Yöneticim özgüvenimi düşürüyor
2 aydır iş yerimdeyim çalışma zorunluluğum yok sadece iş deneyimim olsun diye girdim ama gerçekten yöneticisi ben daha eğitime başlamadan ayrı bir yere çağırıp şıkayet eder gibi kişisel bişeyime laf etti birisi aynı şekilde şikayet etmiş bu konuda ben çok yıkıldım ağladım o gün hatta işe gelmek bile istemedim ama yine de devam ettim şuanda işi öğrendim birçok şeyi yapabiliyorum ama o benim iş motivemi etkilemişti ben ozguvenli basladım bu işe ama sarstı bu olay.
neyse ne sonra yeni biri geldi benim yanıma başlayan ve biri daha var işte uzun süredir çalışan sürekli beraber kaldığımızda bütün işi bana yıkmak istiyor yıkıyor da ve şöyle oldu kız herkesin yanında bana sesini yükseltiyor uyardığım halde yani bugünde aynısını yaptı başkalarının yanında tuhafça üstünlük tasladı yeni gelen kızda işte fark etmiş anlaşılan benle tek kaldı bu işi istiyor musun vesaire sordu sonra işte kimle anlaşıyosun falan dedi ve sonra benim hakkımda duydugu biseyi söyledi yine yöneticilerin soyledigi o meseleyi konusuyormus hala devam ediyorlarmış bir değil birkaç kişi işte kızda hiç duygusal olma hassas davranma işte bende böyle oldum zamanında falan dedi ben nasıl biriyim diye de sordu işte ben her zaman haklı olanın tarafındayım dedi öyle işte sonra bunu soyledi benim canımı sıktı bu durum zaten hala degerlendiriliyorum iş sürecimde de benden surekli olmadığım biri gibi görünmemi istiyorlar ve benim hakkımda yapılan o dedikodu o kadar uzgunum ki kız söylediği an beni etkiledi ağlayacaktım nerdeyse ve bu büyük sorun. bu işten çıkmak istiyorum ama doğru bi karar mı inat yapıp kalsam bile her gün moralim bozulacak gerçekten söyledikleri şey o kadar özel ve mahrem bişey ki insani kırabilecek bişey en sağlam insanı bile. ne yapmam gerekiyor içten içe de bu işin bana uymadığını düşünüyorum
Bu soru 25 Mayıs 2025 15:50 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Merhabalar.Yazdıklarınızı okuduğumda, yaşadığınız duygusal sarsıntının ve hayal kırıklığının ne kadar derin olduğunu hissedebiliyorum diyebilirim. Sanki bu işe başlarken taşıdığınız özgüven ve heyecan, daha siz eğitiminizi bile tamamlamadan, başkalarının önyargılı sözleriyle örselenmiş gibi. Bu durumun üzerinizde bıraktığı duygusal yükü ve sonraki süreçte yaşadığınız kırılmaları hissetmemek mümkün değil.
İnsanın daha işe başlamadan önce, kendisiyle ilgili mahrem bir konunun konuşulması ve bunun bir yönetici tarafından dile getirilmesi çok yıpratıcı olabiliyor. Bu yalnızca bir yanlış anlaşılma değil; aynı zamanda güven duygusunu zedeleyen, kişinin değerini sorgulamasına neden olan bir durum. Sizin de o gün ağlamış olmanız, işe gitmek istememeniz çok anlaşılır bir tepki.
Bu yaşadığınız, duyarsızlıktan ya da zayıflıktan değil; tersine duyarlı, içgörülü biri olduğunuzu gösteriyor.
Şu anda işe dair birçok şeyi öğrendiğinizi, görevlerinizi yapabildiğinizi söylemeniz, aslında tüm bu yaşananlara rağmen sorumluluk duygunuzu kaybetmediğinizi, güçlü bir duruş sergilediğinizi gösteriyor. Ancak bir yandan da, yaşadığınız ilk kırılmanın etkisinin tam anlamıyla geçmediğini, hala içinizde bir yerde sızı halinde kaldığını görmek mümkün. İnsan, özel hayatına dair bir konunun konuşulduğunu duyduğunda sadece kırılmaz; aynı zamanda "ben burada güvende miyim?" sorusunu da kendine sormaya başlar. Siz de tam olarak bu içsel çelişkinin içinde gibisiniz.
Yeni gelen kişinin sizinle kurduğu diyalogda, aslında iki taraflı bir durum ortaya çıkmış: Hem sizin yanınızda gibi görünmüş, hem de kendi bakış açısından “duygusal olma, takılma” gibi telkinlerde bulunmuş. Oysa bazen insan, sadece anlaşılmak ister; çözüm değil. Sizi anlamadan söylenen bu cümleler, sizin yaşadığınız şeyi küçümsemiş gibi hissettirmiş olabilir. Ve bu da duygusal olarak sizi daha da yıpratmış olabilir. Ayrıca, sizinle ilgili konuşulan konunun hâlâ devam ettiğini duymak, “geçmişin geçmemiş olması” hissini tetiklemiş gibi görünüyor.
İş yerindeki diğer çalışanla yaşadığınız iletişim sorunları da bu tabloyu daha da zorlaştırmış. Üzerinize sorumluluk yüklenmesi, işlerin paylaşılmaması, saygı sınırlarının ihlal edilmesi ve herkesin önünde sesin yükseltilmesi... Bunlar, bireyin iş ortamındaki varlığını ve aidiyetini doğrudan etkileyen, çok önemli konular. Siz bu durumu dile getirmişsiniz, uyarıda bulunmuşsunuz ama sınır ihlalleri yine devam etmiş. Bu, yıpratıcı bir tekrar döngüsüne dönüşmüş olabilir.
Kafanızda bu işi bırakma düşüncesi olduğunu ifade ediyorsunuz, ama aynı zamanda “Acaba pes mi ediyorum?” sorusu da sizi meşgul ediyor olabilir. Bu noktada size şunu sormak isterim: Kalmak sizin gelişiminize gerçekten katkı sağlıyor mu, yoksa sadece kendinize bir şey ispat etmeye mi çalışıyorsunuz? Bazen bir ortamdan ayrılmak, zayıflık değil; aksine kendini korumayı seçmek olur. İnatla kalmak ise her zaman güç göstergesi değildir. Bazen en cesur karar, artık yorulduğunuzu kabul etmek ve kendinize başka bir yön çizmektir.
Sizin yaşadığınız bu sürecin içinde, değersizlik hissi, yanlış anlaşılma, yalnızlık ve güven kaybı gibi çok temel duygular yoğun şekilde yer alıyor gibi görünüyor. Bu duygularla başa çıkabilmek için kendinize biraz daha nazik yaklaşmanız, yükü hafifletmeye yardımcı olabilir.
Son olarak şunu da belirtmek isterim: İnsan bazen “Acaba ben fazla mı hassasım?” diye kendini sorgular. Oysa sizin duyarlılığınız, varlığınızın çok kıymetli bir parçası. Sizi siz yapan, insanlara ve hayata dokunabilen yönünüzdür bu. Hassasiyetiniz, yanlış bir ortamda zarar görmüş olabilir ama bu sizi eksik kılmaz.
Peki siz, bu ortamda kalırsanız neyi göze almış olacaksınız? Gitmeyi seçerseniz, sizin için neler değişecek? Ve bu işi bırakmak, sizin içsel dengenizi nasıl etkileyecek?
İsterseniz bu sorular üzerine düşüncelerinizi yeni bir soru başlığı açarak sorabilirsiniz.(Sorunuzun başına ismimi ekleyebilirsiniz)
Bu süreçte yakınlarınızdan veya bir uzmandan destek almaktan lütfen çekinmeyin.
Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.
Sevgilerimle,Psikolog Aysel Kacak