• Anasayfa
  • Sorular
  • Merhaba ben yigit, ben utangaçım ve karşı cinsle konuşamıyorum
Cinsellik

Merhaba ben yigit, ben utangaçım ve karşı cinsle konuşamıyorum

Gizli Kullanıcı30 Ekim 2025 18:54

Merhaba ben yiğit Yani karşı cinsle asla iletişime geçemiyorum, ve benim bir çekincem var denge problemi, ve dediklerine çok çabuk güveniyorum. Bu sıkıntıdan çok mutsuzum. Bu durumdan, açıkçası çok utanıyorum. Serablal ataksi hastalığımın adı, şu an kendi kendime diyorum ki allahım beni niye böyle yarattın, ve bu dertten çok mutsuzum. Lütfen bana yardımcı olun. Lütfen. Bi yol gösterin bana, ya

Bu soru 31 Ekim 2025 11:46 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Elif Kızılkaya tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,

Paylaştıkların gerçekten çok anlamlı ve içten. Öncelikle bu kadar derin bir sıkıntını ifade edebilmen, içinde bulunduğun durumla baş etme isteğinin bir göstergesidir. Karşı cinsle iletişim kuramama, çabuk güvenme ve denge problemleri yaşadığını, bunun da sende yoğun bir utanç ve çaresizlik duygusu yarattığını söylüyorsun. Bu duygular, yaşadığın koşullara verilen oldukça insani tepkilerdir. Serebellar ataksi gibi fiziksel etkileri olan bir rahatsızlık, kişinin sosyal yaşamını, özgüvenini ve bedenle kurduğu ilişkiyi doğrudan etkileyebilir. Böyle bir durumda zorlanmak senin kusurun değil; sadece hayatın sana fazladan bir yük getirmiş olmasıdır.


Bu noktada en önemli şey, yaşadığın duyguları bastırmak yerine kabul etmek ve onları anlamlandırmaya çalışmaktır. “Allahım beni neden böyle yarattın?” düşüncesi, derin bir hayal kırıklığı ve anlam arayışının ifadesidir. İnsan, kontrol edemediği şeylerle karşılaştığında sıklıkla kendini ya suçlar ya da kaderi sorgular. Oysa burada suç ya da hata yoktur. Bu durum senin insan olarak değerini belirlemez. Değer, bedenin ne kadar sağlam olduğunda değil; yaşamın zorluklarına rağmen ayağa kalkma çabanda saklıdır.


Çabuk güvenme konusuna gelince; bu durum çoğu zaman geçmiş deneyimlerle ve kabul edilme ihtiyacıyla ilişkilidir. İnsan, sevgiye ve kabule en çok ihtiyaç duyduğunda, bazen karşısındakine fazla alan tanır. Ancak güven duygusu bir süreçtir; hemen değil, adım adım oluşur. Bu noktada, insanlara hemen güvenmek yerine gözlemlemeyi, ilişkileri zamana yaymayı öğrenmek seni koruyacaktır. Birine güvenmeden önce onun davranışlarını izlemek, söyledikleriyle yaptıklarının tutarlı olup olmadığını gözlemlemek önemli bir beceridir. Unutma; güven, bir hak değil, kazanılan bir süreçtir.

Karşı cinsle iletişim kuramama ise büyük oranda özgüven ve kaygı ile ilişkilidir. İnsan, reddedilme veya yargılanma korkusuyla iletişimden kaçınabilir. Ancak bu korku, iletişim kurmadıkça daha da büyür. Küçük ve yönetilebilir adımlarla başlaman bu döngüyü kırabilir. Örneğin, öncelikle selam vermek, göz teması kurmak gibi basit sosyal temasları hedefleyebilirsin. Bunları bir “görev” gibi değil, pratik olarak düşün. Her deneme, bir adım ileridir. Amaç hemen rahat hissetmek değil; adım atabilmektir.


Serebellar ataksi, fiziksel olarak dengeyi etkiler ama ruhsal olarak da güven hissini sarsabilir. Bu yüzden nöroloji takibi, fizik tedavi ve denge egzersizleri gibi tıbbi destekleri sürdürmek, psikolojik süreçte de ilerleme sağlar. Bedensel güven arttıkça, sosyal güven de zamanla güçlenir. Rehabilitasyonla birlikte yürüyüş, nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak hem bedensel farkındalığı hem de duygusal dayanıklılığı artırır.


Zihninde sıkça beliren “neden ben” düşüncesini fark ettiğinde, bunu bir sorgulama yerine bir duraklama noktası olarak kullanmaya çalış. Şunu kendine söyleyebilirsin: “Bu durum zor, ama bu zorlukla yaşamayı öğrenebilirim.” Bu cümle, çaresizlikten kabul ve esnekliğe doğru bir geçiştir. Çünkü gerçek iyileşme, acıyı yok etmekle değil, onunla birlikte yaşamayı öğrenmekle başlar.

Utanç duyguna da değinmek isterim. Utanç, insanın kendisini bütünüyle kusurlu hissetmesine neden olur. Fakat bu duygu aslında senin insanî tarafının bir göstergesidir; çünkü utanç hisseden kişi, nasıl biri olmak istediğini bilen kişidir. Bu yüzden kendine karşı daha nazik olmayı dene. Zorlandığında, elini kalbine koy ve sessizce “Bu duyguyu yaşıyorum ve yalnız değilim” de. Öz-şefkat, utancı dönüştüren en güçlü araçlardan biridir.


Terapi açısından bakıldığında, bilişsel davranışçı terapi (BDT), duygu düzenleme odaklı terapiler (örneğin DBT) ve kabul-kararlılık terapisi (ACT) gibi yaklaşımlar sana çok iyi gelebilir. Bu yöntemler, hem düşünce kalıplarını fark etmene hem de duygularını daha dengeli yönetmene yardımcı olur. Aynı zamanda sosyal beceri eğitimiyle iletişim pratiği yapmak, güven ilişkilerini daha sağlıklı kurmanı sağlar.


Son olarak, bazen yaşadığın sıkışmışlık çok ağırlaşabilir. Eğer kendine zarar verme düşüncelerin olursa, bunu yalnız taşımamalısın. Böyle bir durumda acil yardım hattını aramak veya en yakın hastanenin acil servisine gitmek en doğru adımdır. Bu bir zayıflık değil; hayatta kalmak için gösterilen cesarettir.


Yiğit, senin hikâyen zorlukların içinde anlam arayan bir insanın hikâyesi. Hayat seni bazı alanlarda zorlamış olabilir ama bu, geleceğini belirlemez. Önemli olan şu an burada, yardım isteyebiliyor olman. Bu, değişimin en güçlü başlangıcıdır. Kendine karşı sabırlı ol; küçük adımların büyük dönüşümler getirdiğini unutma. Her yeni gün, kendini biraz daha tanıman, biraz daha kabullenmen için bir fırsattır.


Uzman Klinik Psikolog Elif Kızılkaya

Cevaplanmış benzer sorular