Aile

Aile baskısı altında kendim olmayı nasıl başarırım?

Gizli Kullanıcı18 Haziran 2025 17:03

Ailem iyi niyetle davransa da bazen onların beklentileri beni boğuyor. Hayatımla ilgili kararlar alırken kendi isteklerim değil, onların düşünceleri ağır basıyor. Ne zaman farklı bir yol çizmek istesem, kendimi suçlu hissediyorum. Onları üzmeden kendim olabilmek mümkün mü? Kendi hayatımı yaşamak istiyorum ama bu onları dışlamak anlamına mı gelir? Aile sevgisiyle baskı arasındaki farkı nasıl anlayabilirim? Kendi değerlerimi yaşarken aile bağlarımı korumanın yolları var mı? Gerçekten özgür olmak ne demek?

Bu soru 18 Haziran 2025 18:43 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Yazdıkların, hayatının hem duygusal hem de bireysel gelişimi açısından oldukça kritik bir dönüm noktasına geldiğini gösteriyor. Aileden gelen sevgiyle karışık beklentilerin arasında sıkışmak, özellikle yetişkinliğe adım attığın bu yaşlarda seni hem içsel bir sorgulamanın içine çeker hem de zaman zaman suçluluk duygusuyla sarmalanmana neden olabilir. Kendin olmayı istemen, hayatını kendi değerlerine göre şekillendirme arzun çok doğal ve sağlıklı bir gelişim göstergesi. Ancak bunu yaparken sevdiğin insanları üzmekten korkman da, bağlı olduğun ilişkileri yitirmekten endişe duyduğunun bir işaretidir. İşte bu noktada hem kendi benliğini kurmak hem de ilişkileri zarar vermeden yeniden tanımlamak mümkün olabilir.


Aile sevgisiyle baskı arasındaki farkı ayırt etmek için önce şu ayrımı yapmak önemli: Sevgi, koşulsuz kabulü içerir; baskı ise genellikle “bizim istediğimiz gibi olursan kabul ederiz” mesajını taşır. Ailenin iyi niyetli olması, onların her zaman senin neye ihtiyacın olduğunu doğru okuyabildikleri anlamına gelmez. Özellikle bizim kültürümüzde aileler çocuklarını çok sevdikleri için onların hayatını “en güvenli” yoldan yönlendirmeye çalışabilirler. Ancak bu yönlendirme, bireysel farklılıklara alan tanımadığında, iyi niyetli bir baskıya dönüşebilir. Senin “kendi hayatımı yaşamak istiyorum” cümlen, bu sınırlı alanı fark ettiğini ve artık kendi potansiyelini keşfetmek istediğini gösteriyor.


Peki bu nasıl mümkün olur?


Suçluluk duygusuyla yüzleşmek. Aileden farklı düşünmek, farklı kararlar almak ya da onların “ideal” gördüğü yolu izlememek bir “suç” değildir. Bu, birey olmanın doğal bir sonucudur. Suçluluk duygusu, içselleştirilmiş “iyi çocuk” kalıbıyla ilgilidir. Ailenin beklentilerini yerine getirdiğinde sevilen, onaylanan biri olduğuna dair inanç, zamanla kendi değerlerini bastırmana neden olabilir. Ancak kendin için adım attığında “nankörlük” ya da “vefasızlık” yapmış olmazsın. Tam tersine, gerçek sevgi ilişkileri, karşılıklı dürüstlük ve özgürlük zemininde gelişir. Onlara saygı duyarken, kendine de saygı duyman gerekir.


İletişim dilini dönüştürmek. Ailenle konuşurken “siz anlamıyorsunuz” ya da “beni sürekli yönlendiriyorsunuz” gibi savunma içeren ifadeler yerine, “benim için önemli olan şey şu...” veya “sizin fikirlerinizi önemsiyorum ama kendimi şu kararda daha huzurlu hissediyorum” gibi kendi duygularını merkeze alan bir dil kullanmak, karşı tarafın seni daha kolay duymasına yardımcı olabilir. Bu sayede “isyan eden çocuk” değil, “kararlarını olgunlukla paylaşan bir yetişkin” olarak görülmeye başlarsın.


Küçük adımlarla bağımsızlık inşa etmek. Kendi kararlarını alırken her şeyi bir anda değiştirmeye çalışmak yerine, ufak seçimlerle başlamak daha etkili olabilir. Örneğin kıyafet seçimin, arkadaşlık ilişkilerin, hobilerin ya da hangi alanda uzmanlaşmak istediğin gibi konularda “ben böyle hissediyorum ve bunu denemek istiyorum” diyerek sınırlarını çizebilirsin. Zamanla bu küçük adımlar, seni kendi hayatının sorumluluğunu alan bir birey haline getirir.


Onları üzmeden değil, “kendine rağmen üzmeden” ilerlemek. Bazen gerçekten de seni anlamakta zorlanabilirler ve üzülebilirler. Ama bu üzülme hali, senin yanlış yaptığın anlamına gelmez. Önemli olan, onları bilinçli olarak kırmamak ya da dışlamak değil; kendi yolunu saygıyla çizerken onların da duygularını gözetmektir. Bazen onları korumaya çalışırken kendini incitebilirsin; oysa ilişkilerde denge, herkesin kendi sınırını bilmesiyle sağlanır.


“Gerçek özgürlük” tanımını yeniden düşünmek. Özgürlük, dış dünyadan tamamen bağımsız olmak değildir. Özgürlük, içsel olarak neye değer verdiğini bilmek ve bu doğrultuda seçimler yapabilme gücüne sahip olmaktır. Ailenin fikirlerini dinleyip yine de kendi kararını verebilmek, seni hem olgunlaştırır hem de duygusal olarak güçlendirir. Özgür olmak; başkalarının seni sevebilmesi için şekilden şekle girmek yerine, “bu benim” diyebilme cesaretiyle yaşamak demektir.


Aile bağlarını yeniden tanımlamak. Aileyle bağ kurmak, onların her istediğini yapmak demek değildir. Bağlılık, bağımlılık değildir. Onlara saygı göstermek ama kendi kararlarını da savunmak mümkündür. Onlarla zaman geçirmek, onları sevmek, bayram ziyaretlerine gitmek, düşüncelerini dinlemek elbette ki aile bağlarını korur. Ama kendi hayatında mutlu olamayan biri, başkalarını da uzun vadede mutlu edemez. Bu nedenle bağ kurmak için önce kendinle barış içinde olmalısın.


Kendine kulak vermeyi öğrenmek. Senin ne hissettiğin, ne istediğin, hangi alanda mutlu olduğun her şeyden önemli. Ailen seni bir yere yönlendirmeye çalıştığında önce kendine şunu sormayı alışkanlık edin: “Ben bu kararı neden almak istiyorum? Gerçekten bana mı iyi gelecek, yoksa onları memnun etmek için mi yapıyorum?” Bu soruya verdiğin samimi cevaplar, seni gitmek istediğin yolda daha net ve özgüvenli yapacaktır.


Sevgili danışan, senin gibi düşünen çok fazla insan var. Çoğu zaman “ailemi kırmadan kendi yolumu nasıl bulurum?” sorusu, en çok da sevilmek ve kabul görmek isteyen kalplerin sorusudur. Unutma, seni seven biri zamanla senin kendi hayatını kurmanı da destekleyecektir. Başta zor olsa da, samimiyetle kurduğun iletişim, zamanla ilişkileri dönüştürebilir. Sen, kendini tanıdıkça, sınırlarını belirledikçe, hayatına daha sağlam adımlarla yön verebilirsin.


Eğer dilersen bu süreci bir psikolog eşliğinde yürütmek, duygusal yükünü hafifletmek ve içsel netliğini artırmak açısından oldukça faydalı olabilir.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

Cevaplanmış benzer sorular