Fatma Gizem Bitgen

Psk. Fatma Gizem Bitgen

Kayseri

Online & Yüz yüze Çocuk- Ergen- Genç Danışmanlığı

4.9
(90 Yorum)

Uzman Hakkında

Merhabalar! Ben Psikolog Fatma Gizem Bitgen,

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi işletme bölümünden derece ile mezun olduktan sonra çift anadal yaptığım psikoloji bölümünden onur derecesi ile mezun oldum.

Lisans dönemimde üniversitede bulunan Merak ve Öğrenme Labaratuarında "Covid-19 döneminde çocuklar neler bilmek istiyor?" adlı çalışmada araştırmacı olarak görev aldım.

Kocasinan Rehberlik ve Araştırma Merkezi'nde özel gereksinimli çocuklar üzerine zorunlu stajımı, Rehber Klinik' te BDT, Mindfulness Temelli Terapi, Temel Sanat Terapisi, Temel Spor Psikolojisi eğitimi ve süpervizyonu üzerine gönüllü stajımı tamamladım.

Şu anda Kayseri Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi Yüksek Lisans Programına devam etmekteyim.

Çocuk, ergen ve genç danışanlarla çalışmaktayım.

Eğitim

  • Nuh Naci Yazgan Üniversitesi/ Psikoloji - Lisans
  • Nuh Naci Yazgan Üniversitesi/ İşletme - Lisans
  • Kayseri Üniversitesi/ İnsan Kaynakları Yönetimi - Yüksek Lisans

Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)

  • Çocuk Merkezli Oyun Terapisi Eğitimi/ Oyun Terapileri Derneği
  • Projektif Testler Eğitimi
  • Çocuk Değerlendirme Testleri Eğitimi
  • Çocukluk Dönemi Psikopatolojileri ve Müdahale Yöntemleri Eğitimi
  • Çocuk ve Ergen Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi/ Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği

Uzmanlık Alanları

Depresyon
Panik Bozukluk
Yas
Anksiyete
Öfke Yönetimi
Ergen Psikolojisi
Özgüven Problemleri
Çocuk Psikolojisi
Değersizlik / Yetersizlik Hisleri
Duygular
Uyum Sorunları
Yalnızlık
İletişim Problemleri
Mükemmelliyetçilik
Stres
Erteleme Davranışı
Fobi
Sosyal Kaygı
İlişki Sorunları
Öğrenme Güçlüğü
Çocuk ve Ergen Psikolojisi
Evlilik ve Evlilik Öncesi Konular
Sınav Kaygısı
Kardeş Kıskançlığı
Zaman Yönetimi
Akran Zorbalığı
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite

Çalışma Ekolleri

  • Yönlendirmesiz Çocuk Merkezli Oyun Terapisi
  • Bilişsel Davranışçı Terapi

Cevaplar (308)

Merhabalar,Yazdıklarınızı okuduğumda çocuğunuzun içinde bulunduğu durumun sizi nasıl çaresiz hissettirdiğini çok net bir şekilde hissettim. Paylaştıklarınızdan çocuğunuzun üstündeki sorumluluklar sebebiyle duygusunu düzenlemekte zorlandığını görüyorum. Biz yetişkinler için onların dünyası küçük gibi görünse de 2. sınıf dönemi yaş grubunda çocuklar arkadaş ilişkilerinin yoğunlaşması ve artan akademik kaygıyla birlikte aslında kendi dünyalarında çok da kolay bir durum içerisinde değillerdir. Şimdi bu pencerede çocuğunuzun gelişim dönemine ve sizin neler yapabileceğinize birlikte bakalım. Kızınızın yanlış yapınca ağlama, ödevi erteleme, hayır cevabıyla zorlanma gibi davranışları duygusal regülasyon güçlüğü, performans kaygısı, yaş gelişimi gibi durumlarla uyumlu görünüyor. "Yanlış çizdim, yanlış yaptım. " diye ağlaması ve bir daha yapmak istememesi mükemmel yapma baskısından kaynaklanıyor olabilir. Hata yapmaktan korkuyor çünkü öğretmeninin, sizin, arkadaşlarının gözünde yetersiz görünmekten çekiniyor. Diğer yanda kurallara sürekli uymak zorunda olduğu, sessiz kalmak zorunda olduğu okuldan gelir gelmez ödevlerini yapmak zorunda hissetmesi de duygularının taşmasına sebep olabilir. Sevgili ebeveyn en önemlisi ise kızınız henüz duygularını düzenlemeyi öğrenmemiş olabilir. 7–8 yaş çocukları henüz sabretmek, hayırı kabul etmek, duyguyu söze dökmek konusunda yetişkin gibi değildir. Bu bir “davranış problemi” değil, gelişimsel bir dönemdir. Peki neler yapabilirsiniz?Bu noktada ilk olarak bir rutin oluşturmanızı önereceğim. Bu yukarıda da belirttiğim gibi okuldan gelir gelmez ödev yapmayı içermeyen bir program olmalı. Örneğin eve geldiğinde ilk olarak 20-30 dakika serbest zaman ardından yemek veya atıştırmalık, sonrasında zıplama esneme gibi bir fiziksel hareket ve ödev gibi bir rutin olabilir. Bunu çocuğunuzla belirlemeniz çocuğunuzu hem sakinleştirir hem de kendi sorumluluğunu almasını sağlayabilir. İkinci olarak 10 dakika süren bir ödevi 1 saate kadar uzatması üzerine konuşalım. bu davranışı kızınızın ödevi gözünde çok büyüttüğünü gösteriyor. O halde ödevi 5 dakikalık küçük parçalara bölebilir, her parça bitince 1–2 dakika minik molalar verebilir, kum saati, zamanlayıcı veya sticker gibi yöntemlerle keyifli hale getirmeyi deneyebilirsiniz. Bu sayede beyin “başardım” sinyali alır ve kaygı azalır. Üçüncü olarak ağlaması üzerine konuşalım. Çocukların öfkesinin ya da ağlamasının her zaman mantıklı bir izi yokmuş gibi görünebilir dışarıdan. Ama o an, onun için dünya kadar gerçek, dünya kadar acıtıcı. Ağlama krizi sırasında mantık devre dışıdır. O an söylenen hiçbir söz işe yaramaz. Bu noktada kızınız sakinleşince “Şu an çok sinirlendin, buradayım. Hazır olduğunda devam ederiz. ” gibi bir cümle ile öncelikle duygularını gördüğünüzü ve anladığınızı belirtmeniz kızınızın anlaşıldığını hissetmesi ve duygularını düzenlemeyi öğrenmesi noktasında önem teşkil ediyor. Bununla birlikte süreç boyunca “Yanlış yapman, öğrenmenin bir parçası. ”, “Mükemmel olman gerekmiyor. Denemen yeterli. ”, “Birlikte sadece ilk adımı yapalım, gerisi kolaylaşacak. ” gibi cümleler ile geri dönüşlerde bulunmanız çocuğunuzun duygusunu adlandırması noktasında yardımcı olacaktır. Dördüncü olarak hayır deme konusunu ele alalım istiyorum. Sevgili ebeveyn çocuklara hayır denildiği zaman fazla açıklamalara gerek yoktur. Evin bir kuralı varsa buna uymalıdır. Evet anlayışlı olmanız, duygularını yansıtmanız önemli ancak ebeveyn olarak sınırları belirleyen sizsiniz. “Hayır çünkü şimdi yemek yiyeceğiz, bak şöyle olacak…” gibi açıklamalar çocuğun pazarlık yapmasına neden olur. Bunun yerine “Şimdi değil. İstersen 10 dakika sonra tekrar sorabilirsin. ” gibi bir açıklama ile erteleme hayırı yumuşatır ve öğrenilebilir kılar. Süreç boyunca yazmaya devam edebilirsiniz. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Psikolog Fatma Gizem Bitgen

Devamını Oku...

Merhabalar,Yazdıklarınızı okuduğumda sizin de belirttiğiniz gibi çocuğunuzun gelişimine yönelik farkındalık seviyenizin yüksek olduğunu çok net bir şekilde hissettim ve bu çok kıymetli. Ancak diğer yanda sanki kendinize karşı "oğlumu büyütürken hiç hata yapmamalıyım" gibi bir algı ile çok yüklendiğinizi görüyorum. Sevgili danışan elbette oğlunuzu en iyi şekilde büyütme düşünceniz çok özel ve kıymetli ancak mükemmel ebeveyn yoktur. Şimdi bu pencerede oğlunuzun gelişim dönemine ve sizin neler yapabileceğinize birlikte bakalım. 2. 5 yaşında çocuklar inat, hayır deme, ağlama, yüksek enerji, seçicilik, uyku düzensizlikleri gibi davranışlar gösterebilirler ve sizin de belirttiğiniz gibi bunların tamamı nöro gelişimsel olarak normaldir. Ancak yine de beyniniz artan sorumluluk, yorgunluk, sürekli tetikte olma, uyku eksikliği, “yanlış yapmayayım” baskısı taşıdığı için, en ufak şey bile büyük bir tehdit gibi algılıyor olabilir. Yani anlattıklarınız sizin kötü veya yetersiz bir bir anne olduğunuzu değil çocuğunuzun içinde bulunduğu yoğun döneme karşı tükenen, yorulan biri olduğunuzu gösteriyor ve bu çok insani. Bu durumu böyle önemsemeniz aslında ne kadar duyarlı bir anne olduğunuzu gösteriyor. Peki bu süreçte neler yapabilirsiniz?Öncelikle öfkenizin arttığı anlarda hemen tepki vermek yerine bir an durup ardından 4 saniye boyunca nefes almanızı ve vereceğiniz tepkiyi 10 saniye ertelemenizi önereceğim. Bu noktada beyniniz hızlı tepki vermek yerine durumu algılamaya yönelik bir tutuma geçecektir. İkinci olarak oğlunuzun ısrarcılık, ağlama, yemek yememe veya aşırı seçicilik gibi davranışları üzerine çıkan öfkenize yönelik bir plan oluşturmanızı isteyeceğim. Bu örneğin “Yemekte yemeyi reddederse 5 dakikalık mola veriyoruz. ”, “Ağladığında önce sarılmayı teklif ediyorum, işe yaramazsa kendi kendini sakinleştirme alanı açıyorum. ” gibi adımları içerebilir. Bu sayede kontrol hissiniz artar ve bu durum daha az öfke ile sonuçlanabilir. Üçüncü olarak kendinize alanlar açmanızı isteyeceğim. Elbette çocuğunuzun şu anda güvenilir, şefkatli bir bakıma ihtiyacı var ancak kendi ihtiyaçlarınızı yok saydığınızda çocuğunuza da iyi gelemeyebilirsiniz. Bu örneğin oğlunuz uyurken kısa bir yürüyüş yapmak olabilir, sevdiğiniz bir müziği dinlemek olabilir, güvendiğiniz birinden 1 saatliğine de olsa destek almak olabilir ve bu 1 saati tiyatro sergi veya bir kahve içmek gibi sadece kendinize ayırmanız olabilir. Bu sayede sinir sisteminiz resetlenir, siz sakin olduğunuzda oğlunuz da doğal olarak daha sakin olur. Son olarak kendinize şefkatle yaklaşmanızı rica edeceğim. “Çocuğum mükemmel değil, ben de değilim. Birlikte öğreniyoruz. ”, “Bugün bir an zorlandım ama bu beni kötü anne yapmaz. ” gibi cümleler zihninizin esnemesine ve öfkenizin azalmasına yardımcı olabilir. Süreç boyunca yazmaya devam edebilirsiniz. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Psikolog Fatma Gizem Bitgen

Devamını Oku...

Merhabalar,Yazdıklarınızı okuduğumda içinde bulunduğunuz durumun sizi nasıl yorduğunu çok net bir şekilde hissettim. Siz işinizi yapmaya, ana odaklanmaya, karşınızdakini anlamaya çalıştıkça zihninizin farklı yerlerde gezmesinin ne kadar zorlayıcı olabileceğini tahmin edebiliyorum. Bu noktada duygularınızı paylaştığımı bilmenizi isterim. Şimdi içinde bulunduğunuz duruma daha yakından bakalım ve neler yapabilirsiniz üzerine konuşalım. Sevgili danışan bu durumu çocukluğunuzdan beri yaşadığınızı belirtmişsiniz. Paylaşımlarınızdan bu süreçte herhangi bir destek de almadığınızı anlıyorum. Aslında bu noktada şu anki yaşınıza kadar bu durumu nasıl yönettiğiniz önemli. Şuanda bir meslek sahibisiniz. O halde bu mesleği elde etme yolculuğunuzda bir eğitim hayatından ve pek çok farklı sınavdan geçmiş olmalısınız. Peki bu süreci nasıl yönetiyordunuz? Mesleğinizi yapmadan önce staj yaptıysanız o zamanki başarılarınız üzerine düşünebilir misiniz? Geçmişiniz üzerine düşünmeniz farkındalığınızın artmasına yardımcı olabilir. Gelelim neler yapabileceğinize;Birisi soru sorduğunda dikkatinizin dağıldığını, ne diyeceğinizi bilemediğinizi ve karşınızdaki kişinin sizi ilgisiz zannettiğini belirtmişsiniz. Böyle bir durumda karşınızdakini anlamak için zaman istemeniz çok insani bir tepkidir. “Bir saniye, söylediklerini zihnimde toparlamak istiyorum. ” gibi bir tepki vermeniz hem kendinize zaman tanımanızı sağlar hem de karşıdaki kişinin yanlış anlamasını önler. Diğer yanda arkadaşınızla veya bir başkasıyla konuşurken aslında baştan sona kadar susup dinlemek yerine arada sorular sormanız hem dikkatinizi aktif tutar hem de karşı taraf gerçekten dinlenildiğini hisseder. İkinci olarak çocukları gözlemleme konusunda sıkıntı yaşamanızı ele alalım. Bu noktada çocuklarla ilgili küçük notlar almanızı önereceğim. Her çocuğun her özelliğini aklınızda tutamayabilir, bazen odaklanamayabilirsiniz, bu çok insani. “Ayşe - dalgın - grup oyununda kenarda. ” gibi notlar almanız hafızayı rahatlatır ve dikkat yükünü azaltır. Üçüncü olarak zihinsel anlamda odaklanmak için günde 5 dakika da olsa 4-7-8 nefesi yapmanızı, mum, ses, kelime gibi bir şeye 60 saniye odaklanmanızı, mindfulness farkındalık egzersizi yapmanızı önereceğim. Bu sayede bilişsel kasların güçlenmesini sağlayabilirsiniz. Bununla birlikte işlerinizi parçalara bölmeniz ve bir plan doğrultusunda ilerlemeniz zihinsel yükünüzün hafiflemesine yardımcı olabilir. Son olarak kendinize nazik olmanızı rica edeceğim. Süreç boyunca yazmaya devam edebilirsiniz. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Psikolog Fatma Gizem Bitgen

Devamını Oku...

Merhabalar,Paylaştıklarınızdan gerek okulda gerek evde ne kadar yalnız ve anlaşılmamış hissettiğinizi çok net bir şekilde hissettim. Siz okulda veya çevrenizde konuşmaya, kendinizi ifade etmeye, evde ailenize durumu anlatmaya çalıştıkça beklediğiniz ilgiyi görememenin ne kadar yorucu olabileceğini tahmin edebiliyorum. Bu noktada duygularınızı paylaştığımı bilmenizi isterim. Şimdi içinde bulunduğunuz duruma daha yakından bakalım ve neler yapabilirsiniz, üzerine konuşalım. Kendinizi dışlanmış hissediyorsunuz; bu his genellikle çevreden gelen küçük küçük reddedilmelerin birikmesiyle oluşuyor. Ancak bu noktada bilmenizi isterim ki dışlandığınız için değersiz değilsiniz, sadece şu an doğru insanlara denk gelmemiş olabilirsiniz. Ve iletişim kuramamanız şimdiye kadar ki sosyal beceri fırsatlarının az oluşundan, güvenli ilişkiler kuramamış olmanız gibi geçmiş deneyimlerinizden kaynaklanıyor olabilir ancak bu kader değildir ve yine öğrenme deneyimleriyle değiştirilebilir. Peki neler yapabilirsiniz?İlk olarak kendinize iletişim ‘becerinizi geliştireceğim’ gibi çok büyük bir baskı kurmadan, sadece insanlarla aynı ortamda bulunmaya çalışmak iyi gelebilir. Mesela okulda, teneffüslerde sessizce etrafta olan biteni gözlemlemek bile bir başlangıç. Kimi zaman insanların yanına yaklaşmak gerekmeyebilir; bazen izleyici olmak, sosyal etkileşimlerin nasıl döndüğünü görmek, “Burası benim için ne kadar güvenli acaba?” sorusuna cevap verebilir. İkinci olarak tek seferde büyük bir grupla iletişim kurmaya çalışmak değil, bire bir küçük adımlarla çevrenizle temas kurmaya çalışmanız olacak. İnsanlarla bağ kurmaya küçük ortamlarda, ortak ilgi alanlarında başlamak daha kolaydır. Bu herhangi bir konu veya nesne üzerine “Bunu sen de sevdin mi?”, “Sence hangisi daha iyi?”, “Bu konuda fikrin ne?” temalı ifadeler olabilir ve bu ifadeler karşılıklı fikirleri belirtmek üzerine etkili olabilir. Bununla birlikte online kitap toplulukları, hobi alanları, dil, resim, yaratıcı yazarlık gibi kısa kurslar size bu anlamda fırsatlar sunabilir. Üçüncü olarak "iletişim kuramıyorum, sohbetim sarmıyor" ifadenizi ele almak istiyorum. Sevgili danışan yukarıda da belirttiğim gibi şu an konuşmalarım ilerlemiyor diye kendinizi sıkıcı sanıyorsunuz, ama aslında bu sadece pratiği olmayan bir beceri. Tıpkı matematik, spor ya da sürüş gibi; konuşma da öğrenilir. Bu noktada kendinizi daha iyi tanımanızı ve özgüven gelişiminizi destekleyecek bir defter çalışması yapmanızı isteyeceğim. O defterde şu soruları cevaplamanızı isteyeceğim;"En sevdiğim 5 şey", "Hayatımda dönüm noktası olan 3 anı", "Mizah tarzım", "Hayatta beni en çok düşündüren şeyler", "Hangi konularda saatlerce konuşabilirim?"Son olarak ailenizle olan ilişkiniz üzerine konuşalım istiyorum. Ailenizle paylaşım azalınca içinize kapanmanız çok anlaşılır. Onlarla konuşmak zor geliyorsa, bazen düşüncelerinizi bir deftere dökmek ya da size iyi gelen bir uğraş seçmek, içinizde dolaşan duygu yoğunluğunu biraz olsun hafifletebilir. Sevgili danışan henüz çok gençsiniz. Şu an eksik değil, yolun başındasınız. İnsanlarla bağ kurmayı öğreneceksin. Bu süreçte kendinize şefkatle yaklaşmanızı rica edeceğim. Süreç boyunca yazmaya devam edebilirsiniz. Cevabımın faydalı olmasını umuyor, sağlıklı günler diliyorum. Psikolog Fatma Gizem Bitgen

Devamını Oku...