Merhaba kafam da çok kuruyorum biriyle konuşuyorken bile kafamın içi susmuyor bazen
Merhaba 25 yaşındayım çok detaycı bir insanım kafam da çok senaryo kuruyorum bir tartışma yaşasam veya yaşamadan da düşüncelerim hep bir konu üzerinde ilerliyor araba sürüyorum acaba şu araba böyle yapsa söyle yapsa gibi bile mesela biriyle bir konuşma yapacak olsam bile bu konu üzerinde öncesinde kendimce bir text oluşturuyorum vereceği cevaplara verecek cevaba kadar kafamın içerisine susturamiyorum mesela bugün iş yerinde yasadigim bir sorun oldu ama gerçekten benimle alakası olmayan bir durum söz konusu oldu ve patrona açıklama yaparken kendimi savunuyorum ağlamak li oluyorum ağzım buzuşüyor kendimi ifade edemiyorum sorunun nerede olduğunu düşünüyorum kendimi kötü hissediyorum ilişki içerisinde de çok şey kafam da kuruyorum senaryolar önceki ilişkilerimde bir kaç kanıtlı yalan ihanete ugradim bunlara yoruyorum
Bu soru 8 Kasım 2025 03:35 tarihinde Psikolog Merve Tel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba,
Paylaştıklarınızı okuduğumda, "senaryo kurma" ve sürekli "hesaplama" halinizin, belirsizliği yönetme ve kontrolü sürdürme ihtiyacıyla güçlü bir bağı olduğunu görüyorum. Bu, zihninizin olası olumsuzluklara karşı sizi koruma stratejisidir. Özellikle geçmişte yaşadığınız "ihanet" gibi güven sarsıcı deneyimler, bu "tetikte olma" durumunu pekiştirmiş olabilir. Geçmişte hazırlıksız yakalanmanın yarattığı acı, şimdiki zihninizin sürekli en kötü senaryolara hazırlanmasına neden oluyor. Bu durum, "kontrol paradoksu" olarak adlandırabileceğimiz bir döngü yaratıyor. Geleceği kontrol etmeye çalışırken, ironik bir şekilde şu anın kontrolünü kaybediyor ve yoğun bir zihinsel yorgunluk yaşıyorsunuz.
İş yerinde patronunuzla konuşurken yaşadığınız fiziksel tepkiler (ağlamaklı olma, ağız büzüşmesi) bu durumun en net göstergelerinden biri. Zihniniz sürekli "düşünce" üretmekle meşgulken, asıl "duygu" bedende sıkışıyor ve bir otorite figürü karşısında, yani bir performans veya tehdit anında, kendini bedensel bir tepkiyle dışa vuruyor.
Bu düşünceleri durdurmaya çalışmak yerine, onlarla olan ilişkinizi değiştirmeye ve kendi içgörü sürecinizi başlatmaya odaklanabiliriz. Bunun için iki farklı farkındalık çalışması önerebilirim. Birincisi, yönlendirmesiz yazmaktır. O senaryolar aklınıza geldiğinde, bir deftere sansürlemeden, geldikleri gibi yazın. Amacımız bunları değiştirmek değil, sadece gözlemlemek. Yazdığınızda hangi tekrar eden temaların, korkuların veya ihtiyaçların yüzeye çıktığı analiz edilebilir hale gelir. İkincisi, bedensel hisse odaklanmaktır. Patronunuzla olan gibi akut anlarda, dikkatinizi "ne diyeceğim" düşüncesinden çekip o fiziksel hisse (örneğin ağzınızdaki büzüşme veya göğsünüzdeki sıkışma) yöneltin. O hissin size mesajı ne? Bu, düşünce ile duygu arasındaki ayrımı fark etmek konusunda önem taşır.
Yaptığınız bu zihinsel hazırlıklar sizi korumak için çalışan bir mekanizmanın aşırı aktif hale gelmesidir. Farkındalık ve bilinçle kontrollü hale gelebilir. İhtiyaç duyduğunuz her an bana ulaşabilirsiniz.