Kendi hakkımı nasıl savunurum
Ben sağlık personeliyim iş yerinde kadın arkadaşlarım da haklılık şeması çok fazla Onların bana davrandigi gibi davranınca hemen öfkeleniyorlar sinirleniyorlar manipüle ediyorlar Çok zorlandım hissediyorum sessiz kalıyorum sinirlenince onlar hemen patlıyor Özellikle bir kız arkadaşım sürekli şikayet eder tartışmaya girer bağırır çağırır sinirlenir ve herkes ondan çekinir korkar kimse cevap veremez fakat arada ben veriyorum yine beni bastırıyor Kendi hakkımı çok savunmak istiyorum sınırlarımı koymak istiyorum çünkü mobbinge ugruyorum stresten şekerim düşüyor gözlerimi seyiriyor saçlarım dökülüyor İş yerini kafama çok takıyorum Sürekli onlar kazanıyor ben kaybetmiş gibi hissediyorum onların dediği oluyor ne yapmam gerekiyor
Bu soru 27 Haziran 2025 12:53 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Merhabalar.Anlattıklarınızı okurken, iş yerinde yaşadığınız durumun sizi ne kadar yıprattığını ve içinizde biriken öfke, kırgınlık ve yetersizlik duygularının artık bedensel belirtilerle kendini göstermeye başladığını fark ettim. Bir sağlık personeli olarak insanlara şefkatle yaklaşırken, kendi duygu ve sınırlarınızın bu kadar ihlal edilmesi gerçekten yorucu ve yıpratıcı olmalı. Üstelik tüm bu yaşananlar karşısında sessiz kaldığınızda sanki yine de suçlanan, yine de ezilen taraf siz oluyormuşsunuz gibi bir döngü içinde hissediyorsunuz kendinizi.
İş yerinde “haklılık şeması” baskın kişilerle çalışmak gerçekten oldukça zorlayıcı olabilir. Bu kişiler genellikle kendi bakış açılarını tek doğru gibi sunar, başkalarının fikirlerine ya da hislerine alan tanımazlar. Özellikle bir kişi sürekli bağırıyor, tartışma çıkarıyor ve çevresindekiler bu kişiden çekiniyorsa, o zaman çalışma ortamı bir işbirliği alanı olmaktan çıkar ve bir baskı ortamına dönüşür. Bu noktada sizin yaşadığınız duygular – haksızlığa uğramışlık, bastırılmışlık, yalnızlık – oldukça anlaşılır ve yerinde duygulardır.
Siz elinizden geldiğince sessiz kalarak ortamı germemeye çalışırken, onlar öfke patlamalarıyla ortamı kendi lehlerine şekillendiriyor gibi görünüyor. Ve siz artık, kendinizi sürekli kaybeden tarafta hissediyorsunuz. Bu çok doğal. Çünkü bu tarz kişilerle yaşanan iletişimde çoğu zaman mantık değil, güç konuşur. Sınırları aşan, sesini yükselten, en baskın olan kazanıyor gibi görünür. Ancak bu kazanım sağlıklı bir kazanım değildir; çünkü sizin gibi bireylerin sessiz kalmayı seçmesi onların haklı olduğunu göstermez.
Sınır koymak isteğiniz, aslında yaşadıklarınızın sizi artık ne kadar zorladığının ve ruhunuzun buna karşı bir tepki vermeye başladığının göstergesi. Bu, çok kıymetli bir farkındalıktır. Sınır koymak, önce kendi içinizde netleşmekle başlar. Ne zaman, kimle, hangi durumlarda rahatsız oluyorsunuz? Sizi en çok zorlayan davranışlar hangileri? Hangi cümleler sizi en çok tetikliyor? Bu soruları kendinize her gün işten sonra kısa kısa not ederek sormanız, yaşadığınız süreci biraz daha somutlaştırmanızı sağlar. Çünkü bazen o an çok yoğun gelen duygular, sonrasında fark ettiğinizde aslında belirli bir kalıba oturur.
Bununla birlikte, iş yerinde size zarar veren bu durumlar karşısında kullanabileceğiniz bazı cümleleri önceden hazırlamak da etkili olabilir. Örneğin:
- “Bu şekilde konuşulduğunda kendimi değersiz hissediyorum.”
- “Sözümü bitirmeme izin verir misiniz?”
- “Bu konuyu şu an tartışmak istemiyorum, biraz düşünmeye ihtiyacım var.”
- Bu tür ifadeler hem duygunuzu dile getirmenize hem de sınırınızı belirlemenize yardımcı olur. Özellikle de öfkeyle değil, kararlılıkla söylendiğinde karşı tarafa net bir duruş sunar.
Şunu da unutmamak gerekir ki, siz oraya işinizi yapmak için gidiyorsunuz; sürekli olarak kişisel mücadele vermek zorunda kalmak işinizi ve sağlığınızı olumsuz etkiliyor. Bu nedenle hem duygusal hem fiziksel yükünüz artıyor olabilir. Bahsettiğiniz şeker düşmeleri, göz seyirmeleri ve saç dökülmesi vücudunuzun bu duruma karşı verdiği doğal tepkilerdir. Beden, ruhun yaşadıklarını dile getiremeyince kendi diliyle anlatmaya başlar.
Sevgili danışanım, tüm bu yaşananların ardından içinizde şu cümleyi kurduğunuzu duyar gibiyim: “Hep onlar kazanıyor, ben kaybediyorum.” Oysa kaybettiğiniz şey haklılığınız ya da değeriniz değil. Kaybettiğiniz; belki de uzun süredir bastırdığınız öfkenizin, kırgınlığınızın görünmesine fırsat tanıyan bir alan… Ve siz bunu artık görmek ve değiştirmek istiyorsunuz.
Eğer isterseniz, birlikte daha ayrıntılı olarak bu sınır koyma süreçlerini, kendinizi daha net ifade etme yollarını ve iş yerindeki psikolojik baskılarla nasıl başa çıkabileceğinizi konuşabiliriz. Ayrıca isterseniz yaşadığınız belirli bir olayı birlikte inceleyebiliriz. Bazen bir anın içine birlikte bakmak, çok şey anlatır.(Yeni bir soru başlığı açabilir,sorunuzun başında ismimi belirtebilirsiniz)
bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin.
Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.
Sevgilerimle,Psikolog Aysel Kacak