Aile içi iletişimsizlik
Merhaba hocam 40 yaşındayım lisans mezunuyum 16 yıldır evliyim Eşim 41 yaşında lisans mezunu ev hanımı .1 kız ve bir oğlumuz var.abartmış olmayayım ama evlendiğimizden beri hergün sürekli kavga ediyoruz.bir türlü çözüm bulamadım.Eşimde geçmiş takıntısı var sürekli geçmişte özellikle annesiyle yaşamış olduğu durumların etkisiyle kavgalarımız başlıyor. Akrabalarımla annemle yada babamla bir olay yaşasa 16 yıl olmuş tekrar gündeme getiriyor kavga ediyoruz. Annesi çocukken bağırmış vs kızmış onları unutmuyor sürekli kavga halindeyiz şimdi kızımız büyüdü bu sefer her gün onunla kavga ediyor .kendini bir türlü kontrol edemiyor cinnet boyutuna geliyor sürekli bağırıyor hiç susmuyor.Kendini hep haklı görüyor hiç suçunu kabul etmiyor.özür dilemiyor.komşularıyla iletişimi sıfır hiç arkadaşı yok annesiyle babasıyla görüşmüyor kardeşiyle görüşmüyor amcası halasıyla görüşmüyor benim akrabalarından nefret ediyor. İnsanlara tepeden bakıyor.Sürekli gergin ve mutsuz olumsuzluk dolu.birkaç kez psikolojik destek almasını istedim bir kabul ediyor geri vazgeçiyor benim Bir şeyim yok diyor vs Bu durumlar ışığında ne yapmam gerekiyor yardımlarınızı bekliyorum.çaresiz kaldık iletişim kuramıyorum çocuklar mağdur oluyor.
Bu soru 3 Haziran 2025 22:05 tarihinde Psikolog Fatma Gizem Bitgen tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhabalar Sevgili Danışan,
Ailenizle ilgili böyle önemli bir konuyu burada paylaşma cesareti gösterdiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Paylaştıklarınızdan aslında yıllardır evliliğinizle birlikte süregelen gerek ev içi ilişkileri gerek çevreyle olan ilişkileri olumsuz etkileyen bir iletişimsizlik sorunuyla karşı karşıya olduğunuzu görüyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki paylaştığınız her bir ifade üzerinden aile dinamiklerinizi ve sizi anlamaya çalıştığımı bilmenizi isterim. 16 yıl boyunca sürüp gelen, bitmeyen tartışmalar, tekrarlanan kırgınlıklar… ailenizin huzuru için ne kadar zorlayıcı olabileceğini tahmin edebiliyorum. Özellikle aile ortamını sağlıklı tutmak için bunca zaman gösterdiğiniz çaba ve değişmeyen bir tabloyla karşılaşmak insanı yorabilir, bazen de çaresizlik duygusunu beraberinde getirebilir. Hisleriniz, düşünceleriniz oldukça anlaşılır.
Eşinizin neredeyse her şeye ve herkese karşı gösterdiği bu öfke aslında geçmişine dayanıyor gibi görünüyor. Annesiyle yaşadıklarının etkisi kişilerarası ilişkilerinde güvensizliğe sebep olmuş olabilir. Dünya güvenli insanlarla sağlıklı ilişkiler kurabilirim mesajını en temelde bakım verenimizle kurduğumuz ilişki üzerine inşa ederiz. Eşinizin annesinin bağıran kızan bir yaklaşım göstermesi eşinizde insanlarla yakın ilişki kurmamalıyım bana zarar verirler gibi bir mesaja sebep olmuş olabilir. Eşinizin geçmişten gelen bu inancı doğru zannedip değiştirmek istememesi de şu anki hayatınıza da gölge düşürüyor gibi. Belki de kendisinin de üzerine çalışmak istemediği veya baş edemediği duygular hala canlı; kimi zaman öfkeye, kimi zaman insanlardan uzaklaşmaya, kimi zaman da çocuklara yönelen bir gerginliğe dönüşüyor olabilir. Böyle bir döngü içerisinde hem siz hem çocuklarınızın yıpranması oldukça olası.
Bu noktada evliliğinize sahip çıkmanız, ailenizin, çocuklarınızın geleceği için bir yol arıyor olmanız çok değerli ancak yüksek toleranslı olmak uzun vadede tükenmişliğe yol açabilir. Eşinizin ruhsal yükünü görüyorsunuz ve yardım almak için samimi bir niyet gösteriyorsunuz. Ancak o, destek alma konusunda dirençli; “benim bir sorunum yok” demesi kendini olumsuz olay ve duygulara karşı koruma biçimi olabilir. Bu noktada eşiniz psikolojik destek almaya yanaşmıyorsa, siz tek başınıza da olsa bir uzmandan destek almaya başlayabilirsiniz. Bu, eşinizin bakış açısını değiştirmese bile, sizin duruma yaklaşımınızı güçlendirebilir ve çocuklarınız için daha güvenli bir alan oluşturmayı sağlayabilir.
Kavga ve tartışma anları için ise haklı-haksız ikileminden çok, eşinizin duygusuna alan açan, kısa ve basit ifadelerle iletişim kurmayı deneyebilirsiniz. Örneğin “Şu an çok öfkelendiğini hissediyorum, bunu konuşmaya hazır olduğunda devam edelim” diyerek sınır çizebilirsiniz. Bu noktada her şeyden önce, kendinizi ve çocuklarınızı koruyacağınız bir mesafe oluşturmak birinci önceliğiniz olmalı. Bazen susmak, bazen karşılık vermemek, o an için en doğru çözüm olabilir. Tabii bu, sürekli bastırmak ya da yaşananları yok saymak anlamına gelmemeli.
Belki de 16 yılın birikimi ve yıpranmışlığıyla ister istemez kendinize soruyorsunuz "Boşanmalı mıyım? Daha fazla sabretmeli miyim?" bu noktada şu soruları kendinize sormanız ilişkinize olan bakış açınızı daha net anlamanıza yardımcı olabilir. Eşiniz şu an gönüllü olarak değişim motivasyonunda değil. Siz onun değişmeyeceği ihtimalini nasıl taşıyorsunuz? Bu ilişkiyi yürütmeye çalışırken hangi değerlerinizle savaşıyorsunuz? Evlilikte şu an sadece siz mi çabalıyorsunuz? Kendinizi her gün bu ilişki içinde nasıl hissediyorsunuz?
Eşinizin geçmişini de göz önüne alırsak mucizevi bir değişim söz konusu olamayabilir ancak her iletişimde küçük bir değişim bile uzun vadede büyük bir etki yaratabilir. Konuşmak isterseniz veya belirli bir tartışma sonrası örnek bir durum paylaşmak isterseniz, tekrar yazabilirsiniz.
Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum.
Psikolog Fatma Gizem Bitgen