• Anasayfa
  • Sorular
  • Ben okb hastasıyım, erkek arkadaşım var fakat hangi aktiviteyi yapsam normalde dahi aldatmış hissi
Psikoloji

Ben okb hastasıyım, erkek arkadaşım var fakat hangi aktiviteyi yapsam normalde dahi aldatmış hissi

Gizli Kullanıcı18 Ekim 2025 21:23

mesaj atarken öperken yürürken her zaman kankalarımı hatırlıyorum sanki aldatıyormuş hissi var ve ben hatırlamak istemiyorum sürekli hatırladın onu aldatıyorsun gibi ve ben hatırlamak istemedikçe bir şey yaparken şimdi aklıma gelecek hissiyatı da doğuyor prozac kullandım ve bıraktım sizce tekrar başlamalı mıyım yardımcı olur musunuz teşekkür ederim iyi çalışmalar dilerim sizce bu nedir aksiyete midir yine bir atak mı ?

Bu soru 21 Ekim 2025 11:47 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba sevgili danışan,


Öncelikle yaşadığın durumun çok zorlayıcı olduğunu, bu duygularla ve düşüncelerle yaşamanın ne kadar yıpratıcı olabileceğini içtenlikle anlıyorum. Yazdıklarından anlaşılıyor ki uzun zamandır zihninde kontrol edemediğin, istem dışı gelen, seni suçluluk ve kaygı duygusuna iten düşüncelerle uğraşıyorsun. Bu düşünceleri bastırmaya çalıştıkça, zihninde daha da güçleniyor ve senin davranışlarını, ilişkini ve yaşam kaliteni ciddi şekilde etkiliyor. Bu durum aslında klasik anlamda Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) belirtileriyle örtüşüyor. Özellikle senin anlattığın tür, psikolojide “obsesif suçluluk” ya da “ahlaki-kişisel ilişkisel obsesyonlar” olarak tanımlanan bir alt türdür.


Bu tür OKB’de kişi, partnerini aldatmadığını, istemediğini, sadakatini sürdürdüğünü bilse bile zihninde “ya aldatırsam, ya yanlış bir şey yaparsam, ya da onu düşünürsem bu aldatmak sayılır mı?” gibi düşüncelere takılır. Bu düşüncelerin rahatsız edici tarafı, kişinin kendi ahlaki değerleriyle çelişiyor gibi hissetmesidir. Senin “sanki aldatıyormuşum hissi var” demen, bu zihinsel çelişkinin çok belirgin bir göstergesi. Aslında burada yaşadığın şey bir niyet sapması değil, düşünce eylem birliği yanılgısıdır. Yani zihin, sadece bir şeyi düşünmenin ya da birinin aklına gelmesinin, o eylemi yapmakla eşdeğer olduğunu sanır. Bu da suçluluk ve korku yaratır. Ancak gerçekte bu iki şey tamamen farklıdır: Birini hatırlamak veya zihinden geçmesi aldatmak değildir, sadece zihinsel bir olaydır.


OKB’nin işleyişinde genellikle şu döngü vardır:


“Ya onu hatırlarsam?”, “Ya bu düşünce gelirse?”, “Şimdi aklıma gelirse aldatmış olur muyum?”


Bu düşünceyle birlikte kalp atışın artar, nefesin değişir, vicdan azabı ve korku oluşur.


Bu kaygıyı azaltmak için “Hayır, ben onu düşünmüyorum”, “Ben sevgilimi seviyorum”, “Bu aldatmak değil” gibi içsel telkinler üretirsin. Ancak bu rahatlama kısa sürer. Çünkü zihin “acaba gerçekten öyle mi?” diyerek tekrar döngüyü başlatır.


Bu nedenle, yaşadığın şey aslında bir anksiyete döngüsüdür; bir “atak” gibi hissettirse de temelde OKB’nin tekrarlayan düşünce-davranış döngüsüdür. Prozac (fluoksetin) gibi SSRI grubu ilaçlar genellikle OKB’de işe yarar; çünkü beyindeki serotonin düzeyini dengeler ve bu düşünce döngüsünün şiddetini azaltır. Ancak burada önemli olan, sadece ilaca tekrar başlamak değil, bu döngüyü bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ile ele almak ve düşünceyi yönetmeyi öğrenmektir. Toparlayacak olursak hem psikolog hem de psikiyatrist ile görüşmek sağlıklı olacaktır.


OKB’de beyinde özellikle orbitofrontal korteks ve bazal ganglion bölgelerinde aşırı aktivasyon olur. Bu bölgeler “tehlike algısı” ve “hata düzeltme” sistemleriyle ilgilidir. Yani senin beynin, tehlike olmayan bir durumda bile “bir şey yanlış gidiyor” sinyali verir. Prozac gibi ilaçlar bu devreyi yatıştırır. Ancak ilaç tek başına kalıcı çözüm olmaz; çünkü beynin yeni bir düşünme biçimi öğrenmesi gerekir. Eğer Prozac sana daha önce fayda sağladıysa, bunu tekrar bir psikiyatristle değerlendirmen doğru olur. Kendi başına başlamaman, mutlaka profesyonel yönlendirmeyle doz ve süre belirlemen gerekir.


Burada en etkili yöntem BDT’dir. Bu terapi türünde amaç, düşünceleri bastırmak değil, onlarla farklı bir ilişki kurmaktır. Çünkü bastırdıkça güçlenirler. Terapi sürecinde kişi şu farkındalığı geliştirir: “Bir düşüncenin aklıma gelmesi, onu istemem ya da gerçekleştirmem anlamına gelmez.” Yani düşünceyi sahiplenmeden, yargılamadan gözlemlemeyi öğrenir. Bu, özellikle maruz bırakma ve tepki önleme teknikleriyle yapılır.


Örneğin, zihnine “ya aklıma gelirse?” düşüncesi geldiğinde, onunla savaşmak yerine sadece fark etmek, “şu anda zihnimde o düşünce var” demek, zamanla o düşüncenin etkisini azaltır. Çünkü OKB, dirençle beslenir; kabul ve farkındalıkla zayıflar.


OKB, çoğu zaman duygularla teması zorlaştırır. Yani kişi partnerini gerçekten sevdiği halde “doğru mu hissediyorum, yanlış mı yapıyorum?” diye duygusunu bile sorgular hale gelir. Bu da suçluluk, değersizlik ve kontrol kaybı hissini artırır. Oysa burada amaç duyguları kontrol etmek değil, onları korkmadan hissetmeyi öğrenmektir. Bütüncül yaklaşımda bu aşamada mindfulness, nefes çalışmaları, beden farkındalığı ve duygusal kabul teknikleri çok işe yarar. Çünkü OKB’nin en çok etkilediği şey “an’da kalabilme kapasitesidir.” Zihin geçmişe (ya hatırlarsam?) ya da geleceğe (ya tekrar olursa?) kaçar. Bu yüzden her gün birkaç dakikalık farkındalık egzersizleriyle zihni “şu ana” getirmen önemlidir.



Bir düşünce geldiğinde hemen “bu aldatmak demek” diye etiketleme. Bunun yerine, “Bu sadece bir düşünce, benim seçimim değil” de.


Düşünceleri bastırmaya çalışmak yerine onlara yer aç: “Evet, şu anda aklıma geldi. Bu bir düşünce, geçecek.”


Sevgiline odaklanırken, kendini “doğru hissetmeye” zorlamak yerine sadece var olmaya çalış. Zorlamadığında hislerin daha doğal akacaktır.


Her gün 5 dakika nefes farkındalığı yap. Derin nefes alırken “şu anda buradayım”, verirken “bu düşünce geçecek” de.


Gün içinde yaşadığın suçluluk duygularını yazılı hale getir; zihinden değil, kâğıttan okumak, duygunun etkisini azaltır.


Eğer yaşadığın bu belirtiler tekrar yoğunlaştıysa, iştah, uyku, konsantrasyon gibi alanları da etkiliyorsa, yeniden ilaç desteği almak doğru bir adım olur. Ancak ilacı kendi kararınla değil, seni daha önce izleyen psikiyatristle görüşerek başlatmalısın. Çünkü bazen aynı ilacın dozu veya kullanım süresi kişiye göre değişir.


Şunu da bilmelisin ki, bu döngü ömür boyu sürecek bir kader değil. OKB, doğru terapi ve düzenli ilaçla çok büyük oranda kontrol altına alınabiliyor. Birçok danışan, bu tür düşüncelerle yıllarca mücadele ettikten sonra BDT ile zihnini eğiterek eski yaşam kalitesine geri dönebiliyor.


Son olarak, kendine bu süreçte biraz daha şefkatli yaklaş. Bu düşünceler senin kişiliğini, sevgini ya da sadakatini tanımlamıyor. Bunlar sadece zihninin “ya şöyle olursa” korkusuyla ürettiği hatalı alarmlar. Senin suçun değil, beyninin seni korumaya çalışırken aşırı hassas davranması.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

💪 Psikoloğun Önerdiği Egzersizler

1
4-7-8 Nefes Tekniği
4-7-8 nefes tekniği, bedenin doğal gevşeme tepkisini harekete geçirerek stresi azaltan, uykuya geçiş...
Nefes Egzersizleri⏱️ 3 dakika
Psikoloğun Notu: Bu egzersizin size iyi geleceğini düşünüyoruz.
Egzersizi açmak için tıklayın →
2
5 Duyu Farkındalık Taraması
5 duyu farkındalık taraması, duyularınızı aktif şekilde kullanarak zihni anda tutar. Görme, dokunma,...
Farkındalık⏱️ 5 dakika
Psikoloğun Notu: Bu egzersizin size iyi geleceğini düşünüyoruz.
Egzersizi açmak için tıklayın →