Dost ihanetine uğradım
Psk.Aysel Kacak:
Yazdıklarınız çok iyi etkiledi, teşekkür ederim. Sorularınız üzerine epey düşündüm, ben aşırı duygusal biriyim yani yaşadığım şeyler kolay değildi belli bi zaman içerisinde dost ihanetine uğradım ve etrafımdaki herkes benden uzaklaştı sorun bende mi diye düşünüyorum. artık olumsuzluk olduğunda sadece ağlayasım geliyor. bu iş yerimde de böyle. ben kendim gibi olmak ama olumsuzluklarla da baş etmek istiyorum. uzun zamandır yalnızlık dost kazığı eski sevgilinin kullanması vesaire hepsi üst üste geldi iş aradığım süre zarfında takıntılarım çoktu. kendimi oyalamak zorundaydım. yani bide ilkokuldan platonik olduğum biri vardı o işte üniversiteye geçtik falan istek attı sonra bende umutlandım bi ara işte baktım hesabı gitti meğer beni engellemiş yani bunu da çok taktım sürekli neden diye. sürekli stalk yapiyodum. belki iş hayatım iyi gider unuturum kafamı oyalarım özgüvenim gelir diye düşündüm ama şuanda 1 ay sürem var oluruna bıraktım ama bu olumsuzluk karsındaki tepkimi yenebilmem gerekli biraz daha pozitif olmak sadece iş hayatım değil kendim için böyle olmalı. herkesi eşit görebilmek kimse üstün değil mesela herkes aynı ama aklıma bunu geçiremiyorum
Bu soru 19 Mayıs 2025 18:54 tarihinde Psikolog Aysel Kacak tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Sevgili danışanım,
Tekrardan Merhabalar,yeniden bana ulaştığınız için çok memnun oldum.Yazdıklarınızı bir bütün olarak okuduğumda zihnimde şu netlik belirdi: Siz çok yoğun duygularla, üst üste yaşanmış kayıplarla, yalnızlıklarla ve kırılmalarla mücadele etmeye çalışan, derinlikli birisiniz. Bu, hem güzel hem de yorucu bir özellik olabilir; çünkü duygularınız derin olduğunda, hayatın getirdikleri de bazen “fazla” gelir.
İlk cevabımda size şu soruyu sormuştum: “Bugün iş yerinde kendinize dair neyi değiştirmeden kabul etmek istersiniz?”
Şimdi ise bir başka yerden bakmak istiyorum:
“Yaşadığınız her şeye rağmen, sizde kalan en sağlam yan ne oldu?”
Çünkü bir ay süreniz olduğunu söylemişsiniz, evet, ama o bir ay sadece bir işin değil, belki de kendinize olan yaklaşımınızın yeniden şekilleneceği bir dönem olabilir. Şu anda “yapamıyorum, susuyorum, ” dediğiniz şeylerin hepsi aslında birer dayanma biçimi. Susmak bir bakıma kendini koruma yöntemidir.Ağlamak, fazla gelen yükü dışarı bırakma şeklidir. Stalk yapmak bile, kaybettiğinizi düşündüğünüz bağları koparmamak için çırpınmanın adıdır. Bu yönlerinizi suçlamayın; sadece anlamaya çalışın lütfen.Şimdi bazı detayları şekillendirmek adına başlıklar halinde sorunuzu değerlendirmek isterim:
Duygularla Baş Etmek
Aşırı duygusallık dediğiniz şey aslında duygu düzenleme alanında bir hassasiyeti gösteriyor. Özellikle ağlama isteği, geriye dönük çok düşünme, küçük olayları bile çok büyütme gibi tepkiler varsa, bu duyguların yönlendirilmesi ve dönüştürülmesi mümkündür. Size bu konuda iki önerim olacak:
1. Duygu Günlüğü
Her gün bir deftere şunları yazın:
- Bugün en yoğun yaşadığım duygu neydi? (Kızgınlık, üzülme, kırgınlık vb.)
- Bu duyguyu tetikleyen olay neydi?
- Bu olay karşısında aklımdan ne geçti?
- Bu düşünce bana iyi mi geliyor kötü mü?
- Şöyle düşünebilseydim bana daha iyi hissettirebilir miydi?
Bunları yazmak, beyninizdeki karmaşık düğümleri yavaş yavaş çözebilir.
2. Zihinsel Sabotajlara Karşı Cümleler
Olumsuz iç ses geldiğinde “Bak yine aynı şeyi yaşıyorsun, ne olacak ki sanki?” gibi cümleleri değiştirmek için kendinize şu tür cümleler söyleyin:
- “Bu duyguyu yaşıyor olmam, zayıf olduğum anlamına gelmez.”
- “Şu an kırıldım ama bu geçici. Ben duygularımla temas edebilen biriyim.”
- “Sessizliğim, tepkisizliğim değil; bu anı sindirmeye çalışıyorum.”
Sosyal ve Romantik Kırılmalar
Bahsettiğiniz dostluk kayıpları, eski sevgilinizin sizi kullanmış olması ve hatta çocukluktan gelen platonik ilişkinin yarattığı hayal kırıklığı… Bunların hepsi çok katmanlı ve içselleştirilmiş yükler gibi görünüyor. En zoru da: Geri dönüp bir kapanış yapamamak. Bu tür ilişkiler zihinde bir dosya olarak açık kalıyor. Engellenmek gibi şeyler bu dosyayı ani biçimde kapatmak yerine, onu donmuş bir noktada bırakabiliyor.
Bu durumlarda şunu hatırlamak kıymetlidir:
“O kişi neden böyle yaptı?” sorusunun cevabı sizin kim olduğunuz değil, onun neyi çözmeden bıraktığıyla ilgilidir.
İnsanlar bazen birini hayatlarından çıkartırken, onun nasıl hissedeceğini düşünmez. Ama siz hâlâ o kişideki duygunun anlamını kendinizde arıyorsunuz. Oysa bu yük size ait değil.
Kendin Gibi Kalmak Mı, Değişmek Mi?
“Ben kendim gibi kalmak istiyorum ama aynı zamanda daha pozitif olmak istiyorum.” dediniz. Bu harika. Çünkü burada bir dönüşüm arzusu var. Kendin gibi kalmak demek, duygularını bastırmak değil; onları yönetebilir hâle gelmek demektir. Şunu fark etmenizi isterim:
Kendinizde değiştirmek zorunda olduğunuz şeyler değil, üzerine çalışarak güçlendirebileceğiniz yönler var.
Şimdi size küçük ama etkili bir alıştırma öneriyorum:
- Bir kağıda “Benim güçlü yanlarım” başlığıyla 5 madde yazın.
- Sonra “Üzerinde çalışmak istediğim alanlar” diye bir başlık daha açın ve 3 madde yazın.
- Son olarak “Benim değiştirmeden sahip çıkacağım özelliklerim” diye 3 madde yazın.
Bunu yaptıktan sonra kim olduğunuzu biraz daha net görebileceksiniz.(Bu süreçte size yardımcı olabilecek bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum:Dr.Susan David -Duygusal Çeviklik)
Son olarak Sevgili danışanım,
Şunu kendinize sık sık hatırlatın:
“Benim sessizliğim de bir dil, benim duygusallığım da bir yetenek. Bunlar beni zayıf değil, insan yapar.”
Size verilen bir ay, sadece onların sizi gözlemleyeceği bir süreç değil, sizin kendinize dair farkındalığınızı artıracağınız bir yolculuk olabilir. Buradan geçerken ağladığınız, yorulduğunuz ya da takıldığınız anlar olacak. Ama siz bir bütün olarak değerli ve yeterlisiniz.
Yolunuzu ışıkla görebileceğiniz günlere doğru adım adım ilerliyorsunuz. Unutmayın, bu sadece bir yolculuk,sizin yolculuğunuz...
Sevgilerimle,
Psikolog Aysel Kacak