Bu durum tam olarak ne oluyor? Kendimle nasıl barışık olabilirim?
Merhabalar.. ben 17-18 yaşlarında olan bir genç kızım.. yaklaşır 7-8 yıldır diyet denilen bir sistemle uğraşıyorum.. tabikide sorun yaratabilecek hastalıklar geçirdim (hâlâ da bu hastalıklar ile savaşıyorum). Her neyse.. sadede gelelim. Kendimde sürekli kusur buluyorum.. kusur denemeyecek şeyleri bile kafama çok takıyorum.. ilk başlarda aynalardan sürekli kaçırıyordum..kilomu kafama çok takıyorum.. ki hâlâ taktığım oluyor.. kendimi çok izole ediyor ve içe kapatıyorum. Özellikle bulduğum kusurları kendimce makyaj, saç veya kıyafetlerle kapatıyorum.. Şuan tabiki de en sonunda yaptığım diyet olumlu sonuç verdi.. yaklaşık 15 kilo verdim ve devam da ediyorum ama bu sefer.. yeme korkularım ortaya çıktı.. veya nedense bu kilo değişimini kendimde pek göremiyorum..sanki hâlâ aynı gibiyim.. Cidden bazen kontrol altına alamadığım oluyor bu düşünceleri..ama pek olumsuz düşünmemeye çalışıyorum. Bedenim ile çok ilgilenirim..ve her bir defasında bir kusur bulup kıyaslama yapıyorum..istemeden.. ve sanki hayatımın sonuna kadar böyle kalacakmışım gibi hissediyordum.. yani bir türlü kendi vücudum ile barışık olamıyor.. tiksinip korkuyorum. ayna önlerinden gözümü kapatıp geçmişliğim bile var. Birileriyle sanal ortamdan konuşurken.. stres oluyorum.. gerçek beni görünce konuşmayı kesecekler diye. Yani demek istediğim.. kendi bedenimde ki kusur denemeyecek kusurlardan korkuyorum.
Bu soru 23 Ağustos 2025 12:58 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Senin paylaştıkların aslında çok önemli bir noktaya işaret ediyor: yıllardır süren bir beden ve kilo odaklı yaşamın, senin ruhsal dünyanı derinden etkilemiş. Sen 17-18 yaşındasın ve bu dönemde zaten kimlik, özgüven ve ilişkilerle ilgili zorluklar yaşanabiliyor. Buna ek olarak sen uzun yıllardır “diyet” adı altında sürekli kontrol, baskı ve kaygı içindesin. Bu yüzden de beden algında, kendinle ilişkinin temelinde zorluklar yaşıyorsun.
Senin tarif ettiklerin aslında psikolojide beden algısı bozukluğu ya da yeme davranışına eşlik eden kaygılar başlığı altında değerlendirilebilir. Yani senin yaşadığın şey yalnızca “zayıfım ya da kiloluyum” meselesi değil; beynin, senin bedenini gerçekte olduğundan farklı algılamasına yol açan bir süreç. 15 kilo vermene rağmen hâlâ aynı gibi görünmen bu yüzden. Çünkü zihnin, yıllardır “kusur bulmaya” programlandığı için, gerçek değişimleri görmeyi reddediyor.
Bir diğer nokta, yeme korkuları. Diyetlerle geçen yıllar, senin yiyeceğe karşı bir kaygı geliştirmene sebep olmuş. Artık yemek sadece enerji değil; “ya kilo alırsam, ya bozulursa, ya kontrolü kaybedersem” kaygısıyla birlikte geliyor. İşte bu kaygı, yemekle sağlıklı bir ilişki kurmanı engelliyor.
Senin yaşadıkların aynı zamanda öz değer ve özgüven meselesiyle de bağlantılı. Çünkü aslında mesele sadece kilo değil; mesele “ben değerli miyim, olduğum gibi sevilir miyim?” sorusu. Sen kusur buldukça zihnin “ben yetersizim” mesajını güçlendiriyor, bu da insanlarla iletişiminde kaygıyı artırıyor. Sanal ortamda bile “gerçek beni görünce vazgeçerler” düşüncesi, bunun bir yansıması.
Bütüncül bir açıdan baktığımızda, bu döngü üç düzeyde işliyor:
Beden düzeyi: Uzun süreli diyetler, enerji kaybı, hormonal düzensizlikler, üşüme ve yorgunluk gibi belirtiler gösteriyor. Yani bedenin sana “ben yoruldum” mesajı veriyor.
Duygusal düzey: Sürekli eleştiri, kıyas ve kusur bulma alışkanlığı seni mutsuz ve kaygılı kılıyor. Kendini başkalarıyla karşılaştırman, hep aşağıda hissetmene yol açıyor.
Bilişsel düzey: Zihninde sürekli “yetersizim, daha zayıf olmalıyım, asla barışamam” gibi düşünceler dönüyor. Bunlar otomatik hale geldiği için, gerçeği görmeni engelliyor.
Bu üç düzey birbirini besliyor. Yani bedenin yorgun oldukça zihnin daha çok kusur buluyor, duyguların daha karamsar oluyor. Duygular karamsar oldukça daha çok diyet yapıyorsun, daha çok kontrol etmeye çalışıyorsun.
Bir dahaki sefere zihninden “çok çirkinim, çok kusurluyum” gibi bir düşünce geçtiğinde hemen kendine şunu sorabilirsin:
Bu düşünceyi destekleyen kanıt ne?
Bu düşünceye karşı çıkan kanıt ne?
Mesela “Ben hâlâ aynıyım” dediğinde, kanıt olarak belki aynadaki eleştirel bakışlarını söyleyebilirsin. Ama karşı kanıt olarak “15 kilo verdim, çevrem değişimi fark ediyor, bedenim daha farklı hissediyor” diyebilirsin. Bu sorgulama, düşüncenin tek doğru olmadığını gösterecek.
Bedenini sadece görüntü üzerinden değil, işlevleri üzerinden değerli görmeye çalış. Mesela “bacaklarım beni yürütüyor, gözlerim görüyor, ellerim yazı yazıyor.” Bu, bedenin sadece estetik bir obje değil, yaşamını sürdüren bir dost olduğunu hatırlatır.
Her gün aynanın karşısına geçip 1 dakika boyunca sadece gözlerine bakabilirsin. Eleştirmeden, sadece “bu gözler bana dünyayı gösteriyor” diye düşünmek bile beynine yeni bir mesaj gönderir. Zamanla aynadan kaçmak yerine aynayla barışmaya adım atabilirsin.
Bir yiyecekten korktuğunda küçük bir porsiyon deneme yapabilirsin. O an kaygını not edip, sonrasında gerçekten düşündüğün kadar kötü bir şey olup olmadığını gözlemleyebilirsin. Bu, yemeği bir tehdit olmaktan çıkarıp normalleştirir.
Sanal ortamda stres hissettiğinde, küçük pratiklerle başlayabilirsin. Örneğin sadece kameranı açıp kısa süre kalmak. Sonra kaygını ölçmek. Çoğu zaman kaygının sandığın kadar yüksek kalmadığını göreceksin.
Senin yaşadıkların tek başına mücadele edilecek şeyler değil. Bir psikologla görüşmek sana bu süreçte çok yardımcı olabilir. Çünkü bu süreç sadece irade ile değil, zihinsel ve duygusal kalıpları çalışarak değişebilir. Bazen yeme bozukluklarıyla ilgili bir psikiyatrist desteği de gerekebilir. Ayrıca güvenilir bir diyetisyenle çalışmak, bedenine zarar vermeden sağlıklı bir düzen kurmana yardımcı olur.
Sevgili danışan, senin yaşadığın şey bir “kusurluluk” ya da “zayıflık” değil; senin beyninin yıllar süren eleştiriyle öğrendiği bir alışkanlık. Senin değerin kilonla ya da bedenindeki kusurlarla ölçülmez. Senin değerin, içindeki sevgiyle, merhametinle, öğrenme ve sevilme kapasitenle ölçülür. Şunu unutma: bedenin senin düşmanın değil, yol arkadaşın. Ona kızmak yerine onunla işbirliği yapmaya başladığında, özgüvenin ve huzurun da artacak.
Şimdi sana küçük bir egzersiz önerebilirim: Bu gece yatmadan önce defterine bedeninin üç işlevini yaz. Mesela “nefes alıyorum, yürüyebiliyorum, gülebiliyorum.” Sonra bu işlevler için bedenine teşekkür et. Bunu düzenli yaptığında bedeninle ilişkinin değişmeye başladığını göreceksin.
Peki sana sorayım: İlk adım olarak, bedenine bugün ne için teşekkür etmek isterdin?
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğin farklı bir soru veya aklına takılanları sorabilirsin.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel
Teşekkür ediyorum.. içim şuan daha rahat ve yeni bir bakış açısı keşfettiğimi düşünüyorum sizin sayenizde 🙏💗
Yorumlar
Psk. Betül Canbel
Merhaba Sevgili Danışan, Güzel geri dönüşleriniz için ben de teşekkür ederim. Aslında bunların hepsi sizin yaptığınız durumlar. Siz kendinize farkındalık kazandırmak için yola çıktınız ve soru sordunuz. Sizi tebrik ediyorum. Tekrar bir sorunuz olduğunda buradayız. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel
24 Ağustos 2025 14:25