Bazen evden kaçmayı düşünüyorum baskı yüzünden
Merhaba öncelikle. Ben ailemden gerçekten bıktım. Sürekli bana karışıyorlar mesela bir elbise giymek istiyorum hayır diyorlar ya da dışarda arkadaşlarımla oturmak istiyorum olmaz diyorlar. Sürekli bu sebeplerden kavga ediyoruz. Üstüne birde annem hiçbir şeyden memnun olmuyor. Ben annemi memnun etmek için o kadar uğraştım ki anlatamam hiçbir şekilde memnun olmuyor bıktım gerçekten. Bazen evden kaçmayı bile düşünüyorum yani. Lütfen yardım eder misiniz? Birde eskiden sevdiğim bir çocuk vardı. Çocuk sevgili yaptı ve ben sürekli onu görüyorum her yerde karşıma çıkıyor karşıma çıkmasın hayatımdan çıksın istiyorum ama olmuyor. Karşıma çıktığı zaman aklıma geliyor hep ama onun sışında düşünmüyorum. Bir çocuk var sürekli bakışıyoruz ondan hoşlanmaya başladım ne yapmam lazım? Yardım edebilir misiniz lütfen?
Bu soru 11 Haziran 2025 08:36 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Sana bu cevabı yazarken hem yaşının getirdiği duyguları hem de yaşadığın aile baskısını anlayabiliyorum. Öncelikle şunu bilmeni istiyorum: Hissettiğin öfke, kırgınlık, çaresizlik ve sıkışmışlık tamamen anlamlı ve geçerli duygular. Sen sadece bir genç kız olarak kendi hayatını yaşamak, kendin gibi olmak istiyorsun. Fakat bunun karşısında seni sürekli eleştiren, kontrol eden ve sınırlarını yok sayan bir ortamda yaşıyorsun. Bu durumda zaman zaman “evden kaçmak istiyorum” demen aslında içindeki özgürleşme arzusunun bir ifadesi. Duyguların sana ait ve doğru.
Bazen genç yaşta ailemiz tarafından çok fazla sınırlandırıldığımızda, kendi kararlarımızı veremediğimizi düşündüğümüzde ya da sürekli yargılandığımızda içimizde derin bir sıkışma hissi oluşur. Bu sıkışma bazen bir öfke patlaması, bazen sessiz bir ağlama, bazen de “kaçıp gitme isteği” şeklinde kendini gösterir. Senin yazdıkların da bunu açıkça anlatıyor: Giymek istediğin kıyafetlere karışılıyor, arkadaşlarınla buluşmak yasaklanıyor, annen hiçbir çabandan memnun olmuyor. Bu kadar müdahale altında kendini hem değersiz hem de çaresiz hissetmen çok doğal. Fakat unutma, bu baskının seni tanımlamasına izin vermemelisin. Sen ne giydiğinle, kiminle görüştüğünle ya da annenin seni beğenip beğenmemesiyle ölçülecek bir insan değilsin. Sen zaten kendi başına değerlisin.
Ailende sana yöneltilen baskıların bir nedeni büyük ihtimalle korku ve kontrol ihtiyacı. Özellikle bazı aileler kız çocuklarının hata yapmasından çok korkar, toplumsal baskılardan çekinir ve bu yüzden onların hayatına aşırı müdahale etmeye çalışır. Fakat bu iyi niyetli gibi görünen kontrol, çoğu zaman çocuğun ruhunu örseleyen, onun kendine olan güvenini azaltan bir hale dönüşebilir. Sen de şu anda bu duygularla boğuşuyorsun. O yüzden sana “sabret geçer” demek yerine, nasıl sağlıklı adımlar atabilirsin, bunun üzerine konuşmak istiyorum.
İlk olarak şunu bil: Evden kaçmak çözüm değil. Bu istek, ruhsal olarak “ben burada sıkıştım” dediğin anlarda bir çıkış yolu gibi görünebilir. Ama unutma, dışarıda seni bekleyen dünya ne kadar özgür gibi görünse de, yalnız ve korumasız kalmak, çözümden çok daha fazla yük getirebilir. Şu anda hayatındaki en önemli görevlerden biri, hem içindeki bastırılmış öfkeyi sağlıklı ifade etmek hem de kendi alanını oluşturarak duygusal anlamda güçlenmek olmalı.
Baskı altındayken yapabileceğin en güçlü şeylerden biri, kendini duymaya devam etmektir. Belki sana “bu kıyafeti giyemezsin” diyorlar ama sen neyi sevdiğini bilmeye devam et. Belki “arkadaşlarınla görüşemezsin” diyorlar ama sen kiminle konuşmak istediğini fark etmeye devam et. Düşüncelerini bastırma. Kendi iç dünyanı netleştirdikçe, zamanla bu baskılara karşı hem ruhsal hem de pratik anlamda sınır koyabilecek bir güce ulaşırsın. Şu anda yaşadığın şey bir özgürlük arayışı ve bu çok kıymetli. Sakın kendinden vazgeçme.
Annene gelince... Onu memnun etmeye çalışmışsın ama bir türlü memnun olmamış. Bu çok yorucu, değil mi? Çünkü insan özellikle annesinden sevgi ve takdir bekler. Ama hep eksik kalan bir anne ilgisi, zamanla kişinin kendine olan sevgisini kemirir. Şimdi sana şunu sormak istiyorum: “Gerçekten anneni memnun etmek zorunda mısın?” Belki de onun seni memnun etmesi gereken bir yaşta, sen onu memnun etmeye çalışıyorsun. Bu ters dönen roller seni çok yormuş olabilir. Buradan itibaren yapman gereken şey, kendini annene ispat etmeye çalışmaktan vazgeçmek ve onun onayını değil, kendi iç sesini rehber edinmek. Belki bu zor olacak ama her küçük adım seni biraz daha özgürleştirecek.
Sevgili danışan, sorunun ikinci kısmında duygusal olarak çok hassas bir yere temas etmişsin. Eski sevgilinin bir başkasıyla birlikte olması, seni hâlâ zaman zaman acıtıyor. Bu da çok anlaşılır. Çünkü birine değer verdiğimizde, onun hayatından çıkıp gitmesi sadece uzaklaşma değil, aynı zamanda ruhumuzda bir eksiklik hissi yaratır. Bu eksiklik, karşımıza çıktığında birden uyanır, içimizi burkar. “Onu düşünmüyorum ama görünce aklıma geliyor” demen aslında bir tür duygusal tetiklenme. Bu da iyileşme sürecinin bir parçası. Zamanla karşılaşmalar azaldıkça, ya da duygularını netleştirdikçe bu görüntüler seni daha az etkiler hale gelecek. Unutma, duygular bastırıldığında değil, fark edildiğinde ve anlamlandırıldığında iyileşir.
Şu anda hoşlandığın başka birinden bahsetmişsin. “Sürekli bakışıyoruz” diyorsun. Bu çok güzel bir başlangıç olabilir. Ama bu duygunun içinde de geçmişten kalan eksiklikler varsa, dikkatli olmanı öneririm. Sadece “ilgi görmek” için birine yönelmek değil, gerçekten ne hissettiğini anlamak önemli. Seni duyan, anlayan, değer veren bir hisse mi sahip çıkmak istiyorsun, yoksa içindeki yalnızlığı biriyle unutmak mı istiyorsun? Bu farkı anladığında, daha sağlıklı bir karar alırsın. İlk etapta bu kişiyi tanımaya çalışabilir, duygularını yavaş yavaş açabilirsin ama kendini bir anda bağlamak zorunda değilsin. Unutma, birine his beslemek güzel ama önce kendi duygularını iyi tanıman daha önemli.
Her gün seni en çok etkileyen duyguları bir deftere yaz. Bu, bastırmak yerine duygularını anlaman için çok faydalı olacak.
Bir rehber öğretmen, bir psikolojik danışman ya da güvendiğin bir büyüğünle konuşmak seni rahatlatabilir. Ailene açılmak zor olabilir ama seni anlayacak bir yetişkinle duygularını paylaşmak çok iyi gelir.
Evdeki baskı ortamında bile küçük özgürlük alanları yaratabilirsin. Odanda seni yansıtan bir köşe yapmak, sevdiğin müzikleri dinlemek, küçük yürüyüşlere çıkmak bile sana nefes aldırabilir.
Sen annenin memnuniyetiyle, babanın izniyle, bir çocuğun bakışıyla değerli değilsin. Sen kendin olduğun için değerlisin. Bu cümleyi her sabah aynaya bakarak kendine söylemeni istiyorum: “Ben değerliyim. Duygularım önemli. Kendi yolumu bulmaya hakkım var.”
Unutma, bu yaşlar hayatını inşa etmeye başladığın dönemlerdir. Ne hissediyorsan, seni ne zorluyorsa, neye özlem duyuyorsan -hepsi sana yol gösteriyor. Kendini bastırmak yerine duy, tanı, anlamlandır. Yolun kendini duymaktan geçiyor.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel
Çok teşekkür ederim çok yardımcı oldunuz
Yorumlar
Psk. Betül Canbel
Merhaba Sevgili Danışan, Güzel geri dönüşleriniz için ben de teşekkür ederim. Tekrar bir sorunuz olduğunda buradayız. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel
13 Haziran 2025 11:22