Eşimin duygusuzluğu

Sevgili danışanım,

Öncelikle yaşadığınız durumun sizi nasıl zorladığını anlayabiliyorum. Sevgiyle kurulan bir evlilikte, zamanla uzaklaşmak, özellikle de fiziksel yakınlık gibi temel bir bağ kurulamamışsa, ilişkinin hem duygusal hem de iletişimsel yönünü derinden etkileyebilir. Eşinizin “patladım, hiçbir şey hissetmiyorum” gibi cümleleri sizi kırmış ve çaresiz hissettirmiş olabilir. Ancak bu sözlerin ardında da biriken çok fazla duygu, belki de yıllardır bastırılan korku, utanma ya da suçluluk hissi olabilir.

Dört yıl boyunca fiziksel yakınlıktan kaçınmak, sadece cinsel bir problem değil, aynı zamanda bir çiftin güven, mahremiyet ve bağ kurma biçimiyle de ilgilidir. Eşinizin bu süreçte yaşadığı korku ya da acı beklentisi onun psikolojik anlamda ciddi bir baskı yaşamasına yol açmış olabilir. Siz bu süreçte onu zorlamayarak anlayış göstermişsiniz, bu çok kıymetli bir tutum. Ancak her erteleme aynı zamanda aradaki duygusal ve fiziksel bağı biraz daha zayıflatmış olabilir. Evlilik içinde sevgi ve bağ, sadece sözcüklerle değil, temasla, güvenle, birlikte yaşanan deneyimlerle de güçlenir.

Şu an eşinizin size “bir şey hissetmiyorum” demesi, onun içinde yaşadığı duygusal yorgunluğun bir ifadesi olabilir. Bu, ilişkinin tamamen bittiği anlamına gelmeyebilir. Ancak bu noktada yapılması gereken, sorunu sadece kendi çabanızla çözmeye çalışmak değil; birlikte bir uzmandan, yani bir evlilik ve çift terapistinden destek almaktır. Çünkü hem eşinizin yaşadığı cinsellik korkusu hem de sizin kendinizi dışlanmış hissetmeniz, profesyonelce ele alınması gereken konulardır.

Bu süreci onarıcı bir şekilde yönlendirebilmek için eşinize, onu suçlamadan ve baskı kurmadan, birlikte bir uzmanla görüşmenin ikinize de iyi gelebileceğini ifade edebilirsiniz. “Sana karşı hala sevgim var ve bu ilişkiyi kurtarmak istiyorum” gibi cümleler, sizin niyetinizi yumuşak bir dille aktarmanıza yardımcı olabilir. Eğer eşiniz şu anda bu fikre kapalıysa bile, siz bireysel olarak bir uzmandan destek alarak süreci sağlıklı biçimde değerlendirebilirsiniz.

Unutmayın, evlilikler zamanla sınanır ve her çiftin iniş çıkışları olur. Ama bu süreçte en önemli şey, umutsuzluğa kapılmadan, duygularınızı bastırmadan ve suçluluk yüklenmeden ne hissettiğinizi anlamaya çalışmaktır. Bu yalnızca sizin sorumluluğunuz değil; bu iki kişilik bir ilişki ve bu yükü tek başınıza taşımaya çalışmamalısınız.

Bu noktada bazı önemli detaylar da merak uyandırıyor: Acaba cinsel birliktelik hiç mi yaşanmadı, yoksa denemeler olup yarım mı kaldı? Çünkü bu fark, yaşanan durumun doğasını anlamak açısından önemli. Eğer denemeler olduysa ve her seferinde tamamlanmadan bırakıldıysa, bu vajinismus gibi cinsel işlev bozukluklarının habercisi olabilir. Ayrıca, sadece cinsel birliktelik değil; öpüşme, sarılma, el ele tutuşma gibi fiziksel yakınlık gösteren diğer davranışlar da zamanla azaldı mı, yoksa baştan beri çok sınırlı mıydı? Bunlar da, ilişkinin dinamiğini anlamak ve eşinizin baştan beri cinselliğe dair bir isteksizlik ya da arzunun olmaması gibi daha derin konuları değerlendirmek için önemli ipuçları sağlayabilir.

Tüm bu nedenlerle, çift olarak bir uzmandan destek almayı düşünürseniz, özellikle cinsel terapi eğitimi olan bir çift terapisti ile görüşmenizi öneririm. Çünkü genel danışmanlık ya da terapi, cinsellikle ilgili teknik ve duygusal bileşenleri ele almakta yetersiz kalabilir. Doğru uzmanla görüşmek, hem bireysel hem ilişkisel olarak süreci sağlıklı şekilde değerlendirme şansı tanır.

Her şeyin çözülebilir olduğu, bazen sadece doğru yerden bakmanın ve yardım almanın yeterli olabileceğini unutmayın. İsterseniz daha fazla konuşabilir, merak ettiğiniz başka konular üzerine tekrar yazabilirsiniz. Yardımcı olabileceğim bir nokta varsa destek olmaktan memnuniyet duyarım.💙