• Anasayfa
  • Sorular
  • Emin olduğum bir şeyi neden defalarca kendime soruyorum. Tekrar araştırıyorun? Bu beni çok yoruyor..
Aile

Emin olduğum bir şeyi neden defalarca kendime soruyorum. Tekrar araştırıyorun? Bu beni çok yoruyor..

Gizli Kullanıcı11 Ağustos 2025 07:15

Hamileliyimin, haftasın ve ne zaman başladığın ben ve doktorlar tasdıq ediyor. Amma kafamda belki o günden değil. Belki başka bir şey olmuşdur. Diye defalarca araştırıyorum. Beynim susmuyor. Kalbim rahatlasada, beynimin içi susmuyor. Biliyorum gerçeği, defalarca kanıtladılar. Amma kendime anlatamıyorum. Neden oluyor bu? Artık çok yoruluyorum. Tükeniyorum. Nolur yardım edin. Kendimi pişman ve vicdan azabi içinde boğuyorum. Kurtulmak istiyorum. İntaharın eşiyine bile geldiyim olmuştur. Yoruluyorum hocam😞 Dayanamıyorum. Biliyorum amma sanki kabul etmiyorum. Beynim kabul etmek istemiyor.

Bu soru 11 Ağustos 2025 23:32 tarihinde Klinik Psikolog İrem Aşıkkutlu tarafından cevaplandı.

  • Cevaplandı

  • Paylaş:

Merhabalar,

Anlattıklarınız, psikolojide “hastalık anksiyetesi bozukluğu” ile obsesif düşünce döngüsü arasında görülen bir durum.

Burada mekanizma şöyle işler:

Zihin, bedensel ya da yaşamsal bir konuyla ilgili en kötü senaryoyu ihtimal olarak görür, sonra “tam emin olmalıyım” diye sürekli kanıt arar. Kanıt bulunduğunda kısa süreli bir rahatlama olur ama beynin “ya yine de…” dediği yer, döngüyü tekrar başlatır.

Bu, beynin “tehlike varsa hemen fark etmeliyim” şeklindeki ilkel koruma sisteminin aşırı çalışmasından kaynaklanır. Mantık (biliyorsunuz) ve duygu (kaygı, huzursuzluk) birbirinden kopar; siz gerçeği bilirsiniz ama içinizden “tamam, oldu bitti” hissi gelmez

Neden oluyor?

Kaygı döngüsü: Beyin, olasılığı tehlike gibi algılar ve bunu sürekli zihinde çevirerek “kontrol” sağlamaya çalışır.

Obsesif düşünce yapısı: “Kafamda bitmiyor, tekrar tekrar düşünmek zorundayım” hissi, takıntılı düşüncelerin tipik özelliğidir.

Güven eksikliği duygusu: Dış onay (doktor, test, kanıt) kısa süreli rahatlatır ama iç onay gelişmediği için tekrar sorgulama başlar.

Beyin-beden alarm sistemi: Kaygı arttığında, prefrontal korteks (mantıklı düşünme) yerine amigdala (tehdit algısı) aktif olur.

Ne yapabilirsiniz?

Düşünceyi susturmaya değil, tolere etmeye odaklanın.

 Zihninize “Bu düşünce yine geldi, burada olmasına izin veriyorum” demek, beynin tehdit algısını düşürür. Susturmaya çalışmak, onu güçlendirir.

Cevap aramayı sınırlayın.

 Doktor ve testler gerçeği defalarca kanıtladıysa, yeni araştırma yapmama kuralı koymak kaygı döngüsünü kırar. “Emin olmalıyım” hissi geldiğinde kendinize “Bu düşünceyi şimdi beslemeyeceğim” deyin.

Günlük kaygı zamanı tekniği:

 Gün içinde belirli bir zamanı (örneğin 17:00–17:20 arası) “kaygı zamanı” olarak ayırın. Düşünce gün içinde geldiğinde “Bunu kaygı saatinde düşüneceğim” deyip not alın. Böylece beyin “şimdi değil” disiplinini öğrenir.

Bedensel rahatlama yöntemleri:

 Nefes egzersizleri (4-7-8 yöntemi), gevşeme meditasyonları ve hafif egzersiz, beynin alarm sistemini yatıştırır. Beden rahatlamadan zihnin sakinleşmesi zordur.

Bilişsel yeniden yapılandırma:

 “O gün değilse?” gibi soruları fark edip yerine “Bu düşünce kaygının sesi, gerçeğin değil” cümlesini koyun. Beyin, bu tekrarla gerçek ile kaygı arasındaki farkı öğrenir.

Profesyonel destek:

 Bu yoğunlukta ve yaşam kalitenizi etkileyen bir süreçte, özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve gerekirse ilaç desteği, obsesif döngüyü kırmakta çok etkilidir.


Bu yaşadığınız, sizin gerçeği anlayamamanız ya da inkar etmenizden değil; beyninizin tehdit algısını aşırı çalıştırmasından kaynaklanan bir kaygı bozukluğu döngüsüdür. Hipokondri ve obsesif düşünce mekanizması birleştiğinde, “biliyorum ama hissedemiyorum” hali çok tipik şekilde görülür. Doğru yöntemlerle bu döngü kırılabilir; artık mesele, beyninize bunu hissetmeyi öğretmek.


Klinik Psikolog İrem Aşıkkutlu


Yasal Bilgilendirme: Bu içerik tanı ve tedavi niteliği taşımayan, genel psikolojik bilgilendirme amaçlıdır.

Cevaplanmış benzer sorular