Ağlamamak için ne yapmalıyım?
Arkadaşlık ilişkilerim gayet iyi ama konu kendi ailemle olan ilişkime gelince hep bir çalkantılı. Annemi çok seviyorum ama bir çok şeyine tahammül edemiyorum. Her kavga ettiğimizde kendisinin bir anne ve benim bir çocuk olduğumu vurgulayıp kendi yaptıklarını meşru gösteriyor. Karşılığında konuştuğumda bir şekilde suçlu hep ben oluyorum ve kendimi kontrol edemeyip ağlıyorum. Sürekli bir şeyleri içime atmak zorundaymışım gibi hissediyorum. Annem tarafından asla anlaşıldığımı hissetmiyorum. Kendimi ifade etmekte güçlük çekiyorum çünkü sinirlenince ağlıyorum, kendimi ifade edemiyorum, ifade edemedikçe daha da öfkeleniyorum ve bir de bunun üstüne acıtasyon yaptığım söyleniyor. Gerçekten o an çevremdeki her şeyi yıkıp dökesim, boğazım yırtılırcasına bağırasım geliyor. Ama bunun sonuçlarının da iyi olmayacağının farkındayım. Boğuluyorum kendi annem tarafından. Ben ne yapacağım?
Bu soru 5 Aralık 2025 18:52 tarihinde Psikolog Emine Sena Uzun tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba sevgili danışan,
Anne–çocuk ilişkisinde yaşadığın bu “çalkantı hissi”, çoğu zaman birbiriyle çelişen iki deneyimin aynı anda var olmasından kaynaklanır:
Bir yanda sevgi ve bağlılık, diğer yanda anlaşılmama ve bastırılmışlık. Bu iki duygu yan yana durduğunda zihnin doğal olarak gerilir ve bu gerilme, senin anlattığın gibi hızlı yükselen öfke, ağlama ve kendini ifade edememe şeklinde ortaya çıkar.
Kavga anlarında annenin “ben anneyim, sen çocuksun” vurgusu, senin kendi sınırını, rahatsızlığını ya da düşünceni ortaya koyduğun anın geçersizleşmesine yol açıyor. Bu his, birçok kişi için en güçlü tetikleyicilerden biridir. Böyle bir anda zihnin “kendimi savunmalıyım ama kimse beni duymuyor” algısına geçer. Bu algı yükseldikçe sesini düzenlemek, cümleleri toparlamak ve kendini sakin tutmak neredeyse imkânsız hâle gelir.
O anda yaşadığın ağlama ve boğazındaki düğüm, aslında kontrolsüzlük değil; uzun süre içerde tutulan duygunun dışarı çıkmak için bulduğu otomatik yol. Kendini ifade ettikçe suçluluk yüklenmen de bundan kaynaklanıyor. Zihin, içinde tuttuğun şeyi bir anda dışarı çıkarmanın sonuçlarından korktuğu için seni hem konuşmaya itiyor hem konuşmaktan çekiyor. Bu iki yönlü çekişme, öfkeyi daha da yoğunlaştırıyor.
“Acıtasyon yapıyorsun” denildiğinde hissettiğin kırılma ise durumu daha da kilitliyor. Çünkü duygunun kendisi zaten ağrılı; bir de ifade etmeye çalıştığında bunun yanlış anlaşılması, zihinde “ben ne yaparsam yapayım karşı tarafa ulaşamıyorum” hissini pekiştiriyor. Bu his büyüdüğünde beden çok doğal bir şekilde patlamak, bağırmak ya da her şeyi kırıp dökmek istiyor. Bu aslında içsel baskının yüksekliğini gösterir, kişiliğinle ilgili bir sorun olduğunu değil.
Anlaşılmama → gerilme → ifade etmeye çalışma → ağlama/öfke → suçluluk → daha çok içe atma.
Bu döngü devam ettikçe her tartışma, önceki tartışmaların bütün yükünü de beraberinde getirir ve böylece her kavga gerçekte olduğundan daha büyük, daha ağır hissedilir.
Bu nedenle mesele, duyguyu bastırmak ya da öfkeyi tamamen yok etmek değildir. Asıl fark yaratan, tartışmanın içine girmeden önce bu döngüyü birkaç saniyeliğine bile olsa fark edebilmek ve o an içerden gelen otomatik tepkinin seni sürüklemesine izin vermemektir. Böyle olduğunda duygular hafiflemeye, iletişimdeki yük azalırken kendi sesini daha net duyabilmeye alan açılır.
💪 Psikoloğun Önerdiği Egzersizler
Gerginlik – Rahatlama Tekniği
Yasal Bilgilendirme: Bu içerik tanı ve tedavi niteliği taşımayan, genel psikolojik bilgilendirme amaçlıdır.