İş Hayatı

kendimi neden sürekli günah işlemiş gibi hissediyorum?

Gizli Kullanıcı15 Ekim 2025 17:25

Merhaba , işten eve geldiğimde benim gün içerisinde yaptığım bütün konuşmalar kafamda yankılanır ve neden çok konuştum ve niye öyle şeyler dedim diye kendime eziyet ederim. günaha bulanmış gibi kendimi azarlarim. dua açarım iyi gelmez. iki gündür özellikle yoğun bir şekilde bunları hissediyorum ,hasta gibiyim. insanlari yaralamış olma düşüncesi beni mahvediyor. söylediklerimde kötü hiçbir şey yok. ama böyle hissetmekten alıkoyamıyorum kendimi. hep birlikte gülüp geçiyoruz. sonra eve gelip neden o kadar güldüm diyorum . umarım derdimi anlatabilmişimdir.

Bu soru 16 Ekim 2025 09:07 tarihinde Psikolog Serra Menevşe tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba sevgili danışan, sizin anlattıklarınızı okurken içimde bir sıkışma hissettim; sanki neşenin ve beraberliğin arkasında, kendinizi sürekli didikleyen ve “acaba hata mı yaptım?” diye kaygı duyan bir tarafınız var. Belli ki başkalarını kırmak ya da yanlış bir izlenim bırakmak sizin için oldukça hassas bir noktada duruyor. Orada bir yerde, içinizde kendinizi sürekli sorgulayan bir iç ses var gibi... Bu iç ses bazen o kadar baskın olabiliyor ki, gününüz ne kadar keyifli geçerse geçsin, gece olunca aklınıza yeniden üşüşüyor. Belki de çok tanıdık geliyor bu durum size; bir şeylerin tadını tam çıkaramadan, kendinize yüklenmek zorunda kalmak...

İnsanları incitmemeye dair bir hassasiyetinizin olması çok naif bir özellik fakat kişiyi bu denli kendini sorgulamaya, emin olmamaya ittiğinde bu durumun eksileri artılarından belirgin hale geliyor.

Bu durumun ne zamandır sizinle beraber olduğunu anlamaya çalışmanızı öneririm. Belirgin bir olayla mı ortaya çıktı yoksa kendiliğinden mi? Eğer belirgin bir olayla karşılaştıysanız şayet bu tepkileriniz temkinli olmak adına bir süreliğine anlaşılabilir fakat öbür türlüsü zihnin sizi düşürmek istediği bir tuzak haline gelebilir.

Toplumumuzda özellikle yetiştirilme çağından itibaren çocuklara çok gülünmesinin sakıncaları anlatılır, dışarıdan çok hoş gözükmediğini daha ağır durulması gerektiği söylenir. Buna zaman zaman çoğumuz şahit olmuş, bir kısmımız da deneyimlemişizdir. Bu durumu içselleştirmek, bu duruma uygun davranmaya çalışmak ve zıttı bir davranış karşısında suçluluk, pişmanlık ve üzüntü hissetmiş olabilirsiniz. Özellikle iletişimde “fazlalık” hissi; “çok konuştum, fazla güldüm, yanlış bir şey söyledim mi?” kaygısı bazen hiç beklemediğimiz şekilde üzerimize çöreklenebiliyor. Bu düşüncelerin kendi kendine dinmeyişi de tabi ki oldukça yorucu.

Şimdi şöyle bir önerim olabilir: Bir akşam ayrı bir defter açın ve “Bugün ne söyledim, arkasındayım mı?” diye kendinizi kısaca sorgulayın. Sonra, bir de karşısına “Bunu bir başkası bana söylese ne hissederdim?” diye not düşün. Eminim çoğunlukla çok ağır olmadığını, belki de samimi olduğunu göreceksiniz. Burada amaç, iç sesinizin bazen fazladan acımasız olduğunun farkına varmak. Çünkü insan bazen kendi içindeki eleştirmeni dışarıdan daha baskın bir hâle getirebiliyor. Kısa bir nefes egzersiziyle, o sorgulama anda içinize birkaç sakin nefes çekmek de işe yarayabilir: Gözlerinizi kısaca kapatıp, burnunuzdan 4’e kadar sayarak nefes alın, 4’e kadar tutun ve yavaşça verin. Küçük bir aralık oluşsun o yoğun hissin içinde..

Yaptığınız, söylediğiniz şeyleri bir kitap okur gibi okumak, burada önemli olabilir çünkü kendi yaşantılarınızı bir gözlemci gibi dışarıdan bakabilme şansı yakalar ve daha objektif değerlendirebilirsiniz.

Aşağıya birkaç egzersiz bırakmak isterim, özellikle eve geldiğinizde bu düşünceler zihninizden geçerken yaparsanız egzersizin etkisini daha fazla hissedersiniz.

Umarım bu yazı zihninizde bir ışık, yüreğinizde de bir sıcaklık uyandırmıştır. Dilerseniz duygularınızı biraz daha paylaşabilir, neler hissettiğinizi açabilirsiniz. Paylaşmak istersen buradayım, birlikte bakabiliriz. ✨

İyi günler dilerim.

Psikolog Serra MENEVŞE




💪 Psikoloğun Önerdiği Egzersizler

1
Diyafram Nefesi ile Gevşeme
Diyafram nefesi, nefesi göğüsten değil karnınızdan almanızı sağlayarak oksijen alımını artırır. Bede...
Nefes Egzersizleri⏱️ 4 dakika
Psikoloğun Notu: Bu egzersizin size iyi geleceğini düşünüyoruz.
Egzersizi açmak için tıklayın →
2
Renk Nefesi
Renk nefesi, nefes alırken pozitif bir rengi zihinde canlandırıp bedeninize davet etmeyi, verirken i...
Nefes Egzersizleri⏱️ 3 dakika
Psikoloğun Notu: Bu egzersizin size iyi geleceğini düşünüyoruz.
Egzersizi açmak için tıklayın →

Merhaba,

Paylaştıkların, derin bir iç gözlem kapasitesine sahip, vicdanı güçlü ve empati düzeyi yüksek bir kişilik yapısına işaret ediyor. Gün içinde yaşanan sıradan sosyal etkileşimlerin bile zihninde tekrar etmesi ve bunun sende rahatsızlık yaratması, zihinsel düzeyde aşırı öz değerlendirme (overthinking) ve öz eleştiri süreçlerinin yoğun şekilde çalıştığını gösteriyor.

Bu tür düşünce döngülerinde kişi, günün sonunda kendi davranışlarını, konuşmalarını, hatta mimiklerini bile detaylıca analiz eder. Bu analiz, yapıcı bir farkındalıktan ziyade kendine yönelik suçluluk duygusuna dönüşmeye başladığında kişi kendini zihinsel olarak yargılamaya başlar. “Neden öyle dedim?”, “Keşke bu kadar gülmeseydim.” veya “İnsanları kırmış olabilir miyim?” gibi düşünceler, içsel bir denetleyici sesin fazla aktif olduğunu gösterir.

Burada dikkat çeken önemli bir nokta, senin sözlerinde “aslında kötü hiçbir şey söylememiş olmana rağmen” kendini suçlu hissetmendir. Bu, yaşananların dış dünyadan değil, iç dünyandaki algıdan kaynaklandığını gösterir. Bu tür duygular genellikle yüksek vicdan duygusuna sahip, mükemmeliyetçi, insan ilişkilerinde adım adım düşünen bireylerde görülür. Bu yapıdaki kişiler, en küçük bir sosyal gerilimi bile büyütüp kendi üzerlerine alabilirler.

Zihninin “günaha bulanmış gibiyim” demesi, senin değer sisteminin çok güçlü olduğunu gösteriyor. Ancak bu değer sistemi bazen aşırı katı hale geldiğinde kişi, tamamen doğal insani davranışlarını bile “hata” veya “günah” gibi yorumlayabilir. Gülmek, konuşmak, içten olmak hepsi sağlıklı, insani tepkilerdir. Fakat zihin bunları bile aşırı kontrol etmeye çalıştığında, yoğun bir suçluluk–kaygı döngüsü oluşur.

Son iki gündür bu duygunun “yoğun bir şekilde artmış olması”, zihninin bir stres faktörüyle tetiklenmiş olabileceğini düşündürür. Belki farkında olmadan bir olay, bir söz, ya da içsel bir gerginlik seni bu düşünce döngüsüne çekmiş olabilir.


Düşünceleri yargılamadan fark et.

Zihnine gelen her düşünce senin gerçeğin değildir. Onu bastırmaya ya da kovmaya çalışmak yerine, fark et ve geçmesine izin ver. Şöyle diyebilirsin:

“Şu anda zihnimde beni huzursuz eden bir düşünce var, ama bu sadece bir düşünce. Gerçek değil.”

Öz-şefkat geliştirmeye çalış.

Kendine sert davranmak yerine, insan olmanın doğallığını hatırla. İnsanlar hata yapar, güler, bazen fazla konuşur, bazen susar. Bunların hiçbirisi seni kötü biri yapmaz. Aksine, yaşadığın pişmanlık hissi senin ne kadar duyarlı bir kalbe sahip olduğunu gösterir.

Günün sonunda kendine izin ver.

Eve geldiğinde zihnin otomatik olarak “analiz moduna” geçtiğinde, nazikçe kendine şunu hatırlat:

“Bugün elimden gelenin en iyisini yaptım. Söylediklerim, niyetim iyiydi. Şimdi dinlenme zamanı.”

Gerekirse profesyonel destek al.

Bu düşünce döngüsü birkaç günle sınırlı kalmaz ve yaşam kaliteni etkilemeye başlarsa, bir psikologla birebir terapi süreci başlatmak çok faydalı olur. Özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) bu tür tekrar eden suçluluk ve öz eleştiri döngülerinde oldukça etkili bir yöntemdir.


Son olarak şunu bilmeni isterim:

Bu duygular, senin kötü biri olduğunun değil; fazla iyi, fazla vicdanlı bir insan olduğunun göstergesidir. Ancak bazen vicdan, aşırı aktif olduğunda, kişiyi kendi iç mahkemesinde sürekli yargılar. O yüzden senin artık “kendine biraz af” vermen gerekiyor.

Sen zaten dikkatli, düşünceli ve empatik bir insansın. Artık o güzel özelliklerinin seni cezalandırmasına değil, şefkatle sarmasına izin verme vakti.