Psikoloji

Çekindiğim için her şeyi erteliyorum ne yapmalıyım?

Gizli Kullanıcı3 Mayıs 2024 16:33

Sürekli çekingenliğim ya ters giderse korkum ve üşengeçliğim yüzünden her şeyi erteliyorum ne yapmalıyım yaptıktan sonra da çok rahatlıyorum üzerimden büyük bir yük kalkıyor sanki bu yüzden sürekli yalanlara baş vuruyorum aileme arkadaşlarıma sevgilime çevremdeki herkese gerekli gereksiz bu huyum yüzünden yalan söylüyorum çözümünü bulamadım yardımcı olur musunuz rica etsem

Bu soru 4 Mayıs 2024 20:31 tarihinde Uzman Psikolog Merve Ulusoy tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhaba,


Burada iki farklı sorun var.

1) Ertelemeniz.

2) Yalan söylüyor olmanız.


Erteleme sorunu için öncelikle zaman yönetimini biliyor olmanız lazım. Zamanınızın gün içinde neye kadar harcıyorsunuz? Bir haftalık yaptıklarınızı saat saat kaydedin. Mesela akşam 7-9 arası tv izlediniz. Tv izleme- akşam saat 7-9 şeklinde yazabilirsiniz. Bu şekilde bir hafta baktığınızda gün içinde neye ne kadar harcıyorsunuz onu görmüş olacaksınız ve yapmak istediğiniz veya ertelediğiniz her ne varsa onu o saate koyabilirsiniz. Bununla birlikte ertelemenin en önemli sebeplerinden biri şu olabilir; nasıl önceliklendirme yapabilirsiniz onu bulmanız gerekiyor. Eisenhower Matrisi bu sorununuz yardımcı olabilir.


Acil-Önemli olanları belirleyin ve hemen onu yapın. Ardından Önemli-Acil değil kısmında ise yapacağın zamana karar vermeniz gerekiyor. Acil ama önemli değil olan şeyleri ise başka birine yönlendirme yapabilirsiniz. Önemli değil-acil değil olan işleri ise onları daha sonra yap şeklinde ayırabilirsiniz. Daha fazla bilgi için de araştırabilirsiniz.


Yalan söylüyor olmanız; bambaşka bir konu. Erteleme ile ilgili de olabilir, olmayadabilir. O yüzden önce ertelemeyi ele aldım. Ertelemeleriniz ile ilgili çalıştıkça yalan söyleme durumunuzu not edin. Sonrasında tekrar soru sormak isterseniz; soru sor kısmından yeniden kayıt açabilirsiniz.


Sağlıklı günler dilerim.


Psk. Merve Ulusoy

Cevaplanmış benzer sorular

Psikoloji

Bir kitap ile düşüncelerim paralel ve bu düşünceler normal mi?

Açıkcası bir psikoloğun daha önce bu şekilde düşünen danışanları olduğunu zannetmiyorum. Dünyada yalnızca çok az kişinin içinde bulunduğu saçma bir durum içine hapsolmuş hissediyorum. Bu da beni yalnız hissettiriyor. Merak ediyorum; Derin düşünen yalnızca birkaç henüz karşılaşmadığım insan ve ben mi varım?Kitabın ismi;İnsanlığımı yitirirken: birkaç alıntı koymak istiyorum. Alıntılar;"Diğer insanların acısını sevgisini doğasını hiçbir şeyini anlayamıyorum. Belkide onların ızdırabı yemek yemekle dinecek türdendir. Belkide cehennemin en derin katlarındaki en aşırı işkence biçimindedir. Belki öyledir ki benim bir düzine lanetim onun yanında önemsiz kalır. Yine de durum buysa buna nasıl tahammül ediyorlar? Her gün siyaset tartışacak kadar. . İşlerin böyle olması gerektiğinden öyle eminler ki kendilerinden bir an için bile şüphe duymuyorlar mı? ""Eğer öyleyse katlanmak daha kolay olabilir. Merak ediyorum diğer insanların böyle olup olmadığını yolda yürürken veya gece yatarken ne düşündüklerini. ""Düşündükçe daha da anlayamaz hale geliyorum ve kendimi yalnızca benim tamamen farklı olduğum gibi güçlü ve korkunç, rahatsız edici düşüncelerin saldırısına uğramış buluyorum. İşte bu anda aklıma soytarılığım geldi. Bu benim insanlara son yaklaşma çabamdı. Dehşete kapılmış halde insanlarla etkileşimimin beceriksizliğine dayanamayarak farkında olmadan başarılı bir soytarıya dönüştüğümü farkettim. " (soytarılıktan kasıt insanlarla iletişim kurmak için yaptığı fakat istemediği türlü davranışlar. Örn: beden dersinde uzun atlama yaptığı sırada bilerek yere düşerek ve insanları güldürerek iletişim kurma çabası) "Ayrıca Setçan, arkadaşlarını bile odama getiriyordu, onları güldürüp eğlendiriyordum. Onlar döndüklerinde Setçan arkalarından kötü şeyler söylüyordu. O kişinin kötü olduğunu ve dikkat etmem gerektiğini. O halde neden odama getiriyordu ki?" (anlatılmak istenenin insanların bilinçsizce iki yüzlü oluşu olduğunu düşünüyorum) "Horikinin sözlerine ufacık bile dikkat etmedim, biraz manyak olduğunu düşündüm ve şüphesiz çizdiği resimler de korkunçtu. Buna karşın iş eğlenmeye geldiği vakit faydalı bir arkadaş olabilirdi. Farklı görünsek de ikimiz de insan dünyasının işleme şeklinden kopuktuk ikimizinde kafası karışıktı diye aynıydık. Bizi ayıran temel fark benimkinden farklı olarak onun soytarılığının tamamen bilinçsiz olmasıydı. Kendi trajik dünyasından tamamen habersiz olmasıydı. Sadece eğleniyorduk ve birlikte şehirde dolaşırken vakit geçiriyorduk. O sadece dışarı çıkıp iyi vakit geçirilebilecek biri diyordum kendime. Onu küçümseyip ve Tokyo'da onunla gezerken arkadaşlığımızdan bile utanırdım. ""Dürüst olmak gerekirse kendi halime bırakılsam trene ayak bastığımda kondüktörlerden bile utanırdım. Lokantalarda tabağımı almak için pusuya yatan garsonlardan bile korkardım. İş parayı ödemeye geldiği zaman indirim istemek şöyle dursun çoğu zaman paranın üstünü almayı dahi unuturdum. Tokyo'da tek başıma gezmem imkansızdı, evde tembellik edip zaman geçirmemin asıl sebebi buydu. ""Doğam gereği suskun biri olsamda sanki büyük bir zaferin yada korkunç bir yenilginin ucundaymış gibi çaresizce soytarılığıma devam etmek zorunda kalırdım. Ancak o manyak horiki farkına varmadan soyatılığı üstlenirdi ve böylece neredeyse hiç konuşmama gerek kalmazdı ara sıra " aaa öyle mi" filanları araya eklemem yeterliydi""R-S isimli yere üye olan insanlar devasa önemli bir şeye iştirak ediyormuş gibi oldukça ciddi olurlardı. 2. Sınıf dedektif romanlarında olduğu gibi öyle önemsiz görevleri öyle ciddiyetle ifa ederlerdi ki hayret ederdim. Yine de bu işleri tehlikeli veya önemliymiş gibi göstermekte hiç zorluk çekmezdim. "Kitabın son sözünde yazanlar;"Yozo karakteri bize insan türünün diline hiç mi hiç inanmadığını söylüyor. Hayatı karşılıklı olarak kandırılıp, hiçbir şeyin farkında olmadan bütün insanların geçirdiğine inanıyor. Yozo 'ciddi olduğumda görmezden geliniyorum ve yalnızca üçkağıtçılık yaptığımda kelimelerim insanlara doğruluk hissi taşıyor gibi geldiğinden' bahsediyor. Yozo, anlaşılmanın dehşeti ve ihtiyacı arasında karşı konulamaz bir yalan söyleme güdüsü arasında sıkışıp kalmış halde ezilip büzülüyor"Kitaptan alıntılar yaptığıma göre kendimi daha iyi ifade edebilirim sanırım;Tıpkı bu kitaptaki karakter gibi olduğumu söyleyebilirim. Yüzüm devamlı olarak durgun bir halde ve buna karşı koyamıyorum. Bu sebepten dolayı insanlar bir şeyim olduğunu zannediyor. Bende bir süre sonra, doğru söylediğimde insanların benim yalan söylediğimi zannettiğini anladığımda, onlara istedikleri şeyleri vermeye başladım. İçten içe yalan söylemenin saçma olduğunun farkındayım fakat insanlar doğrularıma birtakım sebeplerden inanmadığında yalan söylemeye başladım. Güncel olarak yalan söyleyen bir insan değilim fakat insanlar bazen öyle empatiden yoksun geliyorlar ki, anlaşılmadığım durumlarda yalan söylüyorum. Açıkçası söylemek zorunda kalıyorum. Çünkü doğruları söylediğimde tıpkı yozo karakteri gibi yalnızlaşıyorum ve bir soytarı kimliğine bürünmem gerekiyor. Merak ettiğim, bir başkası bu soytarı rolünü eline aldığında ben durumu fark edebiliyorken neden insanlar benim soytarılığımı fark edemiyor? Yalnızca bu da değil niçin doğruları söylediğimde insanlar beni soytarı zannediyor. "sadece dışarı çıkıp iyi vakit geçirilebilecek biri diyordum kendime. Onu küçümseyip ve Tokyo'da onunla gezerken arkadaşlığımızdan bile utanırdım. . O sadece dışarı çıkıp iyi vakit geçirilebilecek biri diyordum kendime. Onu küçümseyip ve Tokyo'da onunla gezerken arkadaşlığımızdan bile utanırdım. "bu dizelerde olduğu gibi benimde içten içe bu cümleleri kurduğum arkadaşlıklarım oldu. Merak ediyorum insanlar birbirlerine bilinçsizce bu şekilde bakarken nasıl hiçbir şey yokmuş gibi hayatlarına devam edebiliyorlar? Bir an için olsun bilinçsiz bir insanın hayatını bilinçli olarak yaşamaya çalıştığımda kendimden iğreniyorum. Fakat hayat bu sanırım, sanırım insanlar bu şekilde iletişim kuruyor. Peki soruyorum insanlar için bu ızdırap yemek yiyerek geçebilen türden mi yoksa her gece yatmadan takındıkları maskelerden onlar da iğreniyor mu? Yada yalnızca bir şeylerin farkında olup isyankar bir dille tüm bunları düşünen yalnızca ben miyim. Bir düzine lanete kurban gittiğini düşünen yozo gibi. .. "R-S isimli yere üye olan insanlar. .. " bu dizelerde bahsedildiği gibi insanlar birçok konuda devasa önemli bir iş gerçekleştiriyormuş gibi davranıyor. Dışarıdan gözlemlediğimde ise insanların önemli birşeyleri gerçekleştiriyor gibi hissetmeyi istediklerini fark ediyorum. Herkes hayatında bunu bir kez olsun yapmıştır değil mi. . Peki bu bir düzine lanetin etkisinde olduğumu düşünen ben, bu şekilde sahte davranmaya çalıştığımda niçin kendimden iğreniyorum. Yapıma ters olduğunu düşünüyorum. "Ayrıca Setçan arkadaşlarını. . " bu dizelerde ise insanların iki yüzlülüğünü görüyorum. Herkes illaki bu tarz insanlarla her şeye rağmen arkadaşlık kuruyordur değil mi? Ben kendimi bu tarz bir durumda da iğrenç hissediyorum. Pekala. . İnsanlarla iletişim kurmak için bazı şeylere katlanmamız gerekiyor değil mi? Bunlar hayatın gerçekleri gibi sanki. Kimi yerde ağızını büzmen ve hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi davranman gerekir diye düşünüyorum. Veya bazı durumlarda insanlar sırf konu kalmadığında o sessizliği doldurmak için konuşurlar veya yalan söylerler ve bu normaldir. En azından deneyimlediğim kadarıyla bunları yaparlar. Herş ey iletişim kurmak ve yalnız kalmamak için. Bir toplumda beraber yaşayabilmek için. Sanırım tüm bunlara katlanamayan bir yapım var. Doğal olduğum zaman iletişim kuramıyor hatta haftalarca evde durmak zorunda kalıyorum. Yapmacık bir insan olduğumda ise iletişim kurmak daha kolay fakat kendimden iğrenir hale geliyorum. Peki ben ne yapacağım? Ve tüm bunların farkında olup toplumda kendine yer bulamamış bir insan yalnız ben mi varım? yani yozo'nun dediği gibi "Düşündükçe daha da anlayamaz hale geliyorum ve kendimi yalnızca benim tamamen farklı olduğum gibi güçlü ve korkunç, rahatsız edici düşüncelerin saldırısına uğramış buluyorum". . Özetle; herkesin birbirini kandırıp durduğunu ve bu şekilde iletişim kurmanın normal olduğunu düşündüklerini düşündüğüm için, basit ve yüzeysel konuların Yalnızca çevremde konuşulmasından dolayı benim gibi 'derin düşünen' birkaç insana rastlamadığım için dünyada ilginç bir lanete kurban gittiğimi düşünüyorum. Aradığım cevap ise insan ilişkilerini yanlış anlayıp anlamadığım ve bu serzenişlerimin normal olup olmadığı :)Ek not: hale hazırda ve birkaç senedir terapi alıyorum, tüm bunları terapistime de soracağım elbet. Yalnızca merakıma yenik düştüm ve ilginç olabilecek bir cevap için yazmak istedim. Biliyorum bu kadar uzun bir metne ve kafa karışıklığına cevap vermek de zor olacaktır, yine de eğer sorum onaylandıysa ve okuyan olduysa teşekkürler.