Çocuk ve Ergen

Bu durumu nasıl aşarım?

Gizli Kullanıcı22 Temmuz 2025 13:27

Merhabalar.. öncelikle ailem yüzünden gördüğüm terapiler yarım kalıyor veya ailem tarafından önemsenmiyor bende en son çare olarak burayı keşfettim. Her neyse soruna gelecek olursak ben uzun zamandır veya ara ara kendi bedenimi kabul edemiyorum.. nasıl anlatsam sanki bu beden bana ait değilmiş gibi veya bu hayat bana ait değilmiş gibi hissediyorum. Çok çok duygusal boşluklar ve garip ruh hâlleri geçiriyorum. Ve bazende (aslında bazen değil ama..) çok sık hayâl kuruyorum. Dediğim gibi ruhum sanki bedenimi kabul etmiyor gibi bu bedende tam güvende hissedemiyorum..sanki bu yaşam bana ait değil.. sanki başka bir yer beni bekliyor gibi..ne yapacağımı da tam bilmiyorum.. dediğim gibi önceden psikolog yardımı ile terapi görüyordum ( genellikle anksiyete ve başka sebeplerden dolayı.) ama maalesef iş ciddi noktaya geldiğini için ailem buna pek izin vermemeye kendi kendime iyileşebileceğimi söylüyor. Belki haklılar bilmiyorum. Ama ara sıra kafam çok karışıyor.. ve zihnim otomatik olarak kendi kendime abarttığımı söylerken bir yandan da bunlar olabilcek durumlar diye avutuyor. Bunu yazarken bile.. utanıyorum kendimden :(.. yazacak çok şey var ama yazıya dökemiyorum.

Bu soru 23 Temmuz 2025 13:31 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba Sevgili Danışan,


Bu soruyu yazarken kelimelerin ötesinde hissettiğiniz yoğun karmaşayı, yalnızlığı ve bedeninizle olan bu derin yabancılaşmayı anlayabiliyorum. Bu duyguların her biri çok gerçek ve çok kıymetli. Yaşadığınız deneyimleri yazıya dökebilmiş olmanız bile, iyileşme yolculuğunuzda önemli ve cesaret gerektiren bir adım. Öncelikle sizi yargılamadan, anlayışla dinlemeyi ve sizi yalnız olmadığınıza dair güven dolu bir yerden karşılamayı çok önemsiyorum. Çünkü bedenle bağ kurmakta zorlanmak, zaman zaman bu dünyada kendine ait hissetmemek, yaşamın anlamını sorgulamak aslında birçok insanın zaman zaman deneyimlediği, ama yeterince konuşulmayan bir durumdur. Bu tür deneyimler, kişinin sadece anlık ruhsal durumunu değil, derinlerde taşıdığı ihtiyaçlarını, bastırılmış duygularını, geçmişte yeterince görülmemiş parçalarını da temsil edebilir.


Belirttiğiniz gibi, zaman zaman “sanki bu beden bana ait değilmiş gibi” veya “bu hayat bana ait değilmiş gibi” hissettiğinizde, aslında sadece bir bedene değil, aynı zamanda bir duyguya, bir yaşantıya, belki de bir geçmişe ait hissetmeme hali yaşıyor olabilirsiniz. Bu tür deneyimlerin arkasında bazen yaşanan travmatik olaylar, değersizlik hisleri, duygusal ihmal, ya da çok küçük yaşlardan itibaren kişinin kendi benliğini ifade edememesi gibi süreçler yer alabilir. Kişi böyle dönemlerde kendi bedeninden uzaklaşarak, hayal kurarak ya da başka gerçeklikler yaratarak bir tür “korunma” mekanizması geliştirir. Zihninizin sık sık hayal dünyasına kaçması, bu dünyada kendinizi yabancı gibi hissetmeniz bir yönüyle ruhsal bir korunma çabasıdır. Yani bedeninizde ve yaşamınızda güvende hissetmemeniz, duygularınızı çok yoğun yaşamanızın bir sonucu olabilir. Bu durum sizin “hassas” ya da “bozuk” olduğunuz anlamına gelmez. Aksine bu, ruhsal olarak çok ince düşünen, derin hisseden, çevresel koşullara duyarlı ve belki de yeterince desteklenmemiş bir yönünüzün sizi “fark et” diye seslenmesi olabilir.


Ailenizin bu süreçlerde yeterince destekleyici olamaması ise, yaşadığınız ruhsal yükü daha da artırıyor olabilir. Özellikle genç yaşta ruhsal destek ihtiyacı hissedip bu desteğe ulaşmak istediğinizde engellenmek, hem yalnızlık hissini hem de kendinize olan güveni zedeleyebilir. Aileler bazen istemeden de olsa “sen abartıyorsun”, “büyütüyorsun”, “geçer” gibi söylemlerle aslında kişinin ruhsal dünyasını görünmez kılabilir. Ama şunu bilmelisiniz: Bu duygular abartı değil. Bu duygular, gerçekten bir şeylerin içsel olarak size ağır geldiğini gösteriyor. Ve bazen kişi “daha kötü ne olabilir ki?” demeden, çevresindeki insanlar da bu süreci ciddiye almayabiliyor. Sizin yazarken bile kendinizden utanmanız, aslında sadece bu duyguların sizdeki karşılığını değil, başkalarının bu duygulara nasıl yaklaştığını da yansıtıyor olabilir.


İçinizdeki “sanki bu hayat benim değil” hissi, bazen yaşamda “köklenememe”, aidiyet hissedememe veya hayatla bir bağ kuramama durumlarına işaret eder. Bu duygu kendiliğinden oluşmaz. Genellikle geçmiş yaşantılarınızda duygularınıza yer verilmemiş, fikirleriniz önemsenmemiş, sınırlarınız ihlal edilmiş ya da çok fazla baskı altında kalmış olabilirsiniz. Bu durumda da bedeniniz sizin “evi”niz gibi hissettirmemeye başlar. Bu da size bir yabancılık hissi verir. Bu yabancılık hissi ile yaşamak, sanki sürekli bir sisin içindeymişsiniz gibi olabilir. Bazen bu hisleri anlatmakta zorlanmak da oldukça doğaldır çünkü kelimeler her zaman yeterli olmaz. Zihninizi “belki abartıyorum” diyerek bastırması da yine o geçmişten gelen içselleştirilmiş seslerin bir yansıması olabilir. Yani aslında sizden çok şey beklenmiş, belki yeterince duygularınıza alan açılmamış ve siz de artık kendinize bile güvenemez hale gelmiş olabilirsiniz.


Bu duygularla baş ederken size önerebileceğim ilk şey, kendinize bu hisleri yaşadığınız için yüklenmekten vazgeçmenizdir. Hissettiğiniz her duygu, her karmaşa, her kafa karışıklığı sizin iyileşmeye ihtiyaç duyan parçalarınızın bir işaretidir. Siz hasta değilsiniz, eksik değilsiniz, sadece yaralı ve yorulmuş olabilirsiniz. Bu çok insani bir durum. Şu an için psikolog desteği alamıyor olsanız bile, kendi başınıza yapabileceğiniz bazı şeyler var. Öncelikle her gün düzenli bir şekilde duygularınızı yazmanızı öneririm. Bunu günlük tutarak yapabilirsiniz. Her sabah veya akşam, içinizden geçenleri, o gün nasıl hissettiğinizi, o duygunun size ne anlattığını yazın. Bu sizin hem kendinize ayna tutmanızı sağlar hem de zihninizde dolaşan düşünceleri dışsallaştırarak onları daha net görebilmenize yardımcı olur.


Bedeninizle yeniden bir bağ kurmanız da oldukça önemli. Bedeniniz size ait değilmiş gibi hissettiğinizde, onunla temas kurabileceğiniz basit ama etkili yollar var. Gün içinde birkaç dakika boyunca gözlerinizi kapatıp derin nefes almak, elinizi kalbinizin üzerine koymak, kendi kendinize “şu an buradayım” demek bile zamanla bu kopukluğu onarmaya yardımcı olabilir. Ayrıca hayal kurmanız da bir kaçış değil, ruhsal olarak baş etme mekanizması olabilir. Ancak bu hayalleri bazen yazıya dökerek, onları daha somut hale getirerek iç dünyanızı daha iyi tanımanıza da olanak sağlayabilirsiniz. Kimi zaman insan, anlatamadığını yazarak çözebilir.


Bunların dışında, mutlaka ama mutlaka tekrar bir psikologtan destek almanın yollarını aramanızı öneririm. Belki ailenizin izniyle değil ama rehberlik servislerinden, ücretsiz psikolojik danışmanlık sağlayan kurumlardan, hatta okulunuzdaki psikolojik danışmandan faydalanabilirsiniz. Ya da Psikologca gibi platformlar sizin için bir çıkış noktası olabilir. Çünkü bu yolculukta yalnız yürümek çok yorucu olabilir ve siz bu yolda yalnız olmak zorunda değilsiniz. Özellikle genç yaşta böyle bir farkındalık geliştirmeniz ve yardım arayışınız, ruhsal dayanıklılığınızın bir göstergesidir. Bu güçlü yanınızı küçümsemeyin.


Sevgili danışan, ruhunuzun iyileşmeye ihtiyacı var ve siz bu ihtiyacı erteledikçe, bu ses size daha yüksekten konuşacaktır. Kendinize sabırla yaklaşın, bu duygular zamanla yön bulacaktır. Şimdi size sorayım: Şu anda içinizde en çok neyin iyileşmesini isterdiniz? Belki de bu sorunun cevabı, iyileşmenin ilk anahtarıdır.


Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.


Sevgiler,

Psikolog Betül Canbel

alinti

Çok teşekkür ederim, beni anlayıp sorularımı cevapsız bırakmadığınız için de teşekkür ederim 🫠🙏

Yorumlar

Psk. Betül Canbel

Merhaba Sevgili Danışan, Güzel geri dönüşleriniz için ben de teşekkür ederim. Tekrar bir sorunuz olduğunda buradayız. Kendinize iyi bakmanız dileğiyle. Sevgiler, Psikolog Betül Canbel

27 Temmuz 2025 17:09

Cevaplanmış benzer sorular