Çevremdeki kimseye samimiyet duyamıyorum
2 sene önce bazı olaylar yaşadım şimdi düşünüyorum da 1 sene önce gözlerinin içi gülen bulunduğum noktadan mutsuz olsam da o saf halimle herkese koşan yardım eden hesapsız kitapsız biriydim. 2 sene önce arkadaş ortamından biriyle sevgili oldum ama ben bu kişiyi tanımıyorum bana 2 ay konuştuk buluştuk bir baktım ki telefonunda eski ilişkisine dair tüm anılar başa sabitli duruyordu.
Sonra bana bir anlamı yok dedi çok üzüldü çok ağladı içini döktü bana eğer unuttuysan ve gerçekten bir şey hissetmiyorum diyorsan ben tüm bunları unutup devam etmeye hazırım dedim. Ben sanıyorum ki karşımdaki de benim gibi doğru dürüst her şeyi anlatıyor. Zamanla ben kıyafetimden ödünler verdim ama bana yapma dediği her şeyi kendi yapıyor özür diliyor bir daha olmayacak diyor biz devam ettikçe resmen işaret gibi her şeyimiz bambaşka karakterlerimiz hayatlarımız ama biz devam ediyoruz.
Bir savaşın içindeyiz ama karşı taraf pişman olduğunu söylüyor bense güvenmeye çalıştıkça yaralanıyorum. İçinden de çıkamıyorum bir kere bağlandım sevdim. En son hatalarına tepki gösterdim diye ben suçlu oldum. Ortak arkadaşlarımız beni bu süreçte öyle bir yargıladılar ki kendi hayatlarında sanki mükemmel ilişkiler yaşıyorlarmış gibi benim dost sanıp içimi açtığım insanlar arkamdan demediğini bırakmamış. Ben ne yanlışlarını biliyorum da susuyorum ama onlar benim o kadar saçma şeylerime laf ediyor ki resmen dedikodu çıktı diye seviniyorlar. Bu süreçte bir yakın sandığım arkadaşımla dertleşiyorum. O da bana tüm dertlerini anlatıyorsun diye arkadaşlığımızı bitirdi kendisinin her şeyine koşmuş biriyim bu arada. İnsanlardan o kadar soğudum ki bu çağın insanı olmadığımı anladım herkese dürüstlük borcum varmış gibiyim sanki herkesi affediyorum herkesin yardımına koşuyorum sıra bana gelince kendilerini çok güzel haklı çıkarmayı başarıyorlar. Herkes en hassas özeni kendisine bekliyor ben göremediğimde de karaktersiz sorunlu sen zaten kimseyle anlaşamıyorsun oluyor.
Ben bu oyunlara ayak uyduramıyorum neysem oyum birisi var ki her söylediğimi kendi hayatında kendisi söylemiş gibi birebir beni aynalıyır şimdi düzgün insan rollerine bürünmüş beni yargılıyor ya ben bunları görüyorum ama ağzımı açmıyorum söylemediğim için kendilerini haklı sanıyorlar bıktım o kadar yoruldum ki insan ilişkilerinden izole oldum resmen
Bu soru 30 Haziran 2025 11:19 tarihinde Uzman Klinik Psikolog Elif Kızılkaya tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Mesajınızı birkaç kez okudum. Her okuduğumda, yaşadığınız yoğun duygusal yükün hem ilişkisel hem de kişisel düzeyde nasıl katman katman biriktiğini daha net görebiliyorum. Bu anlatımda sadece bir ilişki değil; değersizlik hissi, yalnızlık, hayal kırıklığı ve aidiyet bulamama duyguları iç içe geçmiş durumda.
Aslında anlatımınızda çok güçlü bir iç gözlem var. Yaşadığınız olaylara karşı ne kadar farkındalıklı olduğunuz; hem kendinizi hem de çevrenizdekileri analiz etme çabanız çok belirgin. Ama görünen o ki, bu farkındalık hali zamanla sizi içsel bir yalnızlığa da sürüklemiş. Çünkü ne kadar analiz etseniz de, duygusal ihtiyaçlarınıza gerçek anlamda temas eden ilişkiler kuramamışsınız. Bu da “Ben neyim, ne veriyorum ve neden karşılığını bulamıyorum?” sorularıyla sizi baş başa bırakmış.
Partnerle olan ilişkide yaşadığınız güven kırılması, aslında sadece o kişiye dair değil, daha geniş bir düzlemde güven duygunuzun zedelenmesine neden olmuş. Duygusal bağlanmanın olduğu yerde, eş zamanlı olarak duygusal ihmal ya da çifte standart yaşandığında kişi sadece ilişkiden değil, kendinden de şüphe duymaya başlar. “Ben fazla mı geldim?”, “Ben mi yanlış yaptım?” gibi sorular, bir tür içe dönen suçlayıcı anlatıya dönüşebilir. Oysa burada siz, ilişkinin sorumluluğunu tek başına üstlenmeye çalışmışsınız. Bu da zamanla yetersizlik, değersizlik ve tükenmişlik hislerine zemin hazırlamış olabilir.
Arkadaş çevresinden gelen tepkiler, duygusal olarak açıldığınız kişilerin sizi yüzeysel ya da yargılayıcı biçimde değerlendirmesi, sosyal anlamda da güven zeminini sarsmış gibi duruyor. Bu durum, ilişkilerde sınırlar konusuna dair bazı başlıkları gündeme getiriyor olabilir. Belki de uzun süredir kendi duygusal emeğinizi, sınırlarınızı zorlayarak başkalarına taşıyorsunuz. Karşılığını alamamaksa hem öfke hem de hayal kırıklığı yaratmış.
Duygusal izolasyonunuzu bir savunma olarak anlamak mümkün. Bu tarz çekilme durumları çoğu zaman bilinçli olmaktan çok koruyucu bir mekanizmadır. Aşırı uyarılmaya, hayal kırıklığına ve güvensizliğe karşı bedenin ve ruhun “bir süre uzaklaşma” kararıdır bu. Bu noktada şunu söylemek önemli: İçine çekilmek her zaman bir kopuş değil; bazen yeniden yapılandırmanın ön koşuludur.
Şu an bulunduğunuz yer, sancılı ama aynı zamanda iç görüye açık bir süreç. Belki de yeniden “güvenilebilir ilişki” tanımınızı şekillendirdiğiniz bir evredesiniz. “Kime, ne kadar, nasıl açılmalıyım?” sorusu, bu noktada temel bir yer tutabilir. Ayrıca duygusal emeğinizi yönlendirdiğiniz kişileri seçerken kendi ihtiyaçlarınızı da göz önünde bulundurmanız, ileride sizi daha koruyucu sınırlar içinde tutacaktır.
Son olarak, bu süreçte hissettiklerinizin anormal ya da ‘fazla’ olmadığını bilmenizi isterim. Hatta bu kadar derin hissetmek, yaşadıklarınızı anlamaya çalışmak, empatiyle hareket etmek sizin duygusal kapasitenizin ve içsel gücünüzün bir göstergesi. Şu anda içsel olarak yorgun hissediyor olmanız, iyileşme sürecinizin bir parçası. Duygularınızı bastırmak değil, onları tanıyıp onlara alan açmak, ileride çok daha sağlam ilişkiler kurabilmenin temelidir.
Sağlıklı günler dilerim
Klinik Psikolog Elif Kızılkaya