Şirketiniz için teklif alın

Bu form üzerinden hassas bilgileri (kredi kartı numarası, şifre, vb.) kesinlikle paylaşmayın.

  • Psikologca
  • Blog
  • Duygusal İhmal: Görünmeyen Bir Çocukluk Yaralanması
Psikoloji

Duygusal İhmal: Görünmeyen Bir Çocukluk Yaralanması

Uzm. Kl. Psk. Elif Kızılkaya 12 Ekim 2025

Bazı çocuklar büyürken hiç fark edilmez.

Ne ağlamaları duyulur, ne sevinçleri paylaşılır.

Görünürde her şey yolundadır; ev vardır, yemek vardır, okul vardır…

Ama o evin içinde bir eksiklik yankılanır: duygusal bir sessizlik.

Duygusal ihmal, dışarıdan bakıldığında fark edilmeyen ama içsel dünyada derin yaralar bırakan bir çocukluk deneyimidir.

Bir çocuğun duygusal ihtiyaçlarının sürekli olarak göz ardı edilmesi, reddedilmesi ya da fark edilmemesi anlamına gelir.

Ne fiziksel bir istismar kadar belirgindir, ne de sözcüklerle kolayca tarif edilebilir.

Bu yüzden psikolojide “görünmeyen travma” olarak da anılır.

Duygusal İhmalin Tanımı: Olmayan Bir Şeyin Yarattığı Acı

İhmal, “olmayan bir şey”dir.

Yani yaşanan değil, yaşanmayan bir deneyim travmayı oluşturur.

Bir çocuk üzüldüğünde teselli edilmez, korktuğunda yatıştırılmaz, sevindiğinde sevinci paylaşılmaz.

Küçük bir kalp, duygularının karşılık bulmadığı bir dünyada büyür.

Ve zamanla öğrenir:

“Benim hislerim önemsiz.”

“Beni kimse anlamaz.”

“Duygularımı göstermemeliyim.”

Bu öğrenme, çocuğun duygusal sistemine işler.

Zamanla kişi duygularını bastırarak, görmezden gelerek ya da küçümseyerek yaşamayı “normal” zanneder.

Yetişkin olduğunda ise o sessiz çocuk hâlâ içindedir — ama bu kez sessizliği kronik bir yalnızlık, duygusal boşluk ve anlam arayışı olarak hissedilir.

Duygusal İhmal ile Diğer Travmalar Arasındaki Fark

Fiziksel ya da sözel istismar açık, görünür ve tanımlanabilir bir acıdır.

Ama duygusal ihmalin acısı sessizdir.

Kişi genellikle “benim çocukluğumda kötü bir şey olmadı” der.

Çünkü fark edilmez: anne-baba bağırmamıştır, dövmemiştir, cezalandırmamıştır.

Ama bir o kadar da görmemiştir.

Bu fark edilmeme hâli, psikolojide “duygusal yokluk” olarak da tanımlanır.

Bir çocuk duygularının önemsenmediği bir ortamda büyüdüğünde, bağlanma sisteminde eksiklikler oluşur.

Güvenli bağlanma yerine, kaygılı ya da kaçıngan bağlanma modelleri gelişir.

Bu durum, yetişkinlikte hem romantik ilişkilerde hem de arkadaşlık ve iş ilişkilerinde yakınlık korkusu ya da aşırı bağımlılık olarak ortaya çıkabilir.

Duygusal İhmalin Psikolojik Etkileri

Duygusal ihmalin etkileri yüzeyde basit gibi görünse de, özünde derin bir öz-değer yarası taşır.

Çünkü duygusal olarak görülmeyen çocuk, kendi iç dünyasının da değersiz olduğuna inanmaya başlar.

Bu inanç, yetişkinlikte şu şekilde kendini gösterebilir:

  1. Duygusal boşluk hissi: “Hayatımda bir şey eksik ama ne olduğunu bilmiyorum.”
  2. Kronik yalnızlık: İnsanlarla çevrili olsa bile içsel bir yalnızlık hissi.
  3. Duygulara uzaklık: “Ne hissettiğimi tarif edemiyorum.”
  4. Kendini ifade etmede zorluk: Özellikle öfke, kırgınlık, ihtiyaç bildirme gibi duygularda tıkanma.
  5. Aşırı uyum: Başkalarının ihtiyaçlarını kendi duygularının önüne koyma eğilimi.
  6. Kendini sabote etme: Başarı, mutluluk ya da sevgiye layık hissetmeme.
  7. Başkalarına güvenmekte zorlanma: “Kimse gerçekten yanımda olmaz.”

Bu belirtiler genellikle depresyon, anksiyete, düşük özsaygı, ilişki problemleri veya duygusal dengesizlik şeklinde ortaya çıkar.

Ama temelinde çoğu zaman aynı sessiz cümle yatar:

“Benim duygularım kimse için önemli değil.”

İhmalin Nesiller Arası Döngüsü

Birçok ebeveyn, duygusal ihmal edici davranışlarını bilinçsizce tekrarlar.

Çünkü kendileri de bir zamanlar görülmemiş, anlaşılmamış ve duygularına alan tanınmamış bireylerdir.

Yani bu durum çoğunlukla kötü niyetle değil, öğrenilmemişlikten doğar.

Duygusal farkındalığı olmayan bir ebeveyn, çocuğunun duygularını da fark edemez.

Bir anne kendi üzüntüsünü bastırarak büyümüşse, çocuğunun gözyaşına da dayanamaz.

Bir baba kendi öfkesini hiç ifade edememişse, çocuğunun öfkesini “saygısızlık” olarak görebilir.

İşte bu yüzden, duygusal ihmalin iyileşmesi yalnızca bireysel değil, nesiller arası bir dönüşümdür.

Kendi duygularını fark eden ve onlara alan açan her birey, gelecekteki ilişkilerde bu zinciri kırar.

İyileşme: Görülmeyi ve Hissetmeyi Öğrenmek

Duygusal ihmalden iyileşmek, geçmişi unutmaktan değil, kendini duymayı yeniden öğrenmekten geçer.

Bu süreçte kişi, bastırılmış duygularla yeniden temas kurmayı öğrenir.

Korku, öfke, kırgınlık, sevgi, şefkat… Tüm duygular yeniden adlandırılır, yeniden sahiplenilir.

Terapi süreci bu noktada güçlü bir iyileştirici alan sunar.

Terapist, danışanın duygularına şefkatle tanıklık eder; çocuklukta görülmeyen hisler, ilk kez güvenli bir ortamda görünür olur.

Bu deneyim, beynin duygusal hafızasında yeni bağlantılar kurar.

Artık “duygularımı paylaşmak tehlikelidir” inancı, yerini “anlaşılabilirim, kabul görebilirim” duygusuna bırakır.

Zamanla kişi, kendi içsel ebeveyni olur.

O çocuklukta görülmeyen küçük kendini duyar, ona şefkat gösterir, onun duygularını anlamaya başlar.

Ve bir gün fark eder:

“Artık beni birinin görmesini beklemiyorum. Ben kendimi görebiliyorum.”

Kendine Şefkat: Görülmeyen Çocuğu Kucaklamak

Duygusal ihmalin en önemli iyileşme adımlarından biri öz-şefkat geliştirmektir.

Kendine sert davranmak, hisleri yargılamak, sürekli güçlü görünmek zorunda hissetmek — bunların hepsi duygusal ihmalin yetişkinlikteki yankılarıdır.

Oysa kendine şefkat, içimizdeki küçük çocuğa “ben artık buradayım” demektir.

Bu süreçte şu cümleler birer içsel hatırlatma olabilir:

  1. “Duygularımı hissetmeye hakkım var.”
  2. “Yalnız değilim; duygularım benimle.”
  3. “Görülmek bir ihtiyaçtır, zayıflık değil.”
  4. “Kendimi anlamak, geçmişimi onarmaktır.”


Son Söz: Sessizlikten Anlam Doğar

Duygusal ihmal, hayatın gürültüsü içinde sessizce büyüyen bir yaradır.

Ama bu sessizlikte, derin bir potansiyel de saklıdır: kendini yeniden inşa etme gücü.

Bir zamanlar kimsenin duymadığı duygular, şimdi senin sesinle yankılanabilir.

Bir zamanlar kimsenin görmediği çocuk, şimdi senin gözlerinde şefkat bulabilir.

İyileşmek, geçmişi reddetmek değil; geçmişin sessizliğine anlam katmaktır.

Çünkü her farkındalık anı, o görünmeyen yaraya “artık seni görüyorum” demektir.

Psikoloğa Ücretsiz Danış
İyi olmak hepimizin hakkı. Bir soru sorarak başlayabilir, psikoloğumuza ücretsiz danışarak yoluna ışık tutabilirsin.
Psikoloğa Soru Sor!

Etiketler:

çocuklukdönemi
travmasonrası
duygusalihmal
çocukluktravması