Kendimi nasıl daha erkek gibi hissedebilirim?

Merhaba sevgili danışan,

Yazdıklarınızı büyük bir dikkatle ve içtenlikle okudum. Cinsellik, bir ilişkinin sadece fiziksel değil, duygusal ve ruhsal yönlerini de kapsayan çok katmanlı bir alan. Siz bu konuda açıkça konuşma cesareti göstererek, hem kendinize hem de ilişkinize büyük bir değer vermişsiniz. Bu, çözüm yolunda atılmış önemli bir adımdır.

Cinsel isteksizlik ya da partnerinize karşı yeterince istek duyamama hali, yalnızca fiziksel hormonlarla açıklanabilecek bir durum değildir. Elbette ki testosteron gibi hormonlar cinselliği etkiler; ancak duygusal, psikolojik ve sosyal faktörler de büyük önem taşır.

Ev işleriyle meşgul olmak, sorumluluk almak zihinsel yorgunluk yaratabilir. Zihin meşgulken bedenin uyarılması da zorlaşabilir sevgili danışan. Burada mesele, ev işi yapmak değil; bu işleri yaparken zihninizin ne kadar sizinle kalabildiğidir. Cinsellik sadece bedenle değil, zihnin hazır olmasıyla da mümkündür.

Ayrıca eşinizi sevmeniz ve onunla mutlu bir cinsellik yaşamak istemeniz gerçekten çok kıymetli bir duygu. Ancak bu istek, zamanla istediğiniz gibi ilerlemediğinde kaygıya yol açabilir. Bu kaygı ise cinsel sürecin doğal akışını bozarak gerçekleşmeme ihtimalini artırabilir. Böylece fark etmeden bir döngünün içine sürüklenmiş olabilirsiniz.

Bu döngü içinde zaman ilerledikçe “başaramıyorum” hissi oluşabilir ve bu da performans baskısını artırabilir. Performans baskısı arttıkça da duygusal olarak geri çekilme yaşamanız oldukça doğaldır.

Belki burada kendinize şunu sormanız faydalı olabilir: “Eşimi mutlu etmek isterken, kendi arzularımı ve ihtiyaçlarımı ne kadar gözetiyorum?” Çünkü siz eşinizin tatmini kadar, kendi duygu ve beden deneyiminizi de önemsemelisiniz.

Cinsellikte duygusal yakınlık ve güven, en az fiziksel uyarılma kadar önemlidir. Partnerinizle bu konuda açık, yargılamayan ve baskısız bir şekilde konuşabilmek, aranızdaki bağı güçlendirebilir. “Neler seni rahatlatır?”, “Benimle nasıl bir yakınlık sana iyi gelir?” gibi sorularla, beklenti yerine keşfetmeye dayalı bir iletişim kurmak, her iki tarafın da duygusal güvenlik alanını artırabilir.

Kendinizi psikolojik olarak hazırlamak için ise küçük adımlarla başlayabilirsiniz. Belki önce kendi bedeninize ve zihninize alan açmak, kendinizi keşfetmek, arzularınızı bastırmadan gözlemlemek... Bu süreçte “hissedebilmek” ve “haz alabilmek” hedef olmalı, “başarmak” değil.

Bu süreçte kendi duygularınızı tanımayı ve anlamayı önceliklendirmeniz, size çok daha fazla destek sağlayabilir. Eşinizle yaşadığınız ilişkide cinsel birleşme elbette önemli; ancak dokunmak, sarılmak, birlikte vakit geçirmek ve duygusal paylaşım da en az onun kadar değerlidir. Yatmadan önce birkaç dakika sohbet etmek, bazen saçma bir şaka yapmak, bir öpücük ya da sıcacık bir sarılmayla günü kapatmak… Bu küçük ama derin bağ kurma anları, cinsel arzunun da canlı kalmasına katkı sağlar.

Ayrıca üzerinizde hissettiğiniz bir performans baskısı olduğunu düşünürseniz; hafifletmeye çalışmak da sürecin önemli bir parçası olabilir. Eşinizi tatmin etme, yeterli olma ya da ‘iyi olma’ duygusuyla kendinizi sürekli sınamak, zamanla sizi içsel olarak yorabilir. Bedenin ve duygunun birbirini tamamladığı bir alan olarak cinselliğe bakmak; kendinize ve ilişkinize iyi gelebilir.

Ve unutmayın, bu süreçte yalnız değilsiniz. Cinsellik hakkında konuşmak çoğu kişi için kolay değildir ama konuşuldukça, anlaşıldıkça çözülebilir hale gelir. Geri dönüşlerinizi, yeni sorularınızı istediğiniz zaman paylaşabilirsiniz sevgili danışan.

Sevgilerle...