Ben kötü bir insan mıyım?
Merhabalar, ben önceden insanların başarılarına sevinen, onlara destek olan birisiydim. Fakat 1 yıldır plaza iş hayatına atıldığımdan beri bazı haksızlıklarla ve kuyumu kazmaya çalışan kişilerle karşılaştım. Eskiden, tanımadığım biri bile olsa başarısını duysam içtenlikle tebrik eder, kalpten sevinirdim. Ama şimdi, canavarlarla savaşırken onlara benzediğimi fark ettim.
Başka biri, özellikle benim çalıştığım alanda başarılarını paylaştığında, ister sözlü ister sosyal medyada, onu kendime rakip gibi görüyorum, sanki benim işimi elimden alacakmış gibi geliyor. Bu huyumdan nefret ediyorum. Neden hep mücadele ettiğim, o kötü kalpli insanlara benzedim?
Kendine ve becerilerine güvenen bir insan rekabetten korkmaz; ama bense çekiniyorum. O kişide hata bulmaya çalışıyorum ya da yüz yüze geldiğimizde yalandan tebrik ediyorum.
Her zaman kötülük yapan kişilerin sonunda cezalarını bulduğunu düşünürdüm. Belki de iş dünyasında karşılaştığım, sistemin açıklarından faydalanan o haydutların cezalandırılmaması, aksine daha da ödüllendirildiğini gördükçe “Keşke ben de onlar gibi olsam” diye düşünürken buluyorum kendimi. Ben kötü bir insan mıyım? Nasıl yine iyi birisi olurum?
Bu soru 16 Haziran 2025 19:28 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar,
Yazdıklarınız, yalnızca bir iç döküş değil; aynı zamanda yüksek bir farkındalığın ve kendine dürüstçe bakabilmenin kıymetli bir örneği. Pek çok kişi bu tür duyguları yaşadığı hâlde onları bastırır ya da inkâr ederken, sizin içtenlikle kendinizi sorgulamanız dönüşüm için çok önemli bir adımdır. Plaza yaşamı, özellikle de rekabetin yoğun olduğu kurumsal ortamlar, zamanla kişilik yapımıza ve değerlerimize dokunabilir. Başarının görünür olduğu, takdirin kısıtlı kaldığı, güvenin kolay sarsıldığı bu dünyada, çoğu insan zamanla duygusal olarak yıpranır. Eskiden başkalarının başarısına içtenlikle sevinen biri olarak, bugün bu sevincin yerini kaygı, tehdit hissi ve hatta zaman zaman kıskançlığa bırakması, ruhsal olarak sizi de yoran bir değişim olmuş. Fakat bu durum sizi kötü biri yapmaz; aksine, içsel olarak değerlerinizi hâlâ korumaya çalıştığınızın bir göstergesidir.
Birinin başarısını duymak, hele ki sizinle benzer bir alandaysa, bazen istemeden kıyas duygusunu tetikleyebilir. Bu, insani bir tepkidir. Ancak altında genellikle “ya benim yerim daralırsa, görünmez olursam” gibi bilinçdışı korkular yatar. Bu duyguları bastırmak ya da kendinize kızmak yerine, onların ne anlatmaya çalıştığını fark etmek iyileştirici olur. Belki de sizi en çok yoran şey, bu kadar mücadele ederken hâlâ görünmediğinizi ya da hak ettiğiniz değeri alamadığınızı düşünmenizdir. Bu düşünceler zamanla içte birikerek “Ben de onlar gibi olsaydım daha güçlü olurdum” hissine dönüşebilir. Oysa kendine güvenen bir kişi rekabetten korkmaz derken aslında kast ettiğiniz şey, sizin de içsel olarak daha güvende hissetme arayışınız olabilir. Kendi yerinizin sağlam olduğuna, çabanızın değerli olduğuna duyduğunuz inanç sarsıldığında, diğerlerinin başarıları bir tehdit gibi algılanabilir.
Yine de o içinizdeki eski siz başarıyı takdir eden, içtenlikle sevinmesini bilen tarafınız hâlâ sizinle. Sadece yorulmuş, kırılmış, belki biraz da korunmak için kabuk değiştirmiş olabilir. Kendinize karşı bu kadar sert olmadan, hissettiğiniz duygulara daha şefkatli yaklaşarak bu süreci dönüştürmeniz mümkün. Aslında bu duygular, sizin değerlerinize ne kadar bağlı olduğunuzu, içsel olarak hâlâ iyi kalmaya çalıştığınızı ve bunun için mücadele ettiğinizi gösteriyor. Bazen sistemi değiştiremesek de, sisteme rağmen kendi değerlerimizle kalabilmek en güçlü duruştur. Birinin başarısını duyduğunuzda kalbinizde beliren ilk dürtüye bakmak, o anki ihtiyacınızı da size gösterebilir. Belki daha fazla görünür olmak, belki takdir edilmek ya da sadece yorgun ruhunuza biraz güven vermek istiyorsunuzdur.
Şunu hiç unutmayın: Kendi ışığınız, başkasının parlamasıyla sönmez. Ve siz hâlâ içten gelen o ışığa sahipsiniz, belki bir süredir gölgede kalmış olabilir ama orada, içinizde duruyor. Kendinize bu kadar dürüst sorular sormanız, yolun en kıymetli adımlarından biri. Çünkü dönüşüm, genellikle bir anda değil; küçük bir fark edişle, sessiz bir iç sorguyla, insanın kendine yeniden dokunmasıyla başlar. Bu da demek oluyor ki; aslında iyiliğinizi kaybetmediniz. Sadece çok şeyle baş ederken kalbinizi nasıl koruyacağınızı öğreniyorsunuz. Ve bu, hiç de küçük bir şey değil. Yaşadığınız sorgulamalar yalnızca size değil, aynı zamanda içinde bulunduğunuz sistemin gerçeklerine de ayna tutuyor. İyi bir insan olmak; hiç hata yapmamak, daima sakin ya da anlayışlı kalmakla ilgili değildir. Bazen yönümüzü şaşırmış hissettiğimizde bile kendimize dürüstçe bakabiliyorsak, işte o zaman asıl gücümüzü fark etmeye başlarız. Bu tür anlarda kendinizi yargılamak yerine anlayışla sarabilmek, kalbinizin hâlâ ne kadar sağlam ve güzel olduğunu gösterir.
Unutmayın, kırıldığınız yerde de büyüyebilirsiniz. Ve belki de şimdi; yeniden kendi değerlerinize sarılma, kendinize en çok ihtiyaç duyduğunuz yerden sevgiyle yaklaşma zamanı.
Sevgiyle kalın,
Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu
Teşekkür ederim