Erkek arkadaşım yeterince cinsellik istemiyor

Öncelikle merhabalar ;

Anlattığınız durum ilişkisel anlamda oldukça hassas ve duygusal olarak sizi etkileyen bir konu. Sevgilinizle aynı evde vakit geçirdiğinizde yalnızca bir kez fiziksel yakınlık yaşamanız ve bu sıklığın sizin için yetersiz kalması, aslında birçok kadının yaşadığı ama dile getirmekte zorlandığı bir konudur. Özellikle cinselliğin sadece haz alma değil, aynı zamanda “istenilme”, “özlenme”, “sevilme” gibi çok temel duygularla bağlantılı olduğu düşünüldüğünde, sizin bu durumdan canınızın sıkılması son derece anlaşılır ve geçerli bir tepkidir. Çünkü bu, sadece cinsel değil; duygusal bir ihtiyaçtır aslında.

Şunu söyleyebilirim ki, partnerler arasında cinsellik sıklığıyla ilgili farklılıkların olması oldukça yaygındır. Kimisi daha yoğun bir cinsel yakınlık arar, kimisi daha az sıklıkta ihtiyaç duyar. Ancak asıl mesele, bu farklılığın bir tarafı duygusal olarak eksik ya da yalnız hissettirmeye başlamasıdır. Eğer siz, onunla aynı evde kalmanıza rağmen bir kez yaşanan birlikteliğin ardından duygusal ve fiziksel anlamda yalnız kalıyor gibi hissediyorsanız, bu sizin için bir sinyaldir. Bu sinyal, “beni istiyor mu?”, “hala arzuluyor mu?” gibi soruları beraberinde getirir ve bu da içsel güvensizlik, değersizlik ya da terk edilme gibi daha derin duyguları tetikleyebilir. Bu da çok doğal.

Eski ilişkilerinizde daha fazla yakınlık görmüş olmanız ve bu ilişkinizde aynı şeyi yaşamıyor olmanız da elbette bir karşılaştırma yaratır. Ancak her partnerin cinselliğe yüklediği anlam, ritmi ve duygusal bağ kurma dili farklıdır. Bu onun sizi sevmediğini ya da arzulamadığını doğrudan göstermez. Ama sizin ihtiyacınızın bu şekilde karşılık bulmaması da görmezden gelinmemeli. Çünkü burada önemli olan “ne kadar olduğu” değil, “size nasıl hissettirdiği”dir.

Sizin yerinizde olan birçok danışan aynı soruyu soruyor: “Acaba sorun bende mi?”, “Yetersiz mi hissediyor?”, “Tedavi mi olması lazım?”. Gerçek şu ki bu sorunun yanıtı çok bireysel. Partnerinizin isteksizliği bir ruhsal durumdan (örneğin depresyon, anksiyete, stres), fizyolojik bir nedenden (yorgunluk, hormon dengesizliği, ilaç kullanımı vs.) ya da ilişki içi dinamiklerden kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle, eğer bu durum kronikleşiyor, konuşmakta zorlanıyor ya da giderek daha çok uzaklaşıyorsanız bir uzmandan destek alması iyi olur. Ama bu noktaya gelmeden önce, belki de konuşarak onu anlamaya ve anlaşılmaya çalışmak ilk adım olabilir.

Bu konuyu açarken kırıcı olmadan, ama kendinizden ödün vermeden yaklaşmak en sağlıklı yol olur. Örneğin “artık beni istemiyorsun” gibi bir suçlama değil de, “ben bazen fiziksel olarak sana daha yakın olmak istiyorum, bu benim için hem duygusal hem bedensel bir ihtiyaç” şeklinde duygunuzu anlatan, yumuşak ama net bir ifadeyle başlamak işe yarayabilir. Erkekler bu konularda zaman zaman kendilerini kolayca yetersiz hissedebildikleri için, onun savunmaya geçmesini engelleyen bir tonda konuşmak çok önemli. “Birlikte olduğumuzda çok iyi hissediyorum, ama son zamanlarda bu yakınlık azaldığında seni özlemeye devam ediyorum ve içimde bir şey eksik kalıyor gibi oluyor. Bunu seninle paylaşmak istedim” gibi bir cümle, hem içinizdeki ihtiyacı netleştirir hem de onun geri çekilmesini engeller.

Unutmamanız gereken şey şu: sizin hissettiğiniz, düşündüğünüz, istediğiniz şeyler fazla değil. Siz bir şey istemiyorsunuz, sadece sevdiğiniz insanla bir bağ kurmak istiyorsunuz. Ve bu, sizin hak ettiğiniz bir şey. Bu konuyu bastırmak ya da yutkunmak bir süre sonra sizi daha çok yorar. O yüzden doğru zamanı seçip, yargılamadan, kırmadan ama açıkça konuşmak bu ilişkinin sağlıklı şekilde ilerleyebilmesi için önemli bir adım olur.

Sizin bu konuyu dile getirmeniz, duyarlılığınız ve iletişim kurma arayışınız çok değerli.

Cinsellik, hem bedenin hem ruhun ortak dilidir. Ve siz bedeninizde hissettiğiniz bir eksikliği ifade ederken aslında iç dünyanızdaki bağ kurma ihtiyacınızı da dile getiriyorsunuz. Bu bir zayıflık değil, aksine çok büyük bir güçtür.

Çünkü ilişkiler konuşabildikçe derinleşir. Kırmadan, dökmeden, bastırmadan… ama samimiyetle.

İsterseniz bu konuyu partnerinize nasıl ifade edebileceğinize dair birkaç cümle örneği de paylaşabilirim. Bu tür konuşmalarda kelimelerin yumuşak ama net olması, hem sizin ihtiyacınızı anlatmanızı kolaylaştırır hem de karşı tarafın savunmaya geçmeden dinlemesini sağlar. Örneğin:

1. “Seninle birlikte olduğumda kendimi çok iyi hissediyorum. Fiziksel yakınlığımız azaldığında içimde bir şey eksik kalıyor gibi oluyor. Bu yakınlık benim için sadece bir temas değil, aynı zamanda seni hissetme, sana yakın olma hali. Bunu seninle paylaşmak istedim.”
2. “Son zamanlarda aramızdaki fiziksel temasın daha az olduğunu hissediyorum. Seni hâlâ arzuluyorum ve bu his içimde kalınca kendimi biraz uzaklaşmış gibi hissediyorum. Bu seni suçlamak için değil, sadece içimde olanı dürüstçe anlatmak için.”
3. “Bu konuyu açmak benim için kolay değil ama seninle paylaşmak istedim, çünkü sana kendimi açabildiğimde daha güvende hissediyorum.”

Unutmayın: hissettiğiniz hiçbir şey fazla, yanlış ya da utanç verici değil. Hissettiğiniz şey sizin pusulanız. Ve siz bu pusulaya güvenebilirsiniz. 🌿

Eğer kafanıza takılan ilişkiyle alakalı başka bir soru oluşursa ya da ilişkinin başka yönlerine de dokunmak isterseniz, buradayım. ❤️ Başka sormak istediğiniz soru olursa tekrar yazmaktan çekinmeyin.

Güzel Bir Gün Dilerim

Uzman Klinik Psikolog Aslı Soylu