Kendimi nasıl rahatlatırım?
İş yerinde bazı olaylar yaşandı. Bir arkadaşımı görev bölgemizden aldılar. Benim hiç bir alakam olmamasına rağmen diğer arkadaş ile neden ayrıldığını çözmeye çalışırken kendinimi olayın içine atarak o arkadaşı benim gönderttiğimi insanları düşünmesini sağladım. Her açıklama yaptıkça batıyorum. O arkadaşım ve diğer nöbet arkadaşlarım öyle bir şey düşünmediklerini söylemelerine rağmen bana karşı tavırları çok az da olsa değişti ve bu içinden çıkılmazoldu
Bu soru 12 Kasım 2025 14:31 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Gül Buket Mınak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba,
Okuduğumda ilk başta gözümde şöyle bir sahne canlandı: İş ortamında bir taş yerinden oynuyor ve bir anda, dümdüz sandığınız zeminin altından sanki başka bir gündem su yüzüne çıkıyor. Siz ortada hiçbir katkınız ya da kastınız olmadığı halde, açıklama yaptıkça daha da olayın merkezine çekiliyormuş gibi hissediyorsunuz. Belki de "keşke hiç konuşmasaydım" dediğiniz anlar olmuştur, öyle mi?
Sanki içinizde bir düğüm var gibi... Hem kendinizi doğru anlatmaya çalıştıkça yanlış anlaşılıyor olma korkusu büyümüş, hem de o eski rahat iletişim yerini biraz mesafeye bırakmış. Herkes her şeyi açıklığa kavuşturduğunu söylüyor ama davranışlarda küçücük bir değişiklik bile insana kocaman görünür bazen. O ince farkları, ufacık bakışları, minik mesafeleri insan bazen dev aynasında görür.
Şimdi şöyle bir şey de olabilir: Bazen olaylar bizi öylesine sarar ki, normalde çok takılmayacağımız detaylar bile bir anda kafamızda büyür. Acaba onları kaybettim mi? Ya bana güvenleri sarsıldıysa? İşte bu sorular, zihin yorucu bir döngüye dönüşebiliyor. Özellikle iş gibi kapalı, hiyerarşik ortamlarda dedikodu ve yanlış anlaşılmalar çok hızlı yayılabiliyor. Şunu da bir düşünün isterim; siz gerçekten adil ve açık olunmaya çalıştıkça, bazen insanlar bu çabanın arkasında bir şey aramaya başlarlar. Garip bir çelişki; açıklık, bazı bakışlarda şüpheyle buluşabiliyor.
Belki şöyle bir egzersiz deneyebilirsiniz: Olayı baştan sona, dışarıdan bir gözlemci gibi yeniden yazmayı deneyin — sanki bir roman yazarı gibi. Kimin ne yaşadığına, sizin hangi cümleleri söylediğinize, her ayrıntıya nesnel bakmak çoğunlukla duygusal yükü azaltır. Hatta yazarken "bunu başkası yaşasaydı, ona ne söylerdim?" diye de düşünebilirsiniz.
Bazen de insanın tüm bu duygusal ağırlıktan biraz sıyrılıp, "ben elinden geleni yaptım ve bundan sonrası elimde değil" diyebilmesi lazım. Elbette bu uzun sürede oturan bir tavır. Kültürümüzde, hele iş arkadaşlıklarında, 'herkesin ne düşündüğüne' dair endişemiz daha güçlü oluyor. Biraz da, kendi huzurunuzu geri alabilmek için, yine sizin değerlerinize göre davranmaya devam etmek önemli olabilir. Dışarıdan gelen tavırlar biraz kırılgan dursa da, zamanla samimiyetinizin ve iyi niyetinizin anlaşılacağını ummak da bir yol.
Anlattıklarınızdan yola çıkarak sormak isterim: Sizin için bu olayda en incitici bölüm hangisiydi? Ya da bir noktada içinizden şöyle derin bir iç çekiş geçti mi: "Hiç yaşanmasaydı..."
Burada sesinizi duyurmak, düşündüklerinizi bir yere yazmak dahi, belki o içsel baskıyı hafifletmeye başlayabilir. Şayet isterseniz, detayları bir kez daha birlikte düşünebiliriz; bazen soru sormak ya da olanı anlatmak bile insanı rahatlatır. Seans içerisinde daha detaylı konuşabiliriz bana profilimden ulaşabilirsiniz 😊
Yasal Bilgilendirme: Bu içerik tanı ve tedavi niteliği taşımayan, genel psikolojik bilgilendirme amaçlıdır.