Sosyal Hayat

Arkadaşlarımın arasında bile çok yalnız hissediyorum

Gizli Kullanıcı10 Temmuz 2025 08:57

Arkadaşlarım var. Hatta insanlar beni sosyal biri olarak görüyor. Çok arkadaşın var diyor. Ama bana öyle gelmiyor çünkü dünyaya aynı yerden bakmıyoruz gibi. Sohbet ediyoruz, şakalaşıyoruz ama aynı şeylere üzülmüyoruz. Çok arkadaşım var gibi hissetmiyorum bu yüzden. Benim için hayat onlarınkine göre biraz daha zor. 17 yaşındayım. Akrabalarımızla da çok görüşmüyoruz. En yardıma ihtiyacımız olan günde haksız bir iftira atıp yalnız bıraktılar bizi. Görüşsek bile içim ısınmıyor. Annemle babam da çok yara aldıklarını düşündükleri için zannediyorum yeni insanlarla tanışmak istemiyorlar. Yalnız hissediyorum. Kimse beni anlamıyor gibi ve insanlar biraz kötü galiba.

Bu soru 11 Temmuz 2025 09:38 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Yalnızlık duygusunun sadece etrafımızdaki insan sayısıyla değil, onlarla kurduğumuz bağın derinliğiyle ilişkili olduğunu hissettirdiğin bu paylaşımın, duygusal açıdan oldukça farkındalık içeren bir bakışa sahip olduğunu gösteriyor. Kalabalıklar içinde bile kendini yalnız hissetmek, pek çok insanın yaşadığı ama çok azının dile getirebildiği bir durumdur. Senin bunu fark ediyor olman, duygularını bastırmak yerine anlamaya çalıştığını ve iç dünyanda olup bitenleri dikkatlice gözlemlediğini gösteriyor. Bu, psikolojik gelişim açısından oldukça değerli bir beceridir.


Seninle benzer yaşlarda olan birçok genç, çevresi kalabalık olsa da içsel olarak yalnız hissettiğini ifade ediyor. Bunun en temel nedeni, duygusal olarak anlaşılamamak. Yani biriyle konuşmak, eğlenmek ya da zaman geçirmek her zaman bir “anlaşıldım” hissini yaratmaz. Bu durum, insanların görünürde yanında olduğu ama içsel dünyanda yalnız kaldığın bir boşluk duygusu yaratabilir. Bahsettiğin gibi, “aynı şeylere üzülmemek”, “dünyaya aynı yerden bakmamak”, bu yalnızlık hissini daha da yoğunlaştırabilir. Çünkü senin için anlamlı ve derin olan bazı şeyler, başkaları tarafından yüzeysel ya da önemsiz gibi algılandığında, bağ kurmak zorlaşır. Anlaşılmadığını hissettiğin yerlerde de kendini duygusal olarak geri çekmen, oldukça doğal bir savunma biçimidir.


Ailenin de geçmişte yaşadığı kırgınlıklar nedeniyle yeni insanlarla tanışmak istememesi, seni daha kapalı bir çevrede yaşamaya itmiş olabilir. Aile yapısının ve yaşanmışlıkların etkisi, bireyin sosyal çevreye yaklaşımını şekillendirir. Eğer ebeveynlerin güven ilişkisi kurmakta zorlanıyorsa, çocuk olarak senin de benzer bir duyguyu içselleştirmen mümkündür. Bu noktada, senin bireysel olarak yaşadığın yalnızlık hissi yalnızca arkadaşlarınla olan ilişkinin değil, aynı zamanda ailenden de yansıyan duyguların bir sonucu olabilir. Yani sadece bugünkü çevrene değil, geçmişteki yaşantılarına ve aile içindeki ilişki örüntülerine de bakmak gerekir.


Akrabalarla ilgili bahsettiğin kırgınlık da oldukça derin bir güven sarsılmasına yol açmış gibi görünüyor. “En yardıma ihtiyacımız olan günde haksız yere iftira attılar” cümlesi, ailece yaşanmış bir travmanın izlerini taşıyor. Aile üyelerinin buna karşı gösterdiği duygusal kapanma hali, sosyal bağlantılardan uzak kalmaya neden olabilir. Böyle bir durumda, senin de çevrendeki insanlara karşı “bir gün onlar da beni yalnız bırakabilir” gibi bilinçli ya da bilinçdışı bir düşünce geliştirmiş olman mümkündür. Bu düşünce, arkadaşlık ilişkilerine karşı bir mesafe koymana, samimi hissettiğinde bile tam anlamıyla bağlanamamana neden olabilir.


İçinde yaşadığın bu yalnızlık duygusunun temelinde, “benim gibi düşünen, benim gibi hisseden” birini bulamama arzusu yatıyor olabilir. Bu yaşlarda, yani ergenlik döneminde, bireyler kimliklerini oluşturmaya başlarlar ve bu süreçte en çok ihtiyaç duydukları şey, kendilerini anlayacak bir “yoldaş”tır. Eğer bu tür bir bağ kurulamıyorsa, birey “hiç kimse beni anlamıyor” duygusuna kapılabilir. Oysa bazen sorun, insanların seni anlamamasından değil; senin derinliğini, içsel dünyanı taşıyacak kapasitede ilişkilere henüz rastlamamış olmandan kaynaklanabilir. Bu, senin değerinin ya da sosyal yeterliliğinin değil, karşılaştığın insanların duygusal olgunluk düzeylerinin bir göstergesidir.


Bu yalnızlık hissi içinde, zaman zaman insanların kötü olduğu düşüncesi de gelişebilir. Özellikle kırgınlık yaşadığın olaylar sonrasında, “insanlar güvenilmez”, “herkes çıkarı için yakınlık kuruyor”, “iyilik yaparsam karşılığında incinirim” gibi genellemeler yapmaya başlanabilir. Bu genellemeler ise, sosyal bağlantılardan kaçınmaya, duygusal olarak yalnızlaşmaya yol açabilir. Ancak unutma ki, her insan aynı değildir. Bazıları kırar, bazıları ise sarar. Bazıları anlamaz, bazıları ise sadece yanında oturup sessizce seni dinlemesiyle bile iyi gelir. Belki şu an o kişilere denk gelmemiş olabilirsin, ama bu onların hiç var olmadığı anlamına gelmez.


Yalnızlık duygusu arttığında, insanın iç dünyasında karamsarlık, anlamsızlık ve zaman zaman da değersizlik duyguları baş gösterebilir. Bu duygularla baş edebilmek için ilk adım, onları bastırmak yerine kabul etmektir. “Ben yalnız hissediyorum” diyebilmek, bu duygunun geçmesine değil ama senin bu duyguyla sağlıklı bir ilişki kurmana yardımcı olur. Duygularını bastırmak, onları daha da büyütür. Ama onlara yer açmak, seni kendinle daha barışık hale getirir.


Peki, bu duygularla nasıl başa çıkabilirsin?

Öncelikle seni duygusal olarak beslemeyen, yüzeysel kalan ilişkileri bir gözden geçirmeni öneririm. Sırf çevrende birileri olsun diye içini boşaltan arkadaşlıkları devam ettirmek, yalnızlığını daha da derinleştirebilir. Onun yerine, sana iyi gelen az ama nitelikli insanlara odaklanmak daha iyileştirici olabilir. Eğer çevrende seni anlayan biri yoksa, bir okul rehberlik servisine ya da psikoloğu düşünebilirsin. Anlaşılmak, iyileşmenin ilk adımıdır ve bu adımı bazen profesyonel biriyle atmak, insanı daha çok güçlendirir.


Aynı zamanda, kendinle olan bağını güçlendirmek de çok önemlidir. Günlük tutmak, duygularını ifade etmek için bir araç olabilir. Resim yapmak, şiir yazmak, doğada yürüyüş yapmak gibi seni duygusal olarak rahatlatacak etkinlikleri hayatına dahil etmek, iç dünyanı dışa vurmanı kolaylaştırır. Böylece yalnızlık duygunu ifade edecek bir kanal bulmuş olursun. Ayrıca bir sosyal sorumluluk projesine katılmak, gönüllülük yapmak gibi yollarla da kendine benzer insanlarla tanışma fırsatı yaratabilirsin. Çünkü benzer duygulardan geçen insanlar birbirlerini daha çabuk anlar.


Sevgili Danışan, yaşadığın bu yalnızlık hissi geçici olabilir ama bu süreci nasıl yöneteceğin, ilerideki duygusal gücünü belirler. Bu süreci sadece bir “sorun” olarak değil, kendini daha iyi tanıyacağın, insanları daha dikkatli seçeceğin, bağ kurmanın değerini daha çok anlayacağın bir süreç olarak da görebilirsin. Unutma, en güçlü insanlar genellikle en kırılgan dönemlerinden geçerek kendilerini tanırlar. Senin de bu yalnızlık duygusundan geçerken kendine dair keşfedeceğin çok kıymetli tarafların var.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

Cevaplanmış benzer sorular