Serra Menevşe

Psk. Serra Menevşe

Kastamonu

Depresyon, Anksiyete, OKB, Panik Bozukluk, Sosyal Fobi, İlişki Problemleri,Öfke Problemleri, Sınav Koçluğu,Eğitim Danışmanlığı, Travma Psikolojisi, Ergen ve Yetişkin Danışmanlığı

5.0
(9 Yorum)

Uzman Hakkında

İstanbul Üniversitesi psikoloji bölümünden onur derecesiyle mezun oldum. Dört yıl boyunca çeşitli özel kliniklerde, Öget ÖKTEM eşliğinde Çapa Tıp Fakültesi'nde, online danışmanlık merkezinde ve sosyal hizmetlerde stajlarımı tamamladım. Okulda gördüğüm kaliteli eğitimlerin yanı sıra kendimi alanda taze ve aktif tutmaya özen gösterdim, bunun için birçok seminerlere katıldım, eğitimler aldım, kitaplar okudum,araştırmalar yaptım. Şuan BDT ekolüyle ergen ve yetişkin seanslarımı yürütüyorum.

Eğitim

  • İstanbul Üniversitesi - Lisans

Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)

  • Bilişsel Davranışçı Terapi
  • Bağımlılık
  • Psikolojik Sağlamlık
  • Sınırlar
  • Seans Odası Seminerleri
  • Psikoloğun Alet Çantası Travma ve Yas
  • Tercih ve Kariyer Rehberliği

Uzmanlık Alanları

Depresyon
Panik Bozukluk
Yas
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Anksiyete
Öfke Yönetimi
Duygudurum Bozuklukları
Tükenmişlik
Yetişkin Psikolojisi
Ergen Psikolojisi
Özgüven Problemleri
Motivasyon Sorunları
Değersizlik / Yetersizlik Hisleri
Duygular
Uyum Sorunları
Hastalık Kaygısı
Yalnızlık
İletişim Problemleri
Mükemmelliyetçilik
Stres
Erteleme Davranışı
Fobi
Sosyal Kaygı
İlişki Sorunları
Uyku Bozuklukları
Duygudurum Bozuklukları
Duygusal Yeme
Sınav Kaygısı
Zaman Yönetimi
Kariyer Rehberliği
Akran Zorbalığı
Varoluşsal Kaygılar
Narsistik Kişilik

Çalışma Ekolleri

  • Bilişsel Davranışçı Terapi

Cevaplar (46)

Merhaba sevgili danışan, sizin anlattıklarınızı okurken içimde bir sıkışma hissettim; sanki neşenin ve beraberliğin arkasında, kendinizi sürekli didikleyen ve “acaba hata mı yaptım?” diye kaygı duyan bir tarafınız var. Belli ki başkalarını kırmak ya da yanlış bir izlenim bırakmak sizin için oldukça hassas bir noktada duruyor. Orada bir yerde, içinizde kendinizi sürekli sorgulayan bir iç ses var gibi. .. Bu iç ses bazen o kadar baskın olabiliyor ki, gününüz ne kadar keyifli geçerse geçsin, gece olunca aklınıza yeniden üşüşüyor. Belki de çok tanıdık geliyor bu durum size; bir şeylerin tadını tam çıkaramadan, kendinize yüklenmek zorunda kalmak. .. İnsanları incitmemeye dair bir hassasiyetinizin olması çok naif bir özellik fakat kişiyi bu denli kendini sorgulamaya, emin olmamaya ittiğinde bu durumun eksileri artılarından belirgin hale geliyor. Bu durumun ne zamandır sizinle beraber olduğunu anlamaya çalışmanızı öneririm. Belirgin bir olayla mı ortaya çıktı yoksa kendiliğinden mi? Eğer belirgin bir olayla karşılaştıysanız şayet bu tepkileriniz temkinli olmak adına bir süreliğine anlaşılabilir fakat öbür türlüsü zihnin sizi düşürmek istediği bir tuzak haline gelebilir. Toplumumuzda özellikle yetiştirilme çağından itibaren çocuklara çok gülünmesinin sakıncaları anlatılır, dışarıdan çok hoş gözükmediğini daha ağır durulması gerektiği söylenir. Buna zaman zaman çoğumuz şahit olmuş, bir kısmımız da deneyimlemişizdir. Bu durumu içselleştirmek, bu duruma uygun davranmaya çalışmak ve zıttı bir davranış karşısında suçluluk, pişmanlık ve üzüntü hissetmiş olabilirsiniz. Özellikle iletişimde “fazlalık” hissi; “çok konuştum, fazla güldüm, yanlış bir şey söyledim mi?” kaygısı bazen hiç beklemediğimiz şekilde üzerimize çöreklenebiliyor. Bu düşüncelerin kendi kendine dinmeyişi de tabi ki oldukça yorucu. Şimdi şöyle bir önerim olabilir: Bir akşam ayrı bir defter açın ve “Bugün ne söyledim, arkasındayım mı?” diye kendinizi kısaca sorgulayın. Sonra, bir de karşısına “Bunu bir başkası bana söylese ne hissederdim?” diye not düşün. Eminim çoğunlukla çok ağır olmadığını, belki de samimi olduğunu göreceksiniz. Burada amaç, iç sesinizin bazen fazladan acımasız olduğunun farkına varmak. Çünkü insan bazen kendi içindeki eleştirmeni dışarıdan daha baskın bir hâle getirebiliyor. Kısa bir nefes egzersiziyle, o sorgulama anda içinize birkaç sakin nefes çekmek de işe yarayabilir: Gözlerinizi kısaca kapatıp, burnunuzdan 4’e kadar sayarak nefes alın, 4’e kadar tutun ve yavaşça verin. Küçük bir aralık oluşsun o yoğun hissin içinde. . Yaptığınız, söylediğiniz şeyleri bir kitap okur gibi okumak, burada önemli olabilir çünkü kendi yaşantılarınızı bir gözlemci gibi dışarıdan bakabilme şansı yakalar ve daha objektif değerlendirebilirsiniz. Aşağıya birkaç egzersiz bırakmak isterim, özellikle eve geldiğinizde bu düşünceler zihninizden geçerken yaparsanız egzersizin etkisini daha fazla hissedersiniz. Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨İyi günler dilerim. Psikolog Serra MENEVŞE

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan, Sizin yaşadıklarınızı okurken ister istemez nefesimi tutup bir an duraksadım. Dışarıdan çok sıradanmış gibi gözüken bir ayrılık ya da eski ilişkiler konusu, sizin için neredeyse bir iç savaş alanına dönüşmüş gibi. Sanki kafanızın içinde yaramaz bir çocuk var ve sürekli dikkatinizi dağıtmaya çalışıyor, öyle değil mi?Bir anın içindeyken zihinde hiç hesapta olmayan düşüncelerin beliriyor olması, sizin kontrolünüz dışıdır çoğu zaman. Günde beynimizden 10000 adet düşünce geçiyor. Bu düşüncelerin yarısı istemli yarısı istemsiz. İstemsiz düşünceleri haliyle kontrol edemiyor, neden belirdiklerini anlayamayabiliyoruz. Bu noktada diyebilirim ki zihnimizden geçen düşünceler duygularımızı ve düşüncelerimizi her zaman yansıtmaz. Onlara zihinden geçen on bin düşünceden biri gözüyle bakabilmek, içine girip kişiselleştirmemek önemli olabilir. Bu durumda özellikle geçmişte yüksek duygu etkileşimi olan birinin zihninizde belirmesi normal olabileceği gibi, kontrolünüz dışında da gerçekleşebilir. Gördüğünüz bir şey, duyduğunuz bir şarkı sonucunda zihninizde belirmesi normaldir ama dediğim gibi geçip gitmesine izin vermemek, sıradan bir düşünce olabileceğini kabul etmek önemlidir. Biz direndikçe genelde düşünceler beynimizi daha fazla istila eder. Düşünmeyeceğim dediğimiz noktada tekrar kendimizi düşünüyorken bulmamız tesadüf değildir ne yazık ki. Zihin düşünmek istemediğimiz şeye daha fazla yakalanır ve teslim olur, biz ise kendimizi düşünmemeye çalıştığımız şeyin içinde daha fazla düşünürken buluruz. Bunun yolu dediğim gibi kendinizi rahat bırakmak, olayların içine çok girmemeye çalışmak. Belki de eski sevgilinize karşı geçmişte yoğun duygular hissetmiş olabilir, ayrılıktan sonra da bir miktar süre de yasını tutmuş olabilirsiniz bu çok normal bir durumdur. Şimdi ve şu anınızda kendisine karşı bir duygu beslemediğinden eminseniz bu düşüncelerle savaşmanızı gerektirecek bir durum yoktur, zihin tuzağa düşürmek ister. Bu durumda kendinizi çok zorlanmış hissettiğinizde aşağıya bırakacağım nefes egzersizlerini deneyebilirsiniz. Ayrıca küçük bir egzersiz önerisi daha sunmak isterim: Bir dahaki sefere o ses çıktığında, nefesinize odaklanarak birkaç derin nefes alın. Ardından, bu sesi gerçek bir kişiye benzetin ve ona yüksek sesle, “Şu anda senin söylediklerinle ilgilenmiyorum, hayatıma devam edeceğim” deyin. Hatta isterseniz, kendinizi bir seyirci gibi hayal edip, o düşüncelerin geçişini izlemenin tadına varmaya çalışabilirsiniz. Biraz tuhaf gelebilir ama zamanla o düşüncelerin üzerinizdeki hâkimiyeti azaltabilir. Baş edemediğiniz bir durum olduğunda, profesyonel destek almak bir uzmanla beraber süreci götürmek yararlı olabilir. Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨İyi günler dilerim. Psikolog Serra MENEVŞE

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan,Yazdıklarınızı düşününce, içinizdeki karışıklığın ne kadar güçlü olduğunu sanki cümlelerinizden görebiliyorum. Bir yanda alışkanlığın, geçmişte kalmış bir ilişkinin izleri; öte yanda yeniden ve güvenle bağlantı kurmaya çalışma isteği gibi iki farklı duygu iç içe geçmiş. Gerçekten yorucu bir denge bu… Hele ki köy ortamında, çevrenizin kısıtlı olması da seçiminizi ve zihninizi daha da meşgul ediyor olabilir. Öncelikle 4 aydır konuştuğunuz ama unutamadığınız çocuk hakkında konuşmak isterim. Böylesine bir iletişimi kesmek, aynı ortamda beraber olmak zorunda kalmak zor olabilir bu anlaşılırdır fakat önerim kendi hislerinize öncelik vermeniz. Yani kendinizi incinmiş hissediyorsanız, sevgi ve saygı görmediğinizi düşünüyorsanız kim olursa olsun o kişiyle iletişimde kalmak size zarar verebilir. Bunun etkisini belki kısa dönemde hissedemiyor olabilirsiniz fakat uzun vadede sizin kendinize bakışınıza da etkileyebilir dahasında kendinizi güvensiz tekinsiz bir alanda hissetmenize yol açabilir. Biraz şurada sorgulamanızı isterim. Değer,saygı ve sevgi gibi duyguları alamadığınız bir iletişimde sizi yakın tutan şey aynı köylü olmanız mı, yoksa konfor alanından çıkmak istememeniz mi? Olumsuz olsa bile bazı durumlar kişiye alışkanlık kazandırarak konfor alanı etkisi yaratabilir, bu durumda kişi o durumun kendisine nasıl geldiğini iyi ve kötüyü ayırt edememeye başlar bu durumda farklı seçeneklerin farkına varamaz ve kendisini o duruma adapte olmaya zorlar. Kişi,dışarıdan bir adım geriden baktığında büyük resmi görebilir. Büyük resmi görmek için minik bir adım atamaya ne dersiniz?Şuan güncel olarak konuştuğunuz çocuğu olumlu özellikleriyle aktarmanız zihnimde buraya bir aktarım yaptığınıza işaret etti. Isınmak istediğinizi dile getirmişsiniz. Biz genellikle böyle duyguların birden olduğuna, kendiliğinden geldiğine, bir uğraş ve çaba sonucu oluşmadığını inanırız. Kendinizi koruma güdüsüyle böyle davrandığınızı hissediyorum. Korkuyorum demenizden böyle bir his alıyorum, duygularınıza ket vuruyor belki kendinizi biraz daha yavaştan alıyor ve süreci gözlemliyorsunuz gibi duruyor. Sırf birine şans vermek istediğiniz için kendinizi zorlamak mı, yoksa gerçekten yavaş yavaş, doğal bir yakınlık mı daha size iyi gelir, bunu düşünmek faydalı olabilir. Biliyorsunuz, güven, zaman içinde ve küçük küçük adımlarla gelişiyor. Hemen birden yakın hissetmemeniz ya da tedirginlik duymanız, yaşadığınız önceki ilişkilerden, belki de geçmiş kırılganlıklardan kaynaklanıyor olabilir. Biraz kendinize şefkat gösterebilir misiniz burada? Belki şöyle diyebilirsiniz kendinize: “Zorlanmam normal, bu benim kırılgan tarafım, ama kendime bu geçişte anlayış göstereceğim. ”Karşı cinsle muhabbet sırasında kendinizde gözlemlediğiniz değişimleri not almanızı ve özellikle o an ne düşündüğünüzü not almanızı istesem yapabilir misiniz? O düşünceler çok kıymetli olabilir bizim için, not aldığınızda belki de kendinizin bile farkında olamadığı şeyleri görüyor olabilirsiniz. Eğer isterseniz bana buradan tekrar yazıp süreçte yaşadıklarınızı, kafanızı karıştıran yeni ayrıntıları da paylaşabilirsiniz. Böyle anlarda birine dert yanmak, gerçekten hafifletebilir. Şunu eklemek isterim: Kendi sınırlarınızı korumak, sevilmeye ve saygı görmeye değer olduğunuzu unutmadan hareket etmek, her zaman için kıymetli bir başlangıç olur. ✨Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨İyi günler dilerim. Psikolog Serra MENEVŞE

Devamını Oku...

Merhaba sevgili danışan, yazdıklarınız, bir yandan geleceğe dair umudunuzu, diğer yandan geçmişe dair takılıp kalan düşüncelerinizi gösteriyor. Sizi bu kadar zorlayan kıskançlık duygusunun altında çok daha karmaşık, belki de anlatması güç başka duygular da olabilir. Kafanız çok karışık olmalı. İlişkilerde geçmişte takılıp kalmak kişiler için yorucu olabilirken aynı zamanda ilişkinin şuanını yaşamayı engelleyebiliyor. Sizin yaşadığınız süreç de bu durumla oldukça örtüşüyor. İlişkilerde geçmişe takılmak, yeni bir olaymış gibi zihinde döngüde olması ve tüm bunların sonunda derin duygular hissetmek çok anlaşılabilir duruyor. Zihnimiz derya deniz bir alan gibidir. Oltamızı attığımızda, ağımıza takılanlar genelde bizi en çok etkileyen, farklı duygular barındıran düşüncelerdir. Ancak bu düşünceler, zamanla ilk halleriyle kalmaz; yeniden kurgulanır, bazen gerçeğinden uzaklaşabilir. Bu durum asıl olayla zihinde gezinenler arasında büyük farklılaşmalar olabilir. Benim önerim bu durumu net bir şekilde partnerinizle konuşmanız, endişelerinizi ve duygularınızı olabildiğince net bir şekilde aktarabilmek ve sorularınıza yanıt alabilmek. Eğer o konuşma sırasında duygularınızı tam olarak ifade edemediyseniz, bastırılmış hisler bugün yeniden yüzeye çıkıyor olabilir. Bu durum, geçmişe ait bir yas sürecinin hâlâ devam ettiğini gösterebilir. Şunları hayal etmiyor değilim: Belki içinizde sık sık “Acaba o kişilerin yerine geçseydim, bugün bu kadar sancılı olur muydu?” diye sorguluyorsunuz ya da ‘Geçmişiyle yarışmak imkânsız. .. ’ gibi düşüncelerle baş etmeye çalışıyorsunuz. Şunu unutmayın, aslında ona bugün birlikte kurduğunuz bağ üzerinden bağlanıyorsunuz; geçmişi değiştirmek olanaksız. O, bugünkü sizle birlikte bir hayat kurmak istiyor. Belki de bu gerçek, zaman zaman gözden kaçıyor olabilir. Sizin için detaylıca düşünmenizi ve kendinize şu soruları sormanızı isterim: “Sevgilimin geçmişiyle barışmak diye bir şey mümkün mü, ya da ben gerçekten bu geçmişle bir ömür geçirebilir miyim?” Çünkü bazen sevgi, her şeyi silebileceğimiz anlamına gelmez; bazı şeyleri kabullenmeyi, bazılarını ise birlikte taşımayı seçmek anlamına gelir. Bu soruların cevabı netleşmeden, kıskançlıkla mücadele etmek de oldukça zorlaşır. Eğer bu geçmişi zihninizde her seferinde yeniden canlandırıyorsanız, aslında o anı değil, kendi duygusal acınızı tekrar tekrar yaşatıyorsunuzdur. Tüm bu çalışmanın yanında bir de kendinizle baş başa kalabildiğiniz zamanlarda şöyle bir çalışma yapmanızı önerebilirim: Sevgiliniz aklınıza geldiğinde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Beraber uzun sayılabilecek bir zaman dilimini paylaşmışsınız bu süreç sizin için nasıldı? Aklınıza gelen ilk anıda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?İlişkinizdeki bağlılık ve sadakati nasıl değerlendirirsiniz? Geçmişin gölgesi mi var yine, yoksa bir huzur mu geliyor? Bu çalışmayı birkaç gün üst üste yapabilir, sonuçlarını değerlendirebilirsiniz. Bu süreçte bir çift terapistinden destek almak kolaylık sağlayabilir, tek başınıza baş etmek zorunda değilsiniz. Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨İyi günler dilerim. Psikolog Serra MENEVŞE

Devamını Oku...