Ailemle yaşamak psikolojimi etkiliyor
Ailemi çok seviyorum ama artık onlara karşı bir bıkkınlık hissediyorum. Çok soğudum yani. Bir şey dediklerinde sanki bir yerimi istiyorlar gibi geliyor. Bana iyi davransalar bu kadar olmaz biliyorum ama işte... Bana karşı sanki bilmediğim bir garezleri var sanki. Bütün bunlara rağmen hâlâ kendilerine dört dörtlük hizmet etmeye çalışıyorum. Sosyal hayatım yok denecek kadar az. Artık yaşama hevesim de kalmadı. İntihar etmek de istemiyorum ama artık dayanamıyorum. Kardeşlerim de beni umursamıyor. Sanki onların ablası değil de evde hizmetçi kız gibi istediklerini yapıyorum. Bana yapılanları başkasına yapsalar bir dakika bile bu evde kalmaz. Ama benim hiçbir fikrim düşüncem yokmuş gibi davranılıyor. Bu durum beni çok hayattan soğuttu. Bu dünyada niye ben varım. Benim gibi kimse var mı. Ölsem umurlarında bile olmaz. Çünkü ben bir evlat, kardeş değilim. Daha ne diyeyim bilmiyorum. O kadar doluyum ki 40 sayfa da yazsam 50 sayfa da yazsam yetmeyecek. Ve bu yazdıklarım bir şeyi de değiştirmeyecek biliyorum. Farkında olduğum şeyleri değiştirememek yoruyor. Şimdilik bu kadar anlatayım. Teşekkürler.
Bu soru 10 Ağustos 2025 14:43 tarihinde Psikolog Serra Menevşe tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba sevgili danışan, yaşadığınız kırgınlığı, öfkeyi ve yalnızlığı yazdıklarınızdan hissedebiliyorum. Böyle bir döngüde yaşamak, anlattığınız ailede her sabah yeni bir güne başlamak büyük çaba ve sabır gerektiren bir durum gibi gözüküyor. Öncelikle sizi bu yüzden içtenliğimle kutluyorum. Buraya yazarak aslında içinizden bu yükü atmaya, paylaşmaya ve belki de çözüm önerisi bulmaya çalıştığınız için siz de kendinizi kutlayın çünkü bu kadar özel bilgilerin paylaşımını yapmak insanlar için zorlayıcı olabiliyor.
Ailenizi çok sevmenize karşın onlara karşı bıkkınlık hissettiğinizi dile getirmişsiniz, ben de bu durumda size sormak isterim bu bıkkınlığı hangi durumlarda hissediyor ve bununla nasıl baş ediyorsunuz? Bireylerin zorlayıcı durumlar karşısında baş etme biçimleri farklıdır. Bazıları kaçınır sorunu görmezden gelir, bazıları duygu odaklı yaklaşır yani sorundan çok hissettiği duygularla ilgilenir, bazıları ise problem odaklıdır, ortadaki sorunu çözmeye yöneliktir. Bunlardan hangileri sizi anlatıyor, biraz burada düşünelim mi ?
Bazen hissettiğimiz duygulardan ötürü olayları objektif bir şekilde değerlendirmekten uzaklaşabiliriz. Hissettiklerimiz o kadar ağırdır ki adeta dünyayı onlarla görürüz bu da bizim bakış açımızı şekillendirir. Yaşadıklarınız karşısında böyle hissetmeniz de anormal değil bunu belirtmek isterim, çabalarınıza rağmen umursanmıyormuş gibi hissetmeniz normal bir durum, birçok kişi bu durumda böyle hissedebilir. Burada ben sizden ailenizle olan diyalogları, sizden talepleri gibi dinamikleri ve sizin karşısında hissettiklerinizi not almanızı isteyeceğim. Şu şekilde sütunlara ayırarak not alırsanız sizin için daha işlevsel olabilir: Durum- duygu-o an aklınızdan geçen ilk düşünce- yerine koyabileceğiniz alternatif düşünce. Burada yer alan aklınızdan geçen ilk düşünceye biz otomatik düşünce deriz. Otomatik düşünce ani gelişir ve mantıklı olmak zorunda değildir, bizim çabamızla değiştirilebilir. Buradaki düşünceleri fark edip yerine koyulabilecek alternatif düşünceleri geliştirebilirsiniz. Yakın arkadaşınız bu durumu yaşıyor olsaydı ona diyeceklerinizi hayal ederek bu kısmı bu şekilde doldurabilirsiniz, bu sizin için daha kolay olabilir.
Sosyal hayatınızın az olduğundan bahsetmişsiniz. Sosyal hayatınızın nasıl olmasını isterdiniz? İstediğiniz gibi bir sosyal hayat sürmenize engel olan şeyleri listeleyelim mi? Engelleri bertaraf etmek ve hedefimize ulaşmamız için önce görmek ve tanımak gerekir. Bu noktada her bir madde için “Bunun için ne yapabilirim?” diye düşünmenizi istiyorum.
Sevgili danışanım yazdıklarınız doğrultusunda zihnimde; kendisinden çok veren , çeşitli fedakarlıklarda bulunan fakat istediği karşılığı alamayan biri beliriyor. Bu noktada dışarıya karşı çok verici olmak kişinin kendisini unutmasına, kendi istek ve tercihlerini düşünmemesine sebep olabilir. Kendinizi hatırlamaya ne dersiniz? Tüm bu yaşanılanlar kendi gözünüzdeki değerinizi, sevginizi ve saygınızı yavaşça yitirmenize sebep olabilir.
Kendi düşüncelerinizi, duygularınızı kabul edip yaşayabilmeniz bir başkasının da bunları kabul etmesi bakımından çok kıymetli. Gözünüz kapatın ve herkesin her dediğini yapan, sevdiklerine karşı fazlaca fedakarlık yapan, elindekileri hiç düşünmeden karşı tarafa veren ve kendini hiç öncelemeyen birini hayal edin. Bu kişinin hissettikleri yoğun umutsuzluk, değersizlik, yok sayılma ve yoğun öfke gibi duygular olabilir. İşte tam da burada kişi kendini öncelese, kendi arzu ettiği gibi bir yaşam sürse ve hayır diyebilse hayatında neler değişirdi?
Sınırlar kişiyi korumak için vardır, unutmayın sınır duvar değil kapıdır. Gelene izin vermek ya da git demek tamamen sizin tercihinizdedir. Çok çeşitli sınır çizme örnekleri vardır, mesela “hayır” demek. Bazen hayır demek en özsaygınızı ve özdeğerinizi geri kazanmanıza yardım edebilir. Hayır demeniz kendi sesinize izin vermeniz anlamına gelebilir. Bunun için hayır deme pratikleri yapabilirsiniz.
Kendinizi kendinize hatırlatacak küçük ama anlamlı şeyler yapabilirsiniz. Sizi en çok ne mutlu eder mesela? Kahve eşliğinde en sevilen kitaptan 20 sayfa okumak, sevilen bir arkadaşıyla kaliteli 2 saat geçirmek, sevilen diziden bir bölüm izlemek, dışarıda yarım saat bir yürüyüş yapmak, en sevilen şarkıcının tüm şarkılarını dinlemek…. Bunların hepsi ve daha fazlası ihtimaller arasında. Burada yazılanlar ve aklınıza gelenlerin arasından size iyi gelebilecek ve kendinizle tekrar tanışabileceğiniz alanlar yaratacak olan etkinlikler bu süreçte önem arz ediyor.
Bunların dışında kendinize her gün yarım saat vakit ayırabilirsiniz. Kendinize ayırdığınız vakitler kendinize önem vermeniz, değerli hissetmeniz ve mental ve fiziksel olarak toparlanmanızı sağlayabilir.
Yazdıklarınızın bir şeyi değiştirmeyeceği düşüncenizi anlıyorum. Burada diyebilirim ki bir sıfırdan büyüktür. Yani bir adım atmak mesela buraya yazmak gibi ne kadar küçük bir adım gibi gözükse de sizi belki de duygu yoğunluğundan kurtarıp yaşadıklarınıza dışarıdan bir gözle bakmanızı sağlayacak. Unutmayın bağ kurmak iyileştirir, insan insana lazımdır.
Yazdıklarım gözünüze çok kalabalık gelebilir, kafanız karışabilir bunun için isterseniz yavaş yavaş gidebilirsiniz. Öncelikle kısa sürede işinize yarayabilecek şeylerle başlayabilirsiniz.
Bu süreçte bana her zaman yazabilirsiniz, umarım yazdıklarım hayatınızda bir yere dokunmuştur. İyi günler dilerim.
Psikolog Serra Menevşe