Aile

boşanmış aile çocuğu

Gizli Kullanıcı3 Ağustos 2025 20:19

Benim annemle babam ben küçükken, birinci sınıftayken boşandılar ve ben babama çok düşkündüm. Boşandıklarından sonra boşluğa düştüğümü hissediyorum ve hiçbir şey hatırlamıyorum. Birkaç şey var sadece aklımda. İşte yaşadığımız evin boşken anneannemin oturup ağladığını hatırlıyorum. Mahkemeleri olduğu zaman anneannemin yanındaydım, anneannem ağlıyordu. Babama çok düşkündüm ve şimdi onunla eskisi gibi hiçbir zaman olamadık. Onun yok. Ben tek çocuğum. Annem asla duygularını hissettirmeyen bir kadın. Her zaman ağladığımda bağırıldı, kızıldı, bastırıldı. Ayrıldıklarından tam hatırlamıyorum ama yakın bir zamanda annemin hayatına biri girdi ve ben onu hiç istemiyordum. Buna rağmen hep göz önümde, bana fark edilerek ilişkilerine devam ettiler. Hiçbir zaman o adamı sevmedim. Şimdi üniversiteye gideceğim, hala anlatamadım. Etrafımdaki arkadaşlarımın aileleri var, birlikte bir şeyler yapıyorlar, etkinlikler, takılıyorlar. Ama ben koskocaman evde tekim. Şimdi annem başka biriyle evlenecek, üniversiteye gidiceğim hala atlatamadım arkadaşlarım aileleriyle yaptığı etkinlikleri anlattıklarında tetikleniyorum yılbaşında arkadaşımın ailesine katılmıştım ve ailesinin o şekilde bir araya gelip takıldıklarını izleyince ağlayıp eve gitmiştim bunu aşamıyorum bunun için sürekli annemi suçluyorum çünkü ayrıldıklarından sonra babamların beni bi parçaları olarak görmemeye başladıklarını düşünüyorum evliyken benim için olan sorumluluklarını yerine getirirdi ve bunu içinden gelerek yapardı ama babam bunu şimdi yapmıyor onu artık tanıyamıyorum

Bu soru 5 Ağustos 2025 08:50 tarihinde Psikolog İrem Bor tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhabalar Sevgili Danışan,


Bu yanıtı size bir yabancı olarak değil, sizi anlayabilen bir noktadan yazmak istiyorum. Çünkü anlattıklarınız sadece cümlelerden değil, bastırılmış gözyaşlarından, hatırlanamayan çocukluk anılarından ve hala iyileşmemiş boşluklardan oluşuyor. Her kelimenizin içinden, yıllardır saklanan bir çocuk sesi geçiyor: “Ben neden yalnız kaldım?” diyor aslında.


Birinci sınıf… O yaşlarda çocuklar yeni kalemlerle tanışır, okuma yazma öğrenir, hayata merakla bakar. Siz anne baba ayrılığı ile zor bir süreçte idiniz. Ayrılık, çocuklar için sadece bir mekân değişikliği değildir. Bu, bazen dünyanın yerinden oynaması gibi gelir. Bir çocuğun en çok ihtiyacı olan şey güvenli bir alandır. Bu alan ikiye ayrıldığında, bir parçanızın sizden uzaklaştığını deneyimlemek doğaldır. Aynı zamanda babanıza olan düşkünlüğünüz bu kadar derinken..


İnsan beyni, bazen çok acı veren olayları unutmakla kendini korumaya alır. Hatırlamıyorum demeniz, aslında bir duygusal buzlanmanın göstergesi olabilir. Ama hafızanızın sessiz kaldığı yerde duygularınız konuşmaya devam ediyor. İçinizde taşıdığınız hüzün, yalnızlık ve öfke hala var olabilir. Hepsi anlaşılır duygular.


Anneannenizi ağlarken hatırlamanız da önemli bir noktadır. Çünkü o günlerde kimse size “Nasıl hissediyorsun?” dememiş olabilir. Ama siz başkalarının acısını fark etmişsiniz. Taşıyamayacağınız bir yükü, başkalarının üzüntülerini izleyerek taşımışsınız aslında. Duygularınıza o dönem alan açılmamış, üstelik ağladığınızda kızılmış, bastırılmışsınız. O yüzden şimdi, bir başkasının yanındayken bir yakınlığa şahit olduğunuzda ilk günkü gibi canınız acıyor. Çünkü içinizde hâlâ görülmemiş, anlaşılmamış küçük bir çocuk var.


Annenizin hayatına birinin girmesi, bu çocuğun ikinci büyük hayal kırıklığı olmuş. Üstelik bu ilişkinin size hissettirdiği şeyler hiç dikkate alınmadan devam etmiş gözüküyor. “Benim duygum değerli değil” hissi vermiş olabilir.


Ve şimdi büyüyorsunuz. Üniversiteye gideceksiniz ama büyümek, geçmişin yüklerinden otomatik olarak kurtulmak anlamına gelmiyor. Şunu bilin: Bu hisleriniz abartı değil, bastırılmış ihtiyaçların yankısıdır.

Yalnızlıkla başa çıkmaya çalışıyorsunuz ama bu yalnızlık, geçmişteki kayıplarla birleşince daha da büyüyor olabilir. Annenizi suçlamanız, aslında ona yöneltilmiş bir öfke değil sadece. Çocukken duyamadığınız, sarılamadığınız, anlatılamadığınız anların feryadı olabilir mi sizce?

Babanıza yabancılaşmanız da doğal. Çünkü bağ kurduğunuz o sıcaklık gitmiş, yerini farklı bir adam duygusu almış. Ama bu, sizin değersizliğinizin değil.


Belki her gün kendinize birkaç dakika ayırarak onunla konuşabilirsiniz: “Bugün seni ne üzdü?”, “Kimin seni duymasını isterdin?”

İçinizdeki bu çocuğun duygularını anlamaya başladıkça, dış dünyaya bakışınız da yavaş yavaş değişebilir. Yazmak sizin için bir kapı olabilir. Günlük değil belki, ama duygularınızı dışarı döktüğünüz kısa mektuplar yazabilirsiniz. Kendinize, babanıza, annenize… Göndermek zorunda değilsiniz. Ama yazarken içinizdekiler birer birer hafifleyebilir.


Ailelerin hikâyeleri bazen dağınık olur, bazen eksik. Ama bu, sizin hikâyenizin tamamlanamayacağı anlamına gelmez. Şimdi o hikâyeyi yeniden yazma zamanı gelmiştir. Başkalarının değil, kendi duygularınızla. 🌷


Siz özelsiniz. Yalnız, eksik değil. Görülmeyi hak eden birisiniz.

Umarım cevabım sizin için yeterli olmuştur. Tekrar olursa sorularınız yöneltebilirsiniz. Yeniden görüşünceye dek hoşça kalın…


Sevgilerimle,

Psikolog İrem Bor

Cevaplanmış benzer sorular