Fatma Gizem Bitgen

Psk. Fatma Gizem Bitgen

Kayseri

Online & Yüz yüze Çocuk- Ergen- Genç Danışmanlığı

4.9
(87 Yorum)

Uzman Hakkında

Merhabalar! Ben Psikolog Fatma Gizem Bitgen,

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi işletme bölümünden derece ile mezun olduktan sonra çift anadal yaptığım psikoloji bölümünden onur derecesi ile mezun oldum.

Lisans dönemimde üniversitede bulunan Merak ve Öğrenme Labaratuarında "Covid-19 döneminde çocuklar neler bilmek istiyor?" adlı çalışmada araştırmacı olarak görev aldım.

Kocasinan Rehberlik ve Araştırma Merkezi'nde özel gereksinimli çocuklar üzerine zorunlu stajımı, Rehber Klinik' te BDT, Mindfulness Temelli Terapi, Temel Sanat Terapisi, Temel Spor Psikolojisi eğitimi ve süpervizyonu üzerine gönüllü stajımı tamamladım.

Şu anda Kayseri Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Yüksek Lisans Programına devam etmekteyim.

Çocuk, ergen ve genç danışanlarla çalışmaktayım.

Eğitim

  • Nuh Naci Yazgan Üniversitesi/ Psikoloji - Lisans
  • Nuh Naci Yazgan Üniversitesi/ İşletme - Lisans
  • Kayseri Üniversitesi/ İnsan Kaynakları Yönetimi - Yüksek Lisans

Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)

  • Çocuk Merkezli Oyun Terapisi Eğitimi/ Oyun Terapileri Derneği
  • Projektif Testler Eğitimi
  • Çocuk Değerlendirme Testleri Eğitimi
  • Çocukluk Dönemi Psikopatolojileri ve Müdahale Yöntemleri Eğitimi
  • Çocuk ve Ergen Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi/ Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği

Uzmanlık Alanları

Depresyon
Panik Bozukluk
Yas
Anksiyete
Öfke Yönetimi
Ergen Psikolojisi
Özgüven Problemleri
Çocuk Psikolojisi
Değersizlik / Yetersizlik Hisleri
Duygular
Uyum Sorunları
Yalnızlık
İletişim Problemleri
Mükemmelliyetçilik
Stres
Erteleme Davranışı
Fobi
Sosyal Kaygı
İlişki Sorunları
Öğrenme Güçlüğü
Çocuk ve Ergen Psikolojisi
Evlilik ve Evlilik Öncesi Konular
Sınav Kaygısı
Kardeş Kıskançlığı
Zaman Yönetimi
Akran Zorbalığı
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite

Çalışma Ekolleri

  • Yönlendirmesiz Çocuk Merkezli Oyun Terapisi
  • Bilişsel Davranışçı Terapi

Cevaplar (296)

Merhabalar,Öncelikle geleceğinizle ilgili önemli bir karar verme sürecinde kendinizi burada dürüstlük ve samimiyetle paylaşmanızın çok kıymetli olduğunu belirtmek isterim. Paylaştıklarınızı okuduğumda aslında çok olağan bir süreçte olduğunuzu gördüm. Pek çok kişi partnerini ve ailelerini kendi aileleriyle tanıştırma sürecinde bu gibi durumlar yaşayabiliyor. Bu noktada yalnız olmadığınızı bilmenizi isterim. Siz bir yandan partnerinizle kendi duygularınızı anlamaya çalışırken, diğer yandan çevrenizdeki insanların fikirleri ve beklentileriyle de baş etmek zorunda kalmışsınız gibi. .. Böyle durumlarda içsel gerilim yaşamak çok insani bir tepki. Şimdi içinde bulunduğunuz duruma daha yakından bakalım ve üzerine konuşalım. Sevgili danışan şu an kafanızın karışık olması çok doğal. Çünkü sadece partnerinizi değil, onunla birlikte hayatınızın ilerleyen dönemlerinde kuracağınız bir aile dinamiğini, kültürü ve gelecek koşullarını da değerlendiriyorsunuz. Bu durum aslında ilişkinize verdiğiniz değeri ve ilişkinizi ciddiye aldığınızı gösteriyor. Burada duygularınızı ve ilişkiye olan bakışınızı yakından incelemeniz karar verme noktasında size yardımcı olacaktır. Bu noktada size sormak istediğim sorular olacak. Partnerinizle birlikte olmayı seçme sebebiniz nedir? Onunla bir gelecek düşündüğünüzde ne hissediyorsunuz? Bu süreçte sizi en çok rahatsız eden şey ne? Ailesi mi? Belirsizlik mi? Baskılar mı? Çünkü bazen sorun kişi değil, karar verme baskısıdır. Sevgili danışan şu an hemen karar vermek zorunda değilsiniz. Önemli olan başkalarının beklentilerine göre değil, sizin iç huzurunuza, değerlerinize ve uzun vadeli mutluluğunuza göre hareket etmeniz. Diğer yanda partnerinizi sevmenize rağmen çevrenizden de birçok farklı yorum duymanızla birlikte ailesi sebepli kararsız kaldığınızı görüyorum. Burada kendi iç sesinizi duymanız kesinlikle çok önemli. Siz nasıl bir yakınlık, nasıl bir sıcaklık ve aidiyet arıyorsunuz? Evet iki kişi evlendiğinde aileler de birleşir ancak önemli olan iki kişinin çekirdek ailesindeki paylaşımları ve çevreye karşı koyduğu sınırlardır. Maddi koşullar konusunda ise; hayat, hepimizin önüne zaman zaman belirsizlikler çıkarıyor. Ama başkalarının korkularının ve kaygılarının sizin ilişkinizin önüne geçmesine izin vermek, uzun vadede sizi yorar. Bu noktada elbette geleceğe yönelik planlarınızı partnerinizle açık bir şekilde konuşun ancak maddiyat tek belirleyici unsur değildir. Son olarak şu sorulara vereceğiniz cevaplar da ilişkinize yönelik farkındalığınızın artmasına yardımcı olabilir;Benim için bir hayat arkadaşında en önemli 5 özellik ne?Aile ile ilişkinin benim hayatımdaki önemi ne kadar?Gelecekte çocuk olursa aile dengesi nasıl olur?Tekrar sormak ya da paylaşmak istediğiniz her şey için yine yazabilirsiniz. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Psikolog Fatma Gizem Bitgen

Devamını Oku...

Merhabalar,Yazdıklarınızı dikkatle okudum. Satırlarınızdaki endişeyi ve çelişkiyi çok net bir şekilde hissettim. Bir yanınız “annem bana yalan söylüyor olabilir” düşüncesindeyken diğer yanınız “ya gerçekten doğruyu söylüyorsa” ikilemi arasında sıkışmış durumda. Bu da zihninizde sürekli bir güven ve şüphe döngüsü yaratıyor gibi görünüyor. Yaşadıklarınız zihninizde defalarca dönen bir film sanki. En güvenli limanınız olan annenize karşı böyle bir ikilemde kalmanızın ne kadar zorlayıcı olabileceğini tahmin ediyor, duygularınızı paylaşıyorum. Şimdi içinde bulunduğunuz duruma daha yakından bakalım istiyorum. Yaşadığınız şey çok ağır bir çelişki. Bir yandan annenizi çok seviyorsunuz, diğer yandan yaşadığınız olaylar aklınızda soru işaretleri bırakıyor. Böyle olunca zihniniz sürekli ‘ya doğruysa, ya yalan söylüyorsa’ gibi düşünceler üretmeye başlıyor. Bu, aslında zihninizin sizi koruma çabası. Ama bu döngü sizi yıpratıyor çünkü ne kadar düşünseniz de kesin bir cevap bulamıyorsunuz. Şu anda ihtiyacınız olan şey, cevabı dışarıda aramak değil belki de bu belirsizlikle nasıl baş edeceğinizi öğrenmek. Çünkü bazen hayat bize net bir yanıt vermez ama biz yine de içsel huzuru bulabiliriz. İlk olarak gerçeği netleştirme isteğiniz üzerine konuşalım. Annenizin "Ben senin için yaşıyorum, seninle farklı bir şehre de gelirim. " diyecek kadar iyi bir ilişkiniz varken yalan söylüyor olma ihtimalinin bile ne kadar yıkıcı olabileceğini tahmin edebiliyorum. Burada belki de gerçeğe yönelik sürekli zihinsel bir uğraşta olmanız gerçeği öğrenmekten çok, güvende hissetmeye yönelik olan ihtiyacınızdır. Burada yaşadığınız olaya farklı bir açıdan bakmayı denemeniz etkili olabilir. Yaşadığınız kırılganlığı kabullenip, üstüne gitmek yerine biraz da kendi iç dünyanızda bu güven meselesini anlamlandırmaya çalışmak önemli olabilir. Bu noktada yazma terapisi duygu ve düşüncelerinizi tanımlama noktasında size yardımcı olacaktır. Sadece duygusal boşaltım için, annenize göndermeniz gerekmeyen “Anneme söyleyemediklerim” başlıklı bir mektup yazabilirsiniz. Ve sizin için güvenin tanımını “Birine güvenmek demek, onun hiç hata yapmayacağına inanmak değil; onunla olan ilişkimde kendimi nasıl koruyabileceğimi bilmek” şeklinde yeniden çerçevelemeyi deneyebilirsiniz. Aklınıza sürekli gelen düşünceleri düzenleme noktasında ise “şu anda bu düşünce bana bir bilgi veriyor mu yoksa sadece korkumu besliyor mu?” sorusu düşünceye gerçekçi yaklaşmanızı sağlayabilir. Zihin şüphe üretmeye başladığında ise durdurmak yerine fark edip “şu an yine şüphe geldi, zihnim korumaya geçti” diye not almanız farkındalık kazanmanıza yardımcı olur. Son olarak süreç boyunca kendinize şefkatle yaklaşmanızı rica edeceğim. Süreç boyunca yazmaya devam edebilirsiniz. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Psikolog Fatma Gizem Bitgen

Devamını Oku...

Merhabalar,Yazdıklarınızı dikkatle okudum. Satırlarınızdaki endişe ve geleceğe yönelik hissettiğiniz kaygıyı çok net bir şekilde hissettim. Aslında deprem gibi güvenlik algımızı temelden sarsan bir olay sonrası güvenliğimizden endişe etmemiz çok anlaşılır bir duygudur. Bastığımız yerden emin olmak isteriz. Kendimizi en güvende hissetmemiz gereken evimizin güvenli olduğundan emin olmak isteriz. Bu noktada güven duygumuz zedelendiyse, vücudumuz sürekli alarma geçebilir; beynimiz tehlikeden korunmak için bizi tetikte tutmak ister. Sizin de anlattıklarınızdan, hem zihnen hem de bedenen bu yoğun alarm halinin tasvirini görüyorum. Ne kadar yorucu olduğunu tahmin edebiliyorum. Şimdi içinde bulunduğunuz duruma daha yakından bakalım ve neler yapabilirsiniz, üzerine konuşalım. Sevgili danışan yaşadığınız şey aslında birçok kişinin deprem sonrasında deneyimlediği doğal bir stres tepkisi. Vücudunuz ve zihniniz tehlike geçti mi emin olamıyor, bu yüzden sizi tetikte tutmaya çalışıyor. Korku, uyku problemleri, yalnız kalamama gibi durumlar bu sistemin aşırı aktif hale gelmesinden kaynaklanıyor. Yani bedeniniz şu anda sizi korumaya çalışıyor ama biraz fazla çalışıyor diyebiliriz. Bu noktada yapmanız gereken bu sistemi sakinleştirmek ve yeniden güvende hissetmenizi sağlamak olacak. Bu noktada ilk olarak duygularınızı bastırmamanızı ve güvenli ifade etme yollarına başvurmanızı isteyeceğim. İçinizdeki bu huzursuzluğun kaynağını bastırmaktansa biraz anlamaya, onunla kalmaya çalışmak iyi gelebilir. Yani bu korkunun ve huzursuzluğun “anlamsız” olmadığını; bir şeyler anlatmaya çalıştığını fark etmek. Bu "Depremden sonra vücudum bana ne anlatmak istiyor?” temalı duygularınızı açıkça ifade ettiğiniz bir yazma terapisi olabilir. Hislerinizi yargılamadan dinleyecek güvenilir bir dost olabilir. Duygular yaşandığında ve paylaşıldığında iyileştiricidir. İkinci olarak yavaş yavaş güvenli alan maruziyetinde bulunmanızı isteyeceğim. İlk olarak evin belli bir odasında kısa süre yalnız kalma çalışması yaparak başlayabilirsiniz ardından kalabalık ortamdan güvenli ortama kademeli geçiş yapabilirsiniz. Tüm bu süreçlerde bedeninizi sakinleştirmeye yönelik ise diyafram nefesi ve topraklama tekniklerinden faydalanmanızı önereceğim. Bilişsel anlamda ise örneğin "ya deprem olursa" gibi bir düşünce aklınıza geldiğinde "Evet Türkiye bir deprem ülkesi ve bu benim kontrolümde olan bir şey değil. Şu anda evimde güvendeyim. " gibi bir yeniden yapılandırma ile zihinsel dönüşümler yapmayı deneyebilirsiniz. Belirleyeceğiniz güven objesi veya kişi rahatlama noktasında yardımcı olabilir. Eğer uyku düzensizliğiniz ve bedensel belirtileriniz yoğun seyredersa uzman desteği almaktan çekinmeyiniz. Süreç boyunca yazmaya devam edebilirsiniz. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Psikolog Fatma Gizem Bitgen

Devamını Oku...

Merhabalar,Yazdıklarınızı okuduğumda bir yandan işe girmek isterken diğer yandan kaygılı olma halinizin bu isteği engellemesinin ne kadar zorlayıcı olabileceğini çok net bir şekilde hissettim. Bu durumun kalbinizin sıkışması, tuvalet ihtiyacınızın artması, sıcak basması gibi belirtilerle zihninizden taşıp bedeninize kadar ulaşması yaşadığınız zorluğun bir diğer göstergesi. Bu noktada duygularınızı paylaştığımı bilmenizi isterim. Şimdi yaşadığınız duruma daha yakından bakalım ve neler yapabilirsiniz, üzerine konuşalım. Paylaştıklarınızdan aslında istek ve sorumluluk duygunuzun olduğunu ancak belki de kusursuz olmasını istediğinizden en ufak hatanın sizi durduğunu anlıyorum. Bu durumda sizin güveninizi zedeliyor ve sizi başlayamama pişman olma döngüsüne sokuyor gibi görünüyor. Ne zaman işe girme kararı alsanız özgüvensiz hissettiğinizi ve yargılanmaktan korktuğunuzu akabinde bedensel belirtiler gösterdiğinizi belirtmişsiniz. Burada gösterdiğiniz bedensel belirtiler aslında kaygının sizi ‘ya hata yaparsam, ya yeterli olmazsam’ diyerek güvenli bölgede tutmaya çalışmasının göstergesi. Burada yapmanız gereken kaygıyı sıfırlamak değil, onu fark etmek ve onunla birlikte adım atmayı öğrenmek olacak. Peki ama nasıl?Sevgili danışan öncelikle yaşadığınız duruma yönelik farkındalığınızın artması için yaşadığınız kaygı döngüsünü ele alalım istiyorum. Kaygı belirtileri tetikleyiciler aktif olduğunda kendini gösterir. Bu belirtiler aktif olmaması için kişi kaygılı durumlardan kaçınır ancak bu sadece kısa süreli bir rahatlama sağlar ve aslında uzun vadede kaygılı olma halini daha da besler. Sizin yaşadığınız durumda ise siz iş fikriyle ilgili durumlardan kaçındıkça kaygınız artıyor ve kaygılı olma haliniz bu durumdan daha çok besleniyor. Burada yapmanız gereken ilk olarak zihninizde beliren “Yetersizim, yapamam” gibi otomatik düşünceleri fark edip gerçekçi alternatifler üretmeniz olacak. Bu noktada sizden kaygı anında aklınızdan geçen düşünceleri yazmanızı isteyeceğim. Ardından “Bunu destekleyen kanıtlar neler? Desteklemeyenler neler?” diye düşünceyi sorgulayın. Bunu düzenli olarak yapmanız “Kaygılı olsam da denemek, hiçbir şey yapmamaktan daha öğretici. ” gibi alternatif düşünceler üretmenize yardımcı olabilir ve bu farkındalık, davranış değişimine zemin hazırlar. İkinci olarak hazır hissetmeyi beklemeden küçük adımlar atmanızı isteyeceğim. Bu sadece iş başvurusu sayfalarına bakmakla başlayıp ardından birine CV danışmak, başvuruyu göndermek gibi adımları içerebilir. Gerçek bir iş görüşmesine gitmeden önce evde prova yapmanız da özgüveninizin pekişmesine yardımcı olacaktır. Bedensel belirtileri düzenleme noktasında ise 4-7-8 nefes tekniği sinir sisteminizi sakinleştirir. 5 duyu farkındalık egzersizi bedeni şimdiye getirir. Sevgili danışan son olarak kendinize süreç boyunca şefkatle yaklaşmanızı isteyeceğim. Kaygıyı hissettiğiniz anlarda “Şu an kaygı duyman tembellik değil, değişimden korkmanın doğal bir hali. ” diye kendinize hatırlatmanızı, “Bugün şu adımı attım, bu bile ilerleme. ” gibi ilerlemelerinizi kaydettiğiniz başarı günlüğü tutmanızı isteyeceğim. Bizlere her zaman yazabilirsiniz. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Psikolog Fatma Gizem Bitgen

Devamını Oku...