Dün akşam kedimi kaybettim kendimi suçlu hissediyorum nasıl atlatacağımı bilemiyorum
Kedime 6 ay önce fip diye ölümcül viral bir hastalık teşhisi kondu. Organları hepsi problemliydi. Antibiyotik tedavisi uygulandı eski haline dönemesede düzeldi bayağı. Ara ara tırnak kestiğimde bile nefesi kesiliyodu sesi değişiyodu ölecek gibi oluyodu. Eski yıllarda da hrp dışarı çıkarırdım. Dün gece parka çıkardık eşimle çok sıcak diye. Parka girer girmez nefes alışı değişti ağzını açıp durdu. Alışır sandım ama alışmak bir yana solunumu güçleşti. O sırada eşimi çabuk su getir diye gönderdim. Kedimi de kucağıma aldım. Bi anda nefes alışı daha kötü oldu ilk kez parmağımı bir ısırdı tırnağımdan kemiğime geçti dişi. Sonra oradan sehpaya zıpladı. Oradan kamp sandalyesine ve sandalye ile beraber çimenlerin üzerine düştü çırpındı ve öldü. Veterinere yetiştirdim. Kalbi çok hafif atıyo dedi ama öldü. Hiç bir şey yapamadım onu kurtaramadım. Dışarı çıkmasam belki ölmeyecekti kendimi toparlayamıyorjm ve çok suçluyorum.
Bu soru 2 Ağustos 2025 12:43 tarihinde Psikolog Betül Canbel tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba Sevgili Danışan,
Öncelikle, kedinizi kaybettiğiniz için üzgünüm. Yazdıklarınızdan yaşadığınız acıyı, şoku ve yoğun suçluluk duygusunu derin bir şekilde anlayabiliyorum. Evcil hayvanlar, özellikle de uzun süre bakımını üstlendiğimiz ve hayatımızın parçası olan kediler, aileden biri gibi olur. Onların kaybı, çoğu zaman insan kaybı kadar sarsıcıdır çünkü bizimle konuşamasalar bile duygusal bağımız çok güçlüdür. Üstelik yaşadığınız kayıp ani ve travmatik bir şekilde gerçekleşmiş, bu da acıyı daha yoğun ve karmaşık hale getirmiş. Bir yandan yasın doğal üzüntüsünü yaşıyorsunuz, diğer yandan da “keşke yapmasaydım” ve “benim yüzümden oldu” gibi kendinize yönelttiğiniz ağır suçlamalarla mücadele ediyorsunuz. Bu, travmatik yasın en zorlayıcı yanıdır: insan hem kaybın acısıyla hem de kendini suçlamanın yüküyle aynı anda uğraşır.
Burada öncelikle bilmeniz gereken şey şu: Kedinizin FIP hastalığı ölümcül ve ilerleyici bir hastalıktı. Veterinerler, bu hastalıkta tedavi uygulansa bile çoğu zaman organlar geri dönülmez şekilde zarar görür ve ani ölümler yaşanabilir. Sizin anlattığınız belirtiler - nefes darlığı, hızlı solunum, ani kriz - FIP’in ilerleyen dönemlerinde sık görülür ve ne yazık ki bu krizler çoğu zaman dışsal bir etkiden bağımsız olarak gerçekleşir. Kediniz, parka çıkmasaydı bile, belki başka bir gün aynı krizi evin içinde yaşayabilirdi. Fakat acı veren kısım şu ki; zihin böyle durumlarda “kontrol yanılsaması” yaşar. Yani, bir şeyler farklı olsaydı sonucu değiştirebileceğinize inanmak istersiniz. Bu da kendinizi suçlamanıza yol açar. Oysa gerçekte, elinizde olanla elinizden gelenin en iyisini yapmışsınız. Onu tedavi ettirmişsiniz, bakımını üstlenmişsiniz, nefes alamadığında su getirtmişsiniz, kucağınızda onun yanında olmuşsunuz. Bir canı kaybettiğimizde, çoğu zaman suçluluk duygusu yasın bir parçasıdır, çünkü zihnimiz kaybı anlamlandırmak ve kontrol duygusunu geri kazanmak için bir suçlu arar. Bu da çoğu zaman biz oluruz.
Bu noktada, kendinize karşı şefkatli olmanız çok önemli. Kedinizin sizinle geçirdiği 6 ayı bir düşünün: Onun hayatına sevgi, güven ve ilgi kattınız. Sizi seçti, kucağınızda huzur buldu ve son anına kadar yanındaydınız. O an yaşadığınız şok ve çaresizlik çok ağır olsa da, aslında yalnız ölmedi. Sizin kucağınızda, sizin sevginizle ve varlığınızla bu dünyadan gitti. Evcil hayvanların sahiplerinden beklediği en önemli şey de budur: Güven ve sevgi içinde olmak. Onu parka çıkarmanız kötü bir niyet ya da ihmal değildi; tam aksine, sıcak bir günde ona ferahlık ve mutluluk yaşatmak istemişsiniz. Kayıplarda, niyet ile sonuç birbirine karışır. Ama gerçeği bilmek gerekir: Niyetiniz sevgiydi, sonucunu ise ne siz ne de başka biri öngöremezdi.
Bu süreçte yasın doğal evrelerinden geçeceğinizi bilmek de önemli. İlk başta şok, inkâr ve suçluluk duygusu baskın olur. Sonra öfke veya pişmanlık dönemleri gelebilir. Bir süre sonra kabullenme başlar, ama bu “unutmak” demek değildir. Kedinizin anısı, hayatınızın güzel bir parçası olarak sizinle kalacak. Yas sürecinde duygular dalgalı olabilir; bir gün biraz daha iyi hissedersiniz, ertesi gün kendinizi suçlarken bulabilirsiniz. Bu çok normaldir. Böyle anlarda kendinize şunu hatırlatın: “Şu an yas tutuyorum ve acı hissetmem normal. Bu duygular gelip geçecek, kedimin anısı ise hep benimle olacak.”
Kedinizin hayatına kattığınız güzellikleri, onu nasıl sevdiğinizi, ona nasıl baktığınızı yazın. Her gün onunla ilgili bir güzel anıyı hatırlayın ve deftere not edin. Bu, suçluluk duygusunu sevgiye dönüştürür.
Duygularınızı bastırmayın. Ağlamak, üzülmek, anlatmak, yasın doğal parçalarıdır. Yakın gördüğünüz biriyle, eşinizle veya bir arkadaşınızla bu süreci konuşabilirsiniz. Hatta isterseniz küçük bir anma köşesi hazırlayıp bir fotoğraf veya pati izi ile ona veda edebilirsiniz. Bu, zihninize “onunla bağımı sevgiyle kapatıyorum” mesajını verir.
Kendinize şefkatli olun. Suçlayıcı cümleler geldiğinde, bilinçli olarak kendinize şunu söyleyin: “Ona sevgimi verdim, elimden geleni yaptım. Ölümü benim yüzümden olmadı; hastalığı çok ilerlemişti.” Bu cümleyi bir mantra gibi tekrar etmek, zihnin suçluluk döngüsünü kırar.
Kendi bedeninize ve ruhunuza iyi bakın. Yas süreci fiziksel olarak da yorucudur. Düzenli uyku, beslenme ve kısa yürüyüşler, sinir sisteminizi yatıştırır. Özellikle uyumadan önce 3–4 dakika derin nefes egzersizi yapmak, hem anksiyeteyi hem de travmatik görüntülerin zihninizde dönmesini azaltır.
Anıyı yaşatın. Onun fotoğraflarına bakmak çok zor geliyorsa, bir süre ara verebilirsiniz. Ama zamanla, bir fotoğrafını çerçeveleyip en sevdiği oyuncağını yanına koymak, suçluluğu sevgiye dönüştürmenin yollarından biridir.
Unutmayın, yasın “doğru” bir süresi yoktur. Kimileri birkaç hafta içinde toparlanır, kimileri aylarca dalgalı duygular yaşar. Kendinize zaman tanıyın ve bu duyguları yaşamanın insan olduğunuzu hatırlattığını bilin. Eğer suçluluk ve travmatik anılar birkaç hafta sonra hâlâ çok yoğun şekilde devam ederse, profesyonel destek almak bu süreci kolaylaştırabilir. Özellikle travmatik yas ve suçluluk duygusu için psikolojik destek, iyileşme sürecini hızlandırır.
Şu an kendinizi suçlu hissetseniz de, gerçekte kedinizin hayatında sevgiyle dolu bir iz bıraktınız. Onun gözünden bakarsak, yanında güven duyduğu, sevildiği, son anına kadar yalnız bırakılmadığı bir hayat yaşadı. Kendinize bu şefkatli bakışı armağan etmeniz, yasın acısını zamanla hafifletecek.
Umarım cevabım faydalı olmuştur. Değerlendirilmesini istediğiniz farklı bir soru veya aklınıza takılanları yeni bir soru oluşturarak bizlere iletebilirsiniz.
Sevgiler,
Psikolog Betül Canbel