ERGEN YÖNETİMİ
Merhaba,
8.sınıfta okuyan bir oğlumuz var, özellikle bu sene bizlere karşı daha hırçın, asi ve negatif bir davranış içerisinde. Ergenlik dönemi, sınavlara hazırlanıyor diyerek ne yapacağımızı bilemeyecek noktadayız, konuşma, cevap verme üslubu çok değişti. Kes, defol vs gibi kelimeleri kullanıyor sürekli bize karşı. Çalışmayı hiç sevmiyor, eskiden de öyleydi ama yine de çalışırdı, birlikte çalışırdık. Bugün mesela sınavı varmış hem de Türkçe teyzesi Türkçe öğretmeni onunla zoom üzerinden mutlaka çalışırdı ama bu sefer hiç istemedi. Başka bir nokta da son dönemde altına kaçırmalar oluyor kaka vs. Gayet normalmiş gibi davranıyor, ben yapmadım, benim değil vs diyor kabul de etmek istemiyor. Bu genellikle bir arkadaşıyla telefondan oyun oynarken oluyor, eskiden olsa tuvalete giderdi şimdi farklı.
Biz nasıl bir durumun içindeyiz?
Bu soru 25 Aralık 2025 11:58 tarihinde Uzman Psikolog Gizem Yıldırım tarafından cevaplandı.
- Paylaş:
Merhaba,
Mesajınızı okurken bir ebeveyn olarak oğlunuz için ne kadar endişelendiğinizi hissettim. Ergenlik dönemi başlı başına zorlu bir süreçtir, hem ergen için hem de en yakın çevresi (aile) için. Bir yandan ilişkinizin tamamen kopmasından korkuyorsunuz bir yandan da bu çabanın getirdiği bir yorgunluk var gibi.
8. Sınıf ergenliğin en şiddetli yaşandığı dönemlerden birisidir. Beyindeki frontal lob (ön lob) dediğimiz bölgenin değişim ve gelişim yaşaması sebebiyle ergenlik dönemindeki bireylerde ruh halini/öfkeyi kontrol edememe sıklıkla görülür. Bu ruh hali dengesizliği bunu yaşayan ergenleri de bir o kadar yorar ve yıpratır. Çünkü bir diğer yandan bu dönemde artık çocukluktan çıkıp yetişkinliğe adım atılmaya hazırlanılır.
Ev içerisinde içine kapanma, arkadaşlıkların daha önce geliyor olması, dış görünüş, bir gruba veya topluluğa ait olup kabul görmek çok daha önemli bir hale gelir. (Burada dikkat etmeniz gereken bir konu da arkadaşlık ilişkilerinde dışlanmak. Okulda oğlunuzu üzecek şeylerin yaşanıp yaşanmadığını araştırmanızı tavsiye ederim.) Anne ve babanın yorumları ve fikirleri bir nevi “demode” gibi bile gelebilir. Kendi fikirleri ve bakış açısı artık oluşmaya başlayan bu bireylerde aile ile çatışma da çok sık yaşanır.
Fakat burada unutulmaması gereken şey şudur: Ergenlik dönemindeki bireyler çoğu zaman içten içe ailelerinin kendilerini koşulsuz sevdiği ve kabul ettiğini bildiği için olumsuz duygularını da en rahat onlara yansıtır. Elbette bu durum ebeveynler için çok yıpratıcıdır ancak bu dönemin geçici olduğunu sıklıkla kendinize hatırlatmanızda büyük fayda var.
Oğlunuzun ders çalışmak istemiyor olması başarısız olmaktan korkmasından da kaynaklanıyor olabilir. Şöyle düşünün, zaten sınav süreci okulda tam anlamıyla bir yarış meselesi ve bir ergen için de arkadaşları tarafından dışlanmak korkunç bir durumdur. Bazen çocuk, “yapamıyorum” duygusundan kaçmak için “denememeyi” seçiyor. Böyle olunca da kontrol onda kalmış gibi hissediyor.
Altına kaçırma konusu çok derinlemesine ve dikkatle incelenmesi gereken bir konu. Ve elbette bu durumu kendine konduramadığı için de reddetmek çok anlaşılabilir kalıyor. Altına kaçırmayı tetikleyebilecek bazı sebepler vardır:
- Aşırı oyun ve ekran odağı,
- Stres ve kaygı artışı,
- Beden sinyallerini görmezden gelme,
- Bazen de pasif bir tepki / kontrol alanı arayışı
Ancak yine de öncelikli olarak bir hekimin (gastroenterolog veya çocuk doktoru) değerlendirmesi daha sağlıklı olacaktır. Enkoprezis denen bu durumun tıbbi bir problemden de kaynaklanabildiği vakalar da görülmektedir.
Sizin bu süreçte neler yapabileceğinize odaklanacak olursak eğer, öncelikli olarak “saygı sınırında sakin ama çok net ve tutarlı” olmanız gerektiğidir. Saygı sınırının aşıldığı durumlarda kendi duygularınızı da oğlunuza yansıtmalısınız. Örneğin: “Bana ‘kes, defol’ demen beni gerçekten kırıyor. Öfkeni anlıyorum ama bu kelimeleri kabul etmiyorum. İstersen odana geçip sakinleş, sonra konuşalım” gibi. Yani hem duyguya yer verip hem de sınırı korumak.
İkincisi, derslerle ilgili durumlarda oğlunuzun sorumluluklarını ona bırakmak ancak desteğinizi de hissettirmek olacaktır. Beraber ders çalışmak özellikle bu dönemde pek de tercih ettiğimiz bir durum değildir. Yetişkinlikten önce sorumluluk bilincinin gelişmiş olması gerekir ki karşısına çıkan zoruluklarda yalnız başına mücadele edebilmeyi öğrenebilsin. Örneğin başlangıç için “Bugün Türkçe için ne yapmayı düşünüyorsun? İstersen 20 dakika yanında oturabilirim, sonrası sende olsun” gibi bir yaklaşım sergileyebilirsiniz.
Son olarak altına kaçırma konusunda oğlunuzun utanç hissetmesini olabildiğince azaltmanız gerekir. Zaten kendi içerisinde pişmanlık ve bir utanç duyduğu için durumu reddederek başa çıkmaya çalışıyor olmalı. Bu yüzden konuşurken ayıplamadan ve utandırmadan konuşmak çok kıymetli. “Bunun senin için de zor olduğunu tahmin ediyorum. İstersen birlikte doktora gidelim, hem bedensel hem de duygusal tarafına bakalım” demek, onu “sorunun parçası” değil, “çözümün ortağı” yapar.
Eğer mümkünce bir çocuk-ergen psikiyatristinden destek almak bu dönemi daha sakin ve kontrollü geçirmenize büyük bir destek sağlayabilir. Hatta psikiyatristin yanında bir psikolog ile düzenli görüşmeler sağlamak, oğlunuzun duygularını fark edip doğru ifade etmesine büyük fayda sağlayabilir. Size anlatamadığı durumları profesyonel olarak yaklaşabilecek ve kendisi için doğru yolu bulmasını sağlayacak biriyle görüşmesi sizin de içinizi biraz daha rahatlatabilir.
Bu akşam oğlunuzla ufak bir konuşma yapmayı da deneyebilirsiniz. Aranızın son zamanlarda biraz gergin olduğundan, zaman zaman öfkelendiğinizden, ancak oğlunuzun her zaman yanında olduğunuzdan ve ne zaman isterse sizinle konuşabileceği konusunda bir takım şeyler söyleyebilirsiniz. Hemen size açılmak istemeyebilir ama bunu biliyor olmak, ihtiyaç duyduğu bir anda sizinle paylaşmasını sağlayabilir.
Sevgilerimle
Uzm. Psk. Gizem YILDIRIM
Yasal Bilgilendirme: Bu içerik tanı ve tedavi niteliği taşımayan, genel psikolojik bilgilendirme amaçlıdır.