınıza hiçbir şey olmamış gibi devam etmek- kendiniz için değil, o sizi baskı altında tuttuğu için yaparsınız ki siz baskı altında tutarsanız karşı taraf için de aynısı geçerli olacaktır.


Genelde; asıl bu dürtüleri baskılayıp duranlar, suçluluk duya duya kendini sekreteriyle arka odaya geçmiş buluyor ve o noktaya nasıl geldiklerini anlayamadan pişmanlık her yerlerini kaplıyor. Ya da bu kişiler, gözlerini kör etmişçesine kıskanç olup sevgilisinin/eşinin düşüncelerini kontrol etmeye kadar gidiyor ve karşıdaki tüm ilginin ısrarla kendisinde olmasını istiyor. Başka bir örnekte ise bu kişiler; bir sabah fazlasıyla huysuz ve isteksiz uyanıp nedenini anlayamadan, geçen günlere bir bakıyor ve ‘’Aşık olmak nasıldı ya?’’ diyor.


Çekici insanlara bakmak elbette zevk verir. Çekici insanları düşünmek de zevk verir. Fakat bu gerçek ilişki durumunuzu değiştirecek diye bir şey yok. Ve unutmayın, başka kişilere karşı bu tarz hislerinizi köreltmeye çalışırken aynı zamanda sevgilinize/eşinize karşı hislerinizi de köreltirsiniz. Sonuçta benliğinizin bir kısmını yok etmeye çalışıyorsunuz ve bunun ilişkinize kötü geri dönüş yapması kaçınılmaz olur.


Güzel bir kadınla tanışmak tabii ki hoşunuza gidecektir. Hangi erkeğin gitmez ki? Fakat bu durum, dışarıda o kadar güzel kadın varken neden eşinizi/sevgilinizi seçtiğinizi de hatırlatmalı. Emin olun ki birçok kadının aradığınız özelliklerden bir kısmını karşılarken bir kısmında çuvalladığını göreceksinizdir.

Ve böylece başka birisine duyduğunuz anlık ilgiyi veya anlık bir flörtü daha doğal karşılayıp fazlasını umursamadan hayatınıza devam edeceksinizdir. Çünkü bu deneyimlerin her defasında eşinizin/sevgilinizin değerini anlamayı sağlayıp ilişkinizi güçlendirdiğini bileceksinizdir. Çekicilik her yerdedir fakat samimiyet her yerde bulunabilir değil, ne yazık ki.


Birisiyle yola çıktığımızda düşüncelerimizi, hislerimizi veya algıladıklarımızı kontrol edemeyiz. Peki, hislerimizi, düşüncelerimizi ya da algılarımızı kontrol edemiyorsak bağlılıktan nasıl söz edebiliriz?

Kontrol edebildiklerimizi hareketlerimizdir. Ve bu yola çıkarken sözünü verdiğimiz şey bu hareketlerimizdir. Kaçınılmazsa her şey olacağı yere varır. Siz yeter ki başkasına duyduğunuz saygıyı köreltmediğinizden ve hareketlerinizden emin olun.

AYRI ZAMAN GEÇİRİN

İlişkisinin içinde kaybolup varlığından bile şüphe eder hale gelen o arkadaştan hepimizde olmuştur. Birisiyle tanıştığı anda basketbol oynamayı, arkadaşlarıyla görüşmeyi bırakan bir erkeği ya da aniden sevgilisinin oynadığı her oyunu üçgenden x’ten bihaber ısrarla oynamaya çalışan kadını görmüşsünüzdür. Ve bu bir tek bizim değil, onların da sorunu hale gelir.


Aşık olduğumuzda iş çığrından çıkıp tahmin etmeyeceğimiz isteklerimiz olabiliyor. Bu isteklerden birisi de abayı yaktığımız kişinin her şekilde hayatımızın içinde olmasıdır. İyi hissedersiniz. Fakat kokain ne kadar bağımlılık yapmazsa bu durum da o kadar bağımlısı yapmaz. J Dikkatli olun, bunun gerçekleşmesi yaşayacağınız problemlerin güler yüzlü temelleri olur.


Davranışın özündeki problem şu ki karşı tarafın asıl aşık olduğu kişiye bir son verip sırf daha yakın olabilmek için değişime uğruyorsunuz. Kendiniz olmaktan çıkıyorsunuz. Ara sıra sevgiliniz/eşinizden uzaklaşıp vakit geçirmeniz, bağımsızlığınızı hissetmeniz, yeni hobiler veya ilgi alanları bulmanız çokça önemlidir. Farklı arkadaş ortamlarınız olsun, tek başınıza güzel bir tatile çıkın. Unutmayın ki sizi siz ve sevgilinizi/eşinizi yapan özelliklere öncelik tanınmalıdır. Nefes alacak fırsat tanımazsanız bir zamanlar aranızda olan alevin yerini kıvılcım bile doldurmaz.

6. KUSURLARI KABULLENİN

Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabında iki tür kadın düşkünü adamdan bahsediyor:


1)MÜKEMMEL kadını bulmaya çalışıp sonuçta elde 0 kalanlar

2) Tanıştıkları her kadını MÜKEMMEL sananlar


Açıkçası, bu gözlem sadece kadın düşkünü diyebileceğimiz zamparaların aksine kendini işlevsiz ilişkilerde bulup duran herkes için geçerli. Bu kişiler; sürekli onları ‘düzeltmek’ adı altında değiştirmeye çalışır ya da karşıdaki kişinin mükemmel olduğu hayaliyle gözlerini boyar.


Ancak bunu engellemesi, göründüğü kadar zor değil. Açıklayalım hemencecik:


1. Herkesin kusurları vardır.

2. Kimseyi değiştiremezsiniz.

3. Bu yüzden kabullenebileceğiniz ve birlikte yaşayabileceğiniz kusurları olan insanlarla ilişki yaşamaya gayret edin.


Birisine karşı olan sevginizin en gerçekçi ölçeği kusurlarını nasıl karışıladığınızdır. Kusurlarını kabul ediyor ve hatta boşluğuna gelenleri –temizlik hastalığı, garip tikler gibi- seviyorsanız, o da aynı şekilde sizinkileri kabullenecek ve sevecektir. Bu da en kısa sürede ilişkideki samimiyeti ve yakınlığı bir üst seviyeye çıkaracaktır.


Bu mantığın en güzel açıklaması Platon’dan gelir. Platon’un Şölen’inde insanlar aslında çift cinsiyetlidir ve her şeye sahiptir. Eksiklik hissetmezler, memnuniyetsiz olmazlar ve gayet güçlüdürler. Fakat bu yüzden bir tanrısallık problemi baş gösterir.


Tanrılar sinirlenir. İnsanları yok edemezler çünkü söz geçirebilecek başka canlı kalmaz. Fakat insanların dikkatini dağıtacak ve kibirlerini kıracak bir şeyler bulmalılardır. Bu yüzden, Zeus, her insanı bir kadın bir erkek –bir kadın bir kadın ya da bir erkek bir erkek de olabilir- olacak şekilde ikiye ayırır ve onları kısa ömürleri boyunca kendilerini güçlü hissettirecek o diğer yarıyı bulma derdine düşürür. Yani, bütünlük iki mükemmel kişinin değil, iki kusurlunun oluşturduğu bir şeydir. Her iki taraf da bu kusurların yarattığı boşlukları doldurarak ve bir diğerinin hatasını ortaya çıkarmanın aksine örtmeye çalışarak bütün olur.


Sanatçı Alex Grey, ‘’Gerçek aşk, insanların hastalıklarına derman bulmalardır,’’ diyor. Aşk, delice ve bir o kadar da mantıksız bir şeydir. Ancak bu deliliği sürdürmenin tek yolu, birbirimizi tamamlayıp kusurların yerini doldurmaktır.İlk başta, güzel yanlarımız bizi çekici kılar. Fakat kusurlarımız, yolda yalnız devam edip etmeyeceğimize karar verir.

Uzun Süreli İlişkilerin Olmazsa Olmaz 6 Kuralı Konusu hakkında psikoloğa soru sormak ister misin?

Uzun ilişkilerin yazılı olan, olmayan bir çok kuralı olabilir. Her ilişkinin kendi içinde bir dinamiği vardır. Ama bazı kurallar olmazsa olmazdır. Sizin ilişkideki kurallarınız neler? Siz en çok hangi noktada zorlanıyorsunuz uzman psikologlarımıza sorun cevaplayalım.

Psikoloğa Soru Sor!

Etiketler:

ilişki dinamikleri
uzun ilişki
uzun ilişki gerçekleri

Benzer Yazılar