Hayır diyememe sorunu
Merhaba, ben bir psikoloji merkezinde işe alım uzmanı olarak çalışıyorum. Merkeze yeni bir psikolog alımı için görüşmeler yapıyordum. Adaylara her zaman önce yazılı bir test uygulanıyor, ardından ben birebir görüşme gerçekleştiriyorum. Bu süreçte bir adayı çok beğendim. Sorular oldukça zordu ama kendisi %72 oranında doğru cevap verdi – bu oldukça nadir bir durum (test sonuçları bilgisayar tarafından otomatik hesaplanıyor). Bu arada benim uzmanlık alanım psikoloji değil.
Aday, 23 yaşında, yeni mezun bir genç kadındı; ancak olduğundan daha olgun görünüyordu. 1 yıllık (stajyer ve online) deneyimi vardı. Yüz yüze yaptığımız görüşmede kendini çok güzel ifade etti, oldukça olumlu bir izlenim bıraktı. Görüşme sonunda her zaman yaptığım gibi, adaylarla ilgili düşüncelerimi ve test sonuçlarını yazılı şekilde müdürüme ilettim. Müdürüm de bu genç kız adaydan olumlu etkilendiğini ve ona 1 aylık deneme süresi verilmesine karar verildiğini söyledi. Ben de bu bilgiye dayanarak ona geri dönüş yaptım.
Fakat 1 gün sonra müdürüm adayın yaşını yanlışlıkla 23 değil, 33 olarak gördüğünü, yaşının “fazla genç” olduğunu ve yaşça büyük danışanlara uygun olmayacağını söyledi. Bu da dolaylı olarak adayın sürece devam edemeyeceği anlamına geliyor.
Şimdi bu durumu adaya nasıl uygun bir dille ileteceğimi bilemiyorum. Görüşmemiz sırasında oldukça umutlantırmış ve heveslendirmiş oldum. Şu anda kendimi çok kötü hissediyorum. Bu alanda oldukça yeniyim. Daha önce ben de iş görüşmelerinde deneyimim az olduğu için birçok kez red cevabı almıştım. Belki de bu yüzden empati kuruyorum; birine ümit verip ardından hayal kırıklığı yaşatmak istemiyorum.
Ayrıca merkezimizde şu an çocuk psikoloğu pozisyonu açık olmadığı için başka bir alternatif de sunamıyorum. Bu durumu onun kalbini kırmadan, nazik ve profesyonel bir şekilde nasıl ifade edebilirim? Bana bir yol gösterebilir misiniz lütfen? Gerçekten çok üzgünüm. Kalp kırmak çok kötü birşey
Bu soru 22 Mayıs 2025 14:22 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Yazdıkların oldukça içten ve vicdanlı bir yaklaşımı yansıtıyor. Özellikle de başkalarının umutlarını ve emeklerini önemsediğinde, bu tarz haberleri vermek bambaşka bir zorluk taşıyor, değil mi? Bazen profesyonel rolümüz ile insani hassasiyetlerimiz arasında sıkışıp kala kalıyoruz, sende de buna benzer bir duygu var gibi gördüm. Bu kadar kısa sürede, işin hem idari hem insanî boyutunu bu kadar özenli şekilde düşünmen gerçekten çok değerli. Anlattıklarından anlıyorum ki; yaşanan bu durumun içinde sadece profesyonel bir kararsızlık değil, aynı zamanda senin “birine zarar vermeden, kalbini kırmadan bir şeyleri sonlandırma” çaban da yoğun biçimde yer alıyor. Bu da bize şu bilgiyi veriyor: Aslında senin yaşadığın bu durum, sadece bir işe alım kararı değil, aynı zamanda “hayır diyememe” ile ilgili daha geniş bir duygusal temanın da örneği.
Bu olay özelinde bakarsak, yaşanan aksilik ne senin kişisel hatan ne de adayın yetersizliğinden kaynaklanıyor. Buradaki temel mesele, sürecin başında verilen izlenimin (niyetin iyi olmasıyla birlikte) yanlış bir beklenti yaratması ve bunun senin omuzlarında yük haline gelmesi. Sen bu yükü sadece iletişimsel bir sorun olarak değil, bir sorumluluk duygusu olarak da taşıyorsun. Bu çok anlaşılır çünkü sorunda da belirttiğin gibi sen de bir zamanlar aday koltuğunda, umutla ve beklentiyle oturmuş biriydin. Kendi yaşamında da benzer hayal kırıklıkları yaşamış olman, adaya karşı olan empatinizi daha da derinleştiriyor olabilir. Bir taraftan işin gereği olarak gelişmeleri iletmek zorundasın, bir taraftan karşınızdaki insanı incitmek istemiyorsun. Bu iki duygu arasında sıkışıp kalmak, dışarıdan bakınca basit gibi gözükse de, içinizde gezinen bu hassasiyet gerçekten çok kıymetli.
Şimdi burada önemli olan nokta şu: Kırmadan hayır demek sadece nazik kelimeler kullanmakla değil, aynı zamanda karşındaki kişinin duygularına alan tanımak ve onu insan olarak değerli hissettirmekle mümkündür. Senin bu hassasiyetin, zaten bu süreci doğru şekilde yönetebileceğinin de işaretidir.
Birlikte bu adayla nasıl bir iletişim kurabileceğin üzerine gidelim. Öncelikle ona karşı dürüst olmak çok önemli, ama bu dürüstlük mutlaka empatiyle örtülmeli. Aşağıda kullanabileceğin örnek bir metin paylaşıyorum. Elbette kendi diline göre uyarlayabilirsin:
“Merhaba [Adayın ismi], öncelikle bizimle tanıştığın ve değerlendirme sürecine katıldığın için tekrar teşekkür etmek isterim. Görüşmemiz boyunca hem kendini ifade edişin hem test sonuçlarındaki başarın hem de sergilediğin profesyonellik bizde çok olumlu bir izlenim bıraktı. Gerçekten de potansiyelini açıkça gösterdin ve bu anlamda seni tanımaktan dolayı biz de çok memnun olduk. Sürecin başında sana aktardığımız geri bildirimi, iç kaynaklarımız doğrultusunda bir değerlendirmeye göre aktarmıştık. Ancak ne yazık ki merkezimizdeki pozisyonun kriterleri, özellikle danışan profili ve deneyim gereksinimleri nedeniyle revize edildi ve bu pozisyonda şu aşamada farklı bir yol izlenmesi kararlaştırıldı. Bu durumun seninle hiçbir kişisel ilgisi olmadığını, sürecin dinamikleriyle ilgili olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Bu gibi güçlü özelliklere sahip genç bir meslektaşı tanımak bizim için değerliydi. Umarım çok daha sana uygun, potansiyelini rahatça sergileyebileceğin başka bir kurumda yolun açık olur.”
Birkaç küçük öneri daha:
Açık ve kısa cümleler kullanmak, yanlış anlamaları önler.
Adaya teşekkür etmek (emeği, zamanı ve enerjisi için) çoğu zaman küçük de olsa bir teselli sunar.
Son olarak, “Farklı bir pozisyon açılırsa tekrar sizinle iletişim kurmak isteriz” gibi bir cümle, adaya değer verdiğinizi hissettirebilir. (Gerçekçi olacaksa tabii ki!)
Bu tür bir yaklaşım, adaya hem saygı duyan hem onu küçümsemeyen, hem açık hem de incelikli bir mesaj vermeni sağlar. Onun hayal kırıklığını azaltmasa bile, bu durumun kişisel bir eksiklik değil, koşullarla ilgili olduğunu netleştirir.
Bu tür durumlarla sık karşılaşmaya başladıysan ya da genel olarak “hayır” demekte zorlanıyorsan, bunun köklerini biraz daha keşfetmek sana iyi gelebilir. Genelde “hayır diyememe” eğilimi, çocuklukta aşırı uyumlu olmaya zorlanmak, sürekli onay alma ihtiyacı ya da başkalarının duygusal yükünü taşıma alışkanlığıyla bağlantılıdır. Belki sen de, “Biri üzülmesin, hayal kırıklığı yaşamasın” diye empatiyi fazla yüklenen birisindir ve bu seni iş hayatında da fazladan yoruyordur.
Bunu daha dengeli hale getirmek, hem kendine hem karşı tarafa dürüst ve şefkatli sınırlar çizebilmekle mümkün. Gerekirse, böyle durumlarda bir metin hazırlayıp bir arkadaşınla prova yapmak ya da benzeri senaryolarla kendini hazırlamak özgüvenini destekleyebilir. Profesyonel olmak demek, kalpsiz olmak demek değildir. Sen zaten empatinle ve duygusal zekânla bu süreci oldukça hassas bir şekilde yürütüyorsun. Belki de bu durum sana şunu fark ettirdi: Profesyonellik; açık olmak, net olmak ve aynı zamanda yumuşak kalabilmektir. Sen bu dengeyi kuracak donanıma sahipsin.
Umarım cevabım sana iyi gelir. İlerleyen süreçte benzer bir durum yaşarsan veya bu konuyu daha detaylı konuşmak istersen yeni bir soru sorabilirsin. Unutma, bazen birine hayır demek, onun daha uygun bir yolda yürümesini sağlamak da olabilir.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel