Psk. Serra Menevşe
Kastamonu
İlişki Problemleri,Öfke Problemleri, Sınav Koçluğu,Eğitim Danışmanlığı, Ergen ve Yetişkin Danışmanlığı, Sınır Problemleri
Uzman Hakkında
İstanbul Üniversitesi psikoloji bölümünden onur derecesiyle mezun oldum. Dört yıl boyunca çeşitli özel kliniklerde, Öget ÖKTEM eşliğinde Çapa Tıp Fakültesi'nde, online danışmanlık merkezinde ve sosyal hizmetlerde stajlarımı tamamladım. Okulda gördüğüm kaliteli eğitimlerin yanı sıra kendimi alanda taze ve aktif tutmaya özen gösterdim, bunun için birçok seminerlere katıldım, eğitimler aldım, kitaplar okudum,araştırmalar yaptım.
Eğitim
- İstanbul Üniversitesi - Lisans
Seminerler / Konferanslar (Sertifikalar)
- Bilişsel Davranışçı Terapi
- Bağımlılık
- Psikolojik Sağlamlık
- Sınırlar
- Seans Odası Seminerleri
- Psikoloğun Alet Çantası Travma ve Yas
- Tercih ve Kariyer Rehberliği
Uzmanlık Alanları
Çalışma Ekolleri
- Bilişsel Davranışçı Terapi
Cevaplar (47)
Merhaba sevgili danışan, yazdıklarınızı okurken içinizde nasıl bir fırtına koptuğunu hissedebildim. Aldatılmak, hele ki böyle manipülatif bir şekilde kandırılmak, insanın kendisine olan inancını bile yerle bir edebiliyor bazen. Siz o kişinin yanında saf, temiz duygularla yer almışken; karşı tarafın böyle tutarsız davranması gerçekten ağır… Bunu hazmetmekte zorlanmanız, öfkenizin dalga dalga üzerinize gelmesi anlaşılır bir tepki. Kendinizi kör olup görememekle suçladığınızı görüyorum. Öncelikle şunu söylemek isterim ki hemen hemen hepimizin bildiği üzere güven duygusu bir ilişki için olmazsa olmaz bir elementtir. Bu konuda sizin bir ilişki içerisinde karşı tarafa güveniyor olmanız ve böyle bir durumu beklememeniz üşüyen birinin üstüne mont giymesi kadar normaldir. Bu durumda bir şeyleri görmüyor oluşunuz sizin körlüğünüzden ziyade karşı tarafın olayları manipüle etmesi ve başarılı bir şekilde gizlemesi olabilir. Bir buçuk ay konuştuğunuzdan bahsetmişsiniz. Ben öncelikle bu bir buçuk ayın sizin nezdinizde nasıl geçtiğini merak ediyorum. Sizin için nasıldı, düşününce o anları nasıl hatırlıyorsunuz? Bu soruların cevabı aslında yukarıda değindiğim konuya parmak basarak pekiştiriyor olabilir. Örneğin kendinizi gerçekten mutlu ve güvenli hissediyor olabilirsiniz bu durumda karşıda taraftan şüphelenmez ve ilişkinizi içinizden geldiği gibi kendi içinizde belirli temellere oturmuş şekilde inşa etmiş olabilirsiniz. Aldatılmak, zaman zaman insanların başına gelebilen özellikle son zamanlarda hızlıca artan bir olgu şeklinde karşımıza çıkar. Bireyler aldatıldığını öğrendikten sonra derin bir öfke duyabilir, bu öfkenin altına baktığımızda yoğun bir kırgınlık ve suçluluk duygusu sezilebilir. Bu noktada kişinin kendini suçlaması çok sık görülür. “Ben neyi eksik yaptım?”, “Ben yeterince iyi miydim?” gibi sorular, zihni defalarca döner. Oysa aldatma, çoğu zaman karşı tarafın kendi duygusal olgunlaşmamışlığı, dürtüselliği veya ilişki içindeki problemlerle baş etme kapasitesinin sınırlılığıyla ilgilidir. Bu nedenle kişi, yaşadığı bu durumu kendi yetersizliğiyle ilişkilendirmemelidir. İlişkilerin bitişi her ne sebeple olursa olsun bir yok oluş ve kopuşu temsil eder. İlişkinin bitmesi bir partneri, güveni,aidiyeti, sevgiyi kaybetmek olabilir ve bu noktada kayıplarda sıklıkla gözlemlediğimiz yas duygusu ortaya çıkar. Yas dediğimizde genelde ölülerin arkasından duyulan derin üzüntü şeklinde anlaşılabilir fakat yas şemsiye bir kavramdır ve tek bir şekilde ortaya çıkmaz. Yas tutmanın belirli özellikleri yoktur, çok değişkendir ve kişiye ,duruma, şartlara göre değişkenlik gösterir. Yasın belirli evreleri vardır ve ilk evrelerde şoktan sonra yoğun duygular yaşanır. Şuan sizin de yazdığınız yazılardan doğru derin duygular içinde olduğunuzu ve bu duyguların sizi etkilediğini anlayabiliyorum. Bu duyguları bastırmak ya da yaşamamaya çalışmak kısa vadede size çözüm gibi gelebilir fakat uzun vade için etkisi yıkıcı olabilir. Bu durumda ağlamanın, yeri geldiğinde gülmenin ve kahkaha atabiliyor olmanın, öfkenin ve pişmanlığın hissedilmesi normaldir ki bunlarla da sınırlandırılamayabilir ben sadece örnek vermek istedim. Aslında demek istediğim, bu süreçte çeşitli duygular yaşamak, yüreğinizde taşımak çok normaldir siz bir kayba tepki veriyorsunuz çünkü. Bu duygular sizin ihtiyaçlarınızı gidermeniz için bir adım sayılabilir, bu duyguların deneyimlenmesi sizi duygusal anlamda güçlendirebilir ve bu doğrultuda bir kazanım elde etmenize sebep olabilir. Bu durumda duyguları yaşamanıza izin vermek, onları keşfetmek sizin için iyi olabilir. Duyguların dili olsa size ne söylerdi mesela? Bunu belki direkt söze dökemiyor olabilirsiniz bu noktada hislerinizi bir renge boyayabilirsiniz. Tüm hislerinizi teker teker renklere boyayacak olsaydınız hangi renkleri seçerdiniz ?Bu zamanlarda çevrenize dönmek, ilişkiler kurmak iyi olabilir. Sosyal destek kişinin psikolojik sağlamlığını arttıran unsurlardandır. Yeri geldiğinde yakın dostunuzla bir kahve içmek, tanımadığınız birine merhaba demek, mahalle bakkalına günaydın demek bile sizin iyi oluş halinize katkıda bulunabilir. Basit ama etkili 😊Duygularınızı ve düşüncelerinizi not almanın da iyileştirici bir etkisi olabilir üzerinizde. Belki sözle söylenenler unutulup gidebilir ve nereye de gittiği de bilinmez ama yazıyla yazılanları göz görür, dil söyleyebilir. Ne zaman ne hissettiğinizi anlayabilir belki nelerden kaynaklandığı üzerine fikir yürütebilirsiniz. Bu yol keşif yolculuğu aslında, hayatı ve kendinizi keşfetmek. Bu süreçte profesyonel destek almak isterseniz de iletişime geçebiliriz. Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨İyi günler dilerim. Psikolog Serra MENEVŞE
Merhaba sevgili danışan, sizin anlattıklarınızı okurken içimde bir sıkışma hissettim; sanki neşenin ve beraberliğin arkasında, kendinizi sürekli didikleyen ve “acaba hata mı yaptım?” diye kaygı duyan bir tarafınız var. Belli ki başkalarını kırmak ya da yanlış bir izlenim bırakmak sizin için oldukça hassas bir noktada duruyor. Orada bir yerde, içinizde kendinizi sürekli sorgulayan bir iç ses var gibi. .. Bu iç ses bazen o kadar baskın olabiliyor ki, gününüz ne kadar keyifli geçerse geçsin, gece olunca aklınıza yeniden üşüşüyor. Belki de çok tanıdık geliyor bu durum size; bir şeylerin tadını tam çıkaramadan, kendinize yüklenmek zorunda kalmak. .. İnsanları incitmemeye dair bir hassasiyetinizin olması çok naif bir özellik fakat kişiyi bu denli kendini sorgulamaya, emin olmamaya ittiğinde bu durumun eksileri artılarından belirgin hale geliyor. Bu durumun ne zamandır sizinle beraber olduğunu anlamaya çalışmanızı öneririm. Belirgin bir olayla mı ortaya çıktı yoksa kendiliğinden mi? Eğer belirgin bir olayla karşılaştıysanız şayet bu tepkileriniz temkinli olmak adına bir süreliğine anlaşılabilir fakat öbür türlüsü zihnin sizi düşürmek istediği bir tuzak haline gelebilir. Toplumumuzda özellikle yetiştirilme çağından itibaren çocuklara çok gülünmesinin sakıncaları anlatılır, dışarıdan çok hoş gözükmediğini daha ağır durulması gerektiği söylenir. Buna zaman zaman çoğumuz şahit olmuş, bir kısmımız da deneyimlemişizdir. Bu durumu içselleştirmek, bu duruma uygun davranmaya çalışmak ve zıttı bir davranış karşısında suçluluk, pişmanlık ve üzüntü hissetmiş olabilirsiniz. Özellikle iletişimde “fazlalık” hissi; “çok konuştum, fazla güldüm, yanlış bir şey söyledim mi?” kaygısı bazen hiç beklemediğimiz şekilde üzerimize çöreklenebiliyor. Bu düşüncelerin kendi kendine dinmeyişi de tabi ki oldukça yorucu. Şimdi şöyle bir önerim olabilir: Bir akşam ayrı bir defter açın ve “Bugün ne söyledim, arkasındayım mı?” diye kendinizi kısaca sorgulayın. Sonra, bir de karşısına “Bunu bir başkası bana söylese ne hissederdim?” diye not düşün. Eminim çoğunlukla çok ağır olmadığını, belki de samimi olduğunu göreceksiniz. Burada amaç, iç sesinizin bazen fazladan acımasız olduğunun farkına varmak. Çünkü insan bazen kendi içindeki eleştirmeni dışarıdan daha baskın bir hâle getirebiliyor. Kısa bir nefes egzersiziyle, o sorgulama anda içinize birkaç sakin nefes çekmek de işe yarayabilir: Gözlerinizi kısaca kapatıp, burnunuzdan 4’e kadar sayarak nefes alın, 4’e kadar tutun ve yavaşça verin. Küçük bir aralık oluşsun o yoğun hissin içinde. . Yaptığınız, söylediğiniz şeyleri bir kitap okur gibi okumak, burada önemli olabilir çünkü kendi yaşantılarınızı bir gözlemci gibi dışarıdan bakabilme şansı yakalar ve daha objektif değerlendirebilirsiniz. Aşağıya birkaç egzersiz bırakmak isterim, özellikle eve geldiğinizde bu düşünceler zihninizden geçerken yaparsanız egzersizin etkisini daha fazla hissedersiniz. Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨İyi günler dilerim. Psikolog Serra MENEVŞE
Merhaba sevgili danışan, Sizin yaşadıklarınızı okurken ister istemez nefesimi tutup bir an duraksadım. Dışarıdan çok sıradanmış gibi gözüken bir ayrılık ya da eski ilişkiler konusu, sizin için neredeyse bir iç savaş alanına dönüşmüş gibi. Sanki kafanızın içinde yaramaz bir çocuk var ve sürekli dikkatinizi dağıtmaya çalışıyor, öyle değil mi?Bir anın içindeyken zihinde hiç hesapta olmayan düşüncelerin beliriyor olması, sizin kontrolünüz dışıdır çoğu zaman. Günde beynimizden 10000 adet düşünce geçiyor. Bu düşüncelerin yarısı istemli yarısı istemsiz. İstemsiz düşünceleri haliyle kontrol edemiyor, neden belirdiklerini anlayamayabiliyoruz. Bu noktada diyebilirim ki zihnimizden geçen düşünceler duygularımızı ve düşüncelerimizi her zaman yansıtmaz. Onlara zihinden geçen on bin düşünceden biri gözüyle bakabilmek, içine girip kişiselleştirmemek önemli olabilir. Bu durumda özellikle geçmişte yüksek duygu etkileşimi olan birinin zihninizde belirmesi normal olabileceği gibi, kontrolünüz dışında da gerçekleşebilir. Gördüğünüz bir şey, duyduğunuz bir şarkı sonucunda zihninizde belirmesi normaldir ama dediğim gibi geçip gitmesine izin vermemek, sıradan bir düşünce olabileceğini kabul etmek önemlidir. Biz direndikçe genelde düşünceler beynimizi daha fazla istila eder. Düşünmeyeceğim dediğimiz noktada tekrar kendimizi düşünüyorken bulmamız tesadüf değildir ne yazık ki. Zihin düşünmek istemediğimiz şeye daha fazla yakalanır ve teslim olur, biz ise kendimizi düşünmemeye çalıştığımız şeyin içinde daha fazla düşünürken buluruz. Bunun yolu dediğim gibi kendinizi rahat bırakmak, olayların içine çok girmemeye çalışmak. Belki de eski sevgilinize karşı geçmişte yoğun duygular hissetmiş olabilir, ayrılıktan sonra da bir miktar süre de yasını tutmuş olabilirsiniz bu çok normal bir durumdur. Şimdi ve şu anınızda kendisine karşı bir duygu beslemediğinden eminseniz bu düşüncelerle savaşmanızı gerektirecek bir durum yoktur, zihin tuzağa düşürmek ister. Bu durumda kendinizi çok zorlanmış hissettiğinizde aşağıya bırakacağım nefes egzersizlerini deneyebilirsiniz. Ayrıca küçük bir egzersiz önerisi daha sunmak isterim: Bir dahaki sefere o ses çıktığında, nefesinize odaklanarak birkaç derin nefes alın. Ardından, bu sesi gerçek bir kişiye benzetin ve ona yüksek sesle, “Şu anda senin söylediklerinle ilgilenmiyorum, hayatıma devam edeceğim” deyin. Hatta isterseniz, kendinizi bir seyirci gibi hayal edip, o düşüncelerin geçişini izlemenin tadına varmaya çalışabilirsiniz. Biraz tuhaf gelebilir ama zamanla o düşüncelerin üzerinizdeki hâkimiyeti azaltabilir. Baş edemediğiniz bir durum olduğunda, profesyonel destek almak bir uzmanla beraber süreci götürmek yararlı olabilir. Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨İyi günler dilerim. Psikolog Serra MENEVŞE
Merhaba sevgili danışan,Yazdıklarınızı düşününce, içinizdeki karışıklığın ne kadar güçlü olduğunu sanki cümlelerinizden görebiliyorum. Bir yanda alışkanlığın, geçmişte kalmış bir ilişkinin izleri; öte yanda yeniden ve güvenle bağlantı kurmaya çalışma isteği gibi iki farklı duygu iç içe geçmiş. Gerçekten yorucu bir denge bu… Hele ki köy ortamında, çevrenizin kısıtlı olması da seçiminizi ve zihninizi daha da meşgul ediyor olabilir. Öncelikle 4 aydır konuştuğunuz ama unutamadığınız çocuk hakkında konuşmak isterim. Böylesine bir iletişimi kesmek, aynı ortamda beraber olmak zorunda kalmak zor olabilir bu anlaşılırdır fakat önerim kendi hislerinize öncelik vermeniz. Yani kendinizi incinmiş hissediyorsanız, sevgi ve saygı görmediğinizi düşünüyorsanız kim olursa olsun o kişiyle iletişimde kalmak size zarar verebilir. Bunun etkisini belki kısa dönemde hissedemiyor olabilirsiniz fakat uzun vadede sizin kendinize bakışınıza da etkileyebilir dahasında kendinizi güvensiz tekinsiz bir alanda hissetmenize yol açabilir. Biraz şurada sorgulamanızı isterim. Değer,saygı ve sevgi gibi duyguları alamadığınız bir iletişimde sizi yakın tutan şey aynı köylü olmanız mı, yoksa konfor alanından çıkmak istememeniz mi? Olumsuz olsa bile bazı durumlar kişiye alışkanlık kazandırarak konfor alanı etkisi yaratabilir, bu durumda kişi o durumun kendisine nasıl geldiğini iyi ve kötüyü ayırt edememeye başlar bu durumda farklı seçeneklerin farkına varamaz ve kendisini o duruma adapte olmaya zorlar. Kişi,dışarıdan bir adım geriden baktığında büyük resmi görebilir. Büyük resmi görmek için minik bir adım atamaya ne dersiniz?Şuan güncel olarak konuştuğunuz çocuğu olumlu özellikleriyle aktarmanız zihnimde buraya bir aktarım yaptığınıza işaret etti. Isınmak istediğinizi dile getirmişsiniz. Biz genellikle böyle duyguların birden olduğuna, kendiliğinden geldiğine, bir uğraş ve çaba sonucu oluşmadığını inanırız. Kendinizi koruma güdüsüyle böyle davrandığınızı hissediyorum. Korkuyorum demenizden böyle bir his alıyorum, duygularınıza ket vuruyor belki kendinizi biraz daha yavaştan alıyor ve süreci gözlemliyorsunuz gibi duruyor. Sırf birine şans vermek istediğiniz için kendinizi zorlamak mı, yoksa gerçekten yavaş yavaş, doğal bir yakınlık mı daha size iyi gelir, bunu düşünmek faydalı olabilir. Biliyorsunuz, güven, zaman içinde ve küçük küçük adımlarla gelişiyor. Hemen birden yakın hissetmemeniz ya da tedirginlik duymanız, yaşadığınız önceki ilişkilerden, belki de geçmiş kırılganlıklardan kaynaklanıyor olabilir. Biraz kendinize şefkat gösterebilir misiniz burada? Belki şöyle diyebilirsiniz kendinize: “Zorlanmam normal, bu benim kırılgan tarafım, ama kendime bu geçişte anlayış göstereceğim. ”Karşı cinsle muhabbet sırasında kendinizde gözlemlediğiniz değişimleri not almanızı ve özellikle o an ne düşündüğünüzü not almanızı istesem yapabilir misiniz? O düşünceler çok kıymetli olabilir bizim için, not aldığınızda belki de kendinizin bile farkında olamadığı şeyleri görüyor olabilirsiniz. Eğer isterseniz bana buradan tekrar yazıp süreçte yaşadıklarınızı, kafanızı karıştıran yeni ayrıntıları da paylaşabilirsiniz. Böyle anlarda birine dert yanmak, gerçekten hafifletebilir. Şunu eklemek isterim: Kendi sınırlarınızı korumak, sevilmeye ve saygı görmeye değer olduğunuzu unutmadan hareket etmek, her zaman için kıymetli bir başlangıç olur. ✨Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨İyi günler dilerim. Psikolog Serra MENEVŞE